Grup Yorum Meksika Komünist Partisinin 100. Yılı etkinliklerinde
Meksika’ya gitti.
Halkın Sesi TV olarak Grup Yorum üyeleri ile Meksika ziyareti hakkında yapmış olduğumuz röportajı yayınlıyoruz.
Halkın Sesi TV: Meksika'ya
Neden Gittiniz, Kimin Davetlisiydiniz?
Umut Gültekin:
Merhaba. Meksika’ya
gidişimiz bir davet üzerine gelişti. Biz Peru’dayken bizi MOVADEF (Siyasi Tutsakların Koordinasyon Platformu )
davet etti.
Bizim oradaki
anlatımlarımızdan etkilenerek, bizi Meksika'da da görmek istediklerini dile
getirdiler. Meksika Komünist Parti'sinin 100'cü yıl kutlamasına böylece davet
edildik. Bunun üzerine biz tabi ki çok sevindik çünkü bizim için de önemliydi
orada bulunmak. Çünkü şu anda emperyalizm bizi bütün dünyada tecrit etmeye
çalışıyor. Bağımızı sadece Türkiyeli halklarla değil bütün dünya halkları ile
koparmak istiyor. Süresiz açlık grevi direnişimizin duyulmasını istemiyorlar.
Sanatçıların sanatlarını özgürce yapabilmek için bugün bedenlerini açlığa
yatırmış olmaları çok meşru bir talep. Büyük bir haksızlık, adaletsizlik var ve
dünyanın her yerinde teşhir oluyorlar bütün halk kesimleri nezdinde, politik ya
da apolitik.
Tabi ki mesele özgürce
sanat yapmak değil sadece. Mesele Grup Yorum'un ezilen halkların safında olması
ve bunun şarkılarını söylemesi. Sadece şarkılarla da değil fiilen de bizzat
direnmesi sanatçılar için çok güçlü bir örnek. Bizim 34 yıllık tarihimizin,
dünya halkları nezdinde ne denli etkileyici ve umut verici olduğunun farkındalar.
Böyle bir örnek, böyle bir sanat anlayışı bilinsin istemiyorlar. "Örgütlü Ve Devrimci Sanat Anlayışı Tasfiye
Edilmeli" bunun içinde ellerinden geleni yapıyorlar.
Artık sadece Türkiye’de
değil, bütün dünyada tecrit ve kriminalize etme politikaları uygulanıyor. Daha yeni
Köln'deki keyfi yasaklamayı hatırlıyoruz. Albümlerimizi ve fotoğraflarımızı
delil diye toplayıp tüm basında yalan haberler ile yayınladılar.
Enternasyonalizm bu yanı
ile de çok önemlidir. Bu tecriti dünya halkları ile birlikte kıracağız. Bunu
biliyoruz. Gittiğimiz her yerde sahiplenme çok güçlü. Kendimizi anlatmaya
başladığımızda insanlar ağızları açık dinliyorlar ve aynı zamanda da hikâyemizden
moral, coşku alıyor, heyecan duyuyorlar. Bunun için Meksika çok önemliydi.
Biz orada kendimizi, 34
yıllık tarihimizi ve ülkemizdeki direnişleri anlattık. Sanatçılardan
avukatlara, avukatlardan memurlara kadar herkesin Türkiye faşizmi tarafından
nasıl saldırıya uğradığını anlattık. Mustafa Koçak’ın ölüm orucu direnişini
anlattık. Bir iftiracının yalan beyanları üzerine 29 yaşındaki bir genç (Mustafa
benim ile yaşıt) müebbet hapis cezasına çarptırıldı, savunma hakkı tanınmadı.
Diri diri tabuta konulduğunu ve Mustafa'nın bu adaletsizliği kabul etmeyip buna
karşı onurlu bir direniş başlattığını anlattık.
Halkın avukatlarının
toplamda 159 yıla kadar varan hapis cezalarına çarptırıldıklarını anlattık. 155
bin Kamu Emekçisinin ihraç edildiğini anlattık. Grup Yorum'a, bize yönelik
saldırıları anlattık. Tüm adaletsizliklerin karşısında süren direnişleri ve bu
direnişlerin içeriklerini anlattık. "Adalet
İstiyoruz" kampanyasının Türkiye ve Avrupa’da sürdüğünü anlattık.
