Anna Busl, bir önceki duruşmalara gelen bilir kişinin
anlatımlarından ve daha önce kendilerinde sunduğu belgelerden yola çıkarak,
Türkiye'de 12 Eylül'den bu yana sistematik faşizm olduğunu açıkladı. Bu nedenle
de Özgül Emre, İhsan Cibelik ve Serkan Küpeli ‘ye açılan 129B davanın
düşürülmesini talep etti.
Daha sonra Özgül Emre'nin avukatı Ahues bir açıklama ve
talepte bulundu. Özgül Emre hakkında Verfassungsschutz tarafından yazılan bazı
raporların altında eski Verfassungsschutz'un başkanı Hans Georg Maaßen'nın
imzası olduğunu vurguladı. Maaßen ise faşist ve ırkçı parti Afd ile
bağlantıları ortaya çıkınca başkanlıktan atılan şimdi ise faşist ve nazı olduğu
ispatlanan ve hakkında soruşturma açılan bir kişidir. Bu faşistin imzası olan
raporların tarafsız olmadığını bu anlamda da delil olarak kullanılmaması
gerektiğini vurgulayarak, bu belgelerin dosyadan çıkarılmasını talep etti. Aynı
zamanda açıklamasında Verfassungsschutz'un Nazi tarihini ve şaibeli bağlantı ve
ilişkilerini anlattı.
Özgül Emre de kendi açıklamasıyla bu talebi destekledi;
"Geçen yıl Potsdam'da Hitler'in iktidara gelişini
hatırlatan bir toplantı yapıldı. Afd üyelerin, bilinen Nazilerin ve tekel
temsilcileri bir araya geldi. Amaç; Neonazi düşünceleri yaymak ve iktidarı
almak. Bu toplantıyı bağımsız medya tarafından toplantıdan bir yıl sonra
öğrendik. (...) Verfassungsschutz muhtemelen o dönem, Ekmek ve adalete aç
insanların sesi olmak isteyen anti-faşist ve anti-emperyalistleri izlemekle
meşguldü. (...) Bizler 2 yıldır tutsağız. Tecrit altında kalıyoruz. Görüşe
giderken bile 4 adımlık kabinde cam kabin bölmesi olmasın rağmen yanımda iki
görevli, ziyaretçimin yanında bir tercüman iki görevli bir Bka polisi bulunuyor.
İçeride küçücük bir görüş kabini için bile 4 görevli ayarlanabiliyorsa,
dışarıda kim bilir kaç görevli vardır. (...)
Gazze'de insanlığa karşı suç işlenirken, Almanya İsrailli
destekliyor ve buna tarihsel olarak mecburuz açıklaması yapıyor. Neye mecbur
Almanya?
Kalbim Filistin’dir katledilen dünya halklarıyla...
Eğer tarihsel bir zorunluluk varsa, bu tarihte 52 milyon
insanın katillerini cezalandırmak değil mi?
Yoksa savaşlar için silah satmak finansal destek mi? (...)
Neo Nazilerin konserler festivaller yapmasına müsaade etmek
mi? Neye mecbur Almanya?
Afd bugün Almanya'da 2. Güçlü parti hatta bazı bölgelerde
birinci.
Bu geçmişten bugüne işleyen siyasetin sonucu. Solingende
geçenlerde yaşanan kundaklama 2.Solingen diye anılıyor. Duesseldorf’a yaşanan
patlama kundaklama ve ölenler...on binlerce saldırının sebebi bu politika ve
cezalandırmama kültürü. (...)
Maaßen beni neden ilgilendiriyor.
Benim demokratik eylemlerden yargılanmak, basın özgürlüğü. Cenazelere
katılmak, düşünce özgürlüğü; "düşünüyorsam öyleyse suçlusun" diyen
Maaßen böyle benim karşıma çıktı. (...)
Potsdam'da konuşulanlar; Vatandaş olmayanlar kolayca sürgün
edilebilir ama vatandaş olanlar ne olacak. Onları sürgün etmek anayasaya da
aykırı. O zaman önce Anayasa değiştirilecek. Bunun için ise önce Anayasaya
güvensizlik yaratmak gerekiyor sonra tamamen yok sayarak hayata geçirilecek.
Peki kim yapacak? Geçmişte Goebbels'in yaptığını kim yapacak? Çok düşünmeye
tartışmaya gerek yok. Hans Georg Maaßen.
Dünden bugüne bu düşüncelerin savunucusu olmuş, bunun
üzerine kitaplar yazmış, Verfassungsschutz başkanı olmuş ve zevk ile Türkiyeli
devrimcilerin kriminalize edilmesini hazırlıyor. O düşünüyordu; bizim
demokratik haklarımızı kullanmak suç sayılıyordu. O düşünüyordu; Neonazilerin
katliamları eylemleri oluyordu. O düşünüyordu; ben örgüt üyesi oldum ve hatta
sorumlu oldum. Kanıt mı? Ne kanıtı? Kanıt onun düşüncesiydi. Kanıt ne için
lazım ki bu şekilde dün yaptık oldu, bugün de olur. Ve oluyor tabi. 2 yıldır
tutsağız. Tecritteyiz. (...)
