Dünya büyük bir değişim içinde. Sosyal medya gibi araçlar
sayesinde jeopolitiğin odak noktaları, yüzlerce ya da binlerce kilometre uzakta
olsalar bile toplumsal meselelere daha yakın olan konularla iç içe geçiyor.
Meydanlar, daha iyiye, dayanışmaya doğru değişim ihtiyacıyla birleşen genç ve
yaşlı insanlarla dolu. Bu bağlamın aksine, bu fenomenlerin bastırılması
kaçınılmaz olarak doğrudan ya da dolaylı bir rol oynamaktadır. Bu mantığın
aynası 2015 yılında Türkiye'de, yerel yönetim tarafından bastırılan
geleneklerin değer kazanmasıyla yakından bağlantılı olan onlarca yıllık müzik
kolektifi Grup Yorum'un kültür merkezinin zarar görmesi gibi kanlı örneklerle
yaşandı. Kültür merkezlerinin dağıtılması, üyelerinin tutuklanamsı, iki
üyesinin ölüm orucunda yaşamını yitirmesinin ardından Grup Yorum, 4 farklı
kuşağa yayılan 20'den fazla albümde parıldayan müzikal üretimlerine özgürlük ve
politika değerleriyle uluslararası bir önem kazandı. ''Nemo Rock in Patria'',
grubun birçok ülkeyi kapsayacak bir dünya turnesi vesilesiyle İtalya'da
bulunduğu sırada, mevcut kadronun üyelerinden Sena Erkoç ve Umut Gültekin ile
röportaj yapma onuruna ve fırsatına sahip oldu:
Merhaba Sena ve Umut! İlk ritüel soru ile başlamak
istiyorum: Sizi hiç duymamış birine Grup Yorum'u nasıl tarif edersiniz?
Umut: Biz politik bir müzik grubuyuz, kendimizi böyle
adlandırmayı tercih ediyoruz. Protest ya da devrimci bir grup değil ama politik
bir grup. Grup Yorum'un örgütlü bir grup olduğunu da söyleyebilirim. Sadece
örgütlü değiliz, insanları bir araya getiriyoruz, bazen direnişlere öncülük
ediyoruz, bazen de direnişlerin bir parçası oluyoruz.
Sena: 23 albümümüz var ve 1985'ten beri halk için politik
sanat yapıyoruz ve tüm bu albümler Türkiye'deki ve aynı zamanda dünyadaki
devrimci mücadelenin bir aynası olma özelliğine sahip. Ve bu albümleri
incelediğinizde aslında bu tarihi kendi kulaklarınızla duyabiliyorsunuz,
dinleyebiliyorsunuz.
Müziğinizde birleşme, sevda, özgürlük ve bunun için mücadele
gibi temalardan çokça bahsediyorsunuz. Bu ilhamı nereden aldınız, Türkiye
içinden mi yoksa dışından mı?
Umut: Ülkemiz, özellikle Pir Sultan Abdal gibi ozanlarımız
nedeniyle halk için çok güçlü bir bin yıllık sanat geleneğine sahiptir. Pir
Sultan bir sanatçıydı, aynı zamanda bir direnişin lideriydi ve aradan geçen
yıllara rağmen türküleri hala yaşıyor. Bugün bile sanatçılar onun
repertuarından şarkılar kaydediyor ve seslendiriyor. Bu nedenle Türkiye'de,
daha doğrusu Anadolu'da son bin yılda pek çok direniş yaşandı. Seminerlerimizde
bu konulardan her bahsettiğimizde, direnişin sanatçıya, sanatçının da direnişe
kucak açtığını vurguluyoruz. İşin en ilginç yanı, Ülkemizde'de çok eski
zamanlardan bugünlere, bizlere ulaşan sanatçıların sadece Pir Sultan gibi bir
direnişin içinde yer almış ve neredeyse her zaman onun önderi olmuş kişiler
olması. Grup Yorum bu geleneği sürdürüyor.
Sena: Anlatmak istediğimiz hikâyenin merkezinde kendi
ülkemiz ve onun bağımsızlık düşü var. Google'da “Grup Yorum” diye aratırsanız,
gazeteler veya farklı kaynaklar bizim Inti Illimani ya da diğerleri gibi ''yeni
şarkı'' veya ''protest müzik'' gibi müzik yapan gruplardan etkilendiğimizi
yazıyor. Onlardan etkilenerek yola çıkmadık. Ayaklarımzı kendi topraklarımıza basıyor.
Mahsuni Şerif gibi anadolu ozanlarından etkilenerek yola çıktık, ancak kendi
müziğimizi dünya halklarının yarattıklarıyla ve batı enstrümanları ile
zenginleştirdiğimizi söyleyebiliriz. Latin Amerika'dan Avrupa'ya ve Türkiye'ye
kadar her şeyi uluslararası bir dile bürünen müziğimize entegre etmeye
çalışıyoruz. Grup Yorum'un 1985'te kurulmasının nedeni tam da kendi ülkesinde
yaşanan sorunlara ve umutsuzluğa karşı bir umut olmaktı. Bugün bu umut tüm
dünyaya yayılmakta.
