1 mayıs FOSEM Fransa Gebze Hacıahmet Isparta Maraş Mektuplarımızla Tecriti Kıralım Muharrem Karataş Polonya Sevgi Erdoğan Vefa Evi TAYAD Tokat UTMP Zürich adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya açıklamalar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa bağcılar belgesel belçika beykoz beşiktaş boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler galatasaray gazi gençlik gerilla giresun grup yorum gözaltı gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere istanbul isveç isviçre italya izmir işçi meclisi kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba kültür sanat kütahya küçükçekmece kınık kıraç lubnan malatya maltepe mardin mersin munzur muğla nurtepe okmeydanı ortaköy piknik radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler taksim tavır dergisi tekirdağ tiyatro trabzon tuzla türkiye videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi çanakkale çayan çayan mahallesi çağlayan çekmece çerkezköy ömürtepe örnektepe İngiltere İsviçre şiir şiirler şişli

Uyuşturucuyla Mücadele Sempozyumu Atina’da Başladı-1.Günü

BİRİNCİ GÜNÜNDE EMPERYALİZMİN VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN UYUŞTURUCUYLA HALKLARI İMHA ETME POLİTİKASINA KARŞI KARARLILIKLA MÜCADELE EDİLMESİ GEREKTİĞİ AÇIKLANDI

Yunanistan Halk Cephesi Uyuşturucuyla Mücadele Komitesi tarafından düzenlenen “Uyuşturucuyla Mücadele Sempozyumu”, 3 Haziran 2023 tarihinde Yunanistan’ın başkenti Atina’da başladı.

Sempozyum, 1. gününde saat 11.00’da Anti Emperyalist Cephe Üyesi Konstantina Kartsioti ve Halk Cephesi üyesi Halil Demir’in yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.

Konstantina Kartsioti konuşmasında kısaca şunları söyledi:

“Herkese merhaba! Hoş geldiniz! Bugün burada Uyuşturucuyla Savaş Sempozyumu’nda bir araya geldik. Bu sempozyumu düzenleme nedenimiz, emperyalizmin uyuşturucuyu dünya halklarının emperyalizme karşı mücadelesini engellemek için kullandığı bir politika olması ve uyuşturucuya karşı nasıl mücadele etmemiz gerektiğini konuşmak içindir.”

Konstantina Kartsioti’nin ardından Halk Cephesi adına Halil Demir söz aldı ve şunları söyledi:

“(…) Uyuşturucu emperyalizmin dünya halklarını zehirlemek için kullandığı ölümcül bir silahtır. Bu silah, emperyalistler ve işbirlikçisi iktidarlar tarafından yoksul halkları zehirleyerek katletmek, yozlaştırmak ve kapitalist bataklığın içinde boğmak için kullanılıyor. Bu nedenle uyuşturucuya karşı mücadele ve savaş esas olarak emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele ve savaştır.

Biz Halk Cephesi olarak, bu savaşımı hep birlikte yürütmekten yanayız. Emperyalizmin bu politikasının karşısına halklar olarak hep birlikte çıkmaktan yanayız. Halklar olarak omuz omuza verdiğimizde bu politikaya karşı güçlü bir mücadele örgütleyebileceğimize inanıyoruz. Bu sempozyum, bu amaçla attığımız ilk adımdır. (…)

(…) uyuşturucuyla gerçekleştirilen şey milyonlarca gencin sınıf bilincinden, sınıf savaşımından, adalet kavgasından uzaklaşması, beyninin ve bedeninin uyuşturulması, gün gün, saat saat, an an zehirlenerek katledilmesidir. Halkların geleceği bu şekilde çalınıyor; bu şekilde karartılıyor. Evet, uyuşturucu bağımlılığı, bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir fakat uyuşturucuyla mücadele bununla sınırlı değildir, olamaz. Çünkü uyuşturucu emperyalistlerin ve işbirlikçi iktidarların özel bir politikasıdır. Bu durumda uyuşturucuya karşı politik mücadele zorunludur.

