Yalan ve Demagoji Burjuvazinin Halkların
Bilincini Bulandırma, Çarpıtma Araçlarıdır!
Hiçbir Yalanın Gerçekler Karşısında
Hükmü Yoktur!
02.12.2019
tarihinde CHP Medya ve iletişim Birimi CHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından
Mahir Kılıç'ın 194 gündür süren direnişi üzerine bir açıklama gerçekleştirildi.
Yapılan açıklamada CHP İstanbul İl Başkanlığı ve Canan Kaftancıoğlu'nun bu direnişe
dair sorumlu olmadıklarına vurgu yapılarak haklı bir direnişi yalan ve demagoji
ile çarpıtmaya çalışmışlardır.
Mahir
Kılıç, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışırken kadro davası açıp kazanan ve
daha sonrasında taşerona karşıyız diye meydanlarda nutuk atan CHP'nin İzmir
Büyükşehir Belediyesi’nin işten attığı 258 işçiden sadece bir tanesidir. Bu
işten atmalara karşı ise 8 arkadaşı ile birlikte direnişi seçmiş ve Mahir bu
direnişte 184 gün açlık grevi yapmıştır. Bu direnişin sonucu olarak Karşıyaka Belediyesi’nde
iş başı yapacağına dair anlaşmaya varılmış ve çeşitli kurumların imzalarının
olduğu bir protokol imzalanmıştır. Ancak aradan geçen aylara rağmen CHP sözünü
tutmadı, bunun üzerine Mahir “kandırıldım
ne yapayım” demedi. Özünün geldiği topraklarda yaşamış bir halk önderi olan
Seyid Rıza gibi “ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert
olsun, ama bende sizin önünüzde boyun eğmeyeceğim bu da size dert olsun”
diyerek tekrar direnişe başlamıştır. Direniş mevziisini bu kez CHP Genel Merkezi
önü yapmıştır. CHP Genel Merkezi önünde oturma eylemi olarak başlayan ve açlık
grevi olarak devam eden eyleminde defalarca gözaltına alınmıştır. Gözaltılarla
yıldıramadıkları Mahir'in direnişi karşısında CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu
sorunu çözeceğini söylemiştir. Bu aşama da Mahir'in avukatları ile Canan
Kaftancıoğlu'nun avukatları görüşmüştür. Yapılan görüşme sonrası ise 2 madde de
anlaşma sağlanmıştır. Maddeler;
1. Mahir
Kılıç'ın şimdiye kadar tüm haklarının ödenmesi.
2. Geçici
olarak Çiğli Belediyesi’nde işbaşı yapması ve 31 Mart seçimleri sonrası ise
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde ki işine iade edilmesi. (Aziz Kocaoğlu’nun
kazanması durumunda Çiğli Belediyesi’nde devam edecekti)
Mahir bu
süre içinde Çiğli Belediyesi’nde iş başı yapmak için defalarca işe gitmiş ama
bir türlü iş başı yaptırılmamıştır. Bu gelişmeler anlaşma sağlanan
Kaftancıoğlu’nun avukatına iletildi ama cevap '' merak etmeyin' oldu. 31 Mart
seçimleri sonrası ise Mahir'in İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde ki işine iade ve
iş başı yaptırılması için görüşmeleri yapan avukat defalarca arandı ama bir
sonuç alınamayınca Canan Kaftancıoğlu ile Mahir'i avukatları bizzat
görüşmüşlerdir. Bu görüşmede ise Canan Kaftancıoğlu “Ben Böyle bir söz vermedim” diyerek sözlerini inkâr etmiş,
Mahir'in var olan işten de çıkarıldığı ve böylesi bir durum karşısında ise
direnmekten başka çaresi kalmadığı belirtilince “direnin ben direnenleri severim” şeklinde ukalaca bir tavır
sergilemiştir.
Mahir'e
Çiğli Belediyesi’ndeki işten ise seçimler sonrası hiçbir açıklama yapılmadan
Mahir işten çıkarılmıştır. Bunun üzerine ise Mahir, CHP İstanbul İl binası
önünde oturma eylemine başlamış ve sonrasında açlık grevine başlayarak
direnişini sürdürmektedir.
CHP
İstanbul İl Binası önünde kendinin “İnsan Hakları Savunucusu, Kadın Hakları Savunucusu”
olduğunu iddia eden Kaftancıoğlu’nun gözleri önünde adım adım bedeni
erimektedir. Kadına yönelik şiddette karşı Halkevleri gibi kurumların
panellerine katılıp “Kadın Hakları Savunucusu” nutukları atmıştır. Bu
konuşmasından daha bir ay önce CHP önünde yapılacak basın açıklamasına polisi
saldırısına onay vermiştir. En temel bir hak olan basın açıklaması yapma
hakkını engelletmiş, bir kadın ve üç erkek devrimciye bu saldırıda işkence
yapılmasını bu tavrı ile onaylamıştır. Deniz Aydın'ın vücudunun her tarafı bu
saldırı sonrası morluklar içinde kalmış ve kolundaki liflerde yırtılma meydana
gelmiştir. Deniz Aydın, Canan
Kaftancıoğlu'nun geçmişte görev yaptığı TİHV de bu işkenceyi belgelemiştir.
