Alıntı: 23 Şubat 2013 te Yürüyüş Dergisinde Yayınlanmıştır
Amerika'ya
karşı "Tam Bağımsız Türkiye" yolunda mücadele ettim ve tamamen kendi
isteğimle, gönüllülüğümle bu eylemi gerçekleştirdim.
Aileme: "Oğlunuz, Kardeşiniz Terörist" Yalanlarına, Yaygarasına
Aldırmayın!
Ölüm Orucu dönemini hatırla, bizleri hapishanelerde katlettiler, olmadık
yalanlar söyleyip, yoldaşlarımızı diri diri yaktılar. Sonra bizleri hücrelere
attılar. Benim Kandıra Hapishanesi'ndeki ilk ziyarete çıktığımdaki halimi
hatırlarsınız. 60 günü aşkın Ölüm Orucundaydım. İşkenceler, zorla soyarak aramalar,
ayağa kalkıp tek kişilik hücremde sayım vermediğim bahanesiyle uğradığım
saldırılar...
Merhabalar abi. Öncelikle nasılsın iyi misin, yıllardır doğru düzgün
haberleşemedik, ama olsun. Yılların özlemiyle kucaklıyorum. Anam Babam,
bizimkiler nasıllar? Köydeler mi? Yanlarında kim kalıyor? En son anam-babamla
konuştuğumda "Erenler, Evliyalar, Şahı Merdan, Kırklar Yediler, güzel 12
İmamlar ve onun için en önemlisi Şah Hüseyin'i Kerbela için" adaklar
adamış, dualar etmişti yine...
Anama, babama göre Ölüm Orucunda ben ölmediysem, devletin zorla müdahalesi
değil de "gece gündüz erenlere evliyalara yalvarmaları" sonucuydu.
"Şahı merdan Ali, evladı Hüseyn'i Kerbela oğullarını onlara
bağışlamış" onlarda bir koç kurban etmişlerdi.
İnanmak güzel bir şey. Anam hep derdi bize, Hüseyin abim biraz asi konuşunca:
"İnanmadan olmaz oğlum, fakirin ekmeği umududur, inancıdır. İnan,
insanoğlu inançsız olmaz, yaşayamaz. Kuru bir dala olsa bile inan, o inanç seni
ayakta tutar." derdi. Hiç unutmadım bu sözleri. Bizim evliya meşesine
Allah bilir, ben döneyim diye kaç adak adadı bizimkiler. Bak evliya meşesi
deyince aklıma geldi Abi. Bizim arkadaşlar sana verirler, bir alın bandı
istersin. Kızıl yıldızlı olsun. Ölüm Orucu direnişinde alın bandımdır o benim.
Onu evliya yandaki meşeye bağlarsınız. Çocukken çok yapardık. Dilek tutarsın,
bu kez erenler evliyalar, devrim için Alişan'ın yoldaşlarına yardımcı olsun
diye. Olacağından değil, ama saflığın temizliğin bir ifadesi. Bunlar da bizim,
halkımızın değerleri ve güzel değerler. (...)
Abi bu mektup eline ulaştığında ben, severek, isteyerek, inanarak yürüttüğüm
devrimci mücadelemin, en son, yüce, erdemli, onurlu bir görevini tamamen kendi
isteğimle, gönüllüğümle yerine getirmenin huzuru içinde, şehit düşmüş olacağım.
Abi sen de, anam, babam, ablam, abim, kardeşlerim de biliyorsunuz. Devrimciler
zenginler düzenine karşı fakirlerin, hak ve adalet davası için mücadele ederler
savaşırlar. Biliyorsunuz hep beraber çalıştık çabaladık. Kafe barlarda, boğazın
kenarlarındaki balık restoranlarında, Fransız mutfaklarında, yani zengin
mutfaklarında çalıştım. Bekar evlerindeki çektiklerimiz, koyun koyuna
yattığımız, ne rezillikler çektiğimiz bilinir. Köye para yetiştirelim, okuyan
abime para yetiştirelim, ihtiyacı olan köylülerimize istediklerinde biraz borç
da olsa yardım edelim. Yok anasını satayım. 12-13 saat çalış yok. Zengin
mutfaklarında, ben Yeniköy'de, Ortaköy, Beşiktaş'ta kulüp restoranda çalışırken
2-3 zengin masasının hafta sonu hesabı benim maaşımı geçiyordu.
