Grup Yorum 'u yalan, komplo ve iftiralarla
terörize etmeye çalışmak Emperyalizmin sanatımızın karşısındaki çaresizliğidir.
Almanya'nın suç
örgütü "ANAYASAYI KORUMA ÖRGÜTÜ" ne yapmaya çalışıyor?
Biz, halkımıza
dünya halklarının baş düşmanı olan emperyalizmin ne yapmaya çalıştığını ve
bizim neden suç örgütü dediğimizi belgeleriyle tek tek anlatacağız.
Biz rahatız, kendimize güvenimiz tam. 39
yıllık tarihimiz boyunca ne yediğimiz ne içtiğimiz halkımızdan ayrı
gitmemiştir. İlk kurulduğumuz günden bugüne her notamız ekmek kavgasına, her
sözümüz bağımsızlık mücadelesine çağrı olmuştur. Ağızdan çıkmış bir kere o söz
“and olsun” diye. Meydanlarda milyonlarca kez yankılanmış “tam bağımsız Türkiye”
düşlerimiz. İşte tarih, işte halk, yenilmezliğin yapı taşları. 1985’ten bu yana
temelleri sağlam, yıkılmaz bir bina örülmüş. Gökdelenler ne kadar devasa ve güvenli
görünseler de, bir depremle yıkılır ve yok olurlar.
Ama bizim
binamız yıkılmaz, yok olmaz. 80 milyon halk yok olamaz. İşte bu yüzden grup
yorum da yok olamaz. Çünkü, Grup Yorum halktır. Bizim binamız halk, halktan
örülmüş. İdeolojimizle sağlamlaşmış. Binamızın çimentosu ezilen halkların hesap
sorma bilinci ve öfkesiyle karılmıştır.
“BU SES HİÇ
SUSMAYACAK”
Dinleyicilerimize
müjde, düşmanlarımıza dert olsun.
39 yıldır
sanatımızla siyasi gerçekleri anlatıyoruz. Sanatımız politik, bunu ne gizledik
ne de inkar ettik. Her yerde bas bas bağırdık, sanat politik olmalıdır diye.
İdeolojik olarak devrimi ve devrimci yaşamı benimsedik bunu günlük yaşamımızın
doğal bir parçası haline getirdik. Söylediklerimizle yaptıklarımız hep uyum
içindeydi.
Bu uğurda
ölümsüzleşen devrim şehitlerinin kahramanlık destanlarını yazdık. Giyimimizden
kuşamımıza, bakışımızdan dilimize kadar kendimizi hep daha ileri taşımak
amacıyla eğittik. Halk kültürüne sahip çıktık ve devrimcileştirdik. Burjuva
kültürüne karşı ise cepheden tavır aldık. Bunun için ağır bedeller ödedik ve
ödemeye devam ediyoruz.
Her adımımızı
devrimci değerlere sarılarak attık. Her cümlemizi halkımızı yücelterek kurduk.
Milyonlar olduk. Grup Yorum Anadolu’nun ve bütün dünya halklarının duygu ve
düşüncelerini ifade eden bir orkestradır. HALKIN ORKESTRASI. Çünkü 1985'ten bu
yana orkestramızın tek şefi HALK.
Halkımız iki yiğit komutan yetiştirdi. Birisi
İbrahim Gökçek, diğeri Helin Bölek. Yiğitlerine ‘‘7 notanın KOMUTANLARI “diye
seslendi. Artık notaların bir komutanı var. Grup Yorum emekçileri HELİN BÖLEK
ve İBRAHİM GÖKÇEK.
ALMANYA
EMPERYALİZMİ BİZİ KRİMİNALİZE EDEMEZ
ALMAN
EMPERYALİZMİNİN SUÇLARI:
Anayasayı koruma
örgütü 2023 yılı için hazırladığı yıllık raporunda Grup Yorum' un terör
propagandası yaptığını belirterek iftiralarda bulunmuş.
Neye ve kime göre terör propagandası yapılmış?
