Direnişinin 250’inci gününde vasisi olan TAYAD’lı Lerzan
Caner’le telefon görüşmesi yapan Kaya, hapishanede yaşadığı keyfi baskıları ve
durumunu anlattı.
Nurettin Kaya ve Lerzan Caner’in telefon
görüşmesinden:
Nurettin Kaya: İyi olmaya çalışıyoruz,
bizde değişen bir şey yok. (…)
'Yaşıyor musun, nefes alıyor musun, çemkiriyor musun?'
diye iki saatte bir geliyorlar, kontrol ediyorlar. Biz de insanlar rahatsız
olmasın, bütün yaşamları zehir olmasın diye yatağı mecburen alt kata taşıdım,
orada yatıyorum şu anda.
Lerzan Caner: Alta siz indirdiniz yatağı
yani?
Nurettin Kaya: İndirdik, çünkü görmezlerse
kapıyı açacaklar, her iki saatte bir kapıyı açmak yaşamın zehir olması tamamen
uykusuz ve bitap düşmelerine neden olur. Böyle bir şey olmaktansa ben yatağı
aşağıya indirdim, şimdilik yerde yatıyorum.
Bari hastane yatağı, şu ortopedik yatak sorunu çözülene
kadar bir yatak koyayım da yer çekmesin diye. Ona da 'bakacağız' dediler de ne
zaman bakarlar ne yaparlar ne ederler bilmiyoruz.
Bunlar sorun çözümü noktasında çok mahir insanlar değil,
biliyorsunuz yani. Halâ hiçbir şey çözme noktasında bir adım atmış, bu noktada
da çok fazla zeki oldukları da söylenemez.
Biz de çözümler üretmeye çalışıyoruz, ama bakalım bu
çözümler nereye kadar kâfi gelecek bilmiyoruz.
İlerleyen günlerde, yani şimdi görüntü… Şimdi farklı bir
şey çıkartırlar, çıkartırlar da çıkartırlar.
Şimdi de soruyorum 'Neden bakanlık yeni bir talimatname
gönderdi, kaygı mı endişe mi?' diye. Yani bu kadar kaygı-endişe duyuyorsanız
sorunu çözsünler yani.
Sorun çözülene kadar sürekli böyle şeylere başvurmak daha
mı iyi?