Biz devrimciyiz, Marksist-Leninist’iz. Halklara yönelik her saldırı, boyutu ne olursa olsun, fizikî, politik, ideolojik ya da ekonomik… devrimcilerin, solun gündemi, mücadele alanı olmak zorundadır. Eğer sol olarak bu politikaya karşı belirli bir ideolojik birlik, ortak politik bir tavır geliştiremezsek yarın kapitalist bataklığın içinde boğulur gideriz. Çünkü çevremiz bataklıkla çevrildiğinde bizim de bu bataklık dışında hareket alanımız kalmayacaktır. Yani bütün bir halk çürütülmüş ve zehirlenmiş olacaktır. Uyuşturucuya karşı mücadele, bu bataklığı kurutma mücadelesidir.

(…) uyuşturucunun sebep olduğu birçok sosyal sorun vardır. Bu sorunların çözümü, örgütlü bir mücadeleyle mümkündür. Çünkü tek tek bireyler bu sorunların üstesinden gelemezler. Birçok aile bu sorunları yaşamakta ve bu sorunlardan dolayı dağılmakta ve parçalanmaktadır. Bireyler bu sorunları tek başlarına aşamazlar çünkü zaten uyuşturucu bağımlılığıyla birlikte iradeleri zayıflatılmıştır. Kendi sorunlarını çözecek iradeyi ve gücü kendilerinde bulamazlar; bu ellerinden alınmıştır. Bu nedenle örgütlü bir mücadele zorunluluktur ve bu örgütlenmeleri yaratmak, halkı uyuşturucuya karşı mücadelede birleştirmek ve büyük bir kolektif güç haline getirmek devrimcilerin sorumluluğudur, solun sorumluluğudur.

Biz halkı seviyoruz ve halka karşı yürütülen her türlü saldırıya ilk biz göğsümüzü gereceğiz. Bu mücadele içinde Halk Cephesi olarak şehitler verdik. Onlarca yoldaşımız tutsak düştü ve ağır hapis cezaları aldılar. Ama biz uyuşturucuyla mücadeleden geri adım atmadık atmayacağız. (…)

Uyuşturucuya karşı mücadeleye böyle bakılmalıdır. Bu mücadele kapitalizmle sosyalizm arasındaki mücadelenin bir parçasıdır. Biz mücadeleyi sürdüreceğiz, bu mücadeleyi ortaklaştırmak, yaygınlaştırmak, halkların ortak mücadelesi haline getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için ilk olarak gerekli olan şey uyuşturucuya karşı bir ortak ideolojik bakış yaratabilmektir.

Buradan bir ses yükselecek, buradan yükselecek sesi herkes ciddiye almalı, çünkü burası dünya emperyalist sistemine bir haykırıştır, bizler sizin halkları zehirleyerek katletmenize göz yummayacağız! Bizler size boyun eğmeyeceğiz. Bizler sizin bataklığınızda yaşamayı kabul etmiyoruz ve bu bataklığı kurutacağız. Bu tavır, emperyalistlerin uyuşturucu politikasına karşı sol tarafından atılmış en ciddi adımdır. Bu nedenle bizim için, sol için, devrimciler için önemlidir. (…)”

Yapılan açılış konuşmasının ardından 1. günün ilk oturumu başladı. 1. oturumun konusu: “Uyuşturucu, Yoksul Halkların Emperyalistler Eliyle Örgütlü Zehirlenmesi” idi.

Sempozyumun 1. günü 1. oturumunda konuşma yapan örgütler veya kurumlar ve temsilcileri şunlar oldu:

·         Münire Demirel | Halk Cephesi | Türkiye

·         Neophytos Efthymiadis | Kesintisiz Mücadele (Diarkias Agonas) | Yunanistan

·         Dr. Kokayi Petterson | Akupunktur ve Detoks Uzmanları Kolektifi (ADS) | ABD (online katılım)

·         Nathan Hastings | İrlanda Cumhuriyetçi Sosyalist Partisi (IRSP) | İrlanda

·         Haris Margaris | Yunanistan Enternasyonalist Komünistler Örgütü (OKDE) | Yunanistan

İlk olarak Halk Cephesi temsilcisi Münire Demirel söz aldı ve konuşmasında şunlara değindi:

“Uyuşturucu bağımlılığı çoğunlukla kişisel bir sorun olarak anlatılır. Tam tersine uyuşturucu bağımlılığı, tamamen politik ve sosyal bir sorundur. Bir sistem sorunudur.

