Merhaba Sizinle Halkın Hukuk Bürosu Avukatı Ebru Timtik'in
Direniş Süreci Ve Şehitliği Üzerine Konuşmak İstiyoruz. Halkın Avukatı Ebru
Timtik Adalet İçin Başlattığı Ölüm Orucu Direnişin 238. Gününde Şehit Düştü.
Bir Avukatın Adalet İçin Ölüm Orucu Direnişinde Şehit Düşmesi Size Ne
Düşündürüyor?
S...:Aslında kötü hissettirdi. Ülkedeki adaletsizliğin diz
boyu olduğunu ve bu ülkede bu kadar adaletsizliğe rağmen bir avukatın ölüm
orucuna yatması, insan bunu kabullenemiyor. Hele ki birebir tanıdığın bir
insansa daha zordur kabullenmek. Evet bazen benim’de kafamda da sorular oldu,
bu doğru bir karar mı diye yargıladığım dönemlerde oldu. Ama en son çözüm kendi
bedenini sunmaksa bu adaletsizliğe karşı yine burada doğru bir karar olduğunu
düşünüyorum. Nitekim ben Ebru'yu yakından tanıyan bir insanım onunla birlikte
hapishanede kaldım. Ebru'yu o zaman çok yakından tanımıştım, bende emeği çok
olan bir insan. Ebru’nun adaletsizliğe karşı baş kaldırması ve bizim bu kadar
suskun olmamız, hiçbir şey yapmamamızın vicdan azabını çektik. Cenazede bir
avukatın da dediği gibi "Ebru'yu tanıyan hiç kimse onun hakkında olumsuz
bir şey söylemez, Ebru dokunduğu her insana bir iyilik yapmıştır" bende
aynı fikirdeyim. Ebru o güler yüzüyle, insanlarla ilgilenmesiyle güzel bir
insan keşke yaşasaydı. Bu adaletsizliğe karşı yaşamalıydı.
Ama hani diyoruz ya biz belki ölüp gideceğiz ama Ebru gibi
insanlar her zaman kahraman olarak yaşayacaklar.
Dün bir haber okudum
"Hollanda da Ebru için bir eylem yapmışlar" bizim burada baroya bir
avukatın resmi asılınca günlerce tartışırken "terörist" denilirken
Ebru dünyada farklı bir boyutta. Ebru
başkaldırdı ve insanlar orada saygı duruşunda durdular. Bu da aslında Türkiye'deki hukuksuzluğu çok
iyi anlatıyor.
Ben Ebru'yu tanıdığım için çok mutluyum. Tabi ki bu süreçte
çok yanında olamadım, bana emeği geçtiği halde o emeğe karşılık veremediğim
için her zaman o vicdan azabıyla yaşayacağım ama iyi ki tanımışım diyorum.
HAYDAR D.:
Adaletsizliğin
olduğunu gösteriyor çünkü bir avukatın onurlu ve azimli mücadelesi düşman
karşısında bunu gerektiriyordu.
Avukatlar kendi mücadelesini ve adaletsizliğe karşı mücadelesini
sürdürmek için bedenlerini hiç kuşkusuz ölüme yatırdılar bu çok büyük bir
direniştir. Halk uğruna ölüyorsunuz,
düşmanın buna karşılık çok büyük kendi çelişkileri vardı. Önce avukatların
hepsini tahliye ettiler, sonra tutup aniden mahkemeleri değiştirip, yargıyı
değiştirip tekrar tutuklama talepleri oldu ve hepsini tekrar tutuklayıp 159 yıl
ceza verdiler. Onun için adaletsizliğe karşı böyle bir mücadele gerekiyordu ve
Ebru bunu yaptı. Çok büyük bir mücadeleydi, Halkın Hukuk Bürosunun mücadelesi
dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Adaletsizliğe karşı olan bir öfkeydi.
Bizde her zaman Ebrunun yanında olduk.
M.K:
Tamamen adaletsiz kaldığımızın göstergesi. Bir avukat bunu
yaşıyorsa bizim neler yaşayacağımızın ve kat be kat daha fazla sorunlar
yaşayacağımızın bir göstergesi. Bir avukata bu yapılıyorsa normal bir vatandaşa neler yapılır yani. O yüzden sonrasını daha karamsar görüyorum.
HALK OKULU:
EBRU TİMTİK'İN CENAZESİ GAZİ CEM EVİNDE KALDIRILDI. BU
CENAZEYE SİZ DE KATILDINIZ. CENAZEYE HANGİ DUYGULARLA GİTTİNİZ, İZİ ORAYA
GÖTÜREN NEYDİ?
S...:
Aslında hem hüzünlü hem öfke dolu olarak gittim. Onun
cesaretli, onurlu duruşunun yanında olmak istedim. Zaten o yüzden gittim
katıldım. Gitmeseydim ayıp olurdu çünkü tanıdığım bir insan. Nitekim bu zor koşullara rağmen katıldığım en iyi
cenazelerden biriydi, zor koşullar altında bir çok insanın gelip sahiplendiğini
gördüm. Buda aslında Ebru'nun insanlara verdiği sevgiyi gösteriyor. Ebru'nun
bende bir emeğinin olduğunu düşünerek o gün orada olmak istedim.
HAYDAR D.:
-Ebrunun onurlu duruşu ve mücadelesi bizim için hep farklı
bir yerdeydi. Çünkü adaletsizliğe karşı çok net bir duruşu vardı. Ben daha
öncede Ebruyla açlık grevine girmiştim Okmeydanı’nda. Berkin (Elvan) için bir
çadır açmıştık adaletsizliğe karşı. O zamandan beri isyanıydı. Ebru'yu
sahiplenmek her insanın hakkıdır çünkü halk için mücadele etti kendi bedenini
halk için ölüme yatırdı bizim de yani
halk olarak cenazesine gitmek Ebru'ya borcumuzdur bu duygularla cenazeye katıldım
ve tarifi yoktur.
M.K:
Kendi insanımız, kendi canımız adalet arayan bir insan o
halde 238 gün açlığa dayanmış direnmiş ama sonunda cenazesinin Gaziye gelmesi
bize acı verdi. Normal sıradan bir vatandaş, kim olsa sahiplenmesi lazım .
Dersimli bir Alevi ailenin çocuğu ve avukat. Haksız hukuksuz adaletsiz bir
sisteme karşı direnmiş ve sonuçta herkesin onu sahiplenmesi lazım.
HALK OKULU :
CENAZENİN OLDUĞU GÜN VE ÖNCEKİ GÜN BİR ÇOK SORUN YAŞANDI.
ÖNCE CENAZE ADLİ TIP KURUMUNA KAÇIRILDI DAHA SONRA İSE ANMA YAPMAK İÇİN
İSTANBUL BAROSU ÖNÜNE GÖNDERİLMEDİ VE ADLİ TIP KURUMUNDAN KAÇIRILDI BU KAÇIRMA
ESNASINDA CENAZEYE SAHİP ÇIKMAK İSTEYEN AVUKATLARA, AİLELERE VE HALKA SALDIRI
OLDU. AYNI ŞEKİLDE CENAZE CEM EVİNE GETİRİLDİĞİNDE CEM EVİNE GİRİŞ
"PANDEMİ" BAHANESİYLE ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI GBT DAYATMASI YAPILDI.
CENAZENİN MEZARLIĞA GÖTÜRÜLMESİ ESNASINDA VE MEZARLIK ÇIKIŞINDA "CADDE DE
YÜRÜYÜN" BAHANESİYLE HALKA GAZ, PLASTİK MERMİLERLE SALDIRIP GÖZALTI
YAPTILAR. DEVLETİN CENAZEYE BİLE SAYGISININ OLMAYIŞI VE TÜM BU YAŞANANLAR
HAKKINDA SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
S...:
Bunu kötü bir şey olarak görüyorum tabi ki . Kendileriyle
çelişiyorlar. Hani Müslümanlıkta denilir
ya "bir karıncayı ezmek günahtır" diyorlar ,ölene saygı duymak
defnedilmesi gerekir diyorlar ya örf-adetlerine göre biz bu ülkede bunu
yapamıyoruz nitekim İbrahim ve Helin'in cenazesinde de bu yaşandı, Helin’in
cenazesinde mezarlığa bile giremedik, iki kişi bir araya gelemedik. Çok kötü
koşullarda defnedildi, öyle olmaması gerekiyordu. Ne yazık ki faşizmin bu noktada
acıma duygusu yok, kesinlikle merhameti yok en çirkin hareketleriyle
saldırıyorlar cenazelerimize. Dedikleri
şeyle, Kur'an da yazana, inandıkları şeyleri bile uygulamıyorlar, ben böyle
düşünüyorum. O gün de bayağı baskı vardı, herkese GBT yaptılar, herkesi laf
söyleye söyleye içeriye aldılar. Kitlenin bir araya toplanması, sahiplenmesine
kesinlikle tahammülleri yok hani bu cenaze olsa da olmasa da bu şekilde
saldırıyorlar ama cenazede bile bu duyarlılığı göstermiyorlar.
HAYDAR D.:
Ebru'nun halk üzerinde emeği çoktur büyük mücadeleleri
vardı. Devletin Ebru'ya karşı çaresizliği vardı, mücadelesi, direnişi
karşısında tamamen çaresizdi. Çaresizliği şuradan başladı cenazesini hastaneden
kaçırması, baronun önünde yapılacağı anmayı engellemeleri doğrudan Gazi cem
evine kaçırmaları... Cenazeye bizde gittik ancak GBT yapılıyordu giremedik,
bizi içeriye almadılar. Aslında avukatlara saldırı olmayacak dediler ama ben
kendi anonslarında duydum "saldırın, cenazeyi çıkarın götürün" diye
biz bunu duyduk. Onun için cenaze cem evinden çıktığı anda akrepler Cemevi
etrafını sardılar. Biz büyük bir kalabalıktık bin kişi üzerinde bir kalabalık
bir anda sokağa çıktı. Halk bir anda geldi. Ebru'yu sahiplenmek için gelmişti.
Normal bir şekilde yürüyorduk bir şey yoktu sonra bir 15-20 metre gidildiğinde
ben tazyikli su yedim ve direkt duvara
çarptım . Saldırdılar ondan sonra insanlara gene müdahale ettiler. Çünkü
cenazeye saygıları yoktu bu onların
acizliğiydi. Ama biz gene Gazi halkı
olarak ve oraya giden tüm halklar olarak Ebru'yu istediğimiz gibi götürüp
şehidimizi defnettik. Düşman bunu engellemek istedi ama biz düşmanın
saldırısını direnişle kırdık Ebrumuza yakışır bir şekilde götürüp defnettik.
M.K:
Zamanı geldiğinde iktidar, polis "Biz Müslümanız"
derler ama onun gerekliliğini bile yerine getirmeyen sistem, bir ölüye saygısı olmayan yapı ve güruh neyi
düşünerek bunu yapıyor anlamıyorum. "Ben Müslümanım peygamberim bir Yahudi’nin
cenazesi geçerken ayağa kalkar" diyorsan sende bu gün onun gibi davranmayı
üstlenmişsindir ama onu yerine getirmiyorsun. İktidarlar normal vatandaşını
düşman gibi görüyor artık. O gözle baktığı içinde saldırıyor.
Cenazeyi kaldırtmamak için elinden geleni yaptı. Cenazenin
hem önünde hem arkasında halkın sahiplenmesini gördü o yüzden biraz geri adım
attı. Yoksa o cenazeyi kaldırtmayacaktı halkla beraber. Kimseyi mezarlığa da bırakmazdı. Orada sistem
kendini güçlü göstermek için vardı. Sahiplenme olduğu için bir de direniş vardı
baktı ki bir şey yapamıyor o yüzden bıraktı.
HALK OKULU:
EBRU TİMTİK VE AYTAÇ ÜNSAL HAPİSHANEDE KALAMAZ RAPORUNA
RAĞMEN 35. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARARLA ZORLA HASTANEYE KAÇIRILDILAR
VE ZORLA MÜDAHALE TEHDİDİ ALTINDA 1 AY BOYUNCA HASTANE KOŞULLARINDAN DAHA KÖTÜ
KOŞULLARDA TUTULDULAR SAĞLIKSIZ ORTAMDA BEKLETİLDİLER. BU KONUDA NE
DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
S...:
Dediğim gibi hukuksuzluk diz boyu. Verdiği kararlarla zaten
kendileri çelişiyor. Şehit düşen bir avukattı yani insanları savunan, hukuka
inanan bu ülkede adaleti savunan bir
insan bu koşullara maruz kaldı. Ebru tanınan birisiydi, katledilmesine
özellikle göz yumdular bile bile
yaptılar bunu. Ebru hapishanede şehit
düşmedi devletin ağzıyla "Hastaneye götürdük bu insanları, kendi
kendilerine bunu yapıyorlar" diyerek
insanların gözünde haksız göstermeye çalıştılar. Dedik ya hukuksuzluk,
onların verdiği kararlar bir gün, bir gece de veya bir saat sonra
değişebiliyor. Bu ülkede hiçbir insanın garantisi yok , hiçbir şeyin garantisi
yok nitekim Ebrular ilk mahkemede tahliye oldular 12 saat sonra yakalanma
kararı çıkardılar şuan bu süreci
yaşıyoruz. Bu yüzden verdikleri hiçbir
kararın doğru olmadığını düşünüyorum ve adaletsiz olduğunu düşünüyorum.
HAYDAR D.:
Biz hastaneye ilk
gittiğimizde basın açıklamasından sonra polisler içeriye girmişler, dayısı
içeriye girmiş gelmiş. Ebru'yu sabaha kadar uyutmamışlar, ışıkları
söndürmemişler, klimayı soğuk açmışlar. Amaç orada baskı yapıp direnişi
kırdırmaktı, ama düşmanın hesaba katmadığı bir şey vardı, devrimci avukatların
onurlu direnişleri vardı bunun karşısında aciz kaldılar. Bir amaçlarıda Ebru'yu katletmekti. Bunu kendi açıklamalarında da dediler.
Soysuzun "ölürlerse ölsünler" diye böyle bir tabiri vardı.
Ebru düşman karşısında çok büyük bir adalet mücadelesi
veriyordu, Ebrudan korkuyorlardı. Soma örnekleri Ermenek örnekleri var bunların
içinde. Ebrudan korktukları için
amaçları Ebru'yu katletmekti ve bunu yaptılar.
Ebru'nun ve Aytaç'ın
direnişi Grup Yorum ve Mustafa’nın da direnişi aynıydı ama bu daha
farklıydı, bu tüm devrimci kitleleri birleştirdi. Yani devrimci dayanışma oldu,
halk dayanışması oldu. Çok büyük bir sahiplenmeydi. İnsanlar her şeyi orada
verebilirdi. Biz Ebru'yu sahiplenmek için her şeyi verebiliriz. Bir insan
çıkıyor ve diyor ki "Ebru tahliye edilmezse ben çıkar kendimi burada
yakarım" diyor. Bu kadar büyük bir sahiplenme vardı ama karşımızda
avukatlara inat etmiş bir devlet adamı vardı. Onun adaletsizce bir hıncı bir
öfkesi kendi iktidarlarını ayakta tutmak için terörize etmekti ve bunu bu
şekilde sonuçlandırdılar. Az önce bahsettiğim gibi amaç Ebru'yu katletmekti ve
bunu yaptılar sonrasında ise Aytaç’ı tahliye ettiler. Eğer tahliye kararı 3 gün
önce çıksaydı Ebru bugün yaşıyor olacaktı, onu kaybetmeyecektik. Düşmanda
biliyordu karşısında onurlu bir güç vardı bunu kaybetti ve biz de çok büyük bir
avukat kaybettik.
M.K:
Adalet yok, zaten adalet olsaydı ne Ebru'nun cenazesi
olurdu ne de Aytaç hapishane de olurdu.
Adalet olmadığı için direniş var. Emrivaki adaletle yani emir verip iş
yaptırdıkları için sorun yaşanıyor. Yani üstten emir geliyor hakim savcı o emri
uyguluyor.
HALK OKULU:
SON OLARAK SÖYLEMEK İSTEDİĞİNİZ BİR ŞEY VAR MI?
S...:
Ebru bizi çok sevdiğini söylüyor ya bizde onu gerçekten çok
seviyoruz. İyi ki tanışmışız iyi ki
hayatımızda olmuş, iyi ki bize emek vermiş. Onun gerçekten elinin değdiği
herkesin hakkı kesinlikle ona helaldir. Ve herkes onu o güler yüzlü son halini hatırlar.
HAYDAR D.:
Bu direniş tüm dünyaya örnek bir direnişti herkesin bundan
sonrası için yapması gereken şey
Ebru'nun mücadelesini sahiplenmek onun bıraktığı yolda devam
etmektir. Ebru'nun avukatlara mirasıdır "adaletsizliğe son vermek için
direnmek lazım". Ben bizim Selçuk (Kozağaçlı) abinin bir sözünü söylemek
istiyorum diyordu ki "Korkmayın! Direnmekten korkmayın en fazla
yiyeceğiniz bir coptur-iki coptur " diyeceğim o ki adaletsizliğe karşı
direnmek gerekiyor bu adaletsizliği kırmanın tek çözümü direnmektir onu da kıracağız.
M.K:
Ebru candır, daha önceden de tanırım kendisini, iyi bir
insan böyle üzdü bizi. Aytaç'ın yaşaması bizi sevindirdi ama tabi ki giden daha
acı.