Sempozyum Halkın Hukuk Bürosu Avukatı Günay DAĞ’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Günay Dağ:
“Bizi burada
bir kez daha Ebru Timtik birleştirdi.(…) Milyonlarca insanların savaşlar,
siyasi baskılar yada ekonomik nedenlerle ülkelerini terk ederek mülteci
koşullarda yaşamak zorunda bırakılanları, ırkçı faşist ve gerici
örgütlenmelerin sistemli olarak yaygınlaştırılması, ulusal ölçekte yayılan
siyasi baskı ve yasaklar, siyasi yargılanmalar ve ceza adaleti açısından
yaşanan sorunlar ve halklar açısından daha pek çok olumsuzluk, sözünü ettiğimiz
emperyalist yağma ve talan düzeninin bir parçası ve bu düzenin doğal bir
sonucudur. (…) Madalyonun bir yüzünde emperyalist saldırganlık varsa, diğer
yüzünde de halkların direnişi ve mücadelesi vardır. (…) Bizler dünyanın birçok
ülkesinden halkların birleşik örgütlü mücadelesinin gücüne inanan avukatlar
olarak; (…) bugün burada bir araya geldik.” dedi.
Ardından
sempozyumun ilk oturumu başladı.
1. Oturumun
konusu “EMPERYALİZMİN DÜNYA HAKİMİYETİ İÇİN FİNANSAL VE ASKERİ SALDIRGANLIK,
LATİN AMERİKA’DAN ORTADOĞU’YA EMPERYALİST MÜDAHALELER VE ULUSLARARASI HUKUK”
oldu.
İlk konuşmacı
Uluslararası Devrimci Tutsaklara Özgürlük ve Dayanışma Komitesi’nin Üyesi
Pamela Pulido Sanchez (Meksika🇲🇽) oldu;
Pamela Pulido
Sanchez;
“(…) Sömürge
dönemi boyunca kıtada sömürge karşıtı mücadeleler sürmüştür şu anki İspanyol ve
portekizliler sık sık köle ayaklanmalarıyla karşı karşıya kalmış bunun sonucu
sömürge yönetimi sarsılmıştır. Meksika'da bulunan doğal kaynakların fazlalığı
yabancı güçlerin iştahını kapatmıştır. (..)
1810'da Meksika
ispanya'dan bağımsızlığını kazandı ancak Meksika’nın bağımsızlığından sonra ABD
Meksika’yı sömürgesi altına aldı. 1838'de Meksika Fransa tarafından işgal
edildi. Ardından ABD tarafından işgal edilerek topraklarının yarısı yani: dört
milyon karelik bir alan elinden alındı. Bugünkü Teksas California ve tüm Güney
kalifornia eyaletleri bir zamanlar Meksika’nınsa.
Ardından 2
Fransız işgali yaşandı. Yüzyılın ilk yarısında diktatörlükler gelişti. Amerika
henüz tam kontrol kurmamışken farklı güçler ülkemiz üzerinde siyasi güçler
kurmaya çalıştı. Ardından yeni bir diktatörlük döngüsü başladı. (…) Düşman ceza
hukukunu yasal savaş olarak kullanmıştır. Emperyal savurganlık sürmektedir. (…)
ABD ekonomik ve siyasi gücünü kullanarak ülkemizi boyunduruk altına almakta. (…)
Arjantinli politika
gazetecilerin kafalarının biber gazlarıyla yarılması ve eylemler sırasında
polisler tarafından insanların öldürülmesi son dönemde yaşananlardır.
12 Mart‘ta
tutuklanan 110 Arjantinli tutsak için serbest bırakılmaları sağlandı bir çok
ülkede zaferler de kazandık.
Yoldaşlarımızın
hukuki savunmasında emperyalizme karşı mücadele var.(…)
Bu anlamıyla
Yoldaşlarımızın hukuki savunmasında karşı mücadele edilecek uluslararası
avukatlık yapılması konusunda bunu ifade ediyoruz. Birliğe katılmak istiyoruz.”
dedi.