Hans Georg Maaßen
sadece ırkçı ve faşist değil, yedek Afd kuran Hans Georg Maaßen, Goebbels'in
devamcısı onun görevini misyon edinmiş. 52 milyon insanı katledilen
düşüncelerin savunucusu. (...) Bu anlamıyla Hans Georg Maaßen Vatana İhanetten
tutuklanmalı. Faşizm bir daha asla diyen onurlu hakimleri göreve çağırıyorum.
Onun imza attığı tüm dosyalar bağımsız bir heyet tarafından
incelenmeli. Onun elinin değdiği dosyam derhal düşürülmeli ve biz serbest
bırakılmalıyız.
Sadece adaletin geç de olsa sağlanması için değil,
insanların anayasaya tekrar güvenini kazanmak için asıl olarak. (...)
Artık dün sol olduğunu iddia edenlere de sıra geldi.
Demokrasiden bahseden, örgütlenen hatta SPD, Yeşillerin bile can güvenliği için
anti-faşistler tek barikattır. Bizi anti-faşistleri tutsak ederek, halkı da
savunmasız bıraktılar. Naziler serbest dışarıdayken, biz neden hala tutsağız?
(...) Taleplerim;
1-Hans Georg Maaßen Vatana İhanetten tutuklansın!
2-Dosyaları bağımsız bir heyet tarafından incelensin!
3- Bizim dosyamız düşürülsün ve serbest bırakılalım!"
Özgül Emre'nin açıklamasına cevap olarak Savcı Ralf Setton;
"bu tiyatroya komplo teorilerine artık son verilsin" diyerek polemik
yapmaya başladı. Maaßen'nın dosya ile alakası olmadığını sadece eski başkan
olarak belgeleri imzaladığını her hangi bir tanık konumda olmadığını söyledi.
Bu konuşmaların ve taleplerin bu anlamda dava ile bağlantılı olmadığını iddia
etti. Olsa bile belgelerin içinde yazanların etkisini düşürmediğini savundu.
Duruşmanın sonlarına doğru Özgül Emre'nin avukatı Yener
Sözen, bir dilekçe daha vereceğini duyurdu. Daha kaç dilekçenin dava boyunca
geleceğini soran hakim; "Ben davanın hızlanması için anlaşmamızın gereğini
yaptım. Sıra sizde" diyerek, tutsakların suçlarının bir kısmını kabul
etmesini istedi. Süresiz açlık grevi daha devam ederken hakim böyle bir
teklifte bulunmuştu. Siz suçlamaların bir kısmını kabul edin, biz de Türkiye
ile ilgili bir bilir kişi davet edelim. Denilmişti. Oysa bu anlaşmayı tutsaklar
bu şekilde kabul etmediklerini çoktan açıklamışlardı.
Özgül Emre'nin avukatı Ahues ayrıca dijitallerin, heyete
ilettiği tüm açıklama ve dilekçelere rağmen hala delil olarak kullanılmasını,
bu konuda tüm taleplerinin reddedildiğini kabul etmeyeceğini ve bununla ilgili
tekrar açıklamalar yapmak istediğini ve bir bölümünde bilir kişi davet etmek istediğin
açıkladı.
Savcı tarafından Özgül Emre'nin "Ferza" olduğu
iddia ediliyor. Dijitallerde geçen yazışmalarda ise Ferza adlı kişinin
bacağında bir yanık izi olduğu söyleniyor. Avukatlar, Özgül Emre'nin bacağında
her hangi bir yanık izninin olmadığını kanıtlayarak, bu komployu boşa çıkarmak
istiyorlar. Bunun için bir doktor raporu almak istediklerini açıkladılar. Özgül
Emre de "gelsin hakim kendisi de baksın isterse!" Dedi. Hakim
hapishane doktorunun bakmasını, her hangi bir özel doktor için para
ödeyemeyeceklerini söyledi. Hapishane doktorunun bakması Avukatlar ve Özgül
Emre tarafından kabul edildi.
En son savcı davaya Meriç şehitlerini ve çağlayan eylemini
de dosya olarak eklemek istediğini bir kez daha yineledi. Duruşma saat 15:30 da
sonlandırıldı. 12 Haziran iptal edildi ve bir sonraki duruşmanın 19 Haziran'da
saat 9:30 da olacağı ilan edildi.
Özgül Emre duruşmadan sonra bir kez daha seyircilere
seslendi. "Nurettin Kaya Onurumuzdur!" Dedi.
ÖZGÜR TUTSAKLAR ÖZGÜL EMRE, İHSAN CİBELİK VE SERKAN
KÜPELİ ONURUMUZDUR!
129 B DAVASI DÜŞÜRÜLSÜN!
EMPERYALİZM BİZİ DEĞİL, BİZ EMPERYALİZMİ YARGILAMAYA
DEVAM EDECEĞİZ!