İtalya'da yayın yapın Pagine Esteri (Yabancı Sayfalar) sitesinde Selçuk Kozağaçlı ile ilgili haber çıktı.
Haberin Türkçe
Çevirisini SİZLERLE Paylaşıyoruz
Selçuk
Kozağaçlı: Erdoğan Rejimi Altında Hukuki Direnişin Sembolü
Selçuk
Kozağaçlı, tanınmış bir Türkiyeli avukat ve uluslararası düzeyde saygı gören
bir insan hakları savunucusu olarak, Türkiye'de adalet ve hukukun üstünlüğü
mücadelesinin ön saflarında uzun yıllardır yer alıyor. Çağdaş Hukukçular
Derneği (ÇHD) eski başkanı ve Halkın Hukuk Bürosu avukatı olan Kozağaçlı,
işçilerin, siyasi muhaliflerin ve devlet şiddeti mağdurlarının savunuculuğuyla
tanınıyor. Onun davası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarı
dönemindeki hukuki baskı ortamının simgesi haline geldi.
HAKSIZ BİR
YARGILAMA SONRASI YILLARCA HAPİS
Kozağaçlı, 13
Kasım 2017'de gözaltına alındı ve o tarihten bu yana tartışmalı terör
suçlamalarıyla yıllarını hapiste geçirdi. Yasaklı DHKP/C örgütüne üye olmakla
suçlandı; bu iddianın temelinde ise hükümet eleştirmenlerine verdiği hukuki
destek yatıyordu. 2022'de 10 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı—bu karar,
uluslararası hukuk örgütleri ve insan hakları savunucuları tarafından büyük
tepkiyle karşılandı.
TAHLİYE VE
YENİDEN TUTUKLAMA: KAFKAESK BİR DÖNGÜ
En son olarak,
16 Nisan 2025'te, yaklaşık sekiz yıllık tutukluluğun ardından, Kozağaçlı,
Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu tarafından verilen
"iyi hal" değerlendirmesiyle şartlı tahliye edildi. Bu karar,
Bakırköy 2. İnfaz Hakimliği tarafından onaylandı.
Ancak, sadece
bir gün sonra, 17 Nisan 2025'te, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı,
Kozağaçlı’nın iyi hal puanının hesaplanma sürecine ilişkin usuli gerekçelerle
itiraz etti. Şaşırtıcı bir şekilde, tahliyesini onaylayan aynı mahkeme kararını
bozdu ve yeniden tutuklama kararı çıkardı. Kozağaçlı, İstanbul Adliyesi'nde
gözaltına alındı ve tutuklama kararı kendisine tefhim edildikten sonra Marmara
Cezaevi'ne geri gönderildi.
Bu gelişmeler,
kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının açık ve keyfi bir ihlalidir. Hukuki
olarak tahliye edilen bir kişinin, koşullarda herhangi bir değişiklik
olmaksızın yeniden hapsedilmesi, yalnızca yargıya olan güveni sarsmakla kalmaz,
aynı zamanda kişiye yönelik psikolojik bir işkence niteliği taşır.
DAHA GENİŞ
BİR BASKI MODELİ
Bu hukuki
belirsizlik, yalnızca Kozağaçlı’ya özgü değil. Yargının bir baskı aracı olarak
kullanıldığı rahatsız edici bir modeli yansıtıyor. İstanbul Barosu’nun güçlü
bir şekilde ifade ettiği gibi:
*"Bu
uygulama, temel hukuk ilkelerine, adalet duygusuna ve insan onuruna yönelik
ağır bir saldırıdır ve hiçbir işleyen hukuk sisteminde kabul edilemez.
Türkiye'de hukuki güvenliğin çöküşünün tartışmasız bir kanıtıdır.
Selçuk
Kozağaçlı’ya yapılan, avukat Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi kararına rağmen
hâlâ tutuklu kalmasından veya Yönetim Kurulu üyemiz avukat Fırat Epözdemir’in
85 gündür iddianame olmaksızın tutuklu bulunmasından farklı değildir.
Bunlar yalnızca
meslektaşlarımızın özgürlük ve güvenlik haklarının ihlali değil, aynı zamanda
her vatandaşın hukuki savunma hakkına yönelik doğrudan bir saldırıdır.
Selçuk
Kozağaçlı, tıpkı Can Atalay ve Fırat Epözdemir gibi, yalnız değildir. Bu
adaletsizliğe karşı sesimizi her yerde yükseltmeye ve hukukun üstünlüğü
mücadelemizi asla bırakmamaya devam edeceğiz."*
ULUSLARARASI
TAKDİR VE DESTEK
Yıllar süren
devlet baskısına rağmen, Kozağaçlı geniş çaplı takdir gördü. 2019'da Lawyers
for Lawyers (Avukatlar için Avukatlar) Ödülü’ne layık görüldü; bu ödül, baskıcı
koşullarda insan haklarını savunma cesaretini takdir ediyordu. 2024'te ise
Avrupa Demokratik Avukatlar derneğinin fahri başkanı seçildi—bu, onun dünya
çapında hukukçular arasındaki saygın statüsünün bir kanıtıydı.
SONUÇ:
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İÇİN SÜREN MÜCADELE
Selçuk
Kozağaçlı’ya yönelik muamele, yalnızca Türkiye'de adalet için mücadelenin
kişisel bedelini değil, aynı zamanda Erdoğan rejimi altında hukukun
bağımsızlığının sistematik olarak yok edilişini de gözler önüne seriyor. Onun
hikâyesi, avukatlara yönelik zulmün yalnızca bireylere değil, toplumun son
savunma hattına—adil yargılanma hakkına ve hukukun üstünlüğüne—yönelik bir
saldırı olduğunu hatırlatıyor.
KOZAĞAÇLI VE
DİĞER TUTUKLU HUKUKÇULAR İÇİN ADALET ÇAĞRISI, YALNIZCA TÜRKİYE'DE DEĞİL, TÜM
DÜNYADA YANKILANMAYA DEVAM EDİYOR.