
“Amacımız
Demokratik Bir Muhalefet Değil,
Silahlı Bir
Halk Hareketi Yaratmaktır!”
Yazar: Hüseyin ÖZARSLAN
Yayınevi: Boran Yayınları
Yayın Tarihi: Kasım 2019
ÖNSÖZ:
Mahalleler deyince elbetteki herkesin
aklına aynı şey gelmiyor, ya da herkes mahallelere aynı işlevi yüklemiyor. Bu
nedenle mahalle halkına, mahalle gençliğine bakış da değişiyor. Mahallelere ve
mahalle gençliğine bakıştaki farklılıklara neden olan şey, mahallelere ve
mahalle gençliğine hangi ideoloji ile bakıldığıdır. Özellikle küçük burjuva aydın
kesimler olaylara ideolojilerden bağımsız baktıklarını söylerler. Ancak bu
söylem doğru değildir.
Bir olaya ideoloji ile bakıp bakmamak
subjektif tercih değildir. Çünkü toplumsal yaşamın sınıflara ayrılmış olması,
çağıımızda burjuvazi ve proleterya, zenginler ve yoksullar olarak bölünmesi, bu
sınıflara ait olan iki ayrı ideolojiyi yaratmıştır. İsteyelim ya da
istemeyelim, bizim düşüncelerimiz bu iki sınıfsal ideolojiden birisine aittir.
Mahallelere bakış ve değerlendirme de bu sınıf ideolojilerinden bağımsız
olamaz.
Mahalleler dendiğinde bizimle reformist
örgütler aynı şeyi anlamıyoruz, oportünistlerle aynı şeyi anlamıyoruz,
İslamcılarla, milliyetçilerle, CHP’lilerle, AKP’lilerle. Yani düzeniçi
olanlarla aynı şeyi anlamıyoruz. Biz bütün bu güçlerden ayrı olarak mahallelere
devrimi örgütleyeceğimiz, halkı örgütleyeceğimiz ve savaştıracağımız alanlar
olarak bakıyoruz. Biz mahallelere yoksul halkın yaşadığı, onurlu insanların
yaşadığı, namuslu insanların yaşadığı yerler olarak bakıyoruz. Burjuvazi ise
toplumun en işe yaramaz ve gereksiz insanlarının, barbarların yaşadığı yerler
olarak bakıyorlar. Reformizm mahallelere küçük burjuva lümpenlerin yaşadığı
yerler olarak bakıyor. Oportünizm
ise sahip olduğu çarpık ideolojiden
kaynaklı mahallelere uzak duruyor, mahalleleri çarpık yozlaşmış alanlar olarak
görüyorlar.
Günümüzde devrimciler dışında yalnızca
faşizm mahallelerin devrimdeki yerininin bilincindedir. Mahallelerde
örgütlenmenin devrime giden bir tarz izlediğinin farkına varmış ve bu nedenle
de mahallelerdeki her türlü örgütlenmeye karşı bütün olanaklarıyla saldırıya
geçmiş; demokratik kurumları dahi dozerlerle yıkmış, hemen herkesi tutuklama
terörüne girişmiştir. "GECEKONDULARDAN GELİP GIRTLAKLARIMIZI
KESECEKLER" korkusu devam etmekte, bunu mümkün olduğunca ertelemeye
çabalamaktadırlar. Bu nedenle de her türlü örgütlemeyi ezmek için
saldırmaktadırlar. Bu saldırılar tarihte eşi görülmedik boyutlara ulaşmıştır.
Bir kurumun onlarca kez üst üste basılması, kapatılması ve son çare olarak da
yıkılması veya Gazi Mahallesinde Hasan Ferit Gedik Uyuşturuşuyla Mücadele ve
Kurtuluş Merkezi'nde olduğu gibi işgal edilerek karakol haline getirilmesi.
Uyuşturucu ve çetelerle mücadele edenlerin tutuklanması, Hasan Ferit Gedik ve
Devrim Top gibi katledilmeleri. Ya da Dilek Doğan gibi evinde ailesinin önünde
katledilmesi gibi.
