Mayıs 2022 tarihinde işkenceyle gözaltına alınıp tutuklanan 3 devrimci Özgül Emre, İhsan Cibelik ve Serkan Küpeli'nin emperyalizmi yargıladığı büyük anti terör davası 2 buçuk sene sonra sona erdi. Bir seneyi aşkın bir süredir süren duruşmalar boyunca Özgül Emre, İhsan Cibelik ve Serkan Küpeli yaptıkları açıklamalarla, attıkları sloganlarıyla, ML kimlikleriyle emperyalizmin onlar nezdinde devrimciliğe, sosyalizme ve halk kurtuluş mücadelelerine yönelik bütün saldırılarını boşa çıkarttılar!
Toplam 56 duruşmadan oluşan büyük anti terör davası 56 kez Almanya
emperyalizminin gözdesi, 'Devlet Koruma Karargahı' adı verilen yüksek
güvenlikli mahkeme binasında görülmüştür. 56 kez halkımız, Özgül'ün, İhsan'ın
ve Serkan'ın büyük ailesi, yoldaşları, dostları bütün güvenlik önlemlerine,
gözdağı verme çabalarına ve gövde gösterilerine rağmen bu salonu hiç boş
bırakmadı. Bu son duruşmada da 80'den fazla insan; Silahlı polisler, çevik
kuvvetler, sivil polisler ve gardiyanlarla doldurulmuş salonda tutsaklarını
sahiplenmek için hazır bulundular.
Salona giren kitle üç devrimciyi alkışlarla karşıladı. 'Sizi Çok Seviyoruz'
diye seslenen kitleye tutsaklar 'Adaleti biz sağlayacağız' ve 'duvarları vız
gelir' sloganlarıyla karşılık verdiler. Salona en son giriş yapan heyet
cezaları açıklayarak başladı. Titrek sesle konuşan, halkın tepkisinden korku
dolu tavrıyla cezaları okumaya başlayan heyet başkanı Bachler; Özgül Emre'ye 5
sene, İhsan Cibelik'e 4 sene 3 ay, Serkan Küpeli'ye 3 sene 3 ay hapis cezası
vereceklerini açıkladı. Sonra ise üç devrimcinin kimlik tespitini yapıp
cezaların açıklamasıyla devam etti.
ALMANYA EMPERYALİZMİ DİYOR Kİ; 'ADALETSİZLİK VAR, KATLİAM VAR, AMA
DİRENECEKSENİZ BENİM İSTEDİĞİM GİBİ DİRENECEKSİNİZ'!
Bachler; Heyet adına verilen cezaların gerekçelerini okurken adaletsizliğe
kılıf uydurma çabasını gizleyemedi. 'Evet Türkiye hukuk devleti değildir, ama
ona rağmen direnme hakkı yoktur' dedi. 'Şiddetsiz direniş yolları tarihsel
olarak çok fazla başarı örneğine sahip olmasa da tek doğru yol şiddetsiz
direniştir. DHKP-C bu direnme yöntemini reddediyor. Silahlı direniş ise
tarihine bakıldığında, özellikle Türkiye örneğinde bir araç olmaktan çıkıp bir
amaç haline geliyor'. Tutsakların ve savunmanın sayısız dilekçesi, açıklaması
üzerine silahlı mücadeleyi mahkum edemediler. Faşizme karşı silahlı direnişin
meşruluğunu heyet çok iyi biliyor. Almanya'nın kanlı tarihinden biliyor. Ancak
silahlı mücadeleyi mahkum edemeyen heyet; Silahlı mücadelenin ancak yürütülüş biçimine
çarpık bir eleştiri getirebiliyor.
'ÖZGÜL EMRE'NİN ALMANYA SORUMLUSU OLDUĞUNU KANITLAYAMADIK, AMA BİR GÖREVİ
VARDI'
Bachler devamında tutsakların kişisel suçlamalarına yönelik açıklamalarda
bulundu. Özgül Emre için dedi ki; 'Biz iddia makamının iddiasına rağmen Özgül
Emre'nin Almanya sorumlusu olduğunu tespit edemedik. Ancak bir özel görevi
yerine getirmek için Almanya'ya gönderildiğini biliyoruz' dedi. Bu özel görev
nedir? Bu özel görevi nerede, ne zaman, hangi şekilde yerine getirdi? Bu konuda
herhangi bir açıklama, herhangi bir delil yoktur. Örgüt üyeliği nasıl
somutlanıyor, nasıl kanıtlanıyor, hangi delillerle sabitleniyor, bu soruların
hiç birine cevap yoktur. Almanya sorumluluğu kanıtlanamamış, ancak efendileri
Özgül Emre'yi hedefe koymuş. Sırf bu yüzden Özgül Emre'ye Almanya sorumlusuna
verilen yükseklikte ceza verilmiştir. Ne var ki; Almanya sorumluluğunu kanıtlayamadık
ama Almanya sorumlusu kadar ceza verdik diyerek adaletsizliğe, hukuksuzluğa
adil görüntüsü vermeye çalışmıştır Bachler ve heyeti.
