FAŞİZM VE IRKÇILIK EMPERYALİZMİN VE İŞBİRLİKÇİ İKTİDARLARIN HALKLARI YÖNETME POLİTİKASIDIR
Atina’da
Antifaşist Buluşma (Antifacon) Düzenlediği Panele Katılarak Emperyalizmin
Faşizm Ve Irkçılık Politikalarını Anlattık
AntifaCon
(Antifaşist Buluşma)’nın Atina Teknopolio’da düzenlediği panel etkinliklerine
Halk Cephesi olarak katıldık. Etkinliğin birinci günü olan 22 Mart Cumartesi,
“İlticacı ve Mülteci Karşıtı Politikalar, Aşırı Sağcı ve Faşist Tehditler”
konulu oturuma katıldık. Oturuma Atina Pandio Üniversitesi Öğretim Üyesi
Apostolis Kapsalis, Halk Cephesi üyesi Halil Demir, Mülteci ve İlticacılarla
Sosyal Dayanışma Ağı üyesi Dimosthenis Papadatos, Arnavutluk Mülteciler
Temsilciliğinden Eriana Balani, Kaşmir ve Suriyeli mülteci temsilcileri
katıldı.
Halil Demir yaptığı
konuşmada şunlara değindi:
“ Merhaba ben
Türkiye Halk Cephesi üyesi bir devrimciyim. Biz devrimciyiz,
Marksist-Leninistiz, mülteci değil politik ilticacıyız, politik düşüncelerimiz,
faşizme ve emperyalizme karşı mücadelemiz nedeniyle buradayız.
Halkların mülteci
ve ilticacı olmasının kaynağı kapitalist-emperyalist sömürü sistemidir,
emperyalist tekellerdir. Her şeyin kökeninde emperyalizmin sömürüsü vardır.
Emperyalizm bütün dünyayı sömürgesi yapmak istiyor, bütün dünyada egemenlik
kurmak istiyor, bunun sonucu açlık ve yoksulluktur, işgaller, bombardımanlar ve
katliamlardır. Evet milyonlarca, on milyonlarca yoksul insan vatanlarını terk
etmek zorunda bırakılıyor. Bugün dünyada her yıl 25 milyon yoksul yaşamını
kaybediyor, her beş saniyede bir çocuk beslenemediği için, temiz su içemediği
için ölüyor. Bu yoksulluğu ve açlığı yaratan emperyalizmdir, emperyalizmin
sömürüsüdür. Her yıl milyonlarca yoksul katledilirken tekeller karlarına kar
katıyorlar. Tekeller karlarını büyütürken denizlerde, nehirlerde, mayınlı
tarlalarda on binlerce mülteci katlediliyor.
Karl Marks bundan
150 yıl önce kapitalistlerin kriz anlarında yerli işçilere yabancı işçileri
düşman olarak gösterdiğini ve böylece gerçek düşmanı gizlediğini anlatır. Bugün
de mültecileri, ilticacıları yine düşman göstererek ırkçılığı örgütlüyorlar.
Halklar bir birinin düşmanı değildir. Hem sömürerek bu sorunu yaratıyor, sonra
da bunun üzerinden politika yaparak kendi halklarını ırkçılaştırmaya ve böylece
gerçek düşmanı gizlemeye çalışıyorlar.
Biz buraya politik
kimliğimizle geldik ve politik kimliğimizle iltica aldık. Bugün bize siz
tehlikelisiniz diyorlar, böyle diyerek politik iltica hakkımızı gasp ediyorlar.
İki arkadaşımızın ilticalarını bu nedenle iptal ettiler. Gerekçe olarak ise siz
Yunanistan için tehlikelisiniz diyorlar. Peki ne için kimin için tehlikeliyiz.
Bunu kim belirliyor. ABD belirliyor, AB emperyalizmi ve Türkiye belirliyor.
Bize terörist diyerek haklarımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Buna karşı
elbette ki direneceğiz, biz hep direndik, haklarımız için hep mücadele ettik ve
devam edeceğiz. Bu sorunun çözümü emperyalizme ve faşizme karşı mücadelededir,
çünkü sorunun kaynağı orasıdır.
Şunu da belirtmek
isterim ki siz, sağ, aşırı sağ gibi söylemlerde bulunuyorsunuz, bunun doğru
olmadığını, böyle bir ayrımın doğru olmadığını düşünüyorum. Aşırı sağ denilen
şey faşist ideolojiye sahip örgütlerdir, bu nedenle faşist demek adını net
koymak gerektiğini düşünüyorum.”