Terör nedir, terörist kimdir? Bu sorular beliriyor beyinlerimizde. İnsanı
hayvanlardan ayıran en temel özellik aklıdır. Biz aklımızı kullanmaktan,
düşünmekten ve doğruları söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Terör Yunancadan türemiş
bir kelime ve Türkçe dil kurumuna göre "tehdit, korku yaymak"
anlamlarını taşıyor. Peki o zaman, soruyoruz; dünya halklarına korku salan,
dünya halklarını tehdit eden kim? Grup Yorum emekçileri mi? Helin mi? İbrahim
mi? yoksa emperyalizm mi? faşizm mi? Bizler SOMA 'da 301 madenci
katledildiğinde oradaydık. İbrahim Gökçek bizzat oradaydı. Şirket sahipleri,
güvenlik önlemleri almadıkları için, daha çok kar elde edebilmek için
katlettikleri madencilerin yakınlarını tekmelerken tatbiki yumruklarımız
sıkılıydı. Öfkemiz acımız kadar büyüktü. Sığmadı öfkemiz bedenimize ve
"SOMA İÇİN" bestemizi yaptık. Öfkemizi ve acılarımızı ezgilerimizle
anlattık. Atılan tekmelerin hesabını soracağız, unutmayacağız, affetmeyeceğiz
dedik. İşte bu söz ve müzik terörizm oluyor. Berkin, Sivas, Roboski, Filistin,
devrim, örgüt, adalet, bağımsızlık, yozlaşma bu saydığımız kelimelerin hepsi
terör potansiyeli taşıyor.
Irak ‘ta, Afganistan
‘da, Suriye ‘de halkları canice katletmek, bombalar yağdırmak, yeraltı yerüstü
zenginliklerini yağmalayıp ülkeleri işgal etmek ise ‘‘demokrasi ‘‘oluyor. 8
binden fazlası çocuk olmak üzere 40 bini aşkın Filistinliyi katletmek ve bunu
yeğlemek günümüzün demokrasi anlayışına güller dağıtıyor. Bosna Hersek'te,
Irak'ta yüzbinlerce kadının ırzına geçmek, bütün bir ülkenin kadınlarını hamile
bırakmak ‘‘demokrasi ‘‘oluyor.
Kime, neye
göre? Bütün dünyayı kan gölüne dönüştüren, halkların kanını emerek nefes alan
günümüzün egemenleri, tekeller için "ekmek, adalet ve bağımsızlık"
isteyen her canlı, hangi mezhepten, hangi milliyetten, hangi dinden olursa
olsun ve bu uğurda örgütlü mücadele eden ‘‘teröristtir. Bütün mesele
emperyalizme ve faşizme karşı olup veya olmamak. Ses çıkaran herkes ‘‘terörist ‘‘damgası
yemeye mahkumdur. Ya emperyalizmin uşağı olacaksın ya da emperyalizme karşı
mücadele edeceksin, üçüncü bir yol yoktur. İtaat ediyor musun, etmiyor musun?
Biz etmeyeceğiz ve bu tanımı kabul etmiyor emperyalizme geri iade ediyoruz.
Asıl terörist dünya halklarını açlığa yoksulluğa ve adaletsizliğe mahkum
edenlerdir. Emperyalizmdir.
‘‘Federal
Anayasayı Koruma Teşkilatı ‘‘kimdir?
Almanca:
Bundansam für Verfassungsschutz (BfV) iç güvenlik ajansı olarak geçer.
İkinci başkanı
SİNAN SELEN isimli bir Türk’tür.
Almanya,
insanlık tarihinin utançla andığı en kanlı sayfaları yazmıştır. Herkesin kabul
ettiği gibi, lanetli bir terör devletidir. Hitler'i çıkarmıştır. Ve Hitler'i,
faşizmi tarihe gömmek herkesten önce Alman halkının görevidir. Alman
emperyalistler bugün de, ırkçılığın hamisi ve en büyük destekçisidir. Tam bir
polis devletidir. GSG-9 adlı terör örgütü aracılığıyla gerektiğinde hiçbir
hukuk normunu tanımamaktadır.
-Alman
emperyalizmi, Yugoslavya ‘yı yıkmak üzere en yoğun altyapı faaliyetlerini
yürüttükten sonra denizden abluka altına almak üzere donanmasını da gönderdi,
1993‘te Bosna Hersek üzerinde uçuş yasağını sağlamak için hava kuvvetlerini
harekete de geçirdi. 1998‘de Sosyal Demokrat ve Yeşiller koalisyonunun
tornadolarla Bosna’yı bombardımanında 2000 sivilinin öldürülmesinde sorumluluğu
var.