Emperyalizmin dünya çapındaki merkezi politikasıdır.

Hatta çok daha net bir ifade ile söyleyelim: Uyuşturucu dünya tekellerinin, yoksullar için bulduğu bir kitle imha silahıdır. (…)

Emperyalistlerin en başarılı oldukları konulardan birisi de bu: Kavramları ters yüz etmek.

Uyuşturucu maddeyi özgürlük ölçülerinden biri haline getirip masumlaştırmak.

(…..)

Baş çelişki emperyalizmle halklar arasındadır. Bunun anlamı şudur: Tüm sorunların kaynağında emperyalizm vardır.

Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın kendiliğinden sonuçlarından birisi halkların yozlaştırılmasıydı.

İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası ise yozlaştırmak özel bir politika olarak ele alınmış ve örgütlenmiştir.

Yozlaştırma politikaları örgütlü bir politikaya dönüştü. Çünkü dünyanın üçte biri sosyalizmle yönetiliyor ya da onun etkisi altına giriyordu. Emperyalizme bu korkuyu yaşatan halkların özgürlük mücadelesi oldu. Halkların emperyalist zincirden tek tek kopması oldu.

Uyuşturucuyla zehirlenen halklar, sömürü düzenine başkaldıracak bilince ulaşamazlar, örgütlenemezler, tepki gösteremezler, savaşamazlar. (…)

Uyuşturucunun kelime anlamı, "Hareketten, gereği gibi düşünmekten alıkoyan"dır.

Uyuşturucu maddeler; merkezi sinir sistemini etkileyerek, kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel dengesini bozar, bu kişide fiziksel ve ruhsal bağımlılığa yol açar.

Tanımdaki "merkezi sinir sistemi" hafıza ve öğrenme sistemini içerir. Yani uyuşturucu beyni yok eder.

Özellikle gençliğin beyinlerine zarar vermeye çalışıyor. Hafızası yani geçmiş bilinci olmayan, öğrenme sistemi zarar görmüş, yani geleceği üzerinde söz sahibi olmayan topluluklar hâline getirmek onların çıkarınadır.

Geçmişi ve geleceği arasında bir köprü kuramayan, tarih bilinci tümden yok olmuş, bugününü bile yönetemeyen, tüm yaşamının odağına uyuşturucuyu koyan bir nesil yaratıyorlar.

Emperyalistler insanlığa karşı bir soykırım suçu işliyor. İnsanın binlerce yıldır yarattığı bütün değerleri yok ediyorlar. İnsanı içgüdüleriyle yaşayan bir hayvana dönüştürmek istiyorlar. İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliğini yani aklını, beynini kullanmayı ve bilincini elinden alıyorlar. Çünkü insanın bilinçli eylemleri ve kendi tarihini yapabilir hâle gelmesi dünyayı değiştirmiştir.

İnsan bilincine saldırıyorlar. Böylece insanı denetleyebilir, manipüle edilebilir hale getirmek istiyorlar.

Türkiye gibi yeni sömürge ülkelerde emperyalizm içsel bir olgu olması durumu daha ciddi hale getiriyor.

Yeni sömürgecilikle beraber ekonomiden orduya, eğitimden sanata her şey emperyalizmin ve işbirlikçilerinin isteklerine göre şekilleniyor. Şarkılarımızın içine kadar uyuşturucu propagandasının girmesi boşuna değil. İşçi cinayetlerinden yoksulluğa, sokakta uyuşturucu ile zehirlenen gençlere kadar her yerde onların eli var.

Devrime çok daha yakın olan bizim gibi ülkelerde devrimci dinamikleri yok etmek onlar için çok daha fazla önem kazanıyor. Yoksul mahallelerde halkın düzene olan mücadelesinin güçlü olduğu illerde uyuşturucu ve diğer tüm yozlaştırma politikaları doğrudan polis, ordu, mafya, yargı eliyle örgütleniyor.

