13 Mart'tan beri süresiz açlık grevinde olan Haydar
Demiray'ın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine eşi tarafından adalet
bakanlığına yapılan, Haydar Demiray’a yönelik tek tip elbise dayatmasından vaz
geçilmesi, sevk talebinin kabul edilmesi ve açlık grevinde olduğu için yaşamsal
önemi bulunan B1 vitaminin herhangi bir kısıtlama olmaksızın, tıbbi
gerekliliklere uygun şekilde kendisine verilmesi talepli başvuruya Düsseldorf
Hapishane idaresi tarafından ciddiyetsiz ve gerçeği yansıtmayan bir cevap
verilmiştir.
Düsseldorf Hapishane idaresi verdiği cevapta; “Eşiniz yerel
cezaevi sağlık servisiyle yakın temas halindedir. Şu anda hayati tehlike söz
konusu değil. Talep edilen B1 vitamini tıbbi endikasyon olmaksızın sağlık
servisi tarafından mahkuma verilmiştir.” Şeklinde gerçeği yansıtmayan ifadelere
yer verilmiştir.
Haydar Demiray bugün itibariyle açlık grevinin 79.
günündedir ve B1 vitamini kendisinin ve eşinin ısrarlı talepleri ve yaratılan
kamuoyunun etkisiyle ancak 48. günden itibaren kendisine verilmeye
başlanmıştır. Yani Haydar Demiray’a uzun süre B1 vitamini verilmemiş, üstelik
su ve şeker alımında da hapishane idaresinden kaynaklı sorunlar yaşamıştır.
Bunun sonucunda, uzun süreli açlığa, B1 vitaminin geç ve eksik alınmasına, su
ve şeker alımında yaşanan sorunlara bağlı olarak sağlık durumu hızla kötüleşen
Haydar Demiray baş dönmesi, denge sorunu gibi sorunlar yaşamaya başlamıştır.
Dolayısıyla hapishane idaresi tarafından yapılan “Haydar Demiray’ın hayati
riskinin bulunmadığı” şeklindeki açıklamanın gerçeği yansıtmadığı açıktır.
Hapishane idaresi, Haydar Demiray’ın ve eşinin tek tip
elbise dayatmasına son verilmesi ve sevk talebiyle ilgili olarak da “Kuzey
Ren-Vestfalya Eyaleti Cezaevi Yasası hapis cezası bağlamında kıyafet nedeniyle
infaz planından sapma halinde nakil öngörmemektedir. Buna göre, şu anda bir nakil
belirtilmemiştir.” diyerek, son derece basit, haklı ve meşru talebi “mevzuat”
gerekçesiyle reddettiklerini belirtmiş ve meşrulaştırmaya çalışmıştır.
Ancak bu uygulama birçok bakımdan insan haklarına ve
evrensel hukuk kurallarına da aykırıdır.
Her şeyden önce, her ne gerekçeyle olursa olsun, kişiye
zorla tek tip elbise giydirilmesi veya bu yönde dayatmada bulunulması bir
işkence yöntemidir.
Ocak 2016'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda revize
edilen –Nelson Mandela Kuralları olarak da bilinen- “Mahkumlara Muamelede
Standart Asgari Kurallar” başlıklı düzenlemede mahkumların kendi kıyafetlerini
giymelerine izin verilmemesi halinde iklime ve sağlık koşullarına uygun
giysilerin tedarik edilmesi, bu giysilerin de "aşağılayıcı ya da küçük
düşürücü olmaması" gerektiği belirtilmektedir.
Bunun anlamı, tutuklu ya da hükümlü dahi olsa, kişiye zorla
tek tip elbise giydirilmesinin aşağılayıcı ve küçük düşürücü olduğudur. Çünkü
bu uygulama, kişinin sadece “kıyafetlerini serbestçe seçme özgürlüğünü” elinden
almak değil bununla birlikte onu kimliğinden, kişiliğinden soyutlamak amacını
da taşımakta, böylece kişinin düşüncelerini zorla değiştirerek onu küçük
düşürme, aşağılama sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle uygulamanın Nelson
Mandela Kurallarına aykırı olduğu, dahası bir işkence yöntemi olduğu açıktır.
Kısaca tek tip elbise dayatması, insan onuruna, hukuka ve
ahlaka aykırıdır ve bir işkence yöntemidir. Haydar Demiray işte bu işkenceyi,
insan onuruna, hukuka ve ahlaka aykırı Tek Tip Elbise giyme dayatmasını kabul
etmediği için açlık grevindedir. Alman devleti, Adalet Bakanlığı ve Düsseldorf
hapishane idaresi Haydar Demiray’a yönelik tek tip elbise dayatmasından yani
işkenceden bir an önce vaz geçmeli ve sevk talebini derhal kabul etmelidir.
Aksi halde Haydar Demiray’ın yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak her türlü
tehlikeden ve olumsuzluktan birlikte sorumlu olacaklardır.
TEK TİP ELBİSE DAYATMASINA SON VERİLSİN!HAYDAR DEMİRAY’IN TALEPLERİ KABUL EDİLSİN!30.05.2024