-Alman
emperyalizmi 1700 asker Somali ‘ye, 3000 asker Bosna ‘ya, 4000 asker Kosova’ya,
Kongo ‘ya, Afganistan ‘a, Çat ‘a ve de Türkiye’ye gönderdi. Sadece asker değil,
aynı zamanda silah, cephane, mühimmat da gönderiyor.
-1999’da Sosyal
Demokrat-Yeşiller koalisyon hükümeti, Alman federal ordusunun NATO’nun saldırı
savaşlarında yer alması kararı aldı.
-Ocak 2013‘te
Federal Orduya ülke içinde de askeri eylem yapma izni çıktı. Almanya ‘da olası
karşı hareketleri bastırmak için de orduyu kullanmaktaki engeller böylece
kaldırılmış oldu.
-Almanya'nın
Türkiye'de 9000 şirketi var. Ülkemizdeki sömürü ve zulümden en az Amerikan
emperyalizmi kadar sorumlu. Türkiye ve Almanya arasında askeri, ekonomik,
ticari onlarca ikili anlaşma imzalanmıştır.
-Almanya, ABD
dışında en çok ABD üssü barındıran ülke unvanını taşıyor, 87 tane Amerikan üssü
var.
-Almanya bir
fuhuş ülkesidir, Avrupa'nın genelevidir. Almanya'da tamamı kayıt altına
alınmadığı için 200 bin ila 700 bin arasındaki kadının fuhuşta çalıştırıldığı
tahmin ediliyor. ABD'de 500 bin kadının fuhuşta çalıştırıldığı düşünüldüğünde
mevcut rakamın dünya genelinde çok yüksek bir rakam olduğu anlaşılacaktır.
Almanya'nın fuhuştan elde ettiği gelir 14.5 milyar Euro. 2011 yılında
Almanya'nın silah ticaretinden geliri 10.8 milyar Euro. Fuhuş Almanya'nın en
büyük gelir kaynağıdır.
-Ortadoğu'ya yönelik planlar içinde olan
Almanya, özellikle Güney Kürdistan'da yer edinebilmek için çeşitli oyunlar
peşindedir.
-Türkiye'deki
faşist rejimin destekçisi durumundadır. -Alman emperyalizmi bugün ABD, Fransız,
İngiliz emperyalizmiyle birlikte dünya halklarının ve proletaryasının
sömürülmesi, baskı altında tutulması ve işkencelerin birinci dereceden suç
ortağıdır. Faşist rejimlerin işkence teşkilatlarına eğitim, lojistik, silah ve
teçhizat sağlamaktadır.
-Anti-emperyalist
RAF örgütüne yönelik yüzlerce kez saldırı düzenlemiş, önder kadrolarını
katletmiştir.
-Alman halkının
faşizme karşı sağduyusunu hiçe sayarak özellikle Ortadoğulu anti-faşist
kurtuluş örgütlerini yasaklamakta, devrimci avı yapmaktadır.
-Alman cezaevlerinde yıllardır ağır baskı
koşulları hüküm sürmekte, işkence ve infazlar yapılmaktadır. Uluslararası Af
Örgütü'nün 1995 yılı raporunda da karakollar ve cezaevlerinde işkence yapıldığı
belgelenmiştir.
-Yabancılara
karşı saldırıları örgütleyen Neo-Nazi teşkilatların arkasında Alman
emperyalistleri vardır. Anayasayı Koruma Örgütünün desteğini aldığı kanıtlanan
Naziler ırkçı saldırılarda onlarca yabancıyı katlettiler.
-Alman tekelleri yılda en az 260 bin göçmen
işçiye ihtiyaç duyuyor. Alman tekellerinin en büyük sorunu ucuz iş gücüne olan
ihtiyaç. Bu ihtiyacı karşılamak için Almanya Federal Hükümeti 1 Mart’ta
yürürlüğe girecek olan Nitelikli İş Göçü Yasası hazırladı. Bu yasa Avrupa Birliği
üyesi olmayan ülkelerden de kalifiye iş gücünün Almanya’ya gelişini ve
çalışabilmesini kolaylaştırıyor. İşte bu temelde ülkelerindeki savaş, faşizm ya
da sömürüden dolayı Almanya'ya gelen yabancı ve mülteciler aynı zamanda
ırkçıların saldırısına uğruyor. Almanya'da ırkçılık devletten bağımsız
değildir. Emperyalist Almanya'da Naziler hiçbir zaman yok olmamış, yeraltında
ya da açıktan örgütlenme ve saldırılar düzenlemeye devam etmişlerdir.
