Bu Sabah Halk Cephesi Heyeti Olarak Maden Katliamının Yaşandığı Şirvana Gitmek İçin Siirt'in Merkezine Giriş Yaptık
Merkezde her köşe başında zırhlı araçlar vardı. Sonra sokakları dolaşmaya başladık kalabalık bir merkezi var. Meydandaki binalar'ın bir çoğu yeni ve çok katlı ama arka sokaklarıda ki evler ve dükkanlar eski. Siirt'in nüfusunun büyük bir bölümünü Kürt halkı diğer kalan kısımın çoğunluğunu da Arap halkı oluşturuyor. Dükkânlar yan yana dizilmiş baharat kokuları, sıcak ekmek kokusu sokaklarda yürüken burnumuza çarpmıyor desek yalan olur. Tabi yürürken esnafa selam verip geçiyoruz. Bir lokanta bulup yemek yedikten sonra arkadaşlarla gördüklerimiz hakkında ve demokratik kurumları ziyaret etmek üzere sohbet edip bir çay bahçesine gidiyoruz, burada bize meraklı gözlerle bakıyorlar.Bizim oralı olmadığımız konuşmamızdan belli oluyor. Halka kim olduğumuzu neden burada olduğumuzu anlatıyoruz. Bizi çok sıcak karşılıyorlar. Madende yaşanan katliamdan, Siirt’te yaşadıkları devlet teröründe bahsediyorlar, AKP’nin kürdistan halkına zulüm ettiğini ve her gün baskı ve abluka altında olduklarını anlatıyorlar. Bazıları Batı'da ki halkın Kürdistan’da yaşanan katliamları görmezden geldiğini, ağıtların Kürtçe olunca sessiz kaldığını söylüyor. Bizde Türkiye’de TV.'lerin gazetelerin, dergilerin bir çoğunun yalanlarla dolu olduğunu halkın gerçekleri öğrenmemesi için AKP iktidarının her şeyi ört-pas etmeye çalıştığını anlatıyoruz. Halka sadece devrimci-demokratların gerçekleri anlattıklarını bunun içinde sadece devrimcilerin bedel ödediğini söylüyoruz. Devrimci olduğumuzu, Halk Cepheli olduğumuzu, İstanbul’dan Siirt'e Şirvan’da yaşanan katliam için, Kürt halkının ve katledilen işçilerin sesi olmaya geldiğimizi söylüyoruz. Acıların ortak olduğunu Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni bütün halkın faşizme karşı birleşmesi gerektiğini söylüyoruz. AKP iktidarı her geçen gün halkımıza pervasızca saldırıyor. Dini, dili, ırkı, mezhebi, ne olursa olsun kendisi gibi düşünmüyorsa azgınca halka zulüm ediyor diyoruz. Sonrasında bize düşündüklerimiz için buraya geldiğimiz için teşekkür ediyorlar. Bizde görevimiz olduğunu söylüyoruz. Siirt’te bulunan demokratik kurumları soruyoruz. Onlarda sadece HDP olduğunu söylüyorlar.
HDP yi ziyarete gidiyoruz. İstanbuldan geldiğimizi Halk Cepheli olduğumuzu söylüyoruz. HDP milletvekili Besime Gonca ve İl yöneticileri bizleri çok sıcak karşılıyorlar. Kürdistana özgü kaçak çay ikram ediyorlar. HDP eş başkanları ve diğer tutuklanan milletvekilleri için geçmiş olsun dileklerinde bulunuyoruz. HDP milletvekili Besime Gonca ve diğer il yöneticileri ile devrimci dayanışmanın olması gerektiğini yaşanan baskılar ve katliam üzerine sohbet ediyoruz. Teşekkür ediyorlar. Sonrasında madenle ilgili anlatımlarda bulunuyorlar. Bizde madende yaşanan katliam için geldiğimizi, incelemelerde bulunup açıklama yapacağımızı, burada yaşananları tüm halkımıza anlatacağımızı söylüyoruz. Siirt HDP yöneticileri bizleri misafir etmek istediklerini söylüyorlar. Anadolu da ve Kürdistan’da halkın değerleri ortaktır. Başka şehirlerden gelenlere halk kapısını açar. Burada da tekrar görmüş oluyoruz. Daha sonra tekrar uğramak üzere çıkıyoruz. Dışarı çıktığımızda her tarafta yoğun polis ablukası görüyoruz.
Bir saatlik HDP ziyaretinden sonra tekrar çay bahçesine gidiyoruz. Bu defa bizleri çok sıcak karşılıyorlar. Durmadan çay getiriyorlar. Şirvana nasıl gideceğimiz üzerine konuşuyoruz. Sonra bir abiyle tanışıyoruz. Madenle ilgili anlatımlarda bulunuyor. " Ciner Holding işçileri sömürüyor, Maden köyünde büyük bir baskı var. Şirket köyde yan yana bulunan üç evden ikisini aldı büyük olan ev'i ucuza kapatmak için almıyor. Diğerlerinden büyük olan 2 katlı ev Maden katliamında yaşamını yitiren 21 yaşında ki Murat Ant'ın evi, Şirket diğer iki evi almış ancak Murat Ant'ın evini ucuz almak için hileye ve tehdide baş vuruyor. Evde 17 kişi yaşıyor. Ev'in durumu kötü her gün dinamit patlıyor ve duvarlarda, kolonlarda çatlaklar var. Devamlı camlar kırılıyor. Dinamitle patlama yapıldıktan sonra köyün etrafında toz bulutu oluşuyor ve göz gözü görmüyor. Evde yaşayanlardan 2 yaşlı ve 2 çocuk tozdan dolayı akciğere bağlı solunum yolu hastalığına yakalanmış. Madende patlamalar yaşandığında kimse dışarı çıkamıyor camların kapıların etrafı toz girmesin diye devamlı bezlerle kapatılıyor. Evde solum yolu hastalığı yaşayan 4 kişi de doktora götürülmüş. Tedavilerine devam edilmesi gerekiyor. Birde köyde çalışanlara baskı yapan Mahir Yiğit ( bu kişi maden katliamıyla ilgili TV de yayınlanan haberlerde heyelan olduğunu şirketin bütün önlemleri aldığını ifade eden söylemlerde bulundu.) adlı bir şirket yöneticisi var. Ciner Holdingin çanak yalayıcısı, sadece kendi çıkarlarını düşünen köydekileri tehdit eden aşağılık pisliğin teki. Köyde kendi gibi düşünenleri bulup ses çıkaranlara karşı kışkırtıyor, işçileri en ufak bir ses çıkarmada işten atıyor. Alçağın namussuzun teki para için yapamayacağı şey yok" diyor.
Bir kaç saat sonra avukatımız geliyor. Çay içiyor biraz sohbet ediyoruz. Akşama doğru HDP'ye gidiyoruz. Bizleri kalmak için ailelere gönderiyorlar. Aileler bizleri çok sıcak karşılıyorlar. Saflıkları, iyi yürekli oluşları her hallerinden belli oluyor. Birşey yapmak istediğimizde Analar hemen aman siz bırakın misafirsiniz diye bizlere kızıyorlar.Bizde öyle şey olmaz diye direniyor az'da olsa yapmak için uğraşıyoruz. Yer sofrası kurulmuş, halkımız neyi var neyi yok sofraya getiriyor. Ekmeğini, aş'ın paylaşıyor. Yemek yiyoruz. Ardından çay içiyor kürdistanda yaşananlarla ilgili uzun uzun sohbet ediyoruz. AKP’ye çok kızıyorlar. Halkı nasıl katlettiğini anlatıyorlar. Sohbet devam edip uzuyor.