İşkenceyle Devrimciler Teslim Alınamaz,
Devrimcilik Yok Edilemez. Emperyalizmin Ve Faşizmin Bütün Politikalarını
Direnerek Ve Mücadele Ederek Boşa Çıkaracağız.
Gazi
karakolu AKP’nin halk düşmanı politikalarının uygulandığı bir merkez haline
geldi. Özellikle devrimcilere karşı, yoldan kaçırma, tehdit ve işkenceler Gazi
Karakolu’nun son dönemlerde sık kullandığı yöntemler halini aldı.
Bunun
nedenini ise, Uyuşturucuya Karşı Savaş Kampanyası nedeniyle Gazi cemevinde
yapılan halk toplantısı sonrasında gözaltına aldığı devrimciye “Satmıyorsunuz,
içmiyorsunuz neden uğraşıyorsunuz” diyerek açıklıyordu. Uyuşturucu satıcısı
olan, mahalle halkını yozlaştıran, zehirleyen AKP polisi devrimcilere karşı
düşmanlığının nedenini de açıklıyordu. Bu düşmanlıkla ve Soysuz Süleyman’ın
talimatlarıyla devrimcilere saldırıyor Gazi Polisi. Sokak ortasında işkenceyle
gözaltına alıyor, işkencehaneye dönüştürdüğü araçların içinde, karakolda devrimcilerin
kemiklerini kırıyor.
15
Ekim 2019 günü yolda yürüyen devrimcilere saldıran Gazi Polisi Ezgi Kul, Yunus
Emre Didin’i, Vedat Doğan’ı ve daha sonrasında yine aynı şekilde Çağdaş Aydoğdu
ve Onur Gül’ü işkenceyle gözaltına aldı.
29
Kasım günü ise yolda yürüyen devrimcilere saldıran AKP polisi Hüseyin KÜTÜK,
Coşkun ÖZTEKİN ve Yusuf GÜLEN’i gözaltına aldı. Gözaltına alanın devrimcilere
yine işkence yapıldı. Kaburgaları kırıldı, gözleri şişirildi, ayaklarında
kollarında işkencelerden dolayı morluklar,
yaralar ve şişlikler oluştu.
AKP
devrimciliği yok etmek istiyor. Bu istek başta emperyalizmin isteğidir. Bütün
dünyada devrimciliği bitirmek, vatanseverliği yok etmek, sömürülerinin ve
talanlarının önündeki bütün engelleri yok etmek istiyorlar. AKP polisi
gözaltına aldığı devrimcilere “Size burada devrimcilik yaptırmayacağız” diyor.
Gazi’den devrimcileri söküp atmayı hedefliyor. Bir yandan halkı uyuşturucuyla
zehirlerken, diğer yandan da devrimcilere saldırarak sindirmeye, geri adım
attırmaya çabalıyor.
Neden Gazi?
-
Çünkü GAZİ
CEPHEDİR.
-
Çünkü GAZİ
AYAKLANMADIR, İSYANDIR.
-
Çünkü GAZİ
DEVRİMİN CEPHESİDİR.
Gaziden
onlarca devrimci çıkmıştır faşizmin egemenliğine son verme savaşına katılan.
Tutsakları ve şehitleri vardır Gazi’nin. Gazi devrimciliğin, örgütle halkın ete
kemiğe büründüğü mahallelerin başında gelir. Cephe’nin politikalarının hayat
bulduğu alanlardan birisidir Gazi.
İşte bu nedenle AKP’nin hedefinde Gazi Mahallesi var.
AKP Cephe’nin örgütlü olduğu mahalleleri hedef almış bütün gücüyle buralara
saldırıyor. Mahalle karakolları geçmişin mahalle karakolları değil artık. Hepsi
birer işkencehane. İşkencenin profesyonelce yapıldığı yerler. Karakolların
işkencehaneye dönüştürülmesi devletin iç savaşa göre örgütlenmesinin sonucudur.
İç savaşa göre örgütlenen devlet, halk düşmanı politikalarını merkezlerden en
alt kademedeki karakollarına kadar indirmiştir.
Artık kimse “işkenceci”, “sıradan” polis ayrımı yapamaz. Bütün polis teşkilatı
AKP ile işkencecileşmiştir. En küçük polis birimi halka karşı savaşın bir
parçası olarak işkencehanedir.
İşkence
nedir?
İşkence, emperyalizmin ve faşizmin halka ve
devrimcilere karşı sistematik olarak uyguladığı psikolojik ve fiziki baskı ve
şiddet politikasıdır.
Bu politikada amaç kişinin iradesini kırmak gibi
gözükse de, esasen bütün olarak halk üzerinde baskı ve korku yaratmaktır. Tek
tek kişilere yapılan işkence, kişinin iradesini kırarak onu teslim olmaya
zorlar. Bunun amacı kişiden bir takım bilgiler almaktır. Devrimciden
yoldaşlarına ihanet etmesi, halkına ve vatanına ihanet etmesi istenir. Zaman
zaman “tatlı dil” kullanılırken, bu işe yaramadığında tehdit ve hakaretler
başlar, bu da işe yaramadığında fiziki işkence. Fiziki işkencede amaç, kişiye
acı vererek iradesini kırmaktır.
Acı vücudun, sinir sistemlerinin kimi dış ve iç
etkenlerden kaynaklı hissettiği bir duygudur. Acı baskı yapılan bölgeye ve
kullanılan yönteme göre daha fazla veya az hissedilir. İşkencede amaç tek
başına bu acıyı hissettirmek değildir, bu acıyla birlikte kişinin düşüncelerini
etkileyebilmek, daha fazlasının yapılabileceği hissini uyandırmak, hatta
öldürülebileceği düşüncesini yaratarak iradesinde bir gedik açabilmektir.