-Irkçı, milliyetçi parti olan NPD 1964’de
kuruldu. Bugüne kadar çeşitli dönemde yasaklanma dilekçesi verilmesine rağmen,
Alman Anayasa Savcısı tarafından engellenerek, yasaklanmadı. NPD devletten
parti olarak 2012 yılında 1,436 Milyon Euro yardım almıştır.
-Almanya’nın Mölln kentinde, 23 Kasım 1992
tarihinde gerçekleşen Nazi saldırısı sonrasında Bahide Arslan, Yeliz Arslan ve
Ayşe Yılmaz katledildi.
29 Mayıs 1993’de de Solingen’de Genç ailesinin
oturduğu ev Naziler tarafından kundaklandı. Faşistler 9 yaşındaki Hülya Genç,
12 yaşındaki Gülistan Öztürk, 18 yaşındaki Hatice Genç, 27 yaşındaki Gürsün
İnce ve 4 yaşındaki Saime Genci katlettiler.
-Faşist parti NSU içinde yer alan ve faşist
ırkçılar 167 civarında yabancıyı öldürmüş, yüzlerce kişiyi yaralamışlardır. Bu
bile Almanya ‘daki Nazilerin ne kadar örgütlü olduğunu göstermektedir.
-1990‘dan beri NSU üyesi Nazi katiller Uwe
Böhnhardt, Uwe Mundlos und Beate Zschaepe Thüringen‘de aktif faaliyet
yürütmüşlerdir. NPD ile bağlantıları vardır ve Thüringer Heimatschutz -THS
(Vatan Koruma Grubu) içinde yer almışlardır. Alman Anayasasını Koruma Örgütünün
tüm bunlardan bilgisi vardır birçok ırkçı faşist saldırının örgütlenmesinde
bizzat rol oynamıştır.
-1998
başlarında NSU‘nun üçlü çetesi Anayasa Koruma Örgütü tarafından sürekli takip
edilmiştir. Jena da Zschaepe tarafından kiralanmış bir garaj çok sayıda ırkçı
propaganda malzemesi, bomba yapımı için ham malzeme ile 1,4 Kilo TNT
bulunmuştur!
-NSU tarafından
öldürülenler:
09 Eylül 2000-
Nürnberg- Enver Şimşek Çiçekçi
13 Haziran
2001- Nürnberg- Abdürrahim Özüdoğru- Terzi
27 Haziran
2001- Hamburg -Süleyman Taşköprü- Bakkal
29 Ağustos
2001- München- Habil Kılıç- Bakkal
25 Şubat 2004-
Rostock- Mehmet Turgut- Dönerci
09 Haziran
2005- Nürnberg -İsmail Yaşar- Dönerci
15 Haziran
2005- München- Theodoros Boulgarides- Anahtarcı
04 Nisan 2006-
Dortmund- Mehmet Kubaşık- Gazete bayii
06 Nisan 2006-
Kassel- Halit Yozgat- Internet cafe
25 Nisan 2007-
Heilbronn- Michle Kiesewetter- Polis Memuru
09 Haziran 2004
Köln Türkiyeli esnafların yoğunluklu olduğu Mülheimer Keupstrae ye atılan
Çivili bomba 4dü ağır toplam 22 kişinin yaralandı.
Bu cinayetler Alman devleti ve bizzat polis
tarafından döner cinayetleri olarak çarpıtıldı. Cinayetlerin arkasındaki Nazi
bağlantıları halktan saklanmaya çalışıldı. Hâlbuki Alman devleti, Nazile
-27 Temmuz 2000:
Duesseldorf S-Bahn’ında patlayıcı madde atıldı,
26 yaşında
hamile bir göçmen kadın bu saldırıda öldü.
-Ocak 2001:
Köln şehir alışveriş merkezine bomba konuldu, 19 yaşında bir genç yaralandı
-9 Haziran
2004: Köln merkezinde bomba konuldu, 22 kişi yaralandı.
-3 Eylül 2006
ve 3 Eylül 2011‘de Saarland‘da Türkiyelilerin, İtalyan, Afrikalı göçmenlerin
oturduğu evleri yakıyorlar ve 20 kişi yaralandı.
Nazi katiller
Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt Zwickau‘daki bir karavanda intihar ettiler.