1. Oturumun
ikinci konuşmacısı Ulusal Avukatlar Birliği (NLG) Uluslararası Komitesi Eş
Başkanı Kerry MCLEAN (USA🇺🇸) oldu.
Kerry MCLEAN:
“IMF ve Dünya
Bankası’nın Jamaikan& Şili Odağında izlediği politikaları anlatacağım
sizlere.
Güya
uluslararası kalkınmayı teşvik etmek için kuruldular ama yoksulluğu
arttırdılar. (…) IMF ülkelerin peyzajını değiştirmekte ciddi bir rol oynadı
Latin Amerika ülkelerinde neoliberal ekonomik politikaları uygulamaya soktular
ve bunlar emperyalist ülkeleri zenginleşti yani halkların çıkarının tersine.(…)
IMFnin
Ülkelerin politikaları nasıl kötüleştirdiğini eşitsizliği nasıl arttırdığını
anlatmak istiyorum.
Dünya Bankası
gelişmekte olan ülkelere kredi veriyor desteklediği projelerde altyapı
geliştirme projeleri yoksulu hafifletme projeleri ama ne var ki bankaların
vereceği krediler belli kurallara bağlı ülkelerin neoliberal ekonomik
politikalar benimsemesi gerekiyor serbest piyasada devlet müdahalesine ve
korumacılığına karşı bir yer alıyor kamu hizmetlerinin küçültülmesine yol
açılıyor ve uzun vadede dışa bağlı bir politika izleniyor.(…)
IM F Latin
Amerika ve karayiplere kemer sıkma politikasını dayattı IMFyle Latin Amerika ve
Karayipler’de işsizlik çoğaldı sağlıklı eğitim gibi kamu harcamaları azaldı ve
eşitsizlik yöneltildi bir bağımlılık döngüsü ortaya çıkardılar.
Latin Amerika
ve Karayipler artık sürdürülebilir bir politikaya ulaşamıyorlar. (…)
IMF’nin Latin
Amerika ve Karayipler‘deki politikasını anlamak için şunu anlamak gerekiyor
faaliyetlerinin altında emperyali politikalar var.
Tozunun
Amerika’dan ihraç edilmesi istendi ve Jamaika’daki Mandıralar kapatıldı ve
buralarda çalışan insanlar sütlerini sata madıkları için toprağa dökmek zorunda
kaldılar.
Bütün bu
politikaların toplumsal sonuçları da bir o kadar kötüydü ekonomi közlemeye
başladığı için nüfusun ciddi bir kısmı yoksulluk sınırının altında kalmaya
başladı.
Jamaika’nın IMF’den
aldığı borçlar bir kısır döngüye dönüştü ve anlamlı bir ekonomik bağımsızlığa
asla kavuşamadı. (…)
Şile çok güzel
bir örnek gösteriyor bizlere IVF ve Dünya bankasının olumsuz politikaları
üzerinde.(…)
Hem yereldeki
seçmenler hem de ABD annen de hükümetini bir tehdit olarak algıladı ve bu refah
devletinin adım adım yok edilmesini örgütledi.
Pinochet rejimi
adı altında açlık ve işsizlik arttı devletin iştirakları satıldı kamu hizmeti
sağlık, eğitim ciddi bir şekilde azaltıldı insanlar yoksulluk sınırının altında
yaşamaya başladı. Amerika Birleşik Devletleri’nin doğal bir uzantısı olarak
görev yaptı Pinochet. En önemli emperyalist faaliyetlerden birisi borç krizidir
İMF Dünya Bankası tarafından gerçekleştirilmiştir.
Sağlık, eğitim,
tarım sektörleri yok edildi. En temel ihtiyaç için bile dışarıdan yardım alma
ihtiyacı doğdu. (…)
IMF ve Dünya
Bankası emperyalizmin yapılarını güçlendiriyor EMF ve Dünya Bankası’nın bu
bölgelerdeki rolü bize şunu hatırlatıyor emperyalizm modern dünyada yalnızca
askeri işgal yoluyla faaliyet göstermemektedir ekonomik zorlama ve neoliberal
yatırımların dayatılmasıyla da faaliyet gösteriyor (…)” dedi.
