Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım kimdir?
Sibel Balaç bir öğretmendir. Kanun Hükmünde Kararnamelerle
işinden atılan direnen emekçilerin sembolü haline gelen YÜKSEL DİRENİŞİ
destekçisi olduğu, devrimci olduğu için gözaltına alınıp sahte delillerle
tutuklanmış ve ceza almıştır.
Gökhan Yıldırım, yaşadığı mahallesinde Uyuşturucu
satıcılarına karşı çıktığı için, halk çocuklarının uyuşturucu ile zehirlenmesine
engel olmak için Çetelere karşı geldiği için, kurşunlanmış, yetmemiş gözaltına
alınarak,46 yıl ceza verilerek cezalandırılmak istenen yüzlerce devrimciden
biridir.
Sibel Balaç’ta, Gökhan Yıldırım’da devletin devrimciler
üzerine kurduğu binlerce komplolardan birine uğramıştır. Her ikisi de şu an
tutsaktır, “dijital delil”, “görgü tanığı” denilerek komplolarını, yalanlarını
gizleyen devlet kendi hizmetinde olan Mahkemelerini kullanarak devrimcilere
onlarca yılı varan cezalar yağdırırsa kimsenin ses çıkarmayacağını düşünüyor.
Tarih birçok komplo örneği gördü. Sadece iki tanesine bakalım: Fransa’da bir
yüzbaşı olan Alfred Dreyfus’un “casus” ilan edilip yargılandığı dava da önce
ömür boyu, daha sonra sahte belgeler kanıtlandığı için 10 yıl ceza verilerek
salıverildi. Ancak 17 yıl sonra aklandı. (1894-1906) Amerika’da iki İtalyan
göçmen Sacco ve Vanzetti 7 yıl hapishanede tutulup 1927 yılında asıldı. Yıllar
sonra masumiyetleri kanıtlandı. Tarihte daha çok benzer dava vardır. Bunların
hepsini tek tek saymayacağız. Ancak bu iki davada da ortak olan noktalara
değinmek bugünün “Gizli Tanık”, “Dijital Delil” lerle insanların ne şekilde
yargılanıp hapishanelerde tutulduğunu anlamak açısından önemlidir. Dreyfus’un
ve Sacco ve Vanzettinin yargılanmalarının benzer yanları, devletin komplo
kurarak, sahte belgeler hazırlayarak, yalancı tanıklar yaratarak, bilerek ve
isteyerek bu insanları yargılaması, ceza vermesi, basını kullanarak linç
kampanyaları başlatmalarıdır. Masumiyetleri mahkemelerde kanıtlandığında bile
hemen serbest bırakılmamışlardır. Sacco ve Vanzetti elektrikli sandalye ile
idam edilmiş ancak 50 yıl sonra, Dreyfus ise 17 yıl sonra aklanmıştır.
Sacco ve Vanzetti “komünist tehlike” den, Dreyfus ise “Vatan
hainliği” suçlamasıyla yıllarca mağdur edilmiştir. Üstelik yargılandıkları
olayla ilgili o suçu işlemiş kişinin bizzat itirafı olduğu, olayı kendisinin
yaptığını söylediği halde asılmışlardır. Sanki bugünün Türkiye’sini anlatıyor
değil mi? 1800’ler, 1900’ler ya da 2000’li yıllar farketmiyor yargı yönetenlerin
denetiminde kimi suçlu ilan ediyorsa onu cezalandırıyor, linç ediyor, on
yıllarca hapishanelerde tutuyor. Üstelik yargılananlar devrimci ise Amerikalı
yargıcın dediklerini tekrarlıyor “iki aşağılık anarşist”, “Canı cehenneme
suçsuz olsalar bile cezalandırılacaklar” diyordu Amerikan Dava yargıcı. Bizim
ülkemizde bu süreç nasıl işliyor? Devlet GİZLİ TANIK, DİJİTAL DELİL ve
İTİRAFÇILAR YARATILIYOR! Takma adı olan ama fiziki olarak ortada olmayan gizli
tanıklar üretiliyor. Delil yoksa dijital deliller, sahte deliller yaratılıyor.
İtirafçılar yaratarak iftiralarla yüzlerce insanı bir gecede tutuklayıp hapse
atıyorlar. Delil ve itirafçı yaratıp, hukuk kurallarını ayaklar altına
alıyorlar. "Hukukun üstünlüğü" yalanı, üstünlerin hukuku ile açığa
çıkıyor. Ne farkı var 1900’lülerin Amerikası, Fransa’sından. Hiçbir farkı
yoktur. Çünkü ne emperyalizm sömürüsü değişmiştir ne de onların işbirlikçisi
faşist ülkelerin ADALETSİZLİKLERİ. Değişen tek şey yeni süreçte eklenen
“dijital” söylemidir sadece. Ne büyük değişim. Sömürenler cephesinden değişen
bir şey yok, haksızlığa uğrayanlar açısından ise değişen şey haksızlıklarını
anlatmak için çok daha etkileyici yol ve yöntemler yaratmışlardır.
Adaletsizliklerin teşhir olması için 50, 17 yıl geçmesi gerekmemekte, çok daha
kısa teşhir olmaktadır. Çünkü karşılarında, direnen, teslim olmayan,
Adaletsizliklere boyun eğmeyen, politikasız kalmayan ÖZGÜR TUTSAKLAR var. Bir
konuştular mı bütün dünya duyuyor Koçak Mustafa gibi, Helin, İbrahim ve Adaletin
sembolü Ebru Timtik gibi. . Balaç ve Gökhan Yıldırım BEDENİMİZİ DELİL YAPTIK;
DEVLETİN YALANLARINI İSPATLAYACAĞIZ! Diyerek yola çıktı. Taleplerinin
yanındayız. Talepleri Adil yargılanma olan, Gizli Tanık, Dijital delil adı
altında onlarca yıl hapishanede kalmalarına engel olmak, onların nezdinde
haksızlığa uğrayan tüm devrimci tutsakların “Adil Yargılanma” Hakkı, Hasta
Tutsakların tedavi hakkı için, Uyuşturucuya karşı Mücadele edenlerin değil
Uyuşturucudan para kazanan mafya babalarının ve artık herkesçe bilinen abileri
Soysuz Süleyman’ın yargılanması için, Özgür Tutsakların 7 yıl direnerek, 122
şehit vererek kazandıkları hakların gaspına son vermek için, “ Disiplin Cezası”
adı altında yargılandıkları ana davadan bile daha fazla alınan cezaların tüm
sonuçlarıyla birlikte kaldırılması için bir kez daha bedenlerini açlığa
yatırdılar
Sonuna kadar haklı ve aynı zamanda bizim de olan bu
taleplerin sahiplenmesi için herkesi, her biçimde onların taleplerini
dillendirmeye, destek olmaya ve dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.
Neler yapabiliriz, belli başlıklarla sıralayalım:
1- Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım kimdir? Neden Ölüm Orucu
Yapıyorlar, yani Taleplerinin yer alacağı DUVAR GAZETELERİ
2- Taleplerini anlatan YAZILAMALAR
3- Pankart Asma
4- Konsolosluk Önü Eylemleri Taleplerinin anlatıldığı, Tabut
bırakıldığı eylemler
5- Süreli, Süresiz, Destek Açlık Grevleri
6- Ölüm Orucu’nun Taleplerini anlatan Halk Toplantıları
7- Sokak, Meydan eylemleri
8- Dilek Fenerleri uçurma
9- Videolar çekme
10- Direnişçilere ithafen şiirler okuyup, şarkılar söyleyip
video çekme
11- Hasta Tutsakların hapishanede ciddi rahatsızlıkları
olduğu halde tedavileri önünde engel olunarak, tahliye edilmeyerek,
katledilmesine onay veren kurumların (Üçlü Çete, Adalet Bakanlığı, Hapishane
İdaresi, Adli Tıp Kurumu) aranması,
12- Direnişçilere Kart, Mektup yazma
13- Direnişçilerin Ailelerini arayarak,
14- İmza toplamak, faks çekmek, dilekçe yazmak vb
15- Direnişçilerin Taleplerini basın ve Yayın kuruluşlarına
yazma
16- Tanıdıklarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza anlatma
vb. Yani onların seslerini duyuracak, direnişlerini destekleyecek her yol ve
yöntemi kullanarak direnişe güç verebiliriz.
Her zaman söylediğimiz gibi herkesin mutlaka yapabileceği
şeyler vardır, elinden ne geliyorsa, neyi yapabiliyorsa onu yaparak, direnişi
duyurabilir, güç katabilir direnişi zafere taşıyabiliriz. Haklı olan, güçlü
olan ve Kazanacak olan biziz. Yeter ki Direnişçilerimiz için yaptıklarımızı
büyük küçük demeden üst üste koyup zulmün önünde barikat yapalım. Biz istedik
mi İbrahim’in dediği gibi “Anadolu’dan Antartika’ya, Latin Amerikaya “
seslerini duyurduk yine duyurabiliriz. Ömürlerini, bedenlerini avuçlarımızın
içine bırakıp ölümde dahil hiçbir bedelden kaçmayan Direnişçilerimizin
kazanması bize bağlıdır. Bu mücadelede herkes üzerine düşeni yapıyor. Düşman, halka
ve devrimcilere karşı elinden geleni ardına koymuyor, devrimciler direniyor,
özgür Tutsaklar bu saldırının en önünde set olmuş direniyor. Bizlerde üzerimize
düşeni yaptığımızda her türlü yozluğa, baskıya boyun eğmemizi
isteyenler bir kez daha yanıldıklarını görecekler: Onlar istiyor
ki, ülkeyi emperyalizme peşkeş çektikleri yetmiyormuş gibi, çalsınlar
çırpsınlar, sömürsünler, semirsinler, uyuşturucuyu yaygınlaştırıp çocuklarımızı
zehirlesinler, katliamlar yapsınlar, Gençlerimizi geleceksiz bıraksınlar,
Üniversite öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını karşılamadıkları Tarikatların
pençesinde geleceksiz bırakıp intihar eden gençlerimiz arkasından bile arsızca
konuşsunlar, sokak ortasında vursunlar, hapse atsınlar,
ama onlara ses çıkaran olmasın. Biz böyle bir halk değiliz.
Onurumuz, geleceğimiz ve Adalet için direnişlerle dolu bir tarihe sahibiz.
Çünkü bütün bunlara karşı çıkan, “Artık Yeter” diyen
direnişçiler hep oldu bu topraklarda.
Şeyh Bedreddinlerden, Pir Sultan’lara, Çakırcalıdan Sütçü
İmanlara, Karayılan’a, Köroğlu’ndan Mahirlere, Denizere, Sabolara,
Berdanlardan, Şafaklara direnenlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldı bu görkemli
tarih! Bugün de Sibel Bu nedenle emperyalistlerin her politikası bizim
ülkemizde tıkır tıkır işlemedi. Tarihi direnenler yazdı, bundan sonra da böyle
olacak.
Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım Onurumuzdur!
Gizli Tanık, Dijital Delil, İtirafçı Devletin Kendisidir!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Devrimciler Değil, Suçlular Yargılansın!
Adalet İstiyoruz, Alacağız!
Almanya Halk Cephesi