1 mayıs FOSEM Fransa Gebze Hacıahmet Isparta Maraş Mektuplarımızla Tecriti Kıralım Muharrem Karataş Polonya Sevgi Erdoğan Vefa Evi TAYAD Tokat UTMP Zürich adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya açıklamalar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa bağcılar belgesel belçika beykoz beşiktaş boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler galatasaray gazi gençlik gerilla giresun grup yorum gözaltı gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere istanbul isveç isviçre italya izmir işçi meclisi kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba kültür sanat kütahya küçükçekmece kınık kıraç lubnan malatya maltepe mardin mersin munzur muğla nurtepe okmeydanı ortaköy piknik radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler taksim tavır dergisi tekirdağ tiyatro trabzon tuzla türkiye videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi çanakkale çayan çayan mahallesi çağlayan çekmece çerkezköy ömürtepe örnektepe İngiltere İsviçre şiir şiirler şişli

Ayten Öztürk’ten Mektup Var: Adaletsizliğe ve İşkencelere Hep Birlikte Son Verelim


Direnç Çiçeği Ayten Öztürk, AKP faşizminin aciz saldırıları ve komploları sonucu şubat ayında birçok devrimci demokrat ile birlikte hukuksuzca faşizmin cübbeli cellatları tarafından tutuklandı.

Öztürk, yaşadığı adaletsizlikleri sevdikleri-yakınları aracılığı ile tutukluluk öncesi günlük paylaşım yaptığı şahsi Twitter (X) sayfası olan Ayten Öztürk (@FreeAytenOzturk) sayfası üzerinden tekrar ulaştırmaya devam ediyor.

Ayten Öztürk, Özgür Tutsak olarak bulunduğu Kandıra 1 No’lu Hapishanesi’nden gönderdiği mektubu halkımızla Twitter (X) sayfası üzerinden tweet dizisi (flood) haliyle paylaştı.

Direnç Çiçeğimiz Ayten’in 9 Mart’ta yayınlanan-paylaşılan mesajı şu şekildedir:

 

Altı ay boyunca yaşadığım elektrik, askı, falaka, taciz tecavüz girişimlerinden sonra Yargıtay, 'Linç olayını izliyordu' beyanıyla hakkımda verilen 2 ağır müebbet hapis cezasını onaylarsa, ömür boyu tek kişilik bir hücrede tutulacağım.

Yaşadığım süreci bu flood'ta anlatacağım:

2018'de Lübnan'dan kaçırılarak Türkiye'ye getirildim. 6 ay boyunca hakkımda gözaltı kararı olmadan tutulduğum Ankara'daki gizli bir işkencehanede elektrik, askı, falaka, dik bir tabutta saatlerce bekletme, taciz-tecavüz girişimleri dahil olmak üzere her türlü işkenceyi yaşadım.

Bana işkence yaparken “Seni kaybederiz, cesedini bile kimse bulamaz. Seni kimse aramıyor, sormuyor.” diyorlardı. Bu süreçte insanlar üzerine yalan ifade vermem için sürekli olarak tehdit ve işkencelere maruz bırakıldım.

Zorla tutulduğum ve işkence gördüğüm yer, tahminimce resmi bir kurumun alt katıydı. Bunu şuradan anladım: işkence gördüğüm yerin üst katından haftanın belirli günleri topuklu ayakkabı sesleri geliyordu. Ve bir gün bir kadın sesi duydum: “Bugün komisyon gelecek.”

Altı ayın, yaşadığım her türlü işkencenin sonunda ise işkenceciler bana “Seni şimdi bırakıyoruz ama hapislerde çürüteceğiz” dediler. Gözümü bağlayarak beni işkencehaneden çıkardılar. Arabaya bindirdikten sonra kulağıma çok yüksek motor sesinin olduğu bir kulaklık taktılar.

Yaklaşık 1 saat sonra araçtan indirildiğimde bırakıldığım yerin ıssız bir arazi olduğunu anladım. Bu sırada 25 kilo vermiş, ayakta duramayacak haldeydim. Birkaç dakika sonra Ankara Siyasi Şube (TEM) polisleri gelerek hakkımda ihbar olduğunu ve beni gözaltına aldıklarını söylediler, “Senin adın ne?” gibi sorular soruyorlardı bu sırada. Ben yaşadığım halsizliğin etkisiyle tepki veremeyecek durumdaydım. Bana çeşitli isimler sayıp en sonunda “Ayten” dediler, “Ayten” dedikten sonra bir polis “Aaa Ayten'e tepki verdi, demek ki adı Ayten'miş.” dedi.