(ekte fotoğraflar var) Taylan Gültekin'in burun kemiğinde kırıklar meydana
gelmiştir. Mahir'in eşi ve çocukları ise Mahir'in eriyen bedenini izleyerek her
gün işkenceye maruz kalmaktadır. Bunu ise kendine solcu diyen, insan hakları
savunucu olduğunu iddia eden Canan Kaftancıoğlu’nun onayı ile yaşamaktadırlar.
Canan
Kaftancıoğlu ve CHP direnişi ilk başlarda görmezden gelmeye, sanki kaplarının
önünde bir emekçi erimiyormuş gibi davranmaya çalışmışlardır. Direnişin
haklılığı ve meşruluğu karşısından sahiplenme büyüdükçe ezilmişledir. Bu defa
ise yalan ve demagoji ile yok sayamadıklarını çarpıtmaya çalışmaktadırlar. Biz
bu tavrın yabancısı değiliz, burjuvazi ile savaşımız dün başlamadı. Biz ezenle-ezilen
arasındaki amansız çarpışmada ezenlerin hangi yöntemleri kullanarak halkların
bilincini bulandırmaya çalıştıklarını iyi biliriz. Yalan ve demagoji
egemenlerin çaresizliği, çözümsüzlüğü ve gerçekleri çarpıtma manevralarıdır.
Bununla halkların bilincini bulandırmaya ve iktidarlarını korumaya çalışırlar.
Burjuvazinin tarih derslerinde bunun için Bedrettin bir bozguncu olarak
gösterilir. Doğaldır ki bu günde Mahir'in direnişi karşısında CHP Mahir'i bir
bozguncu ve haksız biri olarak göstermeye çalışmaktadır. Mahir gibi yüzlerce
insanın kapıları önünde direnmesinden duydukları korkudur elbette bunu CHP ve
Kaftancıoğlu'na yaptıran. Fakat halkların tarihi Bedrettin’i ne kadar haklı görüyorsa
Mahir'de o kadar haklı bir direnişçi olarak tarihe geçirmiştir.
Canan
Kaftancıoğlu ve CHP “biz söz vermedik” diyerek şuanda bir emekçinin açlığına
eriyen bedenine kayıtsız kalmaktadır. Söz vermedik demeleri bir yalandan
ibarettir. Verdikleri sözlere, mesleğini halkı için yapan ve bundan kaynaklı
tutsak düşmüş olan devrimci avukat Nadide Özdemir bizzat şahittir. Canan
Kaftancıoğlu'nun avukatı bizzat şahittir. Canan Kaftancıoğlu'nun avukatı bu
sözleri bizzat Canan'ın talimatı ile verdiğini yapılan telefon görüşmelerinde
ve yüz yüze görüşmelerde inkâr etmemiştir. Bu konuda whatsap görüşmeleri hali
hazırda elimizde mevcuttur. Fakat biz burjuva politikacılar gibi elimizde şu
var bu var teraneleri atmadık bu zamana kadar ve bundan sonrada yapmayacağız.
Biz haklılığımızdan aldığımız güç ile direniriz, direnişimizin haklılığı ise
eriyen bedenimizdir. Karda kışta, sıcakta bir kaldırımda süren direnişimizdir.
Bir insan haklılığına inanmazsa Mahir'in yaşadığı ve sürdürdüğü koşullarda direniş
yapamaz. Mahir gücünü haklılığından alan onurlu bir emekçidir.
Canan
Kaftancıoğlu ve CHP bürokratları sizler haklı bir direnişin karşısında
acizleştiniz. Sizler bir gün bile aç kalamazken Mahir 103 gündür aç... Sizler
ziyafet sofralarında el ele kol kola kaz etlerini kırmızı şaraplar ile yerken
Mahir ömründen yiyor. Ama açlığının onurlu yarınlar mücadelesi olduğunun
bilinci ile aç Mahir. Açlığımız onurumuz, açlığımız umudumuz, açlığımız
geleceğimizdir. Mahir’in açlığı bütün bir halkın onurlu bir yaşam
mücadelesinin, açlığın yoksulluğun bitirilmesi mücadelesinin bir parçasıdır.
Açlığımızla zaferi kazanacağız! Yalan ve demagojilerinizin haklı direnişimiz
karşısında hükümsüzdür!
Direne Direne Kazanacağız!
Zaferi Haklılığımıza ve Meşruluğumuza Olan İnançla Kucaklayacağız!
Devrimci İşçi
Hareketi
