Önsöz:
Bugün yeni bir ölüm orucu sürecine girdik.. Özgür
Tutsaklar
Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım hapishanelerde gizli
tanık,
dijital delil ve itirafçıların verdiği yalan ifadelerle
onlarca
yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
Ülkemiz hapishanelerinde yüzlerce kişi gizli tanık,
dijital delil,
itirafçı kullanılarak yargılanıyorlar. Delilin olmadığı
yerde
sahte delil yaratılıyor. Bunun için diyoruz ki gizli
tanık, dijital
delil, itirafçı devletin kendisidir!
Faşizm yasal zorbalığını kullanarak halk çocuklarını
teslim
almaya çalışıyor. Artık ülkemizde ölüm orucu bir gelenek
haline gelmiştir. Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım gizli
tanık,
dijital delil ve itirafçıların iftiralarıyla
yargılananların önünde
de direnişleriyle barikat oluyorlar. Ölüm orucu sadece
bir
barikat değil, haklı mücadelemizin taarruzudur. Haklı
olan,
meşru olan Sibal Balaç’ın ve Gökhan Yıldırım’ın
direnişidir!
Bu geleneği yaratan faşizmin saldırılarıdır. Bu bir irade
savaşıdır.
İki sınıf çapışıyor
İki cephe çarpışıyor
İki irade çarpışıyor
Ölüm orucu devrimci mücadelede en önemli silahlardan
birisidir. İradenin teslim alınamazlığını gösterir, çünkü
haklı
olan ölmekten korkmaz ve haklılığını ölümü göze alarak
gösterir. Haksız olan ise bu direniş karşısında teşhir
olur.
Faşizmin yasal zorbalığı, dijital delilleri, itirafçıları
varsa,
özgür tutsakların da bedenleri var. Özgür tutsaklar diyor
ki:
DELİLİMİZ BEDENİMİZDİR!
Ölüm orucu direnişimiz uzlaşmazlığımızdır, teslim olmamamızdır.
Ya zulmedenler kazanacak, ya direnenler... İki sınıf
çarpışıyor.
Bu savaşta haklı olan kazanacak.
Zafer direnme kararı alındığı gün kazanılmıştır.
Zafer şimdiden Sibel Balaç’ın ve Gökhan Yıldırım’ındır.
Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım Onurumuzdur!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Kitabı indirmek için TIKLAYINIZ!