Büyük bir şaşkınlıkla ve
hayranlıkla dinledi Meksikalı halkımız. Meraklıydılar bizde tam bu yüzden oraya
gitmeliydik. Meksika'da "Grup Yorum
Halktır, Grup Yorum'a Özgürlük" sloganları attırdık. Meksikalı
halklarımız hem Grup Yorum'u hem de Türkiye’deki direnişleri öğrenmiş oldular.
Bununla birlikte enternasyonalizmi büyütme açısından olumlu ilişkiler kurduk. Meksikalı
kurumları Anti Emperyalist Cephe'nin yapacağı sempozyuma davet ettik. Olumlu
cevaplar aldık.
Gitme nedenimiz temelinde
Meksikalı halkımıza Grup Yorum'u tanıtmaktı, direnişlerimizi duyurmaktı. Bu
anlamıyla da başarılı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü iletişime girdiğimiz kurumlar
etkilendiler. Faşizme karşı direnmenin somut bir örneğini öğrendiler.
Türkiye’deki faşizmin
hangi boyutta olduğunu gördüler. Faşizm ve emperyalizm, halkın yararına ne
varsa hepsine düşmandır. Evet bu sınıfsal bir zorunluluğudur kapitalist
sistemin ama hangi boyutlarda olduğunu bizden ve bizim pratiğimizden yakından
dinlemişler oldular. Emperyalizmi sadece ve sadece omuz omuza vererek yenebiliriz,
başka yolu yok. Bu yüzden tüm dünya halklarına birleşelim çağrısı yaptık.
Mutlaka biz kazanacağız. Nuriye ve Semih'in direnişiyle yüz binlerce polisin ve
milyonlarca askerin ne kadar çaresiz kaldıklarının söyleyerek, örgütlenmiş bir
halk karşısında hiç bir güç duramaz dedik. Büyük bir ilgi, büyük bir coşku
taşıdık Meksika’ya.
Halkın Sesi TV: Etkinliğin Amacı
Neydi?
Mesut Eröksüz: Meksika Komünist Partisinin 100. Yıl Kutlamaları
Meksika’da katıldığımız
birinci etkinlik Meksika Komünist Partisi’nin düzenlediği 100. Yıl Kutlama
Etkinliği idi. Meksika’nın başkenti (Mexico City) Meksika Şehri’nde merkezde
bulunan bir meydanda düzenlenen etkinlikte Meksika’dan ve diğer Güney Amerika
ülkelerinden çeşitli sanatçılar, tiyatro grupları ve konuşmacılar yer aldı.
Bizimde konserlerimizde ve albümlerimizde yıllardır çalıp söylediğimiz,
öncelikle Güney Amerika ezilen halklarının sonrada bütün dünya ezilen ve
direnen halkların marşları haline gelmiş “El
Pueblo”, “Enternasyonal” ve “Comandante Che Guevara” ile birlikte İspanyolca marşlar ve geleneksel
şarkılar seslendirildi. Böylelikle bizde bu enternasyonalist şarkı ve marşların
önemini ve evrenselliğine tekrar şahit olmuş olduk. Biz de sahneye çıkmadan
önce büyük bir coşkuyla eşlik ettik bu güzel marşlara.
Sıra bize geldiğinde
oldukça heyecanlıydık. Birde bağlamacımız Ali’nin sınırdan Avrupa’ya geri
yollanılmasından kaynaklı ve Meksika’lı halka kültürümüzün ve müziğimizin
önemli bir yerinde olan bağlamamızın sesini duyuramayacağımızın, az da olsa
burukluğu vardı üzerimizde. Ama ne yapıp edip, vokallerimizi ön plana alarak
tekrar düzenledik şarkılarımızı ve ön çalışmalarımızın verdiği özgüvenle
sahnede yerimizi aldık.