Bonzai gibi en çok zarar veren, en çok uyuşturan ve en ucuz olan uyuşturucuların her türünü yoksul halk çocuklarının en kolay şekilde ulaşabileceği hâle getiriyorlar. (…)

Uyuşturucu, emperyalistler eliyle halkları teslim almak için bugüne kadar icat edilmiş en etkili silahtır. Kimyasal, biyolojik, nükleer silahların hepsinden daha etkilidir ve üretimi daha kolaydır. (…)

CIA; onlarca yıldır, uyuşturucu ticaretinin merkezindedir. Uyuşturucuyu, kontrgerilla politikalarını finanse etmek, gerilla hareketlerinin geliştiği yerlerde kitleleri uyuşturmak, askeri işgal ve müdahaleleri meşrulaştırmak amacıyla kullanmıştır. ABD uyuşturucu ile halkları uyutma uyuşturma, kendi içinde muhalefeti yok etmenin yıllarca tecrübesini biriktirmiş bir devlettir. (…)

Bizim ülkemizde de devrimcilerin örgütlü olduğu mahallelere, illere uyuşturucu ve yozlaştırma politikası ile giriyorlar. Gazi Mahallesini, Küçük Armutlu’yu, Gülsuyu’nu, Okmeydanı, Çayan Mahallesi ve diğerlerini hedef alan uyuşturucu çeteleri, devletin devrimci mücadeleyi engellemek için halkın üzerine saldığı yozlaştırma araçlarıdır. Faşizmin bu araçlarla sonuç alamaması, Türkiye’de devrimci mücadelenin sonucudur. Uyuşturucuya karşı politika üretmemizin sonucudur. (…)

Bugün mafya-AKP-emperyalizm isteği bataklığı tam anlamıyla yaratamamışlarsa bunun önemli bir nedeni vardır. Biz uyuşturucuyla olan mücadeleyi, politik mücadele hedeflerimizden ayrı görmüyoruz. Her yerde ve her türlü yöntemle uyuşturma politikalarına karşı direniyoruz.

Direnerek üreterek aldığımız sonuçları, yarattığımız örnekleri önümüzdeki oturumlarda anlatacağız. İstanbul’da Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla Savaş ve Kurtuluş Merkezi deneyimimizi, 400’ün üzerinde bağımlı arkadaşımızı tedavi ettiğimizi anlatacağız.

Her alanda olduğu gibi direnmeden o alanda bir alternatif üretmek mümkün olmuyor. Önce saldırının sınıfsal yanını, emperyalizmin neden bu politikayı hayata geçirdiğini anlamak, sonra da karşısına halkın politikalarını koymaya zorunluyuz.

Halkımızı seviyoruz, halkımızın kurtuluş umudunu her ne biçimde olursa olsun yok edilmesine izin vermeyeceğiz.”

Münire Demirel’in ardından Kesintisiz Mücadele örgütünün temsilcisi, Haris Margaris söz aldı. Haris Margaris yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“Uyuşturucunun yarattığı pek çok sorun var. Kapitalizmde halklar her gün yeni bir çıkmazla yüz yüze kalıyorlar. Bireycilik, tecrit ve sosyal bunalımlar yaratıyor kapitalizm. Bir çıkmaz yaratıyor. Savaş, açlık, yoksulluk, zamlar, sosyal başka zorluklar. Bunlarla birlikte pek çok ülkede uyuşturucu kullanımı artıyor. 

Yunanistan ve tüm dünya ülkelerinde halkların uyuşturucu ile zehirlenmesine karşı ortak örgütlenmeler oluşturmak zorundayız.”

Ardından ABD’den online olarak sempozyuma katılan Kara Panter, Akupunktur ve Detoks Uzmanları Kolektifi (ADS) temsilcisi Dr. Kokayi Petterson, uyuşturucunun tarihini, ABD emperyalizminin uyuşturucu ile Kara Panterler örgütünü nasıl bitirdiğini, siyahi halkın mücadelesini nasıl yok ettiğini kendi gençlik döneminde yaşadığı bağımlılık dönemi üzerinden anlattı ve "Geçen yıl ABD'de uyuşturucudan ölenlerin sayısı 107 bin! İnsanlığa karşı bir savaş yürütülüyor ve buna karşı mücadele etmek, ilerici-devrimciler için bir zorunluluktur." dedi.