Yanlarında ise öldürülen polisin tabancası vardı. Beate Zschaepe delilleri
ortadan kaldırmak için evi yaktı. Yakılan evde 11 tabanca, çok sayıda mermi,
ırkçı propaganda materyali, ırkçı müzik CD ‘leri olmak üzere polis tarafından
140 sayfalık malzeme listesiyle kaydı alındı.
Sosyalistleri, anti-faşistleri; Türkiye faşizmiyle
iş birliği yaparak, sadece istihbarat raporlarına, dijital delillere, Anayasa
Koruma Örgütünün ajanlarına dayandırarak hazırlanan iddianamelerle tutuklamak
ve yargılamak hukuksuzluktur. Bu yargının tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine
aykırıdır!
İşte federal anayasa koruma teşkilatı'nın bir
suç örgütü olduğunun belgesi. Kime, neye göre terörist sorusuna verilecek
cevabı yukarıda sıraladığımız listenin kendisi veriyor. Grup Yorum 'u terörize
etmek isteyen bu suç örgütünün bütün tarihi kanlı. Başta yabancılara olmak
üzere Almanya ‘da yaşayan bütün halklara korku salan ve tehdit eden federal
anayasa koruma teşkilatıdır. Şimdi tekrar sormak isteriz, yukarıdaki
sıraladığımız listedeki işlenen suçların sahibi olan federal anayasa koruma
örgütümü terörist yoksa dünyanın neresinde bir adaletsizlik yaşanıyorsa buna
karşı şarkılarıyla siper olan Grup Yorum mu?
Bizim kendimize
olan güvenimiz ve rahatlığımız işte bundandır.
Anlımız ak
bizim. 39 yıldır ufacık bir leke olmayan tarihimize ve halkımıza güvendiğimiz
için tüm bunları yazıyoruz. Biz attığımız her adımı bilerek atıyoruz. Hiçbir
belirsizlik yok bizim yaşamımızda. Yaptığımız her şeyi savunabiliriz. Peki aynı
şeyi onlar da iddia edebilirler mi? Katliamlarla yazılı olan tarihlerini
savunabilirler mi? Attıkları her adım dünya tarihine sürülen bir leke,
söyledikleri her söz yalan. Bize komplolar kurarak, hakkımızda iftiralar atarak
ve yalan söyleyerek, bizi terörize edemezsiniz.
Halkımız Grup Yorum 'u bugün yeni tanımıyor.
Biz, 39 yıldır tanışıyoruz. Grup yorum 'un şarkılarıyla konuşuyor, direniyor,
umutlanıyoruz. Böylesi köklü bir geleneği basit iki satırlık raporlar yazarak
değiştiremezsiniz. Biz değil halkımız izin vermez. Egemenler, Pir Sultan ‘ı
unutturabildiler mi? Köroğlu ‘nu, Nazım Hikmet ‘i? Helin ve İbrahim'i
unutturabilecekler mi? Ya da siz kendi halkınıza Berthold Brecht'i, Marks'ı,
Engels'i unutturabildiniz mi? Asla!
Bugün hala
evimizin duvarında asılı olan, kimsenin indirmeye cüret edemediği çatlamış
sazımızın neyi sembolize ettiğini biliyor musunuz?
Bin yıllık bir
direniş geleneğinin simgesidir o bağlamaların gövdesinde kazılı olan çizikler.
Bugün Grup Yorum ’un Anadolu sazlarından süzülüp gelen, Anadolu halklarının
yüreğindeki devrim ateşidir. Hiç kimse söndüremez bu ateşi. Hiç kimse.
Bugün Almanya hükümetinin kabul ettiği yasa
tasarısı, sosyal medyada 'terörizmi övücü' içerik hazırlayan ve yayanlar ile bu
tür içeriği 'beğenerek' işaretleyenlerin de sınır dışı edilebilesini öngörüyor.
Yetmiyor alman emperyalizmine. Terör yasaları her geçen gün genişletiliyor ve
artık sadece bir beğeni tuşuna basmak sizi terör övücüsü durumuna düşürebilir.
Keyfiyette sınır yok. Emperyalizmin en büyük silahı faşizmi yasalarla meşrulaştırmak
ve makul hale getirmek. Her türlü keyfiyet yasal bir uygulamaya dönüşebiliyor.