Konuşmalarımızı İngilizce
yaptık ve orada tanıştığımız bir çevirmen arkadaşımız İspanyolca çevirilerimizi
yaptı. Bizi coşkuyla karşılayan kitle, yıllardır ve özellikle son zamanlarda
üzerimizde olan baskılara rağmen hiç durmadan yolumuza devam ediyor olmamızı
hayranlıkla karşıladılar. Hatta üyelerimizin bu baskılar karşısında haklı
talepleri için nasıl açlıklarıyla direndiklerini duyduklarında, yine bir ilke
imza atmamızın heyecanıyla alkışlarla bizi sahneden uğurladılar.
Emperyalizmin
ülkelerindeki yerel kaynakları nasıl sömürdüklerini, halklarını nasıl ucuz emek
gücü olarak kullandıklarını ve buna karşı tek çözümün devrim ve sosyalizm
olduğunu halklara anlatmayı hedefleyen kutlama sabah 10:00’da başlayıp akşam
20:00’a kadar sürdü. Çeşitli Güney Amerika’lı devrimci-sosyalist kurum ve
örgütler stantları ile destek verdiler MKP’nin 100. Yıl kutlamasına.
Bizim de orada olmamız
ayrı bir anlam kattı etkinliğe. Dünya halklarının kardeşliği ve
enternasyonalizm ete kemiğe bürünmüştü. Bu anlamda bizce hedefine ulaşan bir
etkinlik oldu.
ILPS Konferansı
Meksika, Şili, Arjantin
ve Peru’ dan katılan çeşitli devrimci-sosyalist örgütlerin ve ILPS (Uluslararası Halkların Mücadelesi Lig’i)
örgütlenmesinin öncülüğünde 2-4 Aralık 2019 Aralık’ta düzenlenen, Ezilen
Halkların Mücadelesi ve Devrimci Tutsaklara Özgürlük Konferansı’na da Grup
Yorum olarak katıldık.
3 Gün boyunca, devrimci
tutsakların yıllarca Güney Amerika’nın zindanlarında yaşadıkları baskılar
anlatıldı ve emperyalizm ve işbirlikçi faşist devletleri tarafından nasıl zulüm
gördüklerini ve buna çözüm olarak neler yapılması gerekildiği konusunda konuşmalar
ve forumlar düzenlendi.
Ülkemizden pek de farklı
nedenlerden, devrim için demokratik veya silahlı mücadele veren devrimcilerin,
tutsak edildiklerini gördük. Aynı ülkemizdeki gibi yoğun işkence ve tecrit
edilen tutsakların mücadelelerinin aslında birbirine ne denli bağlı olduğunu ve
enternasyonalist mücadele sunucunda birçok engelin aşılabileceğini anladık.
Toplantının 2. Gününde
ise kürsüde yerimizi alarak Grup Yorum’u, Türkiye Devrimci Hareketi’nin
tarihini ve devrimci tutsakların eşi benzeri olmayan direnişlerle dünya
devrimci tutsaklarına ve direnen halklara nasıl örnek olduklarını anlattık.
1984, 1996 Ölüm Oruçlarına ve 2000-2007 büyük direnişe vurgu yaparak, emperyalizme
ve onun işbirlikçilerine karşı bulunduğumuz her alanı nasıl birer direniş mevziisine
çevirdiğimizi ve direnişlerde elde ettiğimiz kazanç ve zaferleri anlattık.
3. Gün sonuç bildirgesi hazırlandı ve
bildirgede devrimci tutsaklarla dayanışma temelinde, enternasyonalist çerçevede
neler yapılması gerektiğine dair kararlar alındı. Çektiğimiz dayanışma
videoları ile oradaki örgüt ve kurumlarla yaptığımız sohbet ve röportajlarla,
Grup Yorum olarak hem kendimizi dünyaya daha iyi tanıtmak hem de Güney Amerika’lı
devrimcilerle sağlam ilişkiler kurma anlamında iyi bir yol kat ettik. Bu konuda
çalışmalarımızı hızlandırdık, emperyalizmin ve ülkemizdeki faşizmin çabalarını
boşa çıkarmaya devam edeceğiz. Sesimizi duymayan kalmayacak...
Sena Erkoç: Meksika Komünist Partisinin 100. Yıldönümü nedeniyle
uluslararası düzenlenen Konser ‘de biz de Grup Yorum olarak yer aldık.
