Haberin linki https://pagineesteri.it/2025/05/07/medioriente/turchia-loppositrice-ayten-ozturk-torturata-perseguitata-e-condannata/
TÜRKİYE.
Muhalif Ayten Öztürk işkenceye uğradı, zulme maruz kaldı ve mahkûm edildi
Yazan: Devrim
Umut
Türkiye’de
Siyasi Baskılar ve Hukuki Mücadele: Ayten Öztürk’ün Süregelen Direnişi
49 yaşında
sosyalist ve Alevi kökenli bir gazeteci olan Ayten Öztürk, "anayasal
düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "tasarlayarak adam öldürmeye
yardım" suçlamalarıyla iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına
çarptırıldı. Bu suçlamalar, siyasi görüşleri ve bir insan hakları grubuyla olan
iddia edilen ilişkisine dayandırıldı. Dava, gizli tanık ifadelerine dayandı.
2018 yılında
Beyrut Havalimanı’nda gözaltına alınan Öztürk, Türkiye güvenlik güçlerine
teslim edildi, altı ay boyunca gizli bir gözaltı merkezinde işkenceye maruz
kaldı ve ağır kötü muamele sonucunda vücudunda 898 yara oluştu, 25 kilo verdi.
2023 yılında başka bir terör suçlamasından beraat etmesine rağmen, işkenceyi
anlattığı kitabına el konuldu ve yasaklandı.
Ayten Öztürk,
2024 Şubat’ında İstanbul adliyesi önünde gerçekleşen silahlı saldırı sonrasında
gözaltına alındı. Bu saldırının ardından aktivistler, müzisyenler ve
hukukçulara yönelik geniş çaplı bir operasyon başlatıldı. Öztürk ve birçok
avukatı da bu operasyon kapsamında gözaltına alındı. O sırada iki müebbet
cezasının kararını bekleyen Öztürk, ev hapsindeydi. Gözaltına alınması,
özellikle insan haklarını savunanlar ve hükümet politikalarına karşı çıkanlara
yönelik baskıların bir parçasıydı.
Hukuk ekibi,
davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’ne götürmeyi planlıyor.
Hikâyesi,
Erdoğan hükümeti döneminde devlet baskısının bir sembolü haline geldi ve Pagine
Esteri tarafından hazırlanan “Ayten’in Devrimi” adlı belgeselde yer aldı.
Ayten Öztürk’e
Yeni ve Tartışmalı Suçlamalarla Ek Hapis Cezası
2024
Şubat’ındaki gözaltısıyla bağlantılı olarak “silahlı örgüt üyeliği”
suçlamasıyla yargılandığı davanın son duruşması 16 Nisan 2025’te yapıldı.
Öztürk, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Savunmasında
Öztürk, örgüt üyeliği suçlamalarının “gizli tanıkların yalan beyanları” ile
uydurulduğunu belirterek, “Sözlerimin sizin için bir anlamı yok ama bugün
burada iki iftiracının söyledikleri yüzünden duruyorum,” dedi.
Avukatları,
örgüt üyeliği suçlamasına karşı şu ifadeleri kullandı: “Bir kişi tutuklandıktan
sonra örgütle olan bağı zaten kopar. Eğer bir üyelik vardıysa, cezaevi ve ev
hapsiyle zaten kesilmiştir.” Ayrıca, davanın daha önce iki müebbet cezası
verilen dava ile örtüştüğünü ve bu nedenle “mükerrerlik” nedeniyle düşürülmesi
gerektiğini savundular. Savunmanın ardından 6 yıl 3 ay hapis cezası açıklandı.
Karar açıklandığında Öztürk, “Cezalar bizi yıldıramaz!” sloganını attı.
Öztürk’ün
Telefonundaki Haber Paylaşımları Delil Sayıldı
Örgüt üyeliği
ve faaliyetlerine katılımın kanıtı olarak, dava dosyasında telefonundan elde
edilen bazı paylaşımlar delil olarak sunuldu:
“Halk Okulu,
Ayten Öztürk’ün 6 ay boyunca işkence gördüğü, vücudunda 898 yaranın açıldığı
MİT çiftliğinin yerini tespit etti! Her katliam merkezini, her
işkencehaneyi—gizli, açık, yerüstü, yeraltı—bulacağız.”
Diğer bir
paylaşımda, “MİT çiftliği, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve TBMM’nin yerini gösteren
harita” yer aldı.
