
Keyfiliğin, Hukuksuzluğun Karşısında Hukuku,
Adaletsizliğin Karşısında Adaleti Savunmak Suç Değil
Onurdur!
Faşizm; kendinden olmayan, kendisi gibi düşünmeyen herkese
düşman bir yönetici sınıfın keyfi ve baskıcı yönetimidir. Bu gerçek AKP faşizmi
tarafından bugün bir kez daha tescillenmiştir.
Şarkılarını özgürce söyleyebilmek, konserlerini özgürce
yapabilmek için başladığı ölüm orucu direnişi sonucunda şehit düşen Grup Yorum
üyesi İbrahim Gökçek’le ilgili, kişisel sosyal medya hesaplarından
paylaşımlarda bulunan üç hakim hakkında soruşturma açılması ve bir hakimin
görevden uzaklaştırılması AKP faşizminin keyfilikte ve düşmanlıkta vardığı son
noktayı göstermiştir.
İlk olarak geçtiğimiz günlerde, İzmir Karşıyaka hakimi Ayşe
Sarısu Pehlivan hakkında, twitter hesabından yaptığı "İbrahim Gökçek yaşamalıdır.",
"Türküler kimseye zarar vermez." ve “Ölüm adın kalleş olsun”
şeklindeki paylaşımları nedeniyle Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından
keyfi ve hukuka aykırı bir soruşturma başlatıldı. Bugün ise, Ayşe Sarısu
Pehlivan’ın üç ay süreyle açığa alındığı, yani görevden uzaklaştırıldığı
açıklandı!
Yargıçlar Sendikası Başkanı bir yargıç, bir hukukçu olan
Ayşe Sarısu Pehlivan, hakkında açılan soruşturma ile ilgili yaptığı açıklamada
“bir hukukçu olarak, bir insanın yaşam hakkını savunduğunu” belirtti ve şunu
ekledi: “Bugüne kadar kültürümde biat yoktur.” Ayşe Sarısu Pehlivan’ın bu
sözleri, hakimler hakkında açılan soruşturmaların amacını da özetledi.
Soruşturmanın amacı herkesi olduğu gibi bütün hakim ve
savcıları da AKP faşizmine biat ettirmekti. AKP faşizminin bu amacı,
Pehlivan’ın ardından başka hakimlere de aynı gerekçelerle soruşturma
açılmasıyla daha açık bir şekilde görünür hale geldi.
Ayşe Sarısu Pehlivan’ın ardından Demokrat Yargı Derneği
Eşbaşkanı hakim Orhangazi Ertekin hakkında da İbrahim Gökçek’le ilgili yaptığı
paylaşımlar nedeniyle soruşturma başlatıldı.
AKP faşizminin biat ettirmek istediği hakimler arasına son
olarak Ankara hakimi Leyla Köksal da katıldı. Leyla Köksal hakkında da Grup
Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in şehit düştüğü gün “twitter hesabındaki profil
resmini siyah renkte yaptığı”, kendi paylaşımlarında “yaşam hakkını savunmak
suç değildir” dediği ve bu paylaşımlarında “görevden uzaklaştırılan Ayşe Sarısu
Pehlivan’ı etiketlediği” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.
Oysa ne Ayşe Sarısu Pehlivan’ın ne Orhangazi Ertekin’in ne
de Leyla Köksal’ın sözkonusu paylaşımlarında hiçbir tehdit, hakaret ya da başka
bir suç unsuru yoktu. Onlar birer hukukçu, birer aydın olarak düşüncelerini
paylaşmış, İbrahim’in yaşam hakkını savunmuş, bu hakkın elinden alınmasına
karşı tepkilerini ifade etmişlerdi sadece. Ama asıl sorun da buydu zaten. Bu
düşünceler AKP faşizminin düşüncelerine aykırıydı. Bu ise en büyük suçtu! Bu
yüzden, artık hiçbir bağımsızlığı kalmamış, yürütme organının bir parçası
haline gelmiş HSK tarafından haklarında bu soruşturmalar açıldı. Böylece AKP
faşizmi, emrindeki HSK aracılığıyla bütün hakim ve savcılara gözdağı vermek,
susturmak, biat ettirmek istedi.
Aynı günlerde İbrahim Gökçek’e, cenazesine ve cenazesine
katılanlara yönelik bir linç kampanyası başlatılmış, her türlü tehdit ve
hakaret içeren yayınlarla “alenen halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu
işlenmişti. Hatta İbrahim Gökçek’in cenazesini mezardan çıkarıp yakmakla tehdit
eden faşist çeteler de vardı. Yine AKP medyasından bir televizyon kanalında
“elimizde liste var, silahımız her şeyimiz var, bizim aile 50 kişiyi götürür”
diyerek sağa sola tehditler savuranlar oldu. Bunlarla ilgili hiçbir hukuki
işlem yapılmadı hatta devletin ilgili kurumları bunları açıkça sahiplendi. Diğer
yandan sadece duygularını paylaşan, düşüncelerini açıklayan hakimlere
soruşturma açıldı, ceza verildi.
İşte faşizmin hukuksuzlukta, adaletsizlikte sınır
tanımadığının en son ve en somut örneklerinden biridir bu. Ve bu aynı zamanda,
bize bir kez daha, hukukçu ve aydın olmanın tarihsel sorumluluğunu hatırlatan
bir örnektir. Faşizmin keyfiliğinin karşısında hukuku, adaletsizliğin
karşısında adaleti savunmak, yaratmak istediği korku ve sessizliğin karşısında
ses olmak, direnme hakkının baskı ve terörle yok edilmek istenmesine karşı
direnenlerin yanında olmak insan olmanın, hukukçu ve aydın kimliğin tarihsel
sorumluluğunu taşımanın gereğidir.
AKP faşizminin susturmak, sindirmek ve onlar üzerinden bütün
hakim ve savcılara gözdağı vermek istediği hukukçu meslektaşlarımız Ayşe Sarısu
Pehlivan, Orhangazi Ertekin ve Leyla Köksal da aldıkları olumlu tavır,
gösterdikleri onurlu duruşla bu sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. Bizler
de halkın avukatları, halkın aydınları olarak meslektaşlarımızın bu onurlu
tavırlarını, mesleki ve ahlaki sorumluluklarını yerine getirmekteki
kararlılıklarını saygıyla karşıladığımızı belirtiyor ve yalnız olmadıklarını,
onlarla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz.
Grup Yorum’u, Grup Yorum’un Haklı Taleplerini Savunmak Suç
Değildir
Keyfiliğinin Karşısında Hukuku, Adaletsizliğin Karşısında
Adaleti Savunmak Suç Değil Onurdur!
Ayşe Sarısu Pehlivan, Orhangazi Ertekin Ve Leyla Köksal
Yalnız Değildir!
Halkın Hukuk Bürosu-Enternasyonal Büro
People’s Law Offıce / Internatıonal Offıce
e-mail: hhb.international@gmail.com
GSM: +30 697 0 39 37 35