Belçika'nın Liege şehrinde faaliyetlerini sürdüren Halk-Mer'de 29 Eylül günü bir panel düzenlendi. Panelin konusu "haklarımız" idi.
Avrupa'da ve ülkemizde yaşadığımız hukuksuzlukların
anlatıldığı panelde bu hukuksuzluklar karşısında "biz ne yapmalıyız"
konusu işlendi.
Avrupa devletlerinin bir çoğu oturum hakkı iptalleri
haklarımızı kullanmamamız için kullanıyor. Oturum hakkı tehdit ve şantaj aracı
olarak kullanılıyor. Kesinlikle düşünce özgürlüğüne yapılan bu saldırılara
sessiz kalmamalı, sinmemeli, susmamalıyız. Zaten yapılan bu hukuksuzlukların
sebebi susturmak ve sindirmektir. Bu
hukuksuzluklar karşısında örgütlü olmamız, mücadele etmemiz gerekir.
Ülkemize gidiş gelişlerde AKP polisinin sorgulaması, tehdit
etmesi AKP'nin acizliğini, yönetememe krizinin geldiği noktayı göstermektedir.
Peki bu acizliğe karşı biz ne yapacağız:
Bir kere şunu bilmeliyiz ki AKP polisinin yurtdışından
insanlara yaşadıkları yerle ilgili soru sorması hukuksuzdur. Kesinlikle soru
soramaz. Böylesi durumlarda cevap vermemeli, sizi ilgilendirmez demeli ve
derhal bir avukat çağırmalıyız. Herhangi bir kaygıyla polisin sorduğu herhangi
bir soruya vereceğimiz herhangi bir cevap polisin kurduğu tuzağa düşmeye sebep
olabilir. Hukuki olarak bizim hiç bir soruya cevap vermek zorunluluğumuz
yoktur!!! Bu çerçevede TCK'nun yasaları ile ele alarak anlatılan hukuksuzluğa
karşı neler yapılması gerektiği konuşulan panelde asıl soru soruldu:
Faşizm her türlü keyfiliği yapar. Yönetme krizi
derinleştikçe kendi yasalarını ayaklar altına alır. Yasalarına uymadığında biz
ne yapmalıyız? Bize bu hukuksuzluğu yapan, katil, hırsız, yağmacı, uyuşturucu
kaçakçısı, tecavüzcüleri kollayan, çocuk
tecavüzcülerini kollayan ama buna karşılık en onurlu en namuslu gençlerimizi
hapislere dolduran... yani ülkemizde her türlü adaletsizliğin sorumlusu AKP
iktidarı... Bu keyfilik karşısında sinecek miyiz, yoksa mücadele etmeye devam
mı edeceğiz? Bizler iyi şeyler için mücadele ediyoruz. Açlık yoksulluk olmasın,
çocuklar çalışmasın oyun oynasın, gençlerimiz hapislerde çürümesin, depremlerde
onbinlerce canımız toprak altında kalmasın, sokak ortasında öldürülmeyelim,
doğamız katledilmesin, yer altı yer üstü kaynaklarımız talan edilmesin...
bunları savunduğumuz bunlar için mücadele ettiğimiz için baskıya uğradığımız
unutulmamalıdır. AKP faşizmi sinerek bu insanlık için mücadelemizden bizi
uzaklaştırmak istemektedir...
Soruların sorulduğu, insanların düşüncelerini dile getirdiği
panel yaklaşık olarak 2 saat sürdü.