Son zamanlarda çok fazla turne ve seyahat yaptığınızı
duydum! Dünyanın her yerinden birçok insan müziğinizi destekliyor ve birçoğu
sizinle turneye çıkıyor. Dilinizi anlamasalar bile insanlarla nasıl bir bağ
kurabildiğinizi düşünüyorsunuz? Nasıl bu kadar güçlü olduğunu düşünüyorsun?
Umut: Bence bunun nedeni direniş meselesi. Birkaç hafta önce
Donbass'ta konser verdiğimizde kimse sözlerimizi anlamadı. Ama bence mücadele
ve direniş duygusu baskın çıktı. Verdiğimiz politik mesajlarla sözlerimizi
anlamadan da müziği dinleyebilirsiniz.
Sena: Örneğin geçen hafta Suriye'de Şam, Lazkiye ve
Halep'teki üniversitelerde konser başına yaklaşık bin öğrenciyle çaldığımızda,
performans hakkında ne düşündüklerini öğrenmek için onlarla konuşma fırsatımız
oldu. Bize tek bir kelime bile anlamadıklarını ama hepsini hissettiklerini
söylediler. Sanırım bu her şeyi en iyi şekilde özetliyor. Konserlerimiz sadece
şarkı söylenen yerler değil, aynı zamanda siyasi eylemler ve güncel konulara
ilişkin mesajlardır. Tüm bu siyasi görüşlere saygı duyuluyor ve insanlar neden
sanat yaptığımızı ve dilin sorunların en küçüğü olduğundan emin olduğumuzu tam
olarak anlıyorlar. Birçok insan şarkılarınızdaki dili anlamıyor, ama ben bir
şarkıyı anladım, o da ünlü Bella Ciao'nun bir cover'ı olan Çav Bella. Bu bölüme
geri dönmek için onun hakkında konuşmak istiyorum: İtalya ile ilişkiniz nedir?
Sena: Bella Ciao'yu Türkçeye çeviren ilk grup biziz. Şarkıyı
bizim için çok önemli kılan siyasi içeriği, özellikle de insanlarımızın dünyada
faşizme ve emperyalizme karşı direnişte yer alan başka halklarla bağını kurmak.
Bu şarkılar insanları birleştiriyor ve özellikle anti-faşist hareketin çok
geniş olduğu İtalya'da yoldaşların bizi desteklediğini ve bizimle birlikte
mücadele ettiğini görüyoruz. Bu sadece basit bir dayanışma değil, bizimle ortak
mücadeleye bir katkıdır. Birkaç yıl önce İtalya'da bir tur yaptık, hem Roma'da
hem de Sardinya'da, geçen yıl 25 Nisan'da Martano'daydık ... Yani İtalya ile
gerçekten dinamik bir ilişkimiz var. Bizi birleştiren anti faşist mücadelemizin
dinamikleri.
Umut: Sınıfın kardeşliğimiz hakkında net bir görüş sahibi
olmamızı sağlıyor, çünkü her yerde aynı sorunlar ve aynı çözümler var. Önümüzdeki
yıl Grup Yorum 40. yılını kutlayacak! Büyük bir konser planladığınızı
söylemiştiniz. Acaba yıllar içinde içerikte ya da mesajınızı iletme biçiminizde
herhangi bir değişiklik oldu mu?
Sena: Grup Yorum okulunun bir parçası olmaktan gurur
duyuyoruz*, biz bu okulun çocuklarıyız*, yani şu anda yeni nesiliz*. Ve bence
Grup Yorum'un gücü tam da bu: mesajın alınma biçimini güçlendiren ve değiştiren
yeni ve genç kişiliklerin gelmesi, ancak temel içeriğin değişmemesi. Yani siyasi
mesajlar değişmiyor ama insan olarak kendimizi sürekli yeniliyor olmamız müziği
geliştirmemizi ve her tür dinleyiciye açık olmamızı sağlıyor. Rock ya da rap
gibi güncel müzik türlerine de ağırlık veriyoruz. Çünkü bizim için önemli olan
siyasi gerçekleri tüm halka açıklamak. Bu nedenle de kalıba sokulacak bir müzik
tarzımız yok. Devrimci sanatçılık da bizim açımzıdan bunu ifade ediyor.
Umut: Son projemiz bir rap albümü ve bu bizim için çok
önemli çünkü genç nesiller bu tür bir dil konuşuyor. Bu nedenle dinleyicilerimizin
ihtiyaçlarını beslemek önemli. Gençlerin müziği etkilemesine izin veriyoruz ve
kolektife katılan her kişinin getireceği yeni ve yenilikçi bir şey olduğuna
inanıyoruz.
Sena: Ama her şeye rağmen yeni olan her şeyin bağını
geleneklerimize özgü enstrümanlarla harmanlayarak gençleri geleneğimize duyarlı
hale getirmeye çalışıyoruz. Tarihimizi göstererek geleceğimizi kuruyoruz. Dünün
bugünle bağını kuruyoruz.
HABERİN LİNKİ:
https://www.nemorockinpatria.it/2024/05/24/tra-musica-e-militanza-con-i-grup-yorum/