Kararda,
Öztürk’ün “Halkın Hukuk Bürosu”, “TAYAD”, “Halkın Gücü TV” ve “DİRENİŞLER
MECLİSİ” adlı Twitter hesaplarıyla olan bağlantısı da DHKP/C örgüt üyeliğine
delil olarak gösterildi. Mahkeme kayıtlarında, “Dijital materyallerde bulunan
veriler ve sosyal medya üzerinden örgütsel yapılarca yapılan paylaşımlar,
sanığın örgütle organik bağ kurduğu iddiasını desteklemektedir,” denildi.
“Adalet ekmek,
su ve hava kadar hayati—ve bir gün herkesin ihtiyacı olacak”
Örgüt üyeliği
suçlamasına karşı son savunmasında Öztürk şunları söyledi:
“2018 yılında
gizli bir işkence merkezinde yaşadıklarımı dile getirdiğim için cezalandırılmak
isteniyorum. Böyle bir ortamda bu suçlamaların maddi bir temeli yoktur. Maruz
kaldığım işkenceyi ifşa ettiğim ve kınadığım için cezalandırılıyorum.
Sözlerimin sizin için bir anlamı yok ama bugün burada iki iftiracının
söyledikleri yüzünden duruyorum.
Bugün konuşulan
işkence; arkadan kelepçeleme ve çıplak aramayı kapsıyor. Gençlere televizyonda
yapılanları görüyoruz. Ben altı ay boyunca bunları yaşadım. Yedi yıldır aynı
şeyleri tekrar ediyorum. Beni dört duvar arasına kapatıp müebbet hapisle
cezalandırarak söylediklerimi hiç yaşanmamış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Telefonumda
delil olarak gösterilen haberlerin çoğu benimle ilgiliydi. Elbette kendimle
ilgili haberlere bakıyordum. Yani artık benimle ilgili haberleri okumak da suç
sayılıyor? Zaten kamuoyu beni tanıyordu, gizli saklı bir durum yoktu. Polis
geldiğinde telefonum yanımdaydı—saklayacak bir şeyim yoktu.
Bana iki
seçenek sunuldu: ya müebbet hapis ya da susmak. Bu kadar ağır bir bedel ödeyip
işkenceyi inkâr ederek onursuzca yaşamak bana daha zor gelirdi. Sessiz
kalsaydım, daha ağır ve onursuz bir bedel ödeyecektim. Adalet ekmek, su ve hava
kadar hayati—ve herkese bir gün lazım olacak. Adaletsizlik, bir insanın can
damarlarından birinin kopmasıdır.”
Fotoğraflarla
İlgili Avukat İtirazı: Dijital Verilere Erişim ve İnceleme Yasadışıydı
Öztürk’ün örgüt
üyeliğiyle ilişkilendirilmesinde delil olarak sunulan fotoğraflar hakkında
avukatları şu açıklamayı yaptı:
“Görüntülerin
manipüle edilip edilmediğini kontrol etme şansımız yok. Dosyaya alakasız
fotoğraflar eklenmiş, sadece bahane yaratmak için. Bu fotoğrafları
değerlendirme şansımız bile olmayacak. Dijital verilere erişim yöntemi de,
inceleme biçimi de hukuka aykırıydı. Müvekkilimizin telefonunda 50.000 fotoğraf
vardı, bunlardan yalnızca yirmisi seçilip kullanıldı. Twitter uygulamasını
kullandığınızda, telefon otomatik olarak bazı görüntüleri önbelleğe kaydeder.
Muhtemelen burada da olan budur, ama bu veriler üzerinden suç üretmeye
çalışıyorlar.”
Avukatlar Düşme ve Beraat Talep Etti; Hâkim 6
Yıl 3 Ay Hapis Cezası Verdi
Öztürk’ün
avukatları, örgüt üyeliğinin bir süreç olduğunu ve müvekkillerinin herhangi bir
örgüte üyeliğinin somut kanıtlarla ispatlanamadığını savundu. Ayrıca,
müvekkillerinin ev hapsinde ve cezaevinde olduğu süre zarfında olası örgütsel
bağların zaten kesileceğini vurguladılar.
10 dakikalık
aranın ardından hâkim, önce “silahlı örgüt üyeliği” suçundan 5 yıl hapis cezası
verdi. Bu ceza, 3713 sayılı Kanun’un 5/1. maddesi uyarınca 7 yıl 6 aya
çıkarıldı. Ardından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddesi uyarınca
ceza 6 yıl 3 aya indirildi.