Faşizmin halka düşmanlığı bütün
çıplaklığıyla yaşadığımız bu günlerde kendisini göstermektedir. Haziran
ayaklanmasında sokakların işkence haneye çevrilmesi, Berkin gibi halk
çocuklarının katledilmeleri, başbakanından cumhurbaşkanına bütün devlet erkânının
katliamları ve katliamcıları sahiplenmeleri, mahkemelerin faşizmin kırbaçlı
cellatları olarak görev yapmaları...
Tüm bunların nedeni faşizmin halka
düşmanlığının yanında devrimci mücadeleyi bitirmek, yok etmek istemesi,
halkımızı boyun eğmiş, susmuş, uyuşturucuyla zehirlenmiş, yozlaşmayla
çürütülmüş köleler haline getirmek istemesidir. Bunun önündeki tek engel
devrimciliktir Cephedir. Amerikan emperyalizmi dünyanın birçok bölgesinde
devrimcileri teslim aldı, halkları yozlaştırdı ve uyuşturucu bataklığının içine
gömdü. Örneğin ABD'de Kara Parterler Partisi'ni uyuşturucu ile çeteleştirerek
yok etti. CIA raporlarında dahi Parti-Cephe uyuşturucuya bulaşmayan tek örgüt
olarak gösteriliyor. Dünyadaki örgütler arasında olanakları en kısıtlı olan
örgüt olarak gösteriyor. Çünkü CIA kimleri uyuşturucu ile yozlaştırdığını ve
çürüttüğünü biliyor.
Doğrudur, dünyada uyuşturucuya
bulaşmayan tek örgüt Parti-Cephedir. Yozlaşmaya, çürümeye karşı mücadele eden
yalnızca Parti-Cephedir. ÇÜNKÜ PARTİ-CEPHE HALKLA OLAN BAĞLARINI HİÇ YİTİRMEMİŞ,
HALKTAN KOPMAMIŞ, HALKA
YABANCILAŞMAMIŞTIR. Mahallelere bakışta
ve mahalle gençliğine yaklaşımda belirleyici olan da budur. Halktan kopanlar
"Biz sizinle aynı mahallelerden değiliz" diyenlerin yoksul
mahallelerde mücadele etmek gibi bir amaçları, yoksul halkı örgütlemek gibi bir
amaçları olamaz. ÇÜNKÜ DEVRİM diye bir amaçları yoktur.
Biz İKTİDARI İSTİYORUZ, biz devrim yapacağız.
Bu nedenle biz mahallelerde, halkın içinde, evinde, iş yerindeyiz. Bu nedenle
biz ısrarla mahalle gençliğini örgütlemeye çalışıyoruz. Çünkü örgütlenmeye
olduğu kadar, kendine yabancılaştırmaya ve yozlaştırmaya da açıktır mahalle
gençliği. İşsizlik, yoksulluk, açlıkla birlikte düzenin tv dizileriyle,
filmlerle, özendirdiği mahalle gençliği, yoksulluktan, işsizlikten kurtulmanın
araçlarını çetelerde ve uyuşturucu, kumar, fuhuş gibi pis işlerde buluyor. Buna
karşı mücadele etmek, mahalle gençliğini, emperyalizmin yozlaştırma
politikalarının pençesinden kurtarmak gerektiğini yalnızca Cepheliler söylüyor
ve bunun için savaşıyorlar.
Cephe halktır, Cephe gençliktir, Cephe
mahallerimizdir, Cephe Vatanımızdır. Cephe mahallelerde emperyalizmin ve
faşizmin yozlaştırma politikalarına karşı halkın politikasını yapan, halkın
adaletini uygulayandır. Bu nedenle Cephe'yi mahallelerde örgütlemek temel
görevdir. Bütün mahalle gençliğini CEPHE saflarında birleştirmek temel
görevlerdendir. Bütün halkı Cephe'nin politikaları ile kitle örgütlenmelerinde
birleştirmek temel diğer görevdir. Cephe'nin olmadığı mahalleler, uyuşturucu
çetelerinin cirit attığı, halkın baskı ve şiddetle sindirildiği, genç kızların
fahişelik, delikanlıların torbacılık yaptığı mahalleler olacaktır. Emperyalizm
bunun peşindedir, faşizm bunun peşindedir, AKP bunun peşindedir.
Biz buna izin vermeyeceğiz. Bütün yoksul
mahallelerde örgütlenecek, savaşacak ve halkı savaştıracağız. Halkın
katılmadığı bir savaş, ne kadar haklı olursa olsun zaferi kazanamaz. Bütün
devrimler halkın katılımıyla ve savaşımıyla gerçekleşmiştir. Sovyetler, Çin,
Vietnam, Küba, Nikaragua ve diğerleri. Hepsi halkın çeşitli örgütlülüklerle,
devrimci politikalarla örgütlenmesi ve savaştırılmalarıyla gerçekleşmiştir.
Halkın katılmadığı bir devrim yoktur ve olamaz.
Devrim hedefi olan her örgüt kitleleri
örgütlemek ve savaşa katmak zorundadır. Mahaller halkın yaşadığı yerlerdir.
Mahalleler düzenle çelişkileri en fazla olan halk kesimlerinin yaşadığı
alanlardır. Mahalleler şehirleri çevreleyen ve kuşatan alanlardır. Bu nedenle
mahallelerde örgütlenmek devrim hedefi olan bir örgüt için stratejik bir
zorunluluktur. Bunun bilincinde olan emperyalizm ve faşizm saldırılarını
mahallelere ve mahallelerdeki devrimci örgütlenme ve kadrolara yöneltiyor. Bu
durumda biz mahallelerde daha fazla örgütlenmeliyiz. BÜTÜN MAHALLELER BİZİM
OLACAK, ANADOLU'NUN BÜTÜN YOKSUL MAHALLELERİNDE CEPHE OLACAK iddiamıza sıkı
sıkıya sarılmalıyız.
Hedefimiz asla demokratik bir kitle
muhalefeti değildir, olmayacaktır. Çünkü biz devrimciyiz, çünkü biz
sosyalistiz, çünkü biz Marksist-Leninist'iz. Amacımız devrim yapmak, iktidarı
almak ve aldığımız iktadar aracılığıyla adaletli, sömürünün, yoksulluk ve
açlığın olmadığı, halkın uyuşturucu ve yozlaştırmayla çürütülmediği bir düzeni,
sosyalizmi kurmaktır. Bunun için savaşmak zorunludur. Egemenler asla bize
iktidarlarını kendiliklerinden vermeyeceklerdir. 31 Mart yerel seçimleri,
faşizmin iktidar konusundaki bakışını net olarak göstermiştir. AKP iktidarı
İstanbul belediyesini CHP'ye vermemek için düzeniçi bütün yöntemleri, tehdit ve
yalan dâhil kullanmıştır. Halka karşı ise katliam dâhil her türlü yöntemi kullanacaklardır.
Bu nedene mahallelerde örgütlenirken amacımız demokratik bir muhalefet yaratmak
değil, SİLAHLI BİR HALK HAREKETİ YARATMAKTIR.
Silahlı halk hareketi emperyalizmin ve
faşizmin iktidarına son verecek olan HALK ORDUSUNUN temelleri olacaktır. Mahalle
gençliği ise burada ayrıca özel bir yere sahiptir. Gençlik örgütlendiğinde
büyük bir güç ortaya çıkarır.
Geleceğinin silahlı mücadelede olduğunu
anlayan gençlik bütün enerjisi, bütün yaratıcılığı ve dinamikleriyle savaşa
katılacaktır. Düzeni korkutan da budur.
Biz ise mahalleleri ve özellikle de
mahalle gençliğini örgütleyerek savaşa katma göreviyle karşı karşıyayız. Bu
savaşı biz kazanacağız.
Biz Halkız. Tarihsel Ve Siyasal Olarak Haklı Olan Biziz, Bu Savaşı Sonuna
Kadar Israr Ve Kararlılıkla Sürdürecek Ve Kazanacak Olan Da Biziz.
Mahalleler ve Gençlik Kitabımızı İndirmek İçin Tıklayınız
Halk Cephesi 2017-2019 Yayınları İçin Tıklayınız