Bu tür yasalarla keyfi uygulamaların önünü tamamen açıp istedikleri gibi
istedikleri kişiyi terörist yapma yetkisine sahip oluyorlar.
‘‘AVRUPADAN ‘‘gazetesinin haberine göre:
AVRUPADAN
Gazetesi ‘‘Almanya'daki 'trafik ışığı' koalisyon hükümeti, suç işleyen
yabancıların sınır dışı edilme işlemlerini hızlandırmaya yönelik hazırlanan
yasa tasarısını kabul etti.
Sosyal Demokrat
Partili (SPD) Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser tarafından hazırlanan yasa
tasarısı, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edildi. Nancy Faeser, bakanlığın
internet sayfasından yaptığı açıklamada, internet üzerinden işlenen nefret
suçlarına karşı sert önlemler aldıklarını belirterek, "Alman vatandaşı
olmayan ve burada terör eylemlerini yücelten herkes sınır dışı
edilebilmelidir" ifadelerini kullandı.
SOSYAL MEDYA‘DA BEĞENİ YAPANLAR DA SINIR DIŞI
EDİLEBİLECEK
AA'nın
aktardığına göre, kabul edilen yasa tasarısıyla birlikte, ağır suç işleyenlerin
yanında sosyal medyada 'terörizmi övücü' içerik hazırlayan ve yayanlar ile bu
tür içeriği 'beğenerek' işaretleyenler de suçlu sayılacak ve sınır dışı
edilebilecek. Terör suçlarına göz yuman, hoş gören ya da yücelten yabancılar
daha kolay sınır dışı edilebilecek.
Yeşiller
Partili Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck de
konuya ilişkin yaptığı açıklamada, terörizmi alkışlayarak ve eylemlerini
kutlayarak liberal temel düzenle alay eden herkesin kalma hakkını kaybedeceğini
vurgulayarak, "Bu nedenle oturum hakkı şimdi buna göre
değiştiriliyor" ifadesini kullandı.
Başbakan Olaf
Scholz, 31 Mayıs'ta Mannheim'daki İslam karşıtı bir açık hava etkinliğine
Afganistanlı bir kişinin bıçaklı saldırı düzenlemesi ve bir polis memurunun
öldürülmesinin ardından yaptığı açıklamada, sınır dışı düzenlemesinin
değiştirileceği mesajı vermişti.
Yine aynı soruyu sormak istiyoruz. Kime ve
neye göre? Kim hangi paylaşımın terör övücü olup olmadığına kim karar veriyor.
Örneğin Filistin ‘in kurtuluş savaşını desteklemek ne oluyor? Top yekûn İsrail’e
destek veren ve 40 bin ölünün arkasından kutlamalar yapıp her yerde İsrail
bayrakları dalgalandıran alman emperyalizmine göre mi? O zaman böylesi
beğeniler suç kabul edilecektir. Hatta ‘‘ateşkes ‘‘demek bile bu durumda terörü
övmek niteliği taşıyabilir. Bu durum tamamen alman devletinin keyfiyetine tabi.
Düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasından bahsedemeyiz ancak iflasından
bahsedebiliriz. Demokrasiden de bahsedemeyiz sadece iflasından bahsedebiliriz.
Burjuva demokrasisi yine maskesini indirdi. Emperyalizm gerçek yüzünü bir kez
daha bütün dünya halklarına gösterdi. Emperyalistler nasıl Irak savaşı öncesi
George Bush'un sözleriyle "ya bizdensin ya da teröristsin" deyip
üçüncü bir yolun olmadığını ifşa ettiyse, aynısını bugün bütün dünya
emperyalist ülkeleri yapmakta. İki sınıf var ve herkes bir taraftan bir tarafa
hizmet ediyor. "NE SAM NE SADDAM" cümlesinin siyasi olarak
yanlışlığını emperyalistler dahi söylüyorlar.
Alman devletinin amacı yabancıların oturum
haklarını ellerinden alarak onları hizaya çekmektir. Mültecilerden,
sığınmacılardan mutlak itaat istiyor. ‘‘Madem benim ülkeme geldin, bana
sığındın o zaman İsrail ‘i destekleyeceksin ve bunu yapmazsan bende seni
sınırdışı ederim ‘‘diyor. Konunun aslı bu kadar yalın ve sade. Yalnız şunu
öngörmek gerekir. Bu yasa bugün yabancılara yarın ise herkese uygulanacak ve
bununla birlikte sadece alman toprakları sınırları içerisinde kalmayacak. Diğer
Avrupa ülkeleri de bu yasayı yürürlüğe geçirmek için Almanya‘yı izleyecektir.
