Kitap Adı: 1978’den 1999’a Devrimci Hareketin
Yazar Adı:
Yayınevi: Boran Yayınevi
Basım Tarihi: Aralık 2024
Kitabını
İndirmek İçin Tıklayınız
Halkın Sesi
Kütüphanesi İçin Tıklayınız
BAŞLARKEN...
Bölgeler
ayrımı, bu büyük ülkeyi coğrafi, ekonomik, siyasi, idari anlamda daha iyi
tanımlamak ve daha iyi yönetebilmek içindir. Coğrafi bölgelendirmeyle,
oligarşinin idari yönetim açısından belirlediği sınırlar, bazen tam denk
düşmez. Örneğin Konya bir İç Anadolu ili olarak görülür ama ilin bir bölümü
coğrafi olarak Akdeniz bölgesi sınırları içindedir. Benzer durumda daha pek çok
il-ilçe vardır. Ancak buna rağmen, bölgeler ayrımı, belli bir nesnel
gerçekliğin ürünüdür. Bu bölgelerde genel olarak aynı coğrafi, iklim koşulları,
halkın dilinden müziğine kadar kültürel anlamda birbirine benzerliği veya
yakınlığı, ortak sorunları vardır.
Devrimci
hareket de bölgeler düzeyinde örgütlenmiştir. Tabii bu, bire bir coğrafi
bölgelendirmeye paralel değildir. Örgütlenmenin durumuna, ihtiyaçlarına göre
farklı şekillenmeler gündeme gelmiştir. Örneğin bir Akdeniz ili olan Antalya,
Devrimci Sol örgütlenmesi içinde zaman zaman Ege Bölgesi’ne, bir İç Anadolu ili
olan Konya, Akdeniz Bölgesi Komitesi’ne bağlı olmuştur. Akdeniz’le Kürdistan
arasındaki geçiş noktasında bulunan Gaziantep de çoğu kez Akdeniz Bölgesi
örgütlenmesi içinde yeralmıştır. Keza oligarşinin bölgeler adlandırmasında,
asimilasyoncu, ilhakçı politikasının sonucu olarak “Doğu Anadolu, Güneydoğu
Anadolu” diye yaptığı adlandırma da reddedilip, bölge Devrimci Sol örgütlenmesi
içinde Kürdistan bölgesi olarak tanımlanmıştır.
Devrimci Sol,
Anadolu’nun (ve genel anlamda onun bir parçası olarak gördüğümüz Trakya’nın)
bütününde örgütlenme anlayışına sahiptir. Pratiği de buna uygun olmuştur.
Oportünizm, revizyonizm ve hatta zaman zaman oligarşi, Devrimci Sol’u bir
“İstanbul hareketi” gibi göstermek istemişlerdir. Aslında, oportünizmin
Parti-Cephe’yi hep “kitleden kopuk” olarak göstermesine rağmen, Türkiye’de her
dönem en kitlesel hareketin Cephe çizgisindeki hareketler olması örneğinde
olduğu gibi, bu konuda da onların
iddialarının
tersine, oportünizm ve revizyonizm genellikle belli yerlerde sınırlı kalan bir
örgütlülüğe sahipken, Cephe Anadolu’nun her yerinde baştan beri yaygın bir
örgütlenmeye sahip olmuştur.
İşte bu yazı
dizimiz Anadolu’ya yayılan bu örgütlenmeyi ve mücadeleyi anlatmayı amaçlıyor.
Yazı dizimiz, 1960’lı yıllardan bugüne kadarki süreci ele alıyor. Çünkü bu
süreç halk kurtuluş savaşının tohumunun atıldığı, filizlendiği ve güçlendiği
süreçtir. Tabii, Anadolu’da mücadele bu yıllarda başlamadı. Öncesi de var. Ta
Selçuklu, Osmanlı dönemine uzanan isyanları var Anadolu’nun. Ulusal Kurtuluş
Savaşı var. Ve 1920’lerden 60’lara kadar geçen bu dönem içinde işçilerin,
köylülerin, gençliğin zayıf ve örgütsüz de olsa belli mücadeleleri var. Ancak
bunların her biri ayrı çalışmalar olacak kadar geniş bir muhtevaya ve hacime
sahiptirler. Türkiye solunun Anadolu tarihine çok fazla vakıf olduğu ve bu
tarihi Anadolu’nun halk kurtuluşu mücadelesini motive edecek, yol gösterecek
bir güce dönüştürebildiği söylenemez. Bu konuda bilgilenme anlamında da,
sahiplenme anlamında da eksiklerimiz daha ağır basmaktadır.
Bu görev, bir
yazı dizisiyle yerine getirilemeyecek kadar kapsamlı bir iştir. Bu nedenle,
yazı dizimizde bir tarih sınırlaması yaptık. Ancak bu sınırlamamız içinde de,
yazı dizisi, devrimci hareketin tarihi açısından bir eksikliği kısmen de olsa
tamamlayacaktır. Çünkü devrimci hareketin tarihinin yazımında da, genel olarak
en önemli, en büyük direnişler, mücadeleler ve özel olarak da ancak merkezi
büyük kentlerde olup bitenler ağır basmaktadır. Anadolu’da verilen mücadele,
tarihimize tam olarak yansıyamamıştır. İşte yazı dizimiz, bu açıdan bu tarihi
tamamlamakta, eksikliklerine rağmen küçük bir adım olacaktır.
Anadolu
yüzyıllardır savaşıyor. Yüzyıllardır kurtuluşunun peşinde. Susturulduğu,
sindirildiği dönemler oldu, ama “uyur uyur uyanır Anadolu”. Anadolu 70’lerden
bu yana yeni bir uyanışın içindedir. Bu uyanış, artık Anadolu’nun zaferle
sonuçlanacak olan isyanıdır. Silaha sarılmıştır Anadolu’nun yiğitleri. Kurtuluş
Cephesi’nin kızıl yıldızını dalgalandırmaya başlamıştır.
Zafer savaşan
Anadolu halklarının olacaktır!