1. Oturumun 3.
Konuşmacısı Hindistan Avukatlar Birliği Başkan Yardımcısı ve Emekli Anayasa
Hukuk Profesörü Niloufer BHAGWAT(🇮🇳) oldu.
Konuşmasına Filistin'deki direniş şehitlerini ve Seyyid Hasan Nasrallah'ı
selamlayarak başladı.
Niloufer
Bhagwat konuşmasının devamında 20. yüzyılın başlarında İngiliz emperyalizminin
Orta Doğu'daki yayılmasından bahsetti.
Niloufer
Bhagwat;
“Emperyalist
sistem içerisinde olan bütün bankalar, bütün şirketler uyuşturucu satılmasını
teşvik ediyor. çünkü finansal olarak bakmakta ve Libya‘yı düşünün işte bir
şekilde yok edildi. Suriye şu anda resmen ayaklar altına aldılar. İran…
buradaki strateji neydi… bu bölgeler gaz ve petrol zenginliği olan bölgeler.
Emperyalizm Politikalarını kabul ettiremediği ülkeleri işgal eder. Libya,
Suriye, Irak gibi..” dedi.
İlk oturumun
son konuşmasını Halkın Hukuk Bürosu avukatı Günay Dağ yaptı.
Halkın Hukuk
Bürosu Avukatı Günay DAĞ;
“(…)
Emperyalizm uluslararası hukuku kendi çıkarları doğrultusunda
kullanmaktadır.(…)” dedi.
Kısa bir ara
verildikten sonra ikinci oturum başladı.
2. Oturumun ilk
konuşmacısı Miquel Sanchez CALDERON (Peru🇵🇪) oldu.
Miquel Sanchez
CALDERO:
“Ben bir kitap
hakkında konuşacağım. Düşman Ceza hukukunun 50 yılı ne zamana kadar başlığında
taşıyor bu kitap.
Perudaki
komünist Partisi’nin önderi olan eşi bu kitapta şöyle bir açıklama yapıyor
kocasının katili ile ilgili yaptığı bir açıklama bizi buraya getiren meselenin
kaynağında ne olduğunu anlamaya çalışıyorum Nobel ödüllü yazarımızın da iddia
ettiği üzere %99’un ihtiyacı olan şeylere yalnızca dünyanın %1’i sahip bu
ilişki artık siyasi düzeyde demokrasileri ortadan kaldırdıran onları bozan bir
hale geldi.
Biz artık
sürekli bir sömürü sistemi haline gelen bir sistemden bahsediyoruz. (…)” dedi.
Ebru Timtik
Anısına Düzenlenen 2. Uluslararası Hukuk Sempozyumu “Emperyalist Demokrasinin
Krizi, Faşizm ve Hukuk” Başlıklı 2. Oturumunun 2. Konuşmacısı Almanya’dan
Avukat Roland Meister oldu.
Roland Meister;
“Alman
emperyalizmi ve hükümeti 7 Ekim 2023’ten bu yana hem tarihsel gerçekleri hem de
uluslararası hukuku sistematik şekilde göz ardı etmektedir. (…)
Filistin
dayanışması hareketine karşı bir baskı dalgası yaşıyoruz polis her türlü
Filistin dayanışması protestolar saldırıyor zorla dağıtılıyor yasaklanıyor ve
kısıtlayıcı koşullara tabi tutuluyor zaman zaman gelen bir toplantı yasağı
vardı hukuk firmamız özellikle yasaklanan vehhac ile ilgili davalarda
müvekkillerimizi temsil ediyor. (…)
Almanya’daki en
büyük Filistin topluluğunun yaşadığı Berlin’de 50.000’den fazla Filistinli ile
Filistin ile dayanışma gösterileri uzun süreden beri yasaklanmıştır.
ABD
Büyükelçiliği karşısında gösteri yapmaları engelleniyor çünkü bu başkent
Berlin’in küresel itibarına zarar verebilir. (…)
“Nehirden
Denize Özgür Filistin” ve “Çocuk katili İsrail” gibi sloganlar yasaklandı
Almanya’da. Söz konusu sloganların İsrail’in var olduğunu inkâr etmek anlamına
geldiğini söylüyorlar ve gençleri bu yüzden tutuklayıp yargılıyorlar. (…)
Söyleyecek çok
şey var. Yaşasın Özgür Filistin!” dedi.