SONUÇ OLARAK:
HALKIMIZ!
Biz 39 yıldır
yaptığımız her şeyi açıklıyoruz. Nerede olduğumuzu, ne yaptığımızı, neden
yaptığımızı, kiminle ve nasıl yaptığımıza kadar. Her anımız halkımızın gözleri
önünde gelişiyor ve bundan dolayı da kocaman bir gönül rahatlığıyla diyebiliriz
ki, bugüne kadar yaptıklarımızdan savunamayacağımız tek bir türkü, tek bir
şiir, tek bir eylem ve direniş yoktur.
Bizler, halkın
sanatçıları olarak, her şeyimizi bu kadar rahat açıklayabilirken, bizi,
terörize etmeye çalışanlarda, her şeylerini bu kadar rahat açıklayabiliyorlar
mı? Yaptıklarını savunabiliyorlar mı?
Neyi nasıl açıklayabilirler?
Örneğin
katliamlarını?
Ya da bütün Afrika
ülkelerinin yeraltı yerüstü zenginliklerini yağmaladıklarını?
Her 5 saniyede
bir, bir insanın ölümünden sorumlu olduklarını? Bunları nasıl açıklayabilirler?
Açıklayamazlar.
Onlar ancak
kapalı kapılar ardında yalan raporlar yazabilirler. Kendi suçlarını örtbas
edebilmek için kendilerine tehlike oluşturabilecek bütün devrimci yapıları
terörize edip imha etmeye çalışırlar. Sınıfsal gerçeklik bunu gerektirir. İki
sınıf arasındaki bu çatışma ebediyen birisi diğerini yok edene dek sürecek,
sürüyor.
Kapalı kapılar
ardından milyonların ölümüne karar veren halk düşmanları Grup Yorum ’a terörist
diyemez. Terörist dünya halklarını açlığa, yoksulluğa ve adaletsizliğe mahkûm
edenlerdir. Ölçü bu kadar basittir.
Biz, nerede bir
adaletsizlik varsa orada olmaya devam edeceğiz. Halkımız, emin olun eğer konser
salonlarında değilsek, sahnede değilsek o zaman mahkeme salonlarındayızdır. Bir
elimizle hapishane duvarlarını diğer elimizle ölümü ite ite güneşli günleri
müjdeliyoruz. Umudumuz sevdamızla yarışır halde, o büyük güne koşuyor.
Bugün alman devleti Grup Yorum 'a yönelik
baskıları arttırmak ve terörize etmek için suç örgütü olan federal anayasa
koruma teşkilatı tarafından hazırlanmış olan raporu Grup Yorum 'a karşı
kullanmak istiyor. Biz elleri kanlı bir kurumun raporlarını tanımıyoruz. Bizim
kim olduğumuz ne zaman nerede olduğumuz ve ne yaptığımız günün 24 saati
bellidir. Bütün programımızı gerek sosyal medya platformlarında gerek başka mecralarda
tüm halkımızla paylaşıyoruz.
Bizim bu şekilde itibarımıza zarar verebilecek
raporlara karşı federal anayasa koruma teşkilatına dava açacağız. Bizim
gizlimiz saklımız yok. 39 yıllık tarihimize yaslanarak büyük bir huzurla
söyleyebiliriz ki yürüdüğümüz yol dünyanın en onurlu yoludur. Kim olduğumuzu ve
ne yaptığımızı yazımızın başında da yazdık ve bunları yazmaktan, böyle
yaşamaktan, böyle düşünmekten hiç kimse bizi vazgeçiremez. Biz 39 yıl önce ne idiysek
bugün de oyuz.
Halkımız,
Grup Yorum ‘u sosyal
medya hesaplarından takibe alalım, ‘‘Biz de Grup Yorum'uz‘‘ videoları çekelim,
tutsak Grup Yorum emekçilerine mektuplar yazalım, federal anayasa koruma
örgütüne mektuplar yazalım ve onlara diyelim ki....
‘‘HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ.
GRUP YORUM
HALKTIR SUSTURULAMAZ. ‘‘
Grup
Yorum emekçisi
UMUT
GÜLTEKİN