Konserden önce çeşitli
günlerde katılımcılarla birlikte hazırlanan etkinlikler de vardı. Konser
öncesinden bir gün anaokuluna giderek orada bir dinleti yaptık.
Bizimle birlikte Peru ve
Meksika'dan da iki tiyatrocu ve de siyasi tutsaklarla dayanışma komitesi
oradaydı. Ana okulda çocuklara şarkı söyledik ve etkinlik bir kaç dakika
içerisinde tam anlamıyla bir şenliğe dönüştü. Bayram gibi güzel bir hava vardı.
Bize ritim tuttular alkışlarıyla, heyecanlı heyecanlı bizi dinlediler ve her
şarkının sonunda devam etmemizi istediler. İkinci şarkımızda tüm çocuklar
birbirlerinin ellerinden tutarak çember kurup oynadılar. Biz de onlara
katıldık... Meksika'daki çocuklarımız nezdinde tüm dünya'daki halk çocukları
için söyledik şarkılarımızı...
Katıldığımız ikinci
etkinlik de Meksika Komünist Partisinin 100. Yıl Konferansıydı. Burada biz de
kendimizden, Grup Yorum, bize yönelik baskılardan ve Türkiye'deki devrimci
mücadelen bahsettik.
Halkın Sesi TV: Orada Yorum'u
Tanıyorlar Mıydı Sizi Nasıl Karşıladılar?
Umut Gültekin: Grup Yorum'u büyük oranda tanıyan kimse yoktu, tek
tük bilenler vardı onlarda bizim geleceğimizi bildiklerinden kaynaklı
araştırmışlardı. Onun dışında bilen yoktu ama biz kendimizi anlattıkça
konserlerimizin büyüklüğünden albümlerimizin sayısından direnişlerimizden
bahsettikçe ilgileri de arttı ve daha çok merak duydular.
Bizim bulunduğumuz her
yerde kendimizi anlattık ve Meksika'da ulaşabildiğimiz herkes, bugün grup Yorum
‘un kim olduğunu öğrendi. Zaten biraz anlatınca merakları büyüyor ve
araştırmaya başlıyorlardı. Bunun üzerine üst üste sorular soruluyordu.
Konserimizde de şarkılarımızın içeriklerini anlatınca, ilgi duyuluyordu. Orada birçok
sanatçı vardı ama biz hikâyemizi anlattığımızda ilginin odağı oluyorduk.
Tercümanımız iyi değildi, neyi ne kadar tercüme etti bilmiyoruz. Ben bir kaç
yerde örneğin yanlış çevirdiğini düşünüyorum ama emin olamadığım için bir şey
söyleyemedim. Sohbet ettiğim bir adam bana açlık grevi direnişinin geçmişte
olmuş diye tercüme edildiğini söyledi. Bunu tekrar söyleyin ve düzeltin dedi.
Ben bu arkadaşa öncesinde daha ayrıntılı anlatmıştım süresiz açlık grevi direnişimizi
ve beni uyarmasaydı geçmişte yaşanmış diye anlaşılacaktı. Bunun gibi birçok
yanlış tercümeler oldu. Örneğin polislerin Ali'ye buradan Amerika’ya mı devam
uçacağını sık sık sormuş olmalarına ilişkin, tercüme eden kız, Latin Amerika
demiş. Bunu ben daha sonra videonun tekrarını izlediğimde fark ettim ve bu
çeviri de doğru çevrilmiş olamaz. Bu deneyim bize daha dikkatli olmayı ve
yapabiliyorsak dili öğrenip kendimiz anlatmalıyız düşüncesini oluşturdu.
Kendimizi anlatmak için buradan on bin kilometre uzaklığa gittik ve
tercümanımız iyi olmadığı için eksik anlattık. Bu olmamalı. Bunu daha iyi
örgütleyebilmeliyiz. İyi bir ders oldu bu anlamda ve bir daha ki sefere çok
daha iyi yapacağız. Kendimizi daha iyi ifade edebilmenin yollarını bulacağız.