Gözaltına alındıktan sonra ise kontrol için götürüldüğüm hastanelerde bulunan doktorlar, polislerden çekindikleri için işkence izlerini raporlara yazamadılar. Gözaltı sürecinin sonunda adliyeye çıkartıldım.

Adliyede işkence izlerimi savcıya gösterdiğimizde “Bu benim işim değil, isterseniz suç duyurusunda bulunabilirsiniz.” cevabını verdi (Tabii ki suç duyurusunda bulunduk biz, ‘takipsizlik’ kararı verildi). Delilsiz-gerekçesiz biçimde tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildim.

Hakimliğe çıktığımda halsizlikten avukatıma tutunarak ayakta durabildim. Bu sırada ben 6 ay boyunca işkence görüyorken beni merak eden, her yerde arayan babamın o süreçte vefat ettiğini öğrendim. İşkenceciler “Seni kimse aramıyor.” derken, babam beni ararken ölmüştü...

Hakimlikte de işkence izlerini gösterdiğimde de hâkim, “İsterseniz suç duyurusunda bulunabilirsiniz.” dedi ve hakkımda tutuklama kararı verdi. Tutuklandıktan sonra götürüldüğüm Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi'ndeki gardiyanlar beni içeriye almadılar.

Sincan Hapishanesi'nin gardiyanları, “Raporda hiçbir iz gözükmüyor, bu halde ölürse bizim üzerimize kalır. Ya bu izlerin olduğu bir rapor getirin ya da biz bu kadını içeri almıyoruz.” dediler. Polisler beni tekrar hastaneye götürdü ve ilk kez işkence izleri resmi rapora geçti.

Sincan'da yaklaşık 3 yıl boyunca hiç katılmadığım bir olaydan dolayı tutuklu kaldım. Tutuklu kaldığım dosya, 2008 yılında Okmeydanı'nda bir çocuk tecavüzcüsünün halk tarafından dövülmesinden 2 gün sonra yaralarına etkin müdahale edilmediği için yağ embolisinden ölmesi olayıydı.

Bu dosyada yargılanan bir sanık benim fotoğrafımı göstermiş ve “Bu kadın duruyordu ve linç olayını izliyordu.” demişti. Bu beyan üzerine başka hiçbir delil olmadan, ben olayın azmettiricisiymişim gibi yargılandım ve hakkımda 2 ağır müebbet ceza verildi.

İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 2 ağırlaştırılmış müebbet cezanın ardından, hâkim de kendi kararına inanmamış olacak ki, ev hapsiyle tahliye edildim. Yaklaşık 2,5 sene ev hapsinde tutuldum, bu süreçte bir kez bile adli kontrolü ihlal etmedim.

Ev hapsinde tutulduğum için, beni ararken ölen babamın mezarına bile gidemedim. Hastaneye gittiğim zamanlarda da mahkemeden izin alıyordum. 6 Şubat'tan sonra beni evimden gözaltına alıp komployla tutukladılar. Yine hiçbir delil göstermiyorlardı, çünkü delil yoktu.

Ve şimdi hakkımda 2 ağırlaştırılmış müebbet ceza verilen dosyam Yargıtay'da. Eğer Yargıtay bu kararı onarsa, ömür boyu tek kişilik bir hücrede insan yüzü görmeden tutulacağım. Beni işkencede öldüremediler ama bugün mahkeme kararlarıyla, hukuksuz cezalarla bunu yapmak istiyorlar.

Yaşadığım sürecin en özet haliydi bu anlattıklarım; belki inanamadınız, belki şaşırdınız. Fakat sizin inanmakta zorlandığınız şeylerin hepsini ben hala yaşamaya devam ediyorum. Ve duyarlı tüm insanlara çağrıda bulunuyorum: işkenceye, adaletsizliğe karşı mücadeleyi büyütelim.

Barolara, DKÖ'lere (Demokratik Kitle Örgütleri), devrimci-demokrat insanlara çağrıda bulunuyorum. Bu adaletsizliğe, bu işkencelere hep birlikte son verebiliriz.

Kazanacağımıza dair sonsuz umutla, sonsuz inançla...

Ayten Öztürk

Kandıra 1 No'lu Hapishanesi-Kocaeli

[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.