İkinci Oturumun
üçüncü konuşmacısı Gabriela Jiménez RODRIGUEZ oldu.
Gabriela
Jiménez RODRIGUEZ;
“ABD kendisine
özgürlükler ülkesi adına veriyor ancak gerçek bize şunu gösteriyor; emperyalizm
işine geldiğinde haklar konusunda nerede bir ilerleme varsa onu eziyor. Faşist
politikalarını yasalara ve kararnameler’e dönüştürmekte zorluk çekmiyor. Bu ABD
İmparatorluğu’nun tarihi boyunca böyle olmuştur.
Örneğin
uyuşturucu sorunu. Uyuşturucu sorununu kendisinin halkların kendi kaderini
tayin hakkını ihlal etmesi için kullanılan bir sorun. Terörizme karşı
mücadeleyi öne sürerek halkların siyasetine müdahale ederken, yönlendirirken,
şimdi onun yerine uyuşturucuyla mücadele aldı.
Uyuşturucu ile
mücadele bahanesiyle ordusunu donanmasını bir çok ülkeye yönlendiriyor.
Meksika’da ABD
uyuşturucu mafyalarını terör örgütü olarak adlandırdı ve böylelikle müdahale
hakkı doğdu.(…)
Latin Amerika
ülkelerinde bu yolu tek başına yürümüyor. Büyük ulusal burjuva sınırın
emperyalizmle ideolojik birlikteliklerinin oynadıkları belirleyici rollere
işaret etmek gerekiyor.
Meksika’da
ABD’nin iç Siyasete karışması ile birlikte gümrük vergilerde artış kartellerin
terörist olarak sınıflandırılması Meksikalıların kitlesel olarak ABD’den sınır
dışı edilmesi ve suçlu muamelesi görmeleri gibi gelişmeler Meksika solu
tarafından kınanmak yerine alkışlanıyor bu kararları sorgulayacakları yerde
sanki sorgulanamaz bir gerçekmiş gibi öne çıkarıyorlar.
Her ülkedeki
ulusal saha ve aşırı sağ emperyalizme kayıtsız kalıyor çünkü gerçekten
emperyalizmin varlığı onların çıkarlarına uygundur. Buna örnek olarak Arjantin
Peru ve Kolombiya örnekleri gösterilebilir.
Burada bulunan
demokratikan Temperli avukatlar olarak Amerika Birleşik Devletleri‘nin
saldırganlığına karşı geniş bir direniş cephesi oluşturmak için bu mücadeleye
katkıda bulunmaya çağırıyoruz herkesi. Emperyalizme karşı verilen hukuk
mücadelesi düşmanın düşman ceza hukukunun yaratılmasına ve uygulanmasına karşı
bir duruş sergileyerek ülkemizde düşman hukukunun uygulanmasını engellemek için
mücadele ederek, hukukun bir imparatorluk aracı olma niteliğini ifşa ederek
yapılmalıdır.
Bunu yaparken
yurt dışında tek yumruk olarak hareket eden proleter enternasyonalizmi
uygulamaya koymalıyız. Hepinize çok teşekkür ediyorum.” dedi.
İkinci oturumun
4. Konuşmacısı Yunanlı Avukat George VLACHOS oldu.
Vlachos,
Yunanistan devletinin, hükümetinin, iktidarının Türkiye faşizmi ile Erdoğan'ın
yönetimiyle işbirliğinden ve bunun sonuçlarından bahsetti. Mültecilere karşı
ırkçılıktan ve bunun neden olduğu adaletsizliklerden bahsetti. Bu konulara
değindi.
George VLACHOS;
“Buradaki yeni
demokrasi hükümeti demokratik haklarımızı ortadan kaldırmak için girişimlerde
bulundu” dedi. EbruTimtik’in mücadelesinden güç alıyoruz ve onunla onur
duyuyoruz.” diye sonlandırdı konuşmasını.
2. Oturumun 5.
Konuşmacısı Filipin’den Czarina MUSNI oldu.
Czarina MUSNI;
“Ben ulusal
halkın avukatlar birliğinin onurlu bir üyesiyim. HHB’ye davetleri için çok
teşekkür ediyorum.
Bugün Ebru
Timtik’i anıyoruz ve kendisinin bütün dünyadaki halkların kurtuluş mücadelesine
verdiği mücadelesini anlıyoruz. Biz de bu mücadeleye devam edeceğiz. (…)
Filipin’de
Filipin komünist Partisi terörist bir örgüt olarak değerlendiriliyor.
2023 yılında
terörizmle mücadele yasası çıkarıldı.
Bu yasa ile
Herhangi bir suçlama olmadan 24 gün insanların gözaltında tutulmasına karar
veriyor.
İlgili
kişilerin mal varlığına el konulmasına, bütün mal varlığının dondurulmasına
hizmet ediyordu ve buna ilişkin herhangi bir uygun yasal hak arama zeminini
tanımıyordu.
Onun dışında
terörist olduğundan şüphelenilen kişilerin hareket etmesini engelleyecek
yasaların da önünü açtı. Herhangi bir muameleye tabi tutulmanız yeterliydi.
Yereldeki
komünist silahını ayaklanmanın engellenmesi için gerekli gücünün uygulanması
Filipin komünistler Partisi’nin bastırılması için uygulanan bir yasasaydı. (…)
Terörün
finansmanını engellenme esasi 2012 ve 2020 tarihli Terörle mücadele Yasası. Ben
de bunları anlatacağım.
Kara paten
isimli bir insan hakları ağımımız var. Bizim terörle mücadele kanunu adı
altında yaşanan bütün ihlalleri anlatıyor. 160 kişinin kurgu suçlarla ya da
terörizmle suçlandığını görüyoruz burada içinde hemşireler, rahibeler,
gazeteciler, insan hakları savunucuları var işçilerin hakları için mücadele ediyorlar,
yolsuzluğun azaltılması için mücadele ediyorlar.
166 kişinin
bazılarının sıradan sivil işçi, küçük esnaf, aileleri öldürülen, yargısız infaz
edilen kişiler.
Bu kişiler 2020
tarihli terörle mücadele yasası ile suçlanan kişiler. En az 17 sivil toplum
kuruluşunun banka hesaplarını dondurdu, el koydu. Bu yasa bu sivil toplum
kuruluşları terörle mücadele yasası adı altında hedef alınıyor. (…)
Dosyalar da
sadece gizli tanıklarım ifadeleri var. Başka bir kanıt yok yalnızca gizli
tanıkların gizli ifadeleri var Gizli ifadeler delil değildir, terörle mücadele
yasası halka karşı kullanılıyor.
Bu yasa bize
herhangi bir işlenecek suçlar listesi vermiyor. Yasa tamamen keyfi.
Herhangi bir
insan herhangi bir şekilde hükümetin politikalarına ses çıkarma cesaretini
gösterirse hapse edilebiliyor.
Bir yandan
sivil toplum aktörlerinin haklarının ve özgürlüklerinin perdelenmesi, bir
yandan toplumsal Eşitsizliğin ve özgürlüksüzlüğün uygulanması için hayata
geçirildi bu yasalar.
Yapılan
saldırıların devamlı hale getirilmesidir terörle mücadele yasaları. (…)
Halkların anti
emperyalist mücadelesinin yükseldiği her yerde bu tür yasaları ve saldırıları
görüyoruz. Sonuç olarak şunu söyleyeceğim; Filipinler sivil toplumu, halk
direniş hareketleri safları sıklaştırmalı, koalisyonlar inşa etmeli ve hem
yerel düzeyde hem de uluslararası düzeyde işbirlikleri inşaa etmelidir.
Bu benim
katıldığım ikinci sempozyum. Şunu söyleyebilirim;yalnızca birleşmiş örgütlü
enternasyonalist bir halk mücadelesiyle emperyalist saldırganlığa son
verebiliriz!” dedi.
