S, R, Y TİPİ HAPİSHANELERDE FİZİKİ VE PSİKOLOJİK İŞKENCE SÜRÜYORAMAÇ DEVRİMCİLERİ TESLİM ALMAK, İMHA ETMEKKERBELA’DA HÜSEYİN YEZİD’İN ÖNÜNDE EĞİLMEDİ, BİAT ETMEDİBUGÜNÜN HÜSEYİN’İ DEVRİMCİLER, ZULMÜN ÖNÜNDE BİAT ETMİYORLAR, ETMEYECEKLERS, R, Y KUYU TİPİ HAPİSHANELERDE YÜZLERCE GÜN AÇLIKLA DİRENEN DEVRİMCİLERİN YANINDAYIZ. KUYU TİPİ HAPİSHANELER KAPATILSIN!
Hapishanelerde
binlerce devrimci tutsak ve 400 bine yakın tutuklu hükümlü bulunuyor.
AKP
iktidarının zulmüne hapishanelerin kapasitesi yetmiyor. AKP iktidarı
hapishaneleri halkla dolduruyor, yetmiyor, yeni hapishaneler yapıyor,
dolduruyor. Onlar da yetmiyor, yenilerini ve yenilerini yapıyor. Anadolu’muