Emperyalizmin bir yeni-sömürgesi olan Türkiye’de ciddi bir devrim potansiyeli var.
Durum nedir?
Bir yandan ABD emperyalizmin BMENA (Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika) projesi Filistin ve Suriye’de uygulanmaya çalışılırken, öte yandan Türkiye'de işbirlikçi AKP faşizminin baskı ve saldırıları artarak sürmektedir. İlk etapta devrimciler, demokratlar hedef alınırken bu kez sıra düzen içi muhalefete geldi. Ana muhalefet partisi CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu yüzlerce polisin katıldığı bir operasyonla gözaltına alındı. Muhalefetin özelinde halka gözdağı amaçlayan bu operasyon aynı zamanda oligarşi içi çelişkilerin vardığı noktayı da gösteriyor. Faşizmle yönetilen her ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de düzen kendi yasalarını çiğneyip baskıyla tutunmaya çalışıyor.
Tepki neydi?
Yirmi yılı aşkın süredir AKP faşizminin zulmü altında olan halk kesimleri, bu son saldırıyla birlikte öfkesiyle, tepkisiyle, adalet talebiyle meydanlara çıktı. Gençlik, üniversitelerden dışarıya çıktı. Anadolu’da onlarca şehirde halk meydanlara çıktı. Ancak, halkın ve gençliğin öfkesinin karşısına, faşizmin polisinin dışında bizzat CHP yönetimi de çıktı.
Düzenin devam etmesinden yana olan CHP yönetimi, elbette “hedef iktidar” diyemeyeceği için, kitleyi ilgisiz yer ve alanlarda toplayarak, resmen öfkeyi yatıştırma politikası izledi. İstanbul’da halkın, 1 Mayıs alanı olarak bilinen ve Haziran (Gezi) ayaklanmasında merkezi bir rol üstlenen Taksim alanına yürüme talebini engellediler.
Ankara CHP İl Yönetimi, akşam saatlerinde, toplanan binlerce kişiye dağılıyoruz anonsunu yaptığında, kitle “yuhaladı”. Aynı tepkiler, yer yer CHP başkanı Özgür Özel’e de yöneldi.
Devletin partisi CHP, devletin zarar görmemesi için bu büyük saldırıyı sıradan protestolarla geçiştiriyor. Halkın ayaklanması, yeni Haziran ayaklanmalarının yaşanması, tüm düzenin en büyük korkusudur. CHP de aynı korkuyu duyduğu için, öfkeyi yatıştırma politikası izliyor. AKP faşizmi, bunu bilerek saldırılarını sürdürüyor. Şu anda 10’a yakın CHP’li başkan tutuklandı. CHP’de her zamanki gibi sıradan açıklamaların dışında bir şey yapmadı.
Çözüm nedir?
Şurası açıktır ki, sokaklara, meydanlara çıkan onbinler, sadece CHP’li belediye başkanı İmamoğlu için çıkmıyor. İmamoğlu’nun gözaltına alınması, AKP’nin zulmünde “bardağı taşıran damla”dır. Tıpkı, Gezi’de ağaçların kesilmesinin o süreç açısından “bardağı taşıran damla” olması gibi.
Halk herşeyi göze alarak sokaklara döküldü. Sokağa çıkanlar, gözaltına alınabileceklerini, işten, okuldan atılabileceklerini, bu sokağa dökülmenin bir bedeli olabileceğini biliyor. Yıllarca hapis yatmak zorunda kalabileceğini biliyor.
Bütün bunlara rağmen sokaklardalar.
Haziran ayaklanması 2013 yılında, Saraçhane ayaklanması halihazırda devam ediyor. Aradan 12 sene geçti. Kitleler 12 sene sessiz kaldılar, ayaklanmadılar.
Ama işte yine sokaklardalar.
Halk yine direniyor.
İşte, AKP’nin de, CHP’nin de ortak korkusu budur. Bu nedenle, faşist AKP iktidarı, polisiyle, CHP yönetimi ise, politikalarıyla halkın adalet talebinin önünü kesiyorlar, halkın öfkesini bastırma ve yatıştırma peşindeler.
Artık halk ta biliyor, çözümün seçimlerde olmadığını. Özgür Özel, halkın öfkesini, tepkisini, adalet özlemini yine sandığa yöneltmek için, konuşmalarında “tepkimizi seçim sandığında göstereceğiz!” dediği anda, halktan büyük tepki gördü. Bir çok meydanda “çözüm sandıkta değil, sokakta, meydanda” sloganları atıldı. Meydanlarda haykırılan “Hak, hukuk, adalet!” sloganları, “Polis defol, bu meydanlar bizim” sloganları, tüm halkın duygularını ve öfkesini yansıtıyor. Evet, halkın çözümü sokakta, meydanlardadır. Halk şu anda sokaklardan ayrılmak ta istemiyor. Ama ne yazık ki öncüsü yok. Halkın öncüleri hapishanelerde.
Ama korkunun ecele faydası yok.
Faşizm ve emperyalizm tarihin akışını değiştirmeyecek.
Bizim de günümüz gelecek ve pisliği devrim temizleyecek.
ANTİ-EMPERYALİST CEPHE