Daha sonra ise Nathan Hastings, İrlanda Cumhuriyetçi Sosyalist Partisi adına konuştu ve şunları söyledi:

“Uyuşturucu, işçi sınıfı ve ulusal haklar için mücadele edenlere karşı emperyalistler eliyle yayılıyor. Uluslararası düzeyde bizzat NATO tarafından pazarlanıyor. Dünya halklarının özgürlük umutları, baskı ve sömürüye karşı örgütlenmesine bağlıdır. Bu nedenle Uyuşturucuya Karşı Savaş Sempozyumu, tarihi bir öneme sahiptir.”

İrlandalı konuşmacının ardından Yunanistan Enternasyonalist Komünistler Örgütü (OKDE) adına Haris Margaris söz aldı. Konuşmasında şunları söyledi:

“Burjuvazi, uyuşturucuyu yasallaştırıyor ve festivallerle geniş kesimlere ulaşmaya çalışmıyor. Buna karşı tüm devrimci kurumların sorumluluklarını yerine getirmesi, mücadele etmesi gerekiyor.”

1. oturumun son konuşmacısı Haris Margaris’in konuşması sona erdikten sonra sempozyuma yaklaşık 1 saat yemek arası verildi.

Verilen aranın ardından sempozyum “Tek Tek Ülkelerdeki Örneklerle Emperyalizmin Uyuşturucu Politikasının Uygulanması” konulu 2. oturum ile devam etti. Bu oturuma konuşmacı olarak şu örgütler katıldı:

·         Rupi Marin | BULTZA İnisiyatifi | BASK Ülkesi (videolu katılım)

·         Ingrid Pamela Pulido Sanchez | Uluslararası Dünya Devrimci Tutsaklara Özgürlük ve Dayanışma Komitesi | Meksika

·         Harika Kızılkaya | Halk Cephesi | Türkiye

·         Sınıfsal Karşı Taarruz (Taksiki Antiepitesi) | Yunanistan

·         Rafael | Yeni Vatanseverler Birliği-Avrupa (BAYAN-Avrupa) | Filipinler (online katılım)

·         Pavlos Antonopoulos | Yeni Sol Akım (NAR) | Yunanistan

·         Koukourou Konstantina | Öğretmenler Sendikası (ELME) Atina Bölge Sekreteri | Yunanistan

·         Kourniotis Christos | Öğretmenler Sendikası (ELME) Ano Liosion Bölgesi Başkanı) | Yunanistan

·         Koumpis Apostolos | K*VOX Sosyal Merkezi/Rouvikonas ­| Yunanistan

2. oturumun ilk konuşmacısı BASK Ülkesi’nden Rupi Marin gönderdiği görüntülü mesajda BASK Ülkesi’ndeki uyuşturucu sorunu ve buna karşı yürütülen mücadeleyi anlattı ve herkesi emperyalizmin uyuşturucu politikasına karşı ortak mücadeleye çağırdı.

Rupi Marin’in ardından Meksikalı katılımcı Ingrid Pamela Pulido Sanchez söz aldı. Pamela Sanchez konuşmasında emperyalizmin uyuşturucu politikasını ve bunun ülkesi Meksika’daki sonuçlarını anlattı ve şöyle dedi:

“Uyuşturucu, Meksika için 400 binden fazla kişinin katledildiği bir savaş demektir."