Niye bunlara katlanalım. Zenginler halkı soyup soğana çevirecek, zevkü-sefa
içinde yiyip-içip yaşayacalar. Biz onlara hizmet ederek sürüneceğiz. Biz
çalışacağız onlar sefa sürecek...
Yok öyle yağma. Anam, babam, kardeşlerim yok öyle yağma. Benim gözüm açıldı.
Benim gözüm çektiğimiz fakirlik içinde, Cemlerimizi bile gizli gizli yaparken,
bizi de Maraştakiler gibi yakarlar diye perdeleri sıkıca kapatıp, dışarı
nöbetçiler dikerek yapılan cemlerde, siz Kerbela Zulmüne kanlı gözyaşlarınızla
ağlarken açıldı. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan'ı, Kızıldere'yi devrimcileri korka
korka anlatırken, Fatsa olayları diye diye açıldı.
Benim gözüm, 12 Eylül karanlığının her şeyi bitiremediğini, devrimcilerin
uzaklarda bir yerlerde direndiğini, savaştığını Kızıldere'nin yolundan hala
gidenlerin olduğunu, herkesin korkup teslim olmadığını dinleyip anlamaya,
duyup, görmeye, okuyup öğrenmeye başladığımda açıldı. Bizim eski evde odada
toplanıp önce normal türküler, oyun havaları çocukları oynatmalar, ne bileyim
işin kamuflajı bunlarmış. Sonra devrim üzerine sohbetler, ardından Mahsuni'nin
"AMERİKA KATİL KATİL, Oy Dere Kızıl Dere, Aldırma Gönül Aldırma"
türküsünü söylediklerinde gözlerim açılmaya başlamıştı.
Abi sana büyük sorumluluk düşüyor. En son ayrılırken "Kim ne derse desin
ben hep senin arkandayım. Sahip çıkacağım" demiştin: Aileme özellikle
senin sahip çıkacağına eminim. Bu konuda gönlüm rahat. Ailemin yüzünü kara
çıkartacak bir iş yapmadım. Hakkınızı helal edin, sizleri çok seviyorum. Fakir
ama, kimsenin hakkını yemeyen, emeğiyle, toprağıyla karnını doyuran bir anamın
babamın olması beni hep mutlu kılmıştır. Çokta hiç gözleri olmamış, gözleri hep
tok olmuş, bize de bunu öğütlemiş, söylemişler. Zenginlik neyimize, muhannete
muhtaç olmayalım yeter. Bir kör nefsimiz var. Onu köreltelim yeter demişlerdir.
Saf temiz duygularla inamışlar. Ali'yi Allah bilmişler, Kerbela'da susuzluktan
yanan katledilen Hüseyin'i yere göğe sığdıramamışlar. Başları her sıkıştığında
onları yardıma çağırmışlar. Oğullarının adını Ali, Hasan, Hüseyin, benimkini de
köyün dedesinin ismi Alişan koymuşlar. Karadeniz'in bir dağ köyünde fakirlik
içinde inançlarını böylesine yaşatmaları saygıya değer olmuştur hep gözümde.
Devrimciliği her anlatışımda iyi ama karışmayalım, devletle baş edemeyiz.
Zengine diş geçiremezsiniz. Biz fakiriz, alemi sen mi kurtaracaksın
demişlerdir. Pir Sultan'ın, Hüseyin'in Kerbela'nın, Nesimi'nin yoluyla bir
bizim yolumuz. Bunları da siz öğrettiniz deyince susmak ve ağlamak oldu
cevabınız. Kabahat benim mi ana derdim. Helal süt ezirmişsin bana derdim.