Çok önemli bizim orada doğru anlaşılmamız. Sonuç olarak kendimizi buna rağmen
anlatabildiğimizi düşünüyoruz.
Yeni ilişkiler kurduk.
Anti Emperyalist Cephe'nin düzenleyeceği sempozyuma kurumları davet ettik ve en
önemlisi enternasyonal dayanışmanın önemini onlara pratiğimizle göstermiş
olduk. On bin kilometre yol yaparak dünyanın öbür ucuna uçup onlara kendimizi
anlattık ve onların sorunlarını dinledik. Ortak düşman emperyalizme karşı
mücadeleyi enternasyonalizmle büyütmeliyiz dedik. Grup Yorum'u bugün Meksika’nın
solcuları çok iyi tanıyor.
Halkın Sesi TV: Grup
Yorum’un Süresiz Açlık Grevi Direnişini Biliyorlar Mıydı? Öğrenince Tepkileri
Nasıl Oldu?
Muzaffer Demir: Bizim konuştuğumuz insanlar bilmiyorlardı ama
onlara anlatınca büyük bir şaşkınlıkla karşıladılar. Sorular sordular, neden açlık grevi yapıyorsunuz; bunun başka bir
yolu yok mu ve ne zaman başladı
soruları öne çıkıyordu? Anlattıkça bizi daha da dikkatli dinleyip büyük bir merakla
sorular sorup bizim hakkımızda daha fazla bilgi edinmek istediler ve Perulu Siyasi Tutsaklarla Dayanışma
Komitesi ile yapacakları ortak toplantıya davet ettiler.
Biz oraya gittik
kendimizi, açlık grevini, Helin İbrahim Bahar Barış ve Ali'yi anlattık.
Onlarda bizimle ortak bir
video çekmek istediler İngilizce ve İspanyolca Grup Yorum'a Özgürlük
sloganlarını attılar.
30 Kasım’da verdiğimiz
konserde açlık grevini anlattık ve orada bulunan insanlar hep bir ağızdan
sloganlar attılar ”Grup Yorum'a Özgürlük”.
O anlar çok güzeldi bizler için.
Yoldaşlarımızın sesini her
yerde ve herkese duyuracağız ve duyurmaya da devam edeceğiz.
3 Aralıktaki Ezilen
Halkların Mücadelesi ve Devrimci Tutsaklara Özgürlük etkinliğinde de açlık
grevini anlattık ve toplu şekilde Grup Yorum'a Özgürlük sloganını haykırdık ve
o anların çekimini yaptık.
Halkın Sesi TV: Nasıl bir süreçti sizin için?
Sena Erkoç: Meksika'da geçirdiğimiz süre içerisinde öncelikle
Meksika halkını tanıma fırsatımız oldu. Özellikle Meksikalı bir ailede kalmamız
bizim için çok öğreticiydi. Ortak değerlerimizi onların kültürünü tanıma
olanağımız oldu. Bizim için birer aile oldular. Bizi en iyi şekilde
ağırladılar. Bir kez daha gördük dünya halklarının ortak değerlerini.
Başka bir kıtada Grup
Yorumu, çalışmalarımızı ve şu an ki sürecimizi anlatmak da çok gurur verici ve
heyecanlıydı. Gittiğimiz her yerde kendimizi anlattık, açlık grevi direnişimizi
bir kez de Meksika'dan haykırdık. Dayanışma videoları çektik, Peru'daki siyasi
tutsaklar için biz de dayanışma mesajları içeren videolar çektik, onlar için
şarkılarımızı söyledik, diğer kurumlarla röportaj yaptık, sanatçılarla
görüştük, devrimci sanat üzerine sohbetler ettik. Diğer ülkelerin
katılımcılarından kendi ülkelerindeki süreçleri dinledik.
Meksika yolculuğumuz bu
anlamıyla çok verimli ve dolu dolu geçti. Ortak değerler ve aynı amaç için
farklı ülkelerden bir araya geldik ve yaptığımız çalışmalarla enternasyonal
dayanışmanın önemini bir kez daha yaşamış olduk. Meksika'dan ayrılırken de
hepimiz birbirimize enternasyonal dayanışmayı büyüteceğimizin sözünü verdik.



