19-22 Aralık 2000
günlerinde Türkiye tarihinin en büyük hapishaneler katliamı yaşandı.
Devletin aylar öncesinden maketler üzerinde çalıştı ve
isminin “Hayata dönüş” olarak verdiği hapishaneler operasyonunda 19 Aralık 2000
tarihinde eşzamanlı yapılan operasyonlar sonucu 28 tutsak, iki de asker
yaşamını yitirdi. Katliama dönüşen operasyonun ardından Adli Tıp Kurumu’nun
raporlarında da belgelendiği gibi 19-22 Aralık’ta tutsakların jandarma ve özel
timler tarafından atılan kurşunlar ve bombalarla öldürüldüğü, kimilerinin diri
diri yakıldığı belgelendi. Bu belgelere rağmen yalan haberlerle tek tek
bakanların yalan ve yanıltıcı açıklamalarıyla operasyonu meşrulaştırıp ve
gerçeklerin üzeri örtülmeye çalışıldı. Sonuç olarak 28 tutsak ve iki de asker
yaşamını yitirdi. Yüzlercesi yaralı bir şekilde işkence altında F Tipi
hapishanelere sevk edildi. Operasyonda sağ kurtulup da ölmeyen 399 tutsak
hakkında, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı 2001/117 sayı ile bir iddianame hazırladı!
Devlet öldüremediği tutsaklar hakkında “devlet malına zarar vermek, isyan” vb.
suçlamalarla cezalar istedi.
4 tutsak, jandarmanın kurşun ve bombalarıyla öldürüldüğü
Devletin adli tıp kurumunun raporlarıyla belgelenmesine rağmen yalan haberlerle
tutsakların silah kullandığı haberleri yapıldı!
Kıbrıs harekâtından sonraki en büyük askeri operasyonu olan
bu katliamı durdurmak için bedenini tutuşturan Ahmet İbili isimli tutsak, yine
jandarmanın açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmişti.
Bayrampaşa Hapishanesi’nde 6 kadın diri diri yakılarak
katledildi! Cismi belli olmayan, atıldığında insan deresini soyan kimyasal
bombalar kullanıldı operasyonlarda! Üzerinde “insan bulunan alana atılmaz”
yazılı bombaların tutsakların üzerine nişan alınarak atıldığı tutsakların ve
Adli Tıp Kurumu’nun raporlarıyla da kanıtlanmıştı.
Operasyon sırasında ölen Nurettin Kurt adlı askerin de,
jandarmanın ve özel timlerin kullandığı “yüksek kinetik enerjili silah”lardan
çıkan kurşunlarla öldüğü sabitlenmiş.
Operasyon 20 hapishane birden yapıldı. Kurtarma iddiasıyla
yapılan ve insanları "yaşatmak amacıyla" düzenlenen operasyonun adı
ise "Hayata dönüş" verildi! Bu operasyonda 8 jandarma komando taburu,
37 bölük olmak üzere 8 bin 335 personel görevlendirildi.
Bunlardan 191'i subay, 432'si astsubay, 392'si uzman
jandarma, 281'i uzman erbaş, 7 bin 80'i er ve erbaş idi!
Üste de belirdiğimiz gibi Kıbrıs harekâtından sonraki en
büyük askeri hareket olarak nitelendirildi. Bütün hapishanelerde toplam 20 bini
aşkın bomba kullanıldı. Bombaların sadece 5 bin 48'i Çanakkale Hapishanesi'nde
kullanıldığı aktarıldı.
19-22 Aralık katliamına ilişkin davalar ile hukuk bölümünde
bir şey söylememize gerek olmadığını vurgulayabiliriz! Hayata dönüş adı verilen
bu katliamın ardından açılan tüm davalar ise tek tek katillerin beraat
etmesine, suçluların korunmasına ve asıl olarak katliamdan sağ kurtulanlar
hakkında davalar açılarak hukuksuz devlet tarafından gösterildi. Katiller ise
terfi edildiler ödüllendirildi!
Sadece Bayrampaşa Hapishanesi’nde 6 kadının diri diri yakılmasıyla
teşhir olmuş devlet göstermelik dava açtı. 1600 gardiyan ve jandarma hakkında
da “görevi suiistimal ve tutuklu ve hükümlülere kötü muamele” nedeniyle Eyüp
Adliyesi’nde dava açıldı. Davanın tamamen göstermelik olduğu, katliamın emrini
verenler yer almıyordu dava açılanların içinde. Operasyonu fiilen yürüten
amirleri yer almıyordu. Yüzü kar maskeli özel timler yer almıyordu içlerinde...
Yüzlerce jandarma var, komutanları yok, yüzlerce gardiyan var müdürleri yok
böylesi hukuksuzluğun yaşandığı göstermelik davalar ile yaşanan katliamın
üzerine örttü devlet!
19 Aralık katliamının 19. yıldönümünde yaşamını yitirenleri
anarak, unutulmadıklarını gösterelim!