Başıma vurur "Bu çocuk beni öldürecek." derdi.
Oğlunuz, kardeşiniz terörist yalanlarına, yaygarasına aldırmayın. Benim her
şeyimi, partim, yoldaşlarım bilir onlar size açıklar. Onların söylemediği,
açıklamadığı hiçbir şeye inanmayın. Alişan şöyle teröristti deyip polis bin
türlü ipe sapa gelmez yalanlar anlatır. BUNLARA İNANMAYIN, ALDIRMAYIN.
Abi bu önemli dikkat et: Ben feda eylemi yapıyorum. Patlayıcıyı kendimle
beraber patlatıyorum. Onun için, cesedim tanınmaz halde olacaktır. Vücudumda
çiçek hastalığından kalan izler bile kalmayabilir. DNA testi vb. neyse yapmak
gerekebilir. Güçlü ol, vücudumun parçalarını toplayıp, götürmek zorunda
kalacaksın. Çok güçlü olmalısın.
Bayrampaşa'da bizim 6 kadın yoldaşımızı, diri diri yaktılar, kömüre çevirdiler.
Aileleri çocuklarının cesedini teşhis edemedi. Güçlü ol, ağlayıp sızlama, önce
benim parçalarımı toplayıp, köye mezarıma koy. Benim cenazeme yoldaşlarımla,
avukatlarımla birlikte sahip çıkın. Vasiyetimi Ölüm Orucu döneminde yazmıştım.
Pek ekleyeceğim bir şey yok. Size bir halk türküsüyle veda ediyorum.
"Zenginin sözüne veli diyorlar / Fukara söylese deli diyorlar/ GİTTİKÇE
ÇOĞALIR DELİMİZ BİZİM.
Amerika'ya uşaklık akıllılık oluyorsa, biz deliyiz. Sayın ki, ailenin köyün bir
delisiyim.
Son isteğim, dileğim sizlerden. Yoldaşlarıma karşı anlayış göstermeniz. (...)
Bunu yaparsanız sevinirim. Çünkü artık onlar; sizin oğullarınız, kızlarınız,
kardeşlerinizdir.
AMARİKA DEFOL BU VATAN BİZİM.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE.
MAHİR HÜSEYİN ULAŞ KURTULUŞA KADAR SAVAŞ
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ CEPHESİ
Sizleri çok seven, Oğlunuz-Kardeşiniz ALİŞAN ŞANLI
****
Aileme Vasiyetimdir:
Sevgili abim, bu benim VASİYETİMDİR. Bizim aile adına, anam-babam bütün
kardeşlerim, ablam, abim yeğenlerim adına, benim cenazem ve yerine
getirilmesini istediklerimden sen sorumlusun. Bunun bir nedeni var elbette.
Mücadelemizi en iyi tanıyan sensin. Ümraniye Hapishanesi ziyaretlerinde, sonra
Armutlu sürecinde devrimcileri, devrimci mücadeleyi, insanları tanımış olman,
ailemizde bu görevi sana yüklüyor. Böylesinin uygun olacağını düşündüm.
Her şeyden önce GÜÇLÜ OLMALISIN, Kerbela'da Hüseyin'in, Kızıldere'de Mahir
Çayanlar'ın, Deniz Gezmişler'in, Ümraniye'de çok iyi tanıdığın Zeynep, Ümüş,
Gülaylar'ın yolunda mücadele ettim. Onlar gibi Zenginler saltanatına, zalimlere
asla BOYUN EĞMEDİM, AMAN DİLEMEDİM, işte sen bu gelenekten gelen ve yürüyen ve
onuruyla şehit düşen bir devrimcinin abisisin. Senin de saygı duyduğun
Amerika'ya karşı "Tam Bağımsız Türkiye" yolunda mücadele ettim ve
tamamen kendi isteğimle, gönüllülüğümle bu eylemi gerçekleştirdim. Bilirsin bu
işler insanın kendisi istemeden, gönüllü olmadan yapılmaz. Ölüm Orucuna nasıl
kendim gönüllü olduysam. Feda Eylemi için de kendim gönüllü oldum.