Ardından ise Halk Cephesi adına söz alan Harika Kızılkaya şunları söyledi:

“Uyuşturucu sorunu ülkemizde belli düzeyde her donem yer ala gelmişse de bu sorun esasen 90’lı yıllarda adeta patlama yapmış ve bağımlılık dört bir yanda hızla yayılmıştır. (…)

Uyuşturucunun yasak olması sadece görüntüdür. Uyuşturucu yasak değildir. Emperyalistler ve işbirlikçileri uyuşturucu bizzat üretip pazarlamaktadırlar. Uyuşturucu ticareti bir devlet örgütlenmesi ve organizasyonudur. Polis, büyük uyuşturucu sevkiyatına korumalık yapmaktadır. Avrupa uyuşturucu pazarı Türkiye oligarşisi aracılığıyla doyurulmaktadır. En tepeden en aşağıya kadar devlet bu işin içindedir. (…)

Türkiye faşizmi geçmişten bugüne mafyalarla, kontrgerilla örgütlenmeleri ile uyuşturucu pazarını yönetmiştir. (…)

90’lı yıllarla birlikte devrimci hareketin yeniden yükselişe geçmesi, yoksul gecekondu mahallelerinde ortaya çıkan örgütlenme ve potansiyel, oligarşinin korkusunu büyümmüş ve önlemler almaya yöneltmiştir.

Mahalleye, dışardan getirdikleri torbacıları (uyuşturucu satıcısı) yerleştirip koruma altına aldılar. Bunlara karşı tepki gösteren, müdahale eden mahalle halkı ve devrimcilerse polisin hedefi oldu işkencelerden geçirilip tutuklandı. (…)

Türkiye oligarşisi, baştan aşağıya uyuşturucu trafiğinin içindedir. (…)

Bu pisliği ancak devrim temizler. Bugün artık gelinen noktada düzen, düzenin tüm kurumları çürümüş, bataklığın içine gömülmüştür. Halka hiçbir şey veremediği gibi halkın üzerindeki terörünü de arttıracaktır. Kurtuluşun yolu bu pislikle savaşmak ve devrimdir.”

Harika Kızılkaya’nın ardından Sınıfsal Karşı Taarruz temsilcisi yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Uyuşturucu ticareti kapitalist ve emperyalist devletler tarafından organize ediliyor. Amaçları ise yoksul halkları sınıf mücadelesinden uzaklaştırmaktır.  Mafya ve polise karşı mücadele edecek güçlü bir hareket örgütlememiz gerekiyor. Eksarhia Mahallesi, politik mücadele alanı olması dolayısıyla hedef hâline geldi ve polis tarafından uyuşturucu yaygınlaştırılarak halkın direnme gücü kırılmak isteniyor. Örgütlenmekten başka çözüm yok. Mafya ve çetelere karşı mücadele aynı zamanda devlete karşı mücadele demek çünkü arkasında devlet var.”

Filipinli örgüt BAYAN-Avrupa adına söz alan Rafael şunları söyledi:

"Filipinler’de devlet tarafından kaçırılmalar ve katliamlar sonucunda binlerce insan katledildi. Yükselen devrimci mücadeleyi geriletmek için özel bir savaş yöntemi olarak uyuşturucu kullanılıyor. Devletlerin sözde uyuşturucuyla savaş söylemleri gerçeği yansıtmıyor; bu mücadelenin büyümesi bizlere bağlı. İşçi sınıfı ve halkla birlikte büyüteceğimiz mücadeleyle uyuşturucu saldırılarına dur diyebiliriz."

Rafael ayrıca BAYAN-Avrupa olarak, belirlenecek bir günün “Dünya Uyuşturucuyla Savaş Günü” olarak ilan edilmesini önerdi.

Ardından Yeni Sol Akım adına Pavlos Antonopoulos söz aldı. Pavlos Antonopoulos konuşmasında şunları söyledi:

“Daha iyi bir gelecek için uyuşturucuya karşı en güzel ilaç mücadele etmektir. Yunanistan'da sıkıyönetim sonrası demokratik bir hareket yaratıldı. Gençler işçi sınıfı ile birleşti. Sınıfsal mücadele gelişti. Halkın direnişini kırmak için burjuvazi uyuşturucuyu kullandı. Biz, bir savaş içindeyiz. Uyuşturucunun politik bir savaş aracı olduğunu biliyoruz ve durmadan mücadele etmeliyiz. Kapitalistler krizleri arttıkça halk isyanlarını bastırmak için bu tür yöntemleri kullanacaktır. Düzen içi partilerden bu sorunu çözmesini bekleyemeyiz. Dayanışma ve birliğimizle uyuşturucunun karşısındayız."

