Çerkezköy-Çorlu İşçi Meclisi, DİSK
Tekstil Sendikası’nda, ‘’AKP ve OHAL Döneminde Kaybettiğimiz
Haklarımız’’ konulu bir panel düzenledi. 28 Ocak 2018 Pazar, saat
17.00’da başlayan panelde ilk önce iş cinayetlerini konu alan 10 dakikalık bir
sinevizyon izlendi.
Sinevizyon gösteriminin ardından ilk
sözü Av. Nadide alarak, AKP’nin hangi haklarımızı gasp ettiğini anlattı.
Yapılmak istenen grev miting ve pek
çok eylem etkinlik yasaklandı. En son olarak da metal iş kolundaki grev
yasaklandı. KHK’lar ile dernekler, sendikalar kapatıldı. 80 darbesinde bile
böyle yapılmamıştı. Çalışmalarını durduruluyordu. Şimdi ise KHK ile direk
kapatıyor. 130 bin kamu emekçisi işten çıkarıldı.
İş kanununda yapılan değişiklik ile;
1 Ocak 2018 itibariyle iş
mahkemelerine gitmeden önce arabulucuya gitme zorunluluğu getirildi. Bunun için
tabi ki ayrı bir ücret vermemiz gerekiyor. Uzlaşma olmazsa ondan sonra
mahkemeye gideceksin. Burada amaç işçiyi mahkeme açmaktan vazgeçirmek. Uzlaşma
kuruluda zaten daha azına razı olmamız için çabalayacaklar.
Kıdem tazminatı ve alacaklar için
geriye doğru 10 yıl öncesine kadar dava açılabiliyordu. Şimdi 5 yıla indirildi.
Taşeron işçilere kadro veriyoruz denilerek çıkartılan KHK ile;
İşçilere kadro falan verilmiyor. Bu
bir aldatmaca. Taşeron işçilerin yıllarca sürdürdüğü mücadelenin önüne geçmek
istiyorlar.
1-
İşçinin
emekli olmaması lazım
2-
Sınav
ve mülakat zorunluluğu getiriyor
3-
Güvenlik
soruşturması getiriyor
4-
İşçilerin
açtığı muvazaa davası ve başka davalar varsa vazgeçmesi isteniyor.
AKP böylece birincisi, beğenmediği
işçileri işten çıkartabilecek. İstediğini işe alacak. İkincisi, yüklü ödemelerden kurtulacak. Çünkü
AKP yıllarca kamuda yasal olmamasına rağmen taşeron yaygınlaştırdı. Ve işçiler
bu konuyla ilgili alacak davaları açtılar. Aynı zamanda muvazaa davalarından
vazgeçince avukatlık ücretleri üzerimize kalacak.
Taşerona kadro getirmediği ortada.
(KİT) Kamu iktisadi teşekküllerinde çalışan işçilere ise kadro yok.
Belediyedeki işçiler de belediye iştirakindeki şirkette çalışacaklar.
Haklarında bir iyileştirme vs. olmayacak. Tabi açtıkları alacak davalarından
feragat etmeleri, güvenlik soruşturması, sınav-mülakatı geçme şartı onlarda da
var.
Bu bölüm soru cevap şeklinde sürdü.
‘’Mahkeme süreçlerinin uzun ve masraflı olduğunu, tabi ki
haklarımızı oralarda da aramamız gerektiğini ancak asıl olanın mücadele etmek
olduğunu’’ söyledi.
İşçileri bir araya getirmenin zor olduğuna değinen Coşkun, ‘’zor ancak işçi
meclisleri ile bunu başarabiliriz…’’ dedi.
İşçilerin, ‘’peki nasıl bir araya
geleceğiz?...’’ sorusu üzerine söz alan işçi emeklisi Ahmet;
‘’Ortak çıkarlarımızı bulabilirsek birlikte hareket etme
koşullarımız doğar. Mesela Kazova işçilerini düşünelim. Hepsi ayrı ayrı
partilere oy veriyor, farklı inanç ve kültürlerden geliyorlardı. Ancak hepsinin
sorunu aynıydı. Patronları alacakları ödemeden kaçıp gitmişti. İşte bu yüzden
dünyanın duyduğu bir direniş gerçekleştirdiler. Örgütlenmek gerekiyor.
Sendikalarda nasıl olacak. Varlıkları yoklukları belli değil. Kaderimizi patron
ve sendikacılar mı belirleyecek? Bugün sendikacılar alacakları maaşı düşünür
konuma gelmişler. İşçiler umurlarında değil. Rahat koltuklarında oturanlar
bizim halimizden anlamazlar. Biz kendimiz kendi halimizi biliriz. Sorunlarımızı
birlikte masaya yatırarak çözümler arayabilir ve harekete geçebiliriz. Sadece
parasal haklarımız için değil, sosyal haklarımız ve her türlü haksızlığa karşı
da mücadele etmeliyiz…’’
dedi.
15 kişinin katıldığı panel saat 19.00
da sonlandırıldı.