Anti-emperyalist karavanın ikinci gününde, toplu kahvaltının ardından Belarus Komünist Partisi binasına gittik. Burada, "Pardon Komisyonu" temsilcisi ve aynı zamanda gazeteci olan GRİGORİ AZARÖNOK İle görüştük.
Pardon Komisyonu, Belarus’ta Emperyalizmin doğrudan
yönlendirmesiyle birlikte yapılmak istenen renkli devrimler sırasında,
emperyalist propagandaya kapılarak protestolara katılan, tutuklanan veya
tutsaklıktan çekinerek ülkeden kaçmak zorunda kalan kişileri tekrar kazanmayı
hedefleyen bir devlet kurumu. Sovyetler döneminde Beyaz Ordu destekçilerini
kazanmak için yapılan çalışmalardan esinlenen komisyon, bugün Belarus’ta benzer
bir misyon üstleniyor: Emperyalizmin paralı maşaları olmayan ve gerçekten emperyalizmin
dezenformasyonunun kurbanı olanlar tespit edip hapisten çıkarmak, yurtdışına
gidenleri vatana döndürmek.
Ardından, Belarus askeri akademinin bir öğretmeniyle
görüşerek ülkenin neden ve nasıl NATO tehditi altında olduğunu dinledik.
Akademi öğretmeni, NATO’nun Belarus sınırlarını tamamen
kuşattığını, Rusya dışında komşu ülkelerin adeta birer NATO üssüne dönüştüğünü
vurgulayan bir sunum hazırlamıştı bizler için.
Belarus, Rusya ile Avrupa arasında kritik bir köprü olduğu
için emperyalistlerin hedefinde. Ayrıca kendi çıkarına uygun hale getirmek için
emperyalizm dezenformasyonda-renkli devrimlere , suikastlara kadar elinden
gelen her şeyi yapıyor.
Devlete bağlı olan sivil toplum kuruluşlarıyla ve
gazetecileriyle bir yuvarlak masa toplantısına katıldık. Belarus’taki sosyal
çalışmaları dinledik.
Günün sonunda karavandan erken ayrılması gereken bir ekip,
Büyük Anavatan Savaşı Müzesi’ni gezdi. Sovyetlerin Nazi işgaline karşı verdiği
destansı mücadeleyi, tank sesleri, dron efektleri ve dönemin şarkılarıyla adeta
yeniden yaşadık. Müze, bizlere 1940’ların atmosferine götürerek ruhumuza
işledi.
Akşam, herkesin ortak kaldığı pansiyonda, ertesi günün
planları yapılarak gün sona erdi.