Pavlos Antonopoulos’un ardından Öğretmenler Sendikası ELME Atina Bölge Sekreteri Kakourou Konstantina şöyle konuştu:

"İşsizlik, yoksulluk, eşitsizlik, düzenin yarattığı sorunlardır. Uyuşturucu ise var olan sorunlara tepki gösterilmesini engellemek için okullara kadar yayılıyor. 2014 yılında Yunanistan’da 2 ton eroin yakalandı ama hiç kimse mahkemeye çıkarılmadı çünkü orada olan 10 kişi öldürüldü. Polis uyuşturucu satımına izin veriyor ve bazen de doğrudan içinde yer alıyor. Öğretmenler olarak görüyoruz ki çok fazla çocuk uyuşturucu kullanıyor. Şu anki hükümet bu soruna çözüm bulmak yerine polis ve mafya aracılığıyla ticari kaynak olarak uyuşturucu satımına göz yumuyor."

Ardından Öğretmenler Sendikası (ELME) Ano Liosion Bölgesi Başkanı Kourniotis Christos söz aldı ve şunları dedi:

“Atina'nın her bölgesinde özellikle Batı Attika bölgesinde binlerce insan uyuşturucu kullanıyor. Toplumsal sorunlar uyuşturucu kullanımını arttırıyor. Bu çok kârlı bir pazar ve devletin ilgisini çekiyor. Ancak bu sorunun sadece bir tarafı. Buna karşı mücadele edenler de var elbette. Okullarımızda eğitim sisteminden başlayarak bilinç bir yaratmalıyız. Hükümetin okulları özelleştirmesine karşı çıkmalıyız. Parasızlık yüzünden insanlar eğitimden mahrum bırakılamaz. Eşitsizliğin sonucunda çocuklar okula gidemiyor ve bu daha büyük sorunlara yol açıyor. Biz eğitimciler olarak yeni bir toplum yaratmalıyız.”

1. günün son konuşmacısı, K*VOX Sosyal Merkezi/Rouvikonas temsilcisi Koumpis Apostolos konuşmasında şunları söyledi:

“Uyuşturucunun arkasında kim var diye bakacak olursak emperyalist devletlerin gizli servislerini görebiliriz. Kirli işleri için büyük fonlar gerekir ve kaynak uyuşturucu ticaretidir. Mahallemizde uyuşturucu mafyasıyla çatıştık; arkalarında devlet vardı ve kurumlarımıza saldırdılar. Böylece devletle mafya ilişkisini açıkça görmüş olduk. Gerekli birlikleri kurmak bizim görevimizdir. Mafyayla olan çatışma sonucu tutuklanan yoldaşlarımız için özgürlük istiyoruz!"

Koumpis Apostolos’un konuşmasının ardından katılımcılarla çekinilen toplu resmin ardından sempozyumun 1. günü son erdi.

Yapılan konuşmalarda ortaya çıkan ortak yan uyuşturucuya karşı mücadelenin zorunluluğu oldu. Neredeyse her konuşmacı kendi ülkesinde uyuşturucunun devlet eliyle örgütlendiğini veya devlet tarafından göz yumulduğunu ve uyuşturucuya karşı ancak ve ancak halkın örgütlenerek mücadele edebileceğini vurguladı. Birinci gün katılımcıları uyuşturucunun emperyalizmin politikası olduğu gerçeğini kabul ettiler ve buna karşı ortak mücadele edilmesi düşüncesinde de birleştiler.

Sempozyumun 1. gününde 7 ülkeden 13 örgüt yer aldı ve 2 oturumda toplam 14 temsilci konuşma yaptı.

Ayrıca sempozyum salonundan kesintisiz olarak canlı yayın gerçekleştirildi.

Katılımcılar sempozyumu örgütlediği için Halk Cephesi’ne teşekkür ettiler. Sempozyumun birinci günü, ikinci gün için yapılan katılım çağrısıyla bitirildi.

 




































































[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.