Tek tek devrimcilere de yönelse işkencenin esas amacı
halkı baskı altında tutarak sindirmek, devrimcileşmesini, kendi geleceği için
mücadele etmesini engellemeye çalışmaktır. Devrimci mücadelenin olduğu,
emperyalizmin işgaline karşı bağımsızlık savaşlarının olduğu bütün ülke
halklarına karşı sistematik olarak uygulanan bir politikadır işkence.
Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Latin Amerika ülkelerine kadar dünyanın bütün
ülkelerinde emperyalizm ve işbirlikçisi iktidarlar tarafından kullanılmıştır
işkence politikası.
Devlet bu
yönteme neden başvurur?
Devlet askeri, polisi, miti ile işkence yapıyor. Uzun
yıllardır ülkemiz gündeminden hiç düşmemiştir işkence. Gözaltına alınan hemen
her devrimciye, hatta halktan insana, sıradan nedenlerle karakollara giden
halka işkence yapılıyor.
Devlet, polis, asker neden halka ve devrimcilere
işkence yapar?
Bunun nedeni sömürü ve yoksulluktur. Yoksulların
haklarını istemelerinin, hakları için mücadele etmelerinin önüne geçebilmektir.
Kendileri her gün saraylarda saltanatlar sürerken halkın yoksulluk içinde toplu
intiharlara başvurmasıdır. Geçtiğimiz ay basına yansıdığı kadarıyla İstanbul ve
Antalya’da siyanür ile toplu intiharlar yaşandı. Bu intiharlar yoksulluğa bir
isyan biçiminde gelişti. Bununla birlikte 05 Aralık 2019 tarihli haberlere göre
TBMM’de 8 milyon Tl harcanarak 8. Restaurantın açılmasına karar verildi.
İşte işkencenin nedeni budur. Açlıkla yoksullukla
boğuşan bir halk ve bunun yanında da bütün ülkeyi satıp babasının çiftliği gibi
kullanan bir avuç asalak.
Yoksulluk devrimciliğin ve isyanların nedenidir.
Yoksulluğun ve sömürünün olduğu bir ülkede, en doğal olan şey buna karşı
mücadele etmektir. Bunu da devrimciler yapıyor. Devrimcilerin haklılığı ve
meşruluğu devleti korkutuyor. Halkı örgütleyerek sömürüye karşı ayaklandırma,
savaştırma potansiyeli devleti ve sömürücü egemen sınıfları korkutuyor.
Sermayelerinin altında halka karşı işlenmiş cinayetler, aşağılık suçlar
olduğunu en iyi kendileri biliyorlar. Bu da devrimin nedenidir.
“Gecekondulardan gelip gırtlaklarımızı kesecekler” korkuları, aynı zamanda
yaptıkları işkencelerin de nedenidir.
İşkenceye
karşı ne yapmalıyız?
Evet, hiçbir ahlak ve değere sahip olmayan halka ve
devrimcilere her türlü yöntemle saldıran bir devlet ve onun kurumlarıyla karşı
karşıyayız. Buna karşı ne yapmalıyız? Ya bunu “düşmandır, düşman kendi
politikasını yapıyor” diyerek bir şey yapmayacağız, ya da bu politikayı teşhir
edeceğiz.
Doğru olan teşhir etmektir. Devletin işkenceciliğini,
polisin, mitin, askerin işkenceciliğini ve bu işkencelerin nedenlerini teşhir
etmeliyiz.
Duvar yazıları, pankartlar, bildiriler, basın
açıklamalarıyla. Ev ev gezerek, esnafı gezerek tek tek kişiden kişiye giderek
işkenceyi teşhir etmeliyiz. İnternetten, cep telefonlarından, her türlü yöntemi
kullanmalıyız.
Özellikle işkencenin uygulandığı karakol derhal teşhir
edilmelidir. Bir politikayı boşa çıkarmanın yolu, ona karşı direnirken, bir
yandan da onu teşhir etmektir.
Bütün halka anlatmalıyız devletin işkenceciliğinin
nedenini. Kadınlara, yaşlılara, çocuklara, gençlerimize… Bütün halka
anlatmalıyız. Anlatmalıyız çünkü faşizmin her türlü politikasını boşa
çıkarmanın yolu halkı örgütlemektir.
Sonuç olarak; işkence emperyalizmin ve faşizmin halka
karşı uyguladığı baskı ve şiddet politikasıdır. Gayrimeşrudur. İşkence suçtur,
işkence yapmak şerefsizliktir, onursuzluktur.
İşkencenin amacı emperyalizmin ve işbirlikçilerinin
sömürü düzenlerinin sürmesini sağlamaktır. Bunun için devrimcilere saldırarak,
devrimcilere işkence yaparak devrimcileri uzlaştırmak, sömürüye, açlığa ve
yoksulluğa karşı mücadeleyi bitirmek istiyorlar.
Bu nedenle Cephe’nin örgütlü olduğu mahallelere
saldırıyorlar, Gazi’ye saldırıyorlar.
Gazi
Cephedir!
Gazi
Devrimdir!
Gazi Halkla Devrimci Örgütün buluştuğu yerdir. Gaziden
devrimciği söküp atamayacaklar. Buna izin vermeyeceğiz. İşkence politikasını da
direnerek, teşhir ederek boşa çıkaracağız.
Halkız
Haklıyız Kazanacağız.





