DİRENEN FİLİSTİN HALKIYLA ENTERNASYONALİST
DAYANIŞMA SUÇ DEĞİLDİR
ASIL TERÖRİST GAZZE’DE 80 BİNDEN
FAZLA FİLİSTİNLİ’Yİ BOMBALARLA, KURŞUNLARLA, AÇLIK SİLAHIYLA KATLEDENLERDİR.
ASIL TERÖRİST EMPERYALIZM,
SİYONİZM VE İŞBİRLİKÇİ İKTİDARLARDIR.
HİÇBİR SALDIRI VE TEHDİT İŞGALCİ
KATİLLERE DİRENEN FİLİSTİN HALKIYLA DAYANIŞMAMIZI ENGELLEYEMEZ.
YAŞASIN “NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR
FİLİSTİN”
ANTI-EMPERYALIST
CEPHE'DEN KONSTANTINA KARTSIOTI'NIN AÇIKLAMASI
"Direniş şehitlerini sonsuza dek
onurlandıracağız. Onlar, her türlü kurtuluş fikrinin temelidir." Georges
İbrahim Abdallah
Siyonist İsrail rejiminin, işbirlikçi
Yunan hükümetiyle birlikte, işgale ve soykırıma karşı direnen Filistin halkının
ve Filistinli direniş örgütlerinin yanında yer alan, işgalci katiller tarafından
öldürülen Filistin direnişinin öncülerini onurlandıran herkesi hedef almaya,
Filistin direnişiyle dayanışma içinde olan herkesin sesini bastırmaya çalıştığı
bir saldırıyla karşı karşıyayız.
Yunanistan’da, Anti-Emperyalist
Cephe'nin ve Yunanistan Halk Cephesi’nin hedef alınması ve kişisel olarak benim
de hedef haline getirilmem bu saldırının bir parçasıdır. Filistin, Lübnan ve
Yemen’deki direnişlere destek için yapılan siyasi faaliyetler saldırının
gerekçesi haline getiriliyor, adım ve fotoğraflarım Siyonistlerin ve
işbirlikçilerinin yayın organlarında, sayfalarında yayınlanarak linç saldırısı
başlatılıyor..
Bu saldırının son örneği 16 Ekim
2025 tarihinde yapılan, İşgalcilere karşı ulusal kurtuluş mücadelesinde
kahramanca şehit düşen Yahya Sinwar’ın anma töreninden sonra yaşandı. Bu
törenin 16 Ekim 2025’te Syntagma’da yapılacağı duyurulmuştu ancak katliamcı
Netenyahu ile işbirliği yapan Yunan hükümeti tarafından bu tören yasaklandı. 2
yılı aşkın süredir 80,000'den fazla Filistinliyi katleden, Gazze'yi yerle bir
eden, 2 milyon Filistinli’nin açlığa mahkum olmasına neden olan katliamcı
Netanyahu ile işbirliği yapan Yunan devleti anma töreninin yapılacağı Sintagma
meydanının yüzlerce polisle kuşatmıştı. Bu nedenle Eksarchia’da yapılan, törende
Yahya Sinwar’ın fotoğrafını taşıdığım için, törende çekilmiş olan fotoğrafım internette,
sosyal medyada, Siyonist rejimin destekçisi durumundaki sayfalarda ve
faşistlere ait sosyal medya hesaplarında günlerce paylaşıldı ve tutuklanmam ve
boyunduruk altında tutulmam çağrısı yapıldı. Bu saldırı ve tehditler, tutuklama
çağrıları hala devam etmektedir.
Gazze ve Han Yunus'un oğlu, özgürlük savaşçısı, şehit Yahya Sinwar'ın
katledilişinin 1. yılı anısına çekilen fotoğrafı elimde tuttuğum için ve Filistin
Direnişi'ni, 77 yıldır işgal altında olan bir halkın güvence altına
alınmış bir hakkını, İşgale karşı direnme hakkını her koşulda savunduğum
için bu saldırıların hedefi durumundayım, açıkça hedef gösteriliyorum. Oysa Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu (BMGK) Filistinlilerin İsrail'in askeri işgaline karşı silahlı
mücadele de dahil olmak üzere direnme hakkını açıkça kabul etmiştir. Bu
hak, tüm halkların yabancı veya sömürge yönetimi altındayken kendi kaderini
tayin etme hakkı bağlamında yeniden onaylanmıştır. BMGK'nın 1974
tarihinde verdiği 3314 sayılı Karar, "sömürgeci ve ırkçı rejimler veya
diğer yabancı egemenlik biçimleri altındaki" tüm "halkların"
kendi kaderini tayin etme, özgürlük ve bağımsızlık hakkını onaylamış ve
"bu halkların bu dava için mücadele etme ve destek arama ve alma
hakkını" yinelemiştir. BMGK'nın 37/43 (1982) sayılı Kararı,
Filistin halkının "ve yabancı ve sömürge yönetimi altındaki tüm
halkların" kendi kaderini tayin etme "devredilemez hakkını"
yeniden onaylamıştır. Ayrıca, "halkların sömürgeci ve yabancı
egemenliğinden ve yabancı işgalinden kurtuluş için silahlı mücadele de dahil
olmak üzere mevcut tüm araçlarla verdikleri mücadelenin" meşruiyetini
yinelemiştir. Filistin Direnişi ve onun tüm örgütleri sömürge karşıtı ulusal
kurtuluş örgütleridir ve eğer Filistin halkının yanında durduğumuzu
söylemek istiyorsak, bunu savunmak bizim görevimizdir. Gerçek teröristler Sinwar
ve Filistin'in tüm şehitleri gibi, halkları ve Gazze için hayatlarını verenler
değil ABD-AB-NATO emperyalistleri, Siyonistler ve onların
işbirlikçileridir; işgalin yaratıcıları ve onların destekçileridir.
Siyonist oluşumla siyasi, askeri ve ekonomik tüm alanlarda işbirliği
yaparak, soykırımı ve işgali destekleyen Yunan devleti ve hükümetinin ellerinde
Filistin halkının kanı vardır. Yunan hükümeti Siyonist rejimle
işbirliğinin ve suç ortaklığının bir parçası olarak Ortadoğu halklarına karşı
ortak askeri eğitimler, operasyonlar ve bombalamalar için Souda gibi
NATO üslerin kullandırıyor, Siyonistler için seminerler ve eğitim programları
için üniversiteleri veriyor… İşte bu yüzden Siyonist katiller ve onların
Yunanistan'daki Büyükelçiliği, Filistin Direnişi ile dayanışma içinde olan
herkesi hedef alabileceklerini düşünüyorlar.
Direniş'i desteklemekten tek bir adım bile geri atmadığımı ve başıma gelecek
her şeyden beni hedef gösteren, bu kampanyaya katılarak Siyonist katilleri
destekleyen herkesin, kısacası Siyonistlerin ve işbirlikçilerinin sorumlu
olacağının altını çizerek son 2 aydaki hedef gösterme olaylarını aktarıyorum:
- İsrail Dışişleri Bakanlığı, özellikle de
"Diaspora ve Antisemitizmle Mücadele Dairesi" tarafından yayınlanan bir
raporda adıma yer verildi Kudüs Günü ve Direniş için katıldığım bir etkinliğe
atıfta bulunuldu.
- Washington merkezli bir İsrail Ajanının MEMRI
TV isimli Sayfası, 28 Eylül 2025’te, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın
Siyonist katiller tarafından öldürülmesinin 1 yılı ve İkinci İntifada'nın 25.
yıldönümü için Atina’daki Panteion Üniversitesi'nde düzenlediğimiz, benim de
konuşmacılardan biri olduğum bir etkinliğe atıfta bulunarak etkinlikten
fotoğrafımı yerleştirerek adıma özel bir gönderme yaptı.
- Siyonist destekçilerin ve faşistlerin
sayfalarında, daha önce katıldığım siyasi faaliyetlerde çekilmiş fotoğraflarım
ve Yahya Sinwar'ın anma töreninde çekilmiş fotoğrafım paylaşılarak linç saldırısı
başlatıldı.
- Tüm bu paylaşımlar, sistemli ve organize
hedef gösterme faaliyetleri sonucunda Anti-Emperyalist Cephe'nin
Yunanistan'daki sosyal medya hesapları kapatıldı.
Şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum; bu linç saldırıları ve hedef gösterme faaliyetleri,
Filistin'in halkının Gazze'de, Batı Şeria'da, nerede olurlarsa olsunlar
çektikleri ve karşısında gururla, dimdik durdukları acıların yanında hiçbir şey
değildir. Unutmamamız gereken bir şey varsa o da gözlerimizi Gazze ve
Filistin'den ayırmamak ve aynı zamanda emperyalizme, Siyonizme ve Yunan devleti
gibi işbirlikçilerine karşı mücadele etmektir. Çünkü Yunan hükümetinin
ellerinde Filistin halkının kanı vardır ve utanmadan İsrail'in yanında
olduklarını, işgali tanımadıklarını söylüyorlar.
Direnişi
ve Filistin halkının canından canı olan örgütlerini
desteklemeli, katil Siyonist devletin ve ABD ile AB'deki
emperyalizmin ürettiği “terörizm” demagojisine karşı savaşmalıyız. Filistin
Direnişi'nin tüm örgütleri sadece Filistin halkı için değil, aynı zamanda tüm
dünya halkları için de bir umut ve özgürlük feneridir. Ve bu umut,
Filistinlilerin modern tarihin gördüğü en kana susamış düşman olan Siyonizm
ve Emperyalizm tarafından kendilerine dayatılan işgal duvarını, işgal
altındaki Gazze şeridinden havadan, denizden ve karadan aşmayı başardıkları
kahraman 7 Ekim Aksa Tufanı Harekâtı ile dünya halklarına
cömertçe sunulmuştur.
Halkların
gerçek teröristleri olan—Filistin'deki 77 yıllık işgalden, 2 yılda 80.000'den
fazla Filistinlinin katledilmesinden ve diasporadaki milyonlarca Filistinli
mülteciden sorumlu olan—Siyonizme ve ABD-AB-NATO emperyalizmine karşı
durmalıyız. Açlığı savaş silahı olarak kullananlara, yardım dağıtım
kuyruklarını, hastaneleri, gazetecileri ve Filistin'in sesini yaşatan herkesi
bombalayanlara; kendi çıkarları için Gazze'yi bir Riviera’ya dönüştürmek
isteyen, Büyük İsrail planına ve ABD'nin Ortadoğu planlarına hizmet
etmek isteyen katiller Netanyahu ve Trump'a karşı durmalıyız.
Bu nedenle, Filistin
direniş örgütleriyle birlikte etkinliklere katılmaktan onur duyuyorum.
Gazze, Batı Şeria,
Nablus, Cenin, Filistin kampları, Beyrut, Dahiya ve Güney Lübnan'daki
direnişle, oradan da Yemen ve Sanaa'ya, binlerce Filistinli tutukluyla, geri
dönme hakkına sahip milyonlarca Filistinli diasporayla, topraklarını terk
etmeyen milyonlarca Filistinli çocukla, özgürlük savaşçılarıyla, şehitlerimizin
kanı ve S,R,Y tipi hapishanelerdeki acımasız tecrite karşı ölüm orucunda olan
özgür tutsaklarımızın inancıyla emperyalizme, Siyonizme, sömürü ve
adaletsizliğe karşı mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü tarihsel ve siyasi
görevimiz, kanları tüm ezilen halkların özgürlüğü için tohum olanlar için,
nehirden denize kadar özgür Filistin için mücadele etmek. Ne pahasına olursa
olsun zafere kadar direneceğiz. Bir adım bile geri çekilmeyeceğiz. Haklıyız ve
kazanacağız.
KONSTANTINA
KARTSIOTI
ANTİ-EMPERYALİST
CEPHE
22/10/2025
