Kendini inkâr eden bir iktidar...
Anayasayı ihlallerle delik deşik etmiş
bir hükümet...
Yasama, yürütme ve yargı güçlerini
kendi içlerinde toplamış bir İçişleri Bakanlığı...
Her şeyi söylemeyi kendine hak gören
bir bakan...
Suspus olmuş bir hukuk camiası...
Kendisine çizilen sınırların dışına
çıkmadan muhalefet yapan bir ana muhalefet...
Bu iş bölümü ilişkisi içerisinde mahkûm
edilen ve infaz edilen halk çocukları...
Dün Denizlerin idamına, Mahirlerin
infazına her şey bittikten soma tepki verenler, "Yazık ettiler."
diyenler hiç değişmedi...
Bugün terör listeleri ilan edildiğinde
susanlar korkularından akıllarını kaybetmiş terör demagojisinin esiri
olanlardır.
Onlar elleriyle, dilleriyle bir zulmü
durdurmaya ehil değildir. Ancak aradan yıllar geçtikten sonra derin üzüntü
duygularını ifade edebilirler.
Bugün devrimcilerin, sosyalistlerin,
yurtseverlerin canlarının pazara çıkmasına karşın tek söz etmeyenler bilmezler
mi onların bu ülkenin bağımsızlığının demokrasisinin tek güvencesi olduğunu...
Bilirler, bilirler ama onlar gerçekte
ne dillerine pelesenk ettikleri anayasal düzeni, ne hukukun üstünlüğünü, ne de
laikliği, demokrasiyi önemserler.
Onlar; halk kitleleri ayaklansa da
bize iktidarı geri verseler, diye bakınırlar. Onlar halkın önüne düşemez.
Halkın ardına takılırlar. Halkın
öncülerine ne olduğunu ise umursamazlar. İçişleri Bakanlığı ‘’arananlar
listeleri” ile devrimcilerin infazına zemin oluşturmaktadır. Güpegündüz, yol
ortasında devrimcileri katlettiğinde “Aranan teröristler yakalandı.” diyebilmek
için bu listeleri oluşturuyorlar.
Yeşil, gri, turuncu, mavi, kırmızı
diye üsteleyip, renkleri terörist ilan edenler; doğrudur, biz bu ülkenin
renkleriyiz. Ama biz terörist değiliz.
Terörist, halkın dağlarını oyup, ağaçlarını
söküp, nehirlere akıtanlardır.
Terörist, bir şehir büyüklüğünde
toprağı Katar’a, öteki şehir kadarını İngiliz’e, İsrail’e satanlardır.
Kıyılarımızı, göllerimizi,
dağlarımızı satanlardır.
Göğümüzü gökdelencilere, yerimizi
yere batasıcalara satanlarda.
İş gücümüzü uyuşturucu
tüccarlarına satanlar onlardır.
Bizim arkadaşlarımız uyuşturucuya
karşı mücadele ettiler.
"Terör listelerine"
aldıkları arkadaşlarımız bu ülkenin dağlarını, ormanlarını emperyalist
tekellere karşı savunanlardır.
Onlar gecekondularımızı, tarım
topraklarımızı gökdelencilere karşı savunanlardır.
Kıyılarımızın, madencilerimizin
koruyucusudurlar.
Halkımızın, insan gücümüzün, iş
gücümüzün savunucusudurlar ve öyle kalacaklar.
Onları "terör
listelerine" alarak kategorize etmek istiyorlar. Onların ait oldukları tek
kategori HALKTIR.
İçişleri Bakanlığı yeni bir liste
yayınlamış ve arkadaşlarımız Avukat Oya ASLAN. Avukat Özgür YILMAZ ve Avukat
Şükriye ERDEN’in isim ve resimlerini teşhir etmiş.
Acaba bakanlık nereden
öğrenmiştir bu hukuku? Bu, kovboy filmlerinin hukukudur.
Bu Amerikan emperyalistlerinin
kötü kopyasıdır.
Nerede yargı yetkisinin bağımsız
mahkemelerce kullanılacağına dair anayasal norm?
Nerede masumiyet karinesi, nerede
yargılama?
Hepsi İçişleri Bakanlığı’nın iki
dudağı arasındadır. Renkli listelere alınarak terörize etmeye çalıştıkları
arkadaşlarımız bu keyfiliğe, hukuksuzluğa karşı mücadele etmiş ve
adaletsizliklerine teslim olmamıştır. Avukat Oya ASLAN 20.12.2019 tarihinde
yolda yürürken gözaltına alınmıştır, yeşil renkli listeyle aradıkları Oya
ASLAN'ın tehlikeliliğini ispat edemeyince hücre evinde yakalandığı yalanlarına
başvurdular.
Adaletsizlik karşısında direnmek
suçuyla mı arıyorlar onları? Teslim olmamak, boyun eğmemek suçlarıyla mı
listelerine alıyorlar?
Ne şekilde hazırlandığı belirsiz,
hiçbir kanun metninde açıklanmayan listeler kaldırılsın!
Halkın Avukatlarına Özgürlük
HALKIN HUKUK BÜROSU
25.12.2019
Gürsel Mah. Çevik Sok. No:13/10
Kâğıthane /İSTANBUL
Tel/Faks 0212 296 31 59
halkinhukuk@gmail.com