Ardından 6.
Konuşmacı, Almanya’da tutsak Devrimci Gazeteci Özgül Emre’nin Avukatı, Avukat
Yener Sözen oldu. Yener Sözen Almanya’nın 129 Anti-Terör yasalarını anlattı.
Daha sonra
sempozyumun 2. oturumuna Amerikalı Avukat Noel Hamrahan online katılım sağladı.
Hamrahan, ABD’deki ağır tecrit ve hapishane koşulları hakkında ve yıllardır
tutsak olan Mumia Abu Jamal hakkında konuştu.
Daha sonra
yeniden kısa bir ara verildi. Aranın ardından sempozyumun 3. Oturumu başladı.3.
Oturumun konusu “EMPERYALİST SALDIRGANLANLIK VE ORTADOĞU’DAKİ GÜNCEL
GELİŞMELER/ JEOPOLİTİK DİNAMİKLER” idi.
Oturumda ilk
olarak Niloufer BHAGWAT konuştu;
Niloufer
BHAGWAT;
“Netanyahu
birleşmiş milletler Genel Kurulu’na bir açıklama yaptı Orta Doğu haritası dedi
ve orada Filistin yoktu. (…) Netanyahu Haziran 2023’te bu belgeyi BM Genel
Kurulu’na sunmadan gaz ve petrol hattı kuracaklarını söylediler. (…)
Gazze’den
Avrupa’ya petrol kuyularını sömürecekler, hedefleri bu.
Suriye ve doğu
Akdeniz açıklarında bulunan petrol yatakları emperyalistlerin ilerlettiği
saldırıların bir parçası. (…) Filistin Toprakları hedefteydi.
Bütün bölgeyi
paylaşmak ve yeniden bölmek için başlattıkları bir plan ve bu yüzden Gazze’de
bir katliam gerçekleşiyor. (…)
Orta Doğu’daki
emperyalist saldırıların en tehlikeli noktasındayız. Hiçbir şeyi göz ardı
edemeyiz. ABD’deki kriz önemli bir noktaya geldi. Finansal ve ekonomik krizden
kurtulmak için saldırıyorlar. (…)
ABD ve Avrupa
emperyalistleri olmadan İsrail’in varlığı düşünülemez. İsrail onlarla ayakta
kalıyor.
İsrail bütün
NATO’nun desteğini alıyor ve Filistin’de halkları katlediyor.
Birleşik
devletler, Birleşik Krallık, NATO ve AB tarafından gerçekleşen bir katliam bu
İsrail tek başına değil. İsrail tek başına bu katliamları yapamaz. (…)
Gazze’lilerin
%90’ı yerlerinden edildi. Gazze’nin yapısı tamamen imha edildi. Bu katliam
sadece Filistin’de değil Libya’ya Yemen’e Suriye’ye kadar uzanıyor. (…)
Türkiye
Cumhurbaşkanı Filistin’in yanında olduğunu söylüyor. Bu bir yalan. Türkiye’nin
çok uzun zamandır İsrail ile ilişkisinin olduğu biliniyor.
Kürt halkını
temsil ettiğini söyleyen SDK kuzey Suriye’de Amerika ile iş birliği
içerisindeler. Doğu Suriye’de bir üst kurdular ve orada Suriye’nin petrolleri
Türkiye’ye ve Amerika’ya götürüldü.
Türkiye bir
enstrüman, bir malzeme olarak kullanıldı.(…)
2 Mart’tan bu
yana Filistin halkına yiyecek aktarılmıyor. (…)
İsrail’in
ekonomisi bu süreçte tamamen tehdit altında ve zarar görmüş durumda.
İsrail Orta
Doğu’daki ülkeleri ekonomik olarak yok etmeye çalışıyor ama Nasrallah
tarafından, Lübnan tarafından kendileri yok ediliyor. (…)
ABD’nin savaş
uçaklarına o bölgede tehdit eden bir karar aldı Nasrallah. Bu çok stratejik bir
karar.
Bölgedeki
denizden ABD’nin savaş uçakları uzaklaştırmalarını sağladılar.
(…)
Şu an çok
önemli bir noktadayız. İran’a karşı büyük bir tehdit var. Emperyalistlerden her
şey her an beklenebilir ama diğer taraftan direniş devam ediyor Yemen’de,
Lübnan’da devam ediyor direniş.” dedi.
Ardından
Anti-emperyalist Cephe adına Konstantina KARTSİOTİ konuştu.
Konstantina
KARTSİOTİ;
“Emperyalizm
gibi bir sistem içerisinde gerçekten bir hukuk olabilir mi sorusuna yanıt
arıyoruz Şu anda biz burada konuşurken Filistin’de bir katliam soykırım
gerçekleşmekte.(…)7 Ekim’den bu yana Filistin halklarının karşı Taaruzundan bu
yana 77 yıllık baskı ve soykırımımı ardından halk silahlı direnişi ile bir
araya geldi. Bütün saldırılara baskılara rağmen teslim olmuyorlar.
(…) Şu anda
Filistin’de tutsakların sayısı bilinmiyor. Hapishanede katlediliyorlar,
organları da organ mafyalarına satılıyor. (…)
Yemen Suriye
Filistin Lübnan ve İran burada bir direniş ekseni oluşturuyordu bu direniş
güçleri uzun yıllardır batı emperyalizmi tarafından ülkelerini sömürge
geliştirmelerine karşı mücadele ediyorlardı Suriye’de de durum böyleydi
Suriye’ye geçmişte bir ziyaret düzenlemişti.
Suriye’de bir
kukla hükümeti ortaya çıkarmak ve direniş ekseninin merkezini dağıtmak
istiyorlardı.
8 Aralık’ta
bunda başarılı da oldular ve Şam’a kendi istedikleri kişiyi getirdiler.
Daha önceden
adı el Nusra olan örgüt şu anda Suriye’de iktidarda.
Suriye’de şu
anda iktidarda olan örgüt ABD emperyalizmi tarafından yaratılmıştır.
Alman
yetkililer Yunan yetkililer Türkiye yetkililer HTŞ’yi selamladılar neden çünkü
bu onların geçici zaferidir geçici diyorum çünkü ben halkların direnişine
inanıyorum Suriye’de şu anda geçici bir zafer kazandılar(…)” dedi.
Ardından
Yunanistan Halk Cephesi adına Halil DEMİR konuştu
Halil DEMİR;
“(…)
Emperyalizm artık değişti emperyalizm artık eski saldıran emperyalizm değildir.
Emperyalizm ideolojik üstünlüğünü kazandı demişlerdi.
Uluslararası
hukuk dediler, hümanizm dediler peki bugün ne oldu ne gördük emperyalizm yeni
Dünya düzeni dediği uluslararası hukuk dediği terör katliam ve vahşet
emperyalizm daha saldırgan emperyalizm daha vahşi emperyalizm daha katliamcı.
(…)
Uluslararası
hukuk denilen şeyin emperyalizmin hukuku olduğunu artık tüm dünya halkları
biliyor. (…)
Emperyalizm
kapitalist sistem sonunda yıkılacaktır emperyalizm ve kapitalizmin karşısındaki
tek güç tek alternatif sosyalizmdir. Devrimdir. Bizim her zaman son sözümüz;
direnen halklar kazanacak oldu.
Yine öyle
söylüyoruz; direnen halklar mutlaka kazanacak, umutsuz değil.
Umudumuzu
yitirmeden mücadele etmeye savaşmaya devam ediyoruz devam edeceğiz. (…)” dedi.
5 Nisan
Avukatlar gününde başlayan 2. uluslararası Hukuk Sempozyumu dün üçüncü oturumda
okunan tutsak halkın avukatı Aytaç ÜNSAL’ın mektubuyla bitti.
Aytaç Ünsal,
mektubunu herkesi her gün büyüyen adalet mücadelesiyle selamlayarak başladı. Ve
Ortadoğu’daki gelişmelerden bahsederken Suriye’deki Alevi Katliamını da
anlattı.
6 Nisan günü
Sempozyum dördüncü ve beşinci oturumlarla devam edecek.