Bütün ailemiz adına senden istediklerim:
1- Öncelikle haberi alır almaz avukatlarıma ulaşmalı ve cenazemi
sahiplenmelisin. Ölüm Orucunda vasiyet yazmıştım. Size de vermiş ya da anlatmış
olmam gerekir. Cenazemi köye götürün. Kaledeki mezarlığa, bizim büyük düzün
oradaki mezarlığa gömülmek istiyorum. KALEDEKİ MEZARLIĞA.
2-Düşmanlarımız, İti, MİT'i, polisi, bakanları, Başbakanları, Amerikası KİM NE
DERSE DESİN İNANMA, ONLARA ALDIRMA, BENİMLE İLGİLİ EN DOĞRU BİLGİYİ SANA
YOLDAŞLARIM, PARTİM VERECEKTİR. ONLARIN SANA SÖYLEYECEKLERİ DIŞINDA KİMSEYE
İNANMA GÜVENME.
Ölüm Orucu dönemini hatırla, bizleri hapishanelerde katlettiler, olmadık
yalanlar söyleyip, yoldaşlarımızı diri diri yaktılar. Sonra bizleri hücrelere
attılar. Benim Kandıra Hapishanesi'ndeki ilk ziyarete çıktığımdaki halimi
hatırlarsınız. 60 günü aşkın Ölüm Orucundaydım. İşkenceler, zorla soyarak
aramalar, ayağa kalkıp tek kişilik hücremde sayım vermediğim bahanesiyle
uğradığım saldırılar... Bütün yoldaşlarım gibi. Anlatmaya çalıştığım,
YOLDAŞLARIM DIŞINDA KİMSEYE İNANMA, ONLARA YARDIMCI OL.
-Ailemiz olarak, cenaze törenim için köye gelen insanlar, yoldaşlarıma bizim
gelenek göreneklerimize göre ağırlayın, onlar benim misafirlerim, ailemizin
misafirleri. Hasan abim özellikle bu konuda, olgun davranacaktır ona
güveniyorum.
3- Kendi üzerimde bomba patlatarak eylem yaptığım için cesedim parçalanmış,
tanınmayacak halde olacaktır. DNA testi yaptırmak gerekir. O işlemleri
yaparsınız.
4- İstanbul Gazi Cem Evi'nde cenazemi köye götürmeden önce bir tören
yapılmasını istiyorum. Bizim oralar uzak, mevsim kış gelemeyecek yoldaşlarım,
halkımız için İstanbul'da devrimci geleneklerimize uygun bir tören yapılmasını
istiyorum. Gazi Ayaklanmasında oradaydım, -o gün orda da pekala vurulabilirdim-
onun için orada bir tören olmasını istiyorum. Grup Yorum'dan "Amerika
Defol" türküsünün söylenmesini isterim.
5- Gazi Cebeci Mezarlığı'nda, bütün şehitlerimiz adına, Zeynep Arıkan'ın
mezarından bir avuç toprak alıp üzerime, toprağıma karıştırırsınız.
6-Benim Ümraniye Hapishanesi'nde Ölüm Orucunda taktığım alın bandımı, temsilen
bir alın bandı verecektir TAYAD'lı ailelerimiz sana, onu bizim köydeki Evliya
meşesine bağlarsın. Kış olacağı için TAYAD'lı analarla yapmanı isterdim ama,
onlara zahmet etmeyelim. Sen gidip bağla ve "Alişan'ın Partisinin Yoldaşlarının
devrim yapması dileğiyle" dersin artık.
7-Mezarımı yaptırırken, bizim şehitler için yaptırdığımız gibi yaptırmalısınız.
Bu konuda da TAYAD'lılardan bilgi alırsın.
8-Son olarak abi sizden istediğim. Cenazemi defnettikten sonra. Mezar başımda
havaya üç el ateş edersiniz. Pompalı, av tüfeği bir şeyler bulursunuz.