22 Temmuz 2022 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde kaleme almış
olduğunuz "Teşekkürler Kılıçdaroğlu'na" başlıklı yazınız dikkatimi
çekmiştir. Bu yazınıza dair benim de diyeceklerim var çünkü ben bir CHP
mağduruyum.
mektubumun başında kendimi tanıtmak isterim. Ben Turan Aktaş
bir çocuk babasıyım ve aynı zamanda CHP'nin Kağıthane ilçe örgütü üyesi ve
delegesiyim yani bir AKP'li falan eğilim.
Tam 978 gündür kesintisiz bir şekilde işini ekmeğini isteyen
Şişli belediyesi işçisiyim.
2017 yılında AKP’nin “taşeronu bitiriyorum” diye çıkarttığı
yasayla haklarını çaldığı yüzbinlerce belediye işçisinden biriyim.
O süreçte kadroya geçen 569 işçi, daha önce çalıştığımız
Atlas şirketindeki hakları ne alabiliyor ne de yeni geçtiğimiz Kent-Yol
şirketinin işverenle yaptığı sözleşmelerden yararlanabiliyorduk.
Geçiş yaptığımız zaman OHAL vardı. OHAL sürecinde dava
açılamıyordu. Beklemek zorunda
kaldık.
OHAL kalktıktan sonra o dönemin sendikacılarıyla birlikte
dava açmaya karar verdik. KHK ile gelen haklarımızı istedik.
Ama talebimiz Hayri İnönü döneminde Şişli Belediyesi Başkan
Yardımcısı Halil Özat tarafından reddedildi. Kendisi “mahkeme yolunuz açıktır”
dedi. Bizde mahkemeye gittik. KHK ile
geçişimizden önce Kent-Yol’da çalışan arkadaşlarımızla
aramızda eşitsizlik vardı. “Eşit hizmet, eşit ücret” diyerek dava açtık.
Seçim bildirgesinde “hiçbir işçinin burnu dahi kanamayacak,
ekmeğinden olmayacak” diye
yazmış olan Muammer Keskin’in belediye başkanı seçilmesinin
ardından davayı geri çekmem
aksi takdirde işten atılacağım yönünde tehdit edildim.
Bende haklı davamdan vazgeçmedim 6 Kasım 2019 tarihinde
işten atıldım o gün bu gündür direnişteyim.
Şişli Belediyesi önünden, Ankara yürüyüşüne, CHP Genel
Merkezine birçok demokratik eylem hakkımı kullandım ve bu demokratik
haklarımdan dolayı onlarca dava açıldı, ev hapsine varan bir çok adli kontrol
kararı verildi hakkımda, eylemlerde sürüklendim işkence gördüm. Bu süre
zarfında bedensel sağlığımdan oldum eşim kendini idare edemeyecek boyutta ağır
bir hastalığı olmasına rağmen çalışmak zorunda kaldı, evime evin ütüsüne varana
kadar tam 16 haciz geldi. Bu süre zarfında birçok kere diyalog için
girişimlerimiz oldu ama ne CHP'nin yetkilileri ve Kılıçdaroğlu ne de Şişli
Belediyesinin şu anki belediye başkanı Muammer Keskin kazandığım davalara
rağmen işe dönebilmem için bir girişimde bulunmamıştır, tam tersine daha çok
baskı yaratmışlardır, hakkımda karalamalar çıkarmışlardır. Benim ve ailemin
yaşadığı bu mağduriyetin baş sorumlusu CHP, Kılıçdaroğlu ve Muammer Keskin'dir.
Gelelim bu tavrın sebebine bu bana karşı şahsi bir mesele
değildir sınıfsal bir meseledir çünkü açmış olduğum dava emsal bir davadır.
BEN YALNIZCA KENDİ HAKKIMI İSTEMEDİM.
BENİM GİBİ TAŞARONDAN KADROYA GEÇEN 569 ŞİŞLİ İŞÇİSİ, TÜM
TÜRKİYE’DE TAŞERONDAN KADROYA GEÇEN 744 BİN İŞÇİ ADINA DAVA AÇTIM EŞİT İŞE EŞİT
ÜCRET İSTEDİM VE DAVAYI KAZANDIM. ARADAKİ ÜCRET FARKINI GERİYE DÖNÜK OLARAK
ALMAYA HAK KAZANDIK.
Benim düşüncem asıl sebep bu peki bu düşünce işçinin ve
emekçinin hakkını savunuyorum diyerek yola çıkan Kılıçdaroğlu’nu ve CHP'nin
gerçek yüzünü ne kadar saklayabilir bu gerçeklerden sizin bile haberiniz
yokken.
Sayın Sertaç Eş, yazınızda Kılıçdaroğlu'nun girişimleri
sayesinde birçok hakkın verildiğini ve hatta CHP Belediyelerine asgari ücrette
ciddi iyileştirmelerden söz etmişsiziniz. sadece bu haftaya bakacak olursak
İzmir Büyük Şehir Belediyesinden, Ankara Büyük Şehir Belediyesindeki yaşanan
eylemlere ve hatta İBB ve Ağaç AŞ'de yaşananlar yazınızın gerçekler dışında
olduğunu gösterir.
Ben bir işçi olarak sizin gazeteciliğinizin işçinin ve
emekçinin yanında olması gerektiğini düşünüyorum böyle düşündüğüm içinde yazma
gereği duydum. Umarım bu yazdıklarımı okuyup dikkate alacaksınızdır. Bu konu
hakkında benimle bağlantı kurmak isterseniz diye telefon numaramı ekleyeceğim.
Ek olarak işe dönüş davamın kararı da ektedir.
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Direnen Şişli Belediyesi İşçisi Turan Aktaş