Faşist 129b
yasalarından yargılanan 3 devrimci tutsağın Mahkemesi 7 Kasım Perşembe günü
Düsseldorf OLG'de görüldü. Mahkeme İhsan Cibelik'in son sözleriyle devam etti.
İhsan
Cibelik;
" Bizi
neden tutukladınız. Gerçekte terörle alakası olmayan bizi tutukladığınızda
dünya daha mı adaletli oldu. Bizim dışarıdaki etkinliklerimizden rahatsız olan
tek bir kurum var mı. Yok. Asıl rahatsız olanlar gerçek suçlulardır. Bu davada
o yüzden. Soruyu tekrar ediyorum. Bize ceza verdiğinizde hangi sorunlar
çözülecek. Hangi suç cezasını bulacak. Bizim tutuklandığımız süreçte Soma'da
maden katliamı yaşandı. Çok da pahalı olmayan güvenlik önlemlerini almayan
patronlar 301 madenciyi öldürdüler. 301 insanı öldürenlerin hiçbiri hapiste
değil. Madencileri tekmeleyen bürokrat şu an Frankfurt konsolosluğunda görevli.
Patronlar 301 madencinin her biri için sadece 1,5 gün hapis yattılar. Ardından
Ermenek'te bir maden katliamı gerçekleştirildi. Yine benzer olaylar yaşandı.
1999 büyük depremi yaşandı. Ölenlerin rakamları gerçekten daha az gösterildi.
Bir deprem vergisi konuldu. Sadece bir seferlik denildi. Halktan milyonlarca da
TL alındı. Başbakan memurların maaşlarına kullandı o alınan paraları. O gün de
büyük deprem için çok yazıldı. Büyük fonlar oluşturuldu. Ama 6 Şubat'ta 3 gün
halkın yanında hiç kimse yoktu. İnternet bağlantısı kesildi. İktidar halkın
yardımlarını halka parayla sattı. Her yerden trilyonlarca yardım toplandı. Ama
iki yıldır halka ev vermediler. 2 yıldır konteyner de yaşadı halk. Salgından soğuktan
ölenler Haber dahi yapılmadı. Biz tutukluyduk. Kanadalı bir şirket Erzincan
iliç'te 9 işçiye mezar oldu. Siyanürlü toprak yığdılar. Bölgede tarım yapılamaz
oldu. Hiç kimse bunun için cezalandırılmadı. Biz tutukluyken 2022 ve 2023
yılında ormanlar yandı. Onlarca gazeteci tutuklandı. Belediyelere Kayyum
atandı. Türkiye'deki faşist rejimin meşru olduğunu savunan bu iddianame ile
bizi tutukladınız. Ancak bu faşist rejimde hukuku mumla arasanız dahi
bulamazsınız. Mesela 19 Aralık katliamına dair dava bitmedi. Diri diri yaktılar
tutsakları. Bu en ince detayı planlanan katliamda kimse tutuklanmadı. Bu
hukuksuzluğa girmiyor mu?
Bayrampaşa
katliamında diri diri yakılan Birsen Kars'ı bizzat tanıdım. Onun cenazesine
katılmayı suç saydınız. Bunu yaparak yukarıda yazdığımı doğru kılmıyor
musunuz?
Mesela 2013'te
İstanbul gezide başlayıp ülkenin her tarafına yayılan yüzlerce protesto
olmuştu. Orada hedef gösterilen 14 yaşındaki bir çocuk vardı. Berkin Elvan
vurulduğunda devletin en üstüne kadar herkes yargılansın dedik. Katil 16 yıl
ceza aldı ama bir gün bile tutuklanmadı. İşime devam edeceğim dedi ve etti.
Erdoğan işine gelmeyen kurallara uymadı ve uyumayacak. Biz tutuklandığımızda
dünya daha yaşanılabilir bir hale gelmedi. Hiçbir toplumsal sorun çözüm
bulmadı. Çünkü çözüm sosyalizmde. Her birimizi yalan yanlış kopya olan
dosyalarla yargılıyorsunuz. Binlerce sayfalık dosyalarla. O sayfaları da
değineceğim.
Bu yılın
temmuzunda 60 yaşında bastım. Bu kadar uzun yaşayacağımı hiç düşünmemiştim.
Çünkü yaşamayı çok seven ama günü geldiğinde de gözünü kırpmadan halkı için
ölebilen nice insan tanıdım. Elbette ki yaşama uzunluğu Bizim elimizde değil.
Ama onurlu ilkeli yaşamak bizim elimizde.
Buradan önce
10.5 yıl Türkiye'de hapis yattım. Türkiye'de hiçbir şey yokken nasıl yasadışı
yapılır bir insan çok iyi öğrendim. Türkiye'deki sistem faşizmdir. Yapısı
gereği az esnektir. Faşizmin sınırları çok dar olduğu için eğer hak ve
özgürlüklerinizi kullanırsanız ve de muhalifseniz terörist olursunuz. O zaman
da siz teröristliğinizi kanıtlamak için işkence meşrudur. Örneğin Ayten Öztürk.
Yasal olmayan yollardan alınıp işkence gördüğünde bedeninde 898 yara vardı.
İşkencelerden sonra yasal olan polislere teslim edildi."
İhsan
Cibelik'in konuşması devam ederken mahkemeye ara verildi. Özgül Emre;
"ne Trump,
Ne başkası. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın Tam Bağımsızlık." ve " Kayyumlarla
halkı teslim alamazlar. Ne seçim, ne sandık. Çözüm devrimde." dedi.
Aranın ardından
İhsan Cibelik devam etti.
İhsan
Cibelik:
" Bu
davada somut suç yerine Propaganda, elektronik belgeler suç olarak sayılmış. 13
yıl izlenmişim. Para toplamış Devrimci tutsaklara para göndermiş yardım etmişim
gibi suçlar var. Dosya da suç sayılanları geri kalanları suç olarak ele
alındığında bir mahkeme niteliğini kaybetmiştir. Bu davada aile ve çocuk yaz
kampı ile ilgili bir suçlama var. Açık bir kaynaktan alınan bilgiler terör
örgütüne kadro kazandırmak diye lanse edilmiş. Yemek, içmek, çocukları sevmek
bile terör örgütüne kadro kazandırmak sayılmış. Mahkeme heyeti ise çıkarın
bunları demiyor. Türkiye'de ekonomik, kültürel şiddetin yanı sıra fiziksel
şiddet de var dedik. Ben de anlattım bunu. Bilirkişi de anlattı. Ama dikkate
alınmadık. Türkiye'deki işkenceyi ve hukuksuzluğu anlatmak zorundayım.
Türkiye'de polis ile ilk karşı karşıya gelişim 1980'lerin ardından olmuştu.
Üniversiteler özelliklerini kaybetmesi için kurulan YÖK hala işlemekte. 1986'da
henüz hiçbir demokratik ile faaliyetine izin verilmiyordu. 1 Mayıs
yasaklanmıştı. Ancak Ankara'nın bir köşesinde 1 Mayıs için bir masa açılmıştı.
Biz de o masaya karanfil götürdük. 3 saat sonra sivil polisler beni gözaltına
aldı. Çok kesin bir şekilde tehdit ettiler. Ardından bıraktılar. 1987'de
üniversite kampüsünün yurdunda kalırken 4 arkadaşım jandarma karakoluna
götürülmüştü. Onları sormak için karakola gittik. Bizim de kimliklerimizi
aldılar. Ardından odaya gelerek diğer arkadaşlarımı yollayıp benim orada
kalmamı söylediler. Siyasi şubeden baskı varmış. Sen komünist misin dediler.
Tabii ki korkmuştum ama arkadaşımı sormanın meşru bir halk olduğunu
düşünmüştüm.
O zaman
Ankara'da derin araştırma laboratuvarı DAL diye bir yer vardı. Bir işkencehane.
Oraya giren kişi dayanamaz itirafçı olur diye bir şey vardı. Arkadaşımı da bir
hafta oraya götürmüşlerdi. Elektrikli işkence, itfaiye hırtumu ile tazikli su
sıkma, hayalara elektrik verme gibi işkenceler gördü arkadaşım.
1988 aralığında
Ben de DAL'ı gördüm. Üniversitede bir bildiri dağıtılmış. Bu yüzden jandarma
yurda baskın yapmış. Ben yurda giderken arkadaşım beni çevirdi ve bunları
anlattı. DAL'da işkence görmüş olan arkadaşım. Beni de arıyorlarmış. Oraya
gidersek sonumun ne olacağını biliyorduk. Ama gitmezsek de okulumuzu bırakmak,
kaçak yaşamak zorunda kalacaktım. Ben de gitmeye karar verdim. DAL'ı daha önce
görmüş olan arkadaşım sadece sıkı giyin diyebildi. Ve benim için 14 günlük
işkence başladı. 14 gün boyunca dışarıyı görmedim. Tazyikli su ve elektrik
işkencesi sonrası ıslak zemine atılıyordum. Ankara'nın ayazını herkes bilir.
Günlerce şiddetli titreme yaşıyorduk. 24 yaşındayken ilk kez işkencesi ile ünlü
olan o mekanda işkence ile tanışmış oldum. Bundan 23 yıl önce onurlu bir ölüm
orucu direnşi sürdürdük. Orada wernice korsakof oldum. Yani unutkanlık ve
hafızada zayıflık. Ama ben yaşadığım işkenceleri unutmadım. İşkencede
katledilen Birtan Altınbaş’ı unutmadım. İşkencecileri ise cezasız kaldı.
Unutmadım Çünkü 1993 Nisan'da, 1994 Ocak'ında 2000 katliamında tekrar tekrar
yaşadım bunu. Unutmadım çünkü JİTEM'in baskı yaptığı bir müzik evine biz de iki
koli Grup Ekin ve Grup Yorum kasetiyle destek olmaya gitmiştik. Orada
tanıştığım Doktor Metin Can ve Avukat Hasan Kaya bir yıl sonra yine JİTEM
tarafından katledilmişti. İşkence edilmiş bedenleri ise yol kenarına
bırakılmıştı. Unutmadım Çünkü 1992 yılında Sivas'ta öğrencilerimle birlikte Pir
Sultan Derneği'nin festivaline katılmıştık. Faşist devlet festivaldekileri linç
ettirmişti. Birçoğunun tanıdığım 33 insan katledildi. Başbakan yardımcısı
müdahale için bir türlü oradaki polislere ulaşamamıştı."
Ardından bir
ara verildi. Aradan sonra İhsan Cibelik Çav Bella şarkısının Almancası ile son
sözlerine başladı. Savunmasına ülkede ve Avrupa'da Grup Yorum'a yapılan
baskılarla devam etti. Helin Bölek, İbrahim Gökçek, Mustafa Koçak ve Ebru
Timtik'i anlattı. 2016 yılında Türkiye'de Grup Yorum'un konser yasakları
başladığında aynı şekilde Avrupa'da da Grup Yorum'a yapılan baskıları anlattı.
Paralel olarak gelişen ve artan baskıların masum olmadığını söyledi.
Ardından
mahkeme 20 Kasın saat 09.30'da başlamak üzere bitirildi. İhsan Cibelik son
sözlerine devam edecek. Ardından ise Özgül Emre son sözlerine başlayacak.
Tüm Halkımız 3
Devrimci Tutsağın Yargılanan Değil Yargılayan Olduğu Mahkemelere Çağırıyoruz!
Faşist 129
Yasaları Kaldırılsın!
Özgül, İhsan
Ve Serkan'a Özgürlük!