Devrimci mücadelede bir çınar; adı “Direniş” ve “Zafer” ile anılan destan: TAYAD…
Faşizmin
devrimci mücadeleyi bastırmak ve ülkemizde imha etmeye çalıştığı dönemlerde, 12
Eylül karanlığında meşale gibi yandı TAYAD ve bugün 38’inci yılını geride
bıraktı.
TAYAD’lı
Aileler yine bir yaşını direnişlerle, kampanyalarla karşıladı.
İstanbul Gazi
Mahallesi Cemevi’nde 3 Şubat’ta bir araya gelen TAYAD’lı Aileler, ilk olarak
devrimci mücadelede haksız-hukuksuz şekilde tutsak edilen evlatları Özgür
Tutsaklar’dan gelen mektupları okuyarak programa başladı.
Mektup
okumalarının ardından TAYAD’lı Aileler 38 yıl içinde sürdürdükleri mücadele
geçmişi hakkında anlatımlar yaparak kısa bir tarih anlatımı yaptı. Akabinde de
“TAYAD Korosu” adıyla sahne alan TAYAD’lılar, umudun susmayan-susturulamayan
sesi Grup Yorum’un marş ve türkülerinden seçtiklerini seslendirdi.
“TAYAD
içinde mutluyum…”
Aralıksız süren
program akışında evlatlarını devrimci mücadelede şehit veren ana ve babalar söz
alarak TAYAD ile birlikte tanışma ve mücadele anılarını anlattılar. Genel
anlatımlarda evlatlarının şehitlik süreçlerini, düşmanın evlatlarına yaptığı
işkence ve katliam sonrası yaşadıklarını anlattılar. Bu anlatımlarını bitiren
ana ve babalar “TAYAD içinde mutluyum…” sözleri ile Büyük Aile ile
tanışmaktan duydukları onuru vurguladı.
Yine söz alan
Doğan Karataştan da TAYAD ile ilgili anlatımda bulundu:
"Ben 13
sefer girdim içeri, 13 sefer çıktım dışarı; yirmi dört yıldır TAYAD'lılarla
birlikteyim diyebilirim.
Ölüm
Orucu’ndan çıktık, anne-babamızı tanımıyorum; kendi adıma söyleyeyim
annemi-babamı hiç birisini tanıyamadım. Yani yeni doğmuş bir çocuk gibi hiç kimseyi,
hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Kapıda ailem teslim aldı ve TAYAD'lı Aileler'e
teslim ettiler. O gün bu gündür TAYAD'lılarla birlikteyiz. Armutlu'daydık, o
dönem ölüm oruçlarında yine yoldaşlarımızla birlikteydik. Sonra Abdi İpekçi
süreci yine birlikteydik. Sezai (Demirtaş) abinin emekleri çok fazlaydı.
Her girip
çıktığımızda bizi sahiplenen büyük ailemiz var, bugün 'yasal' olarak kapanmış
olabilir, ama gittiğimiz şu memleketin her yerinde TAYAD'lılarımız var. Bugün
aramızda olmayanlar da var; Sevgi (Erdoğan) abla, kendisinden öğrenmiştim
TAYAD'ı. Kızıyla ben aynı yaştayız aslında, aynı davada da yargılanıyoruz. Kızı
gelmişti, kucaklaşmıştık. Orada anne sevgisi net bir şekilde görünüyordu ve
aynen şunu söylemişti 'Çocuğumla aynı yaştasın ve senle birlikte
yargılanıyoruz. Ne mutlu bana' diyordu. Böyle bir anne sevgisiyle de bizi
sahipleniyordu. Çünkü her mahkememiz olaylı geçiyor, her mahkememizde saldırı
oluyor. Ve O bizim önümüze geçiyordu, O bizi sahipleniyordu. Onların yoldaşı
olmak, TAYAD'lılarla birlikte olmak çok büyük bir onur gerçekten. Elimizden
geldiği kadar bu aileyi büyütmeye çalışacağız.
Bugün
aramızda olmayan yüzlerce TAYAD'lı var, ayrıca çok büyük emekleri olan; Kudi
analar, Sevgi ablalar, Sabahat Karataşlar hepsi TAYAD'ın kurucuları, TAYAD'tan
geçmiş insanlar. Hepsini saygıyla anıyoruz. Bu ailelerimizin de kıymetini
bilmeye çalışıyoruz, Pala Dayı'nın dediği gibi 'çok çalışıyoruz, ama işimiz
çok'. O yüzden işimiz çok, Hüseyinlerimiz var, Nurettinlerimiz var; onların
direnişlerini zaferle taçlandırdığımız zaman en büyük mutluluk bizim oluyor. O
zamanları da kutlarız. Ve 38'inci yaşımıza kutlu olsun."
Anlatımların
ardından TAYAD’ın 38’inci yıldönümü programı, Grup Yorum emekçilerinin
seslendirdiği umudun türküleri eşliğinde çekilen halaylarla sonlandırıldı.