Kızıldere ye ağıtlarımız,
" Oy dere
Kızıldere Böyle akışın nere" diye başlar.
Bu akış
başladığı günden bu güne DEVRİM E, dir.
İhtilalin yolunda
Kızıldere hep Kıpkızıl aktı. Kanla yıkandı, umutlarımız, geleceğimiz,
türkülerimiz. Halkın, şehitlerimizin kanı yeniden aynı nehirde buluştu. Bu
nehir 30 Mart 1972’den 30 Mart 1995' e kimi zaman çağla di 12 Temmuz 1991 de
Niyazilerimiz, 17 Nisan 1992 Çiftehavuzlar da dalgalanan bayraklarımız, Sabolar
gibi...
Dersim,
Malatya, Ege, Karadeniz, Toros dağlarında silah Çatan Şahanlar gibi....
Adını Kanla
duvarlara yazan şehitlerimiz gibi...
Hapishanelerde
üçer beşer, yüzer Ölüme yürüyen tutsaklar imiz gibi...
On binlerle
sokaklara akıp, isyan eden, ayağa kalkan halklarımız gibi...
Çağlayanlar da Şafak, Bahtiyar, Emrah, Pınar
gibi...
Zulmün kalesine
tek başına giren Elif Sultan, Alişanlar gibi...
Meriç ten
Anadolu ya kavuşurken düşen Harika, Burak, Erdoğan, Özkan gibi...
Gözlerini
yumduğu güne kadar görevlerini başında olan yüreği sadece devrim için çarpan dayımız
gibi...
Bin kere
tekrarlasak eksik kalacak kahramanlarımızın emeği, canı, kanı var bu kavgada.
Düşmanımız
ezeli, hesabımız evveli ama mutlak sorulacak, asla eskimeyecek davamız her yeni
düşen can da daha büyük bir öfke ve çelikleşen iradeyle yürüyoruz. Bazen yavaş bazen hızlı, bazen sessiz, bazen
bağıra çağıra.
Her " Yok
ettik" markaları hüsrana dönüştürdük. Parçalara ayırıp, un ufak ettikleri
kemiklerimizin arasından, yerin yedi kat altından çıkıp Leyla olduk, yeniden
Mahir olduk... Çünkü biz bu kavga da Vura öle MAHİRLEŞTİK.
30 yıldır
ustaca savaşıyoruz. Kulaklarımız kapatıp tüm solcu geçinenlere, gözümüzü
geleceğe, Kurtuluşa dikip bütün dünyanın yükünü alıp yürüyoruz. Tek Umut, Tek
Kurtuluşun taşıyıcısı olma onuru ve yükü bizimdir. Yükün ağırlığı kadar
hesabımız var emperyalizm ve oligarşiyle...
Kan davamız
var...
Mahir lerden bugüne
Binlerce Şehidimizin, Yüzbinlerce halkımızın kanını aktı sadece bu 54 yılda. O
yüzden kanımızla bir derya olur. Maden halkımız, şehitlerimiz bu kan denizinde
yıkandı.
Biz düşmanın
her türlü yüzünü, her ahlaksızlığını gördük, yaşadık, yaşıyoruz. Baskınlı
sabahlara uyanıyor, katliamlı günlerden geçiyor, işkenceli gecelere uyuyoruz. Biz düşmanı tanıyoruz. Bizi dünyadan yok
etmek için yemin eden her yöntemi deneyen düşman kanımızla beslenen düşman her
seferinde karşısında bir Mahir görüyor "Biz Buraya Dönmeye Değil, Ölmeye
Geldik" diyen. Çünkü Kızıldere Son Değil bir başlangıçtı. Başladık öldük,
yenilmedik...Öldük çoğaldık...öldük çelikleştik,öldük ustalaştık.
Yenilmezliğimizin sırrı, Hedefimizde bir milim sapmadan yürümek. O yüzden
şimdiden Muzafferiz bu yolda. Aklımızı düşmana kaptırmadan, Hedefimizi
büyüterek, umudumuzu ulaşılır kılarak, halkımızla birlikte getireceğiz
Kurtuluşu Anadolu ya. Hadi engelleyen engellesin.
Biz
yenilgilerimizden, zaferler inşaa ederken, dövüşe dövüşe öğrendik. Biz zaferin
belki onlarca yenilgiden geldiğini biliyoruz artık, tecrübe ettik. Yeni yollar bularak,
yeni yollar inşaa ederek, daha da ustalaşarak düşmanı yaptıklarına pişman
edeceğiz. Halkımıza Söz Olsun Adaleti öbür dünyaya bırakmayacağız!
Bu inanç ve
kararlılıkla 30 Mart 17 Nisan günlerinde Başta Mahir Çayan ve Dokuz yoldaşı
olmak üzere Şehitlerimizi Saygıyla Anıyor, Umudun Kuruluşunu Selamlıyoruz.
MAHİR
HÜSEYİN ULAŞ KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!
KIZILDERE
SON DEĞİL İHTİLALİN YOLUDUR!
DEVRİM
ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
KIZILDERE
DEN ÇAĞLAYAN A DEVRİME YÜRÜYORUZ!
ALMANYA HALK
CEPHESİ