'FAALİYETLERİ TESPİT EDEMEDİK, AMA KATALOG SUÇLARIN İŞLENDİĞİNİ BİLİYORUZ'
Heyet Özgül, İhsan ve Serkan hakkında bölge ve alan sorumluluklarını kanıt
olmasa da varsayarak 'bölge sorumlusu sahte pasaport, temiz ev temin etme, yurt
dışına çıkarma faaliyetlerini işler' diyerek hiç bir somut delil olmamasına
rağmen 'bölge sorumlu bunları yapar' mantığıyla yorumlar üzerinden cezalara
bahane uydurdu. Bütün davayı işte bu şekilde özetlemiştir Bachler. 'Elimizde
bir şey yok, ama yaptığınıza inanıyoruz' diyorlar. 'Elimizde delil yoktur, ama
sizi yargılamakta kararlıyız' dediler 56 duruşma boyunca. Bu davanın siyasi bir
dava olduğunu, sınıflar savaşının bir alanı olduğunu, ideolojilerin savaş
arenası olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiler.
SERKAN KÜPELİ TAHLİYE EDİLDİ
Mahkeme heyeti; Özgül Emre ve İhsan Cibelik'in tutukluluğuna devam kararı
verirken, Serkan Küpeli'yi tahliye etmiştir. Bu kararı ağır tecrit koşulları,
dava süresinin uzamışlığı ve ailevi koşullarını gerekçe göstererek yaptı heyet.
Ancak biliyoruz ki; Dava boyunca defalarca yalan söyleyen Bachler ve heyeti,
Serkan'ı iyileştirici nedenlerden dolayı serbst bırakmadı. Bu bir lütuf
değildi. Serkan'ın tahliyesi; 300 günden fazla bedenlerini açlığa yatırarak
direnişin en önünde yer alan EDA DENİZ HAYDAROĞLU, ILGIN GÜLER, SEVİL SEVİMLİ
ve LENA AÇIKGÖZ'ÜN kararlı direnişinden dolayı gerçekleşti. Bu tahliye; Sayısız
bildiri, afiş, pankart, konser, miting, yürüyüş, çadır vb yoğunlaşmış ve
kollektif emeğin sonucunda gerçekleşmiştir. Bu tahliye tutsakların kararlı duruşu,
baş eğmeyen tavırları ile kazanılmıştır. 56 duruşma boyunca hiç boş
bırakılmayan salondan dolayı bu karar verilmiştir. Bu tahliye kararı
bedellerle, direnişlerle kazanılmıştır. Bütün dünya halkları bir kez daha
gördüler ki, saldırıların önüne geçmenin tek yolu direniştir. Zaferin tek
garantisi direniştir.
DEVRİMCİLİK YAPMAK SUÇ DEĞİL, GÖREVDİR
Duruşma sona erdikten sonra mahkeme heyeti; 'Küpeli'nin tahliye işlemlerini
tamamlamamız için salonu bir an önce boşaltmalısınız' diyerek kitleye
seslenmiştir. Amaçları sloganların, alkışların önüne geçmek oldu. Kitle bu
çağrıya tek bir ağızdan 'KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELEMİZ', 'DEVRİMCİLİK
YAPMAK SUÇ DEĞİL GÖREVDİR', 'DEVRİMCİ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR', 'YAŞASIN DİRENİŞ
YAŞASIN ZAFER', 'HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ' vb sloganlarla cevap verdi.
Mahkeme salonu son bir kez direnişin sesiyle sarsıldı. Özgül Emre ve İhsan
Cibelik kitleyle selamlaştı, 'Baskılar Bizi Yıldıramaz' ve 'Devrimcilikten
Terör Çıkartmalarına İzin Vermeyeceğiz' diye haykırdılar. Kitle Özgül ve
İhsan'la vedalaştıktan sonra Haklıyız Kazanacağız marşını söyleyerek mahkeme
salonundan çıkıp Serkan Küpeli'yi karşılamak üzere salonun önüne çıktı.
Serkan Küpeli mahkemenin önünde alkışlar ve sloganlarla karşılandı. Direniş;
Onu Eşine, Çocuğuna, Ailesine ve Yoldaşlarına kavuşturdu!
Mahkeme çıkışında kapının önünde bir miting gerçekleştirildi. Mitingde 129
Yasası Kaldırılsın Komitesi, MLPD, Özgür Almanya Gençliği ve avukatlardan
Roland Meister açıklamalar yaptılar. Grup Yorum kavga türküleriyle herkesi
zafer halayına davet etti.
Yaklaşık 3 saat süren mahkeme ve mitinge 80'den fazla insan katıldı. Faşist 129
Yasası Kaldırılsın Komitesi; 'Serkan'ın hep birlikte emperyalizmin ellerinden
söküp aldık, şimdi mücadelemiz İhsan ve Özgül'ü de yoldaşlarına kavuşturana
kadar devam edecektir' açıklaması yaptı ve herkesi kampanyalara, eylemlere
katılma çağrısı yaparak mitingi sonlandırdı.
DEVRİMCİ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR!
ÖZGÜL EMRE VE İHSAN CİBELİK SERBEST BIRAKILSIN!
DEVRİMCİLİK YAPMAK SUÇ DEĞİL GÖREVDİR!
FAŞİST 129 YASASI KALDIRILSIN!
HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!