“Ne zaman dara düşse halk
Önce döşünü döver biçare
Döver ha döver
Döver ha döver
Sonra kaldırıp başını
Örgütler yumruğunu
Ve o yıldızın şavkında
Çekip adaletin kılıcını
Vurur ha vurur
Vurur ha vurur
Kırana dek bahtının zincirini...”
Ümit İlter
Gökhan Yıldırım Süresiz Açlık Grevini, 22 Ocak tarihinde,
direnişinin 29. gününde Ölüm Orucuna çevirdi.
Gökhan Yıldırım mahallesinde uyuşturucuya karşı mücadele
eden, bu mücadele içinde tutsaklıklar ve polisin silahlı saldırısı dahil birçok
bedel ödeyen bir devrimcidir. Uyuşturucuya karşı yürüttüğü mücadele nedeniyle
AKP faşizmi tarafından 46 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.
Faşizmin mahkemelerinin gizli tanık yalanlarıyla, itirafçı
hainlerin iftiralarıyla, uydurma delillerle, haksız-hukuksuz şekilde verdiği 46
yıl hapis cezasını kabul etmeyen Gökhan Yıldırım;
“1- Dijital delillerle, gizli tanık ve itirafçı tanıklarla
yürütülen yargılamalara son verilmelidir.
2- Yozlaştırmaya karşı mücadele edenlere verilen cezalar
iptal edilmelidir.
3- Tarafıma bu nedenle verilen 46 yıllık ceza iptal
edilmelidir.4- Halkımızın hak ve özgürlükler, adalet mücadelesi
engellenmemelidir.
5- Hasta tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
6- Ağırlaştırılmış müebbet infaz yasası tutsaklar lehine
değiştirilmelidir.
7- Tutsaklar üzerindeki baskılara yasaklara son
verilmelidir. “talepleriyle süresiz açlık grevine başlamış, yaptığı açıklamada
taleplerinin karşılanmaması halinde direnişini ölüm orucuna çevireceğini ilan
etmişti. Meşru ve haklı talepleri kabul edilmeyen Gökhan Yıldırım direnişini 22
Ocak 2022 tarihinde en üst boyuta taşıyarak ÖLÜM ORUCU DİRENİŞİNE çevirdiğini
ilan etti.
Kimse demagoji yapmaya kalkmasın. Gökhan Yıldırım bu
kararını özgür iradesiyle almıştır. Ancak onu bu kararı almaya AKP faşizmi
zorlamıştır. AKP faşizmi onu zulme, adaletsizliğe mahkum ederek, tüm yollarını
kapatıp çaresizce kaderine boyun eğmesini isteyerek direnişten başka yol
bırakmayarak onun ölüm orucu kararı almasına neden olmuştur.
Kimse “yaşam kutsaldır, hiçbir şey için ölmeye değmez”
edebiyatına sarılmasın. Adaletsizlik dayatılıyorsa, çaresizce kaderine boyun
eğmek dayatılıyorsa; siyasi kimliğimiz, onurumuz hedef alınıyorsa her türlü
bedel göze alınarak direnmekten başka yol yoktur. Gökhan Yıldırım ve Sibel
Balaç da işte bunun için direniyorlar.
Gökhan Yıldırım’ın ve Sibel Balaç’ın talepleri haksızlığa,
hukuksuzluğa, adaletsizliğe uğrayan tüm halkımızın talepleridir.
Onların talepleri açlığa, yoksulluğa, adaletsizliğe mahkum
edilen milyonlarca insanın talepleridir.
Onların talepleri hapishanelerde sessiz ölüme mahkum edilen binlerce
devrimci tutsağın talepleridir. Onların talepleri tahliye edilmeyerek,
tedavileri engellenerek katledilmek istenen yüzlerce hasta tutsağın
talepleridir.
Onların talepleri hepimizin talepleridir.
Sibel ve Gökhan bizim için direniyorlar, hepimiz için
direniyorlar.
O halde şimdi “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için”
diyerek bir kez daha direniş etrafında kenetlenme zamanıdır. Şimdi onların
direnişini sahiplenme, büyütme ve zafere taşıma zamanıdır.
Biliyoruz ki, direniş zafere gebedir, zafer direnişin
çocuğudur. Zaferi sadece direnenler kazanır. Onlar da kazanacak! Buna
inanıyoruz.
Bizler de Yunanistan Halk Cephesi olarak bu taleplerin
karşılanması için Gökhan Yıldırım’ın ve Sibel Balaç’ın sesi soluğu olacağımızı
ilan ediyor, tüm halkımızı Gökhan Yıldırım ve Sibel Balaç’ın taleplerini
sahiplenmeye çağırıyoruz!
“Bedenimiz Delilimizdir” Diyen Gökhan Yıldırım ve Sibel
Balaç’ın Talepleri Kabul Edilsin
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz!
Halkız Haklıyız Kazanacağız!
Yunanistan Halk Cephesi