21 Ekim 2017 Cumartesi günü Dortmund'da bulunan DayEv'de
Nuriye ve Semih için Türkü akşamı yapıldı. Akşam saat 18.00'dan itibaren
insanlar gelmeye başladı. Türkü akşamının ana teması 227 gündür işleri,
ekmekleri için Açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ydı. Onların
direnişlerinin özetlendiği açılış konuşmasında "... Direnişçiler, AKP
faşizminin ve emperyalizmin icazetiyle direnişe başlamadılar. Zaten AKP
hukukunun emperyalizmden bağımsız olmadığını biliyorlardı. Biz de biliyoruz. O
yüzden on yıllardır en karanlık zamanlarda bile direnirken, güvendiğimiz,
haklılığımız, kazanacağımıza olan inancımız ve halkımız olmuştur. Nuriye ve
Semih'te AHİM'in hukukundan medet ummadılar. Halka, haklılıklarıyla verdikleri
mücadeleye güvendiler. Bizlerde onların yoldaşları, candaşları, halkı olarak
onlara güveniyoruz.
Nuriye ve Semih'in talepleri, artık sokaklarda isimleri bile
yasaklanmışken, alanlara çıkıp, tutuklanmayı göze alarak "Nuriye,
Semih" diyen onlarca avukatının, seslerini yoksul gecekondulara taşımak
için canını dişine takan ve sürek avı yapılarak tutuklanan devrimcilerin, daha da
açığı Halk Cephelilerin talebidir.
Bu talep tüm işinden edilmiş yüz binlerce emekçinin
talebidir.
Bu talep, onların açlığını paylaşan, ESRA ÖZAKÇA hocamızın,
MEHMET GÜVEL amcamızın, FERİDUN OSMANAĞAOĞLU abimizin,
Nam-ı Değer ACUN KARADAĞ HOCAMIZIN,
NAZİFE ONAY, MEHMET DERSULU, VELİ SAÇILIK, NAZAN BOZKURT'un,
PERİHAN ANNEMİZİN ve isimlerinin tek tek sayamadığımız NURİYE VE SEMİH'in
yerini hiç boş bırakmayan, günde iki posta gaz, plastik mermi yiyen,
işkencelerle gözaltına alınan ŞANLI YÜKSEL DİRENİŞÇİLARİNİN talebidir.
Abartısız ŞANLI BİR DİRENİŞTİR Yüksel'de yaşananlar.
Bu talep burada binlerce km uzakta yaşayan ama kalpleri
onlarla atan bizlerin, sizlerin talebidir.
Kısacası bu talep ezilen milyonların talebidir...
Evet, BU DİRENİŞ BAŞLARKEN KAZANDI ZATEN. AKP iktidarı
çaresiz... Her yolu deneyen ama direnişi bitirmeye gücü yetmeyen AKP iktidarı,
onların "terörist" olduklarını kanıtlamak için kitapçıklar çıkartırdı
Soysuz Süleyman'a... iftiracı itirafçılar buldu... Ama yine de başaramadı.
Onların haklılıkları o kadar açık ki kimseyi ikna edemiyor. Dün Nuriye ve
Semih'in mahkemesi vardı. Yenildi AKP. Ama kuyruğu da dik tutmaya çalışıyor.
Yenildiğini açıkça ifade etmekte zor tabi. Koca koca yalanlar söyledi. Açıkça
ben yenildim demesini beklemiyoruz düşmanın. Ama direnişin zafere ulaşmasına da
çok kalmadığını biliyoruz, hissediyoruz. Semih'i zulmün elinden almayı
başardık. Buruk bir sevinç yaşıyoruz. Sıra Nuriye'de. Direniş böyle adım adım
zaferi örüyor. Direniş büyük bir moralle sürüyor. Bu gün AÇLIK GREVİ DİRENİŞİ
tam 227. gününde. Nuriye içeride Semih ve Esra dışarıda direnişi sürdürüyor.
Dostlar,
Onlar kendi hayatlarını bizim ellerimize bıraktılar, öylece,
bize güvenerek. Onların emaneti hepimizin omuzlarında... öylece duruyor... Biz yaşatacağız ya da biz yaşatacağız. Başka
bir yol yok. Kazanmaya yakınız hepimiz ama hepimiz biraz daha omuz verelim son
darbeyi vurmak, Nuriye’yi almak ve bu
direnişi zafere ulaştırmak için. Şimdi bu talepleri daha güçlü haykırmak ve
Nuriye ve Semih'i yaşatmak boynumuzun borcudur. Bu sadece AKP iktidarına karşı
değil, ona destek veren tüm emperyalistlere karşı da direnmek ve mücadele etmek
anlamına gelmektedir. Kazanacağımız zaferde Anadolu halklarının hanesine
yazılacak bir ZAFER olacaktır.
Şimdiye kadar eylemlerimizle onlara selamlarımızı
gönderdik. Bu gün bir de onları,
direniş türküleriyle selamlamak istedik. Zafer gününde de birlikte türküler söyleyecek,
halaylarımızı onlar için kuracağız en çoşkulusundan. Bu günkü tüm türkülerimizi
başta NURİYE VE SEMİH olmak üzere YÜKSEL DİRENİŞÇİLERİNE ve tüm direnenlere
gönderiyoruz.
NURİYE VE SEMİH KAZANACAK BİZ KAZANACAĞIZ!
diyor bizimle aynı duyguları paylaşıp türkülerimize ses
katmaya geldiğiniz için sizlere teşekkür ediyor HOŞ GELDİNİZ diyoruz.
HOŞ GELDİNİZ!"
denildi. Türkü akşamı SEMİH ÖZAKÇA'NIN önceki duruşmadaki
konuşmalarının ve daha dün çıktıktan sonra yaptığı kısa konuşmasının kendi
sesiyle dinlenmesiyle devam etti. Genç yeteneklerimiz vardı bu gün aramızda.
Grup Yorum'un " Bir Görüş Kabininde" şarkısını söyleyen iki genç
arkadaşımız İDİL'imiz, SENA'mız öylesine içten ve güzel söylediler ki şarkıyı
alkışlar koptu bir kez daha söylenmesini istedi herkes. Onlarda bir kez daha
seslendirdiler şarkıyı aynı içtenlikle. Ardından sanatçı dostumuz, her
çağırdığımızda yanımızda olan, Dayev'lilerin pek sevdiği Zeynel Aba aldı sazı
ve halkımızın o güzel ezgilerini Nuriye ve Semih'e gönderdi. Seslendirdiği
Türküler arasında kendi besteleri de vardı, direniş deyince unutmadığımız,
direnişlerini örnek aldığımız, devrimciliği bu şarkılarla öğrendiğimiz
yiğitler... Ve onlara da gönderdik selamlarımızı " dağlar bana geri verin-
Kadir'imi, Sinan'ımı" diyerek. Semih'in sevdiği türküyü seslendirdi Zeynel
Aba bizi kırmayarak "Felek Çakmağını Üstüme Çaktı" dedik. Yüksel'e
Nuriye ve Semih'in direnişine ilişkin düşüncelerini, güzel duygularını paylaştı
bizimle Sevgili Zeynel ABA. Devrimcilerin direnişlerinin öneminden bahsetti...
Sanatçıların onları sahiplenmesi gerektiğinden... Ve Amerika'dan dost
olunmayacağını vurguladı ardından çok sevdiğimiz o Mahsuni ezgisini seslendirdi.
Ses verdik bizde " O kadar milletin hakkın alanlar-Onları kandırıp zevke
dalanlar-Diplomayla olmaz hakim olanlar- Suçsuzun başına çöktüm ise yuh"
YUH dedik Semih ve Nuriyelere Mahkeme tiyatrosu oynayanlara. Nuriye ve Semih'in
direniş içinde yazıya döktükleri kısa kesitler okuduk, direnişin haklılığını,
kazanımlarını, nasıl bir emekle, nasıl bir kararlılıkla ördüklerini içimize bir
güzel sindirmek için. Karadeniz Türküleri, Kürtçe Türküleri de yolladık
Anadolu'nun Ankara’sına Yüksel'e doğru. Ama Kazım Koyuncu'yu da unutmadık
yadettik. Velhasıl güzel bir türkü akşamı geçirdik. Memnun ayrıldı herkes,
yanına Nuriye ve Semih'in omuzlarımıza, ellerimize bıraktıkları ömürlerini de
alarak.
Türkü akşamı 85 kişinin katılımıyla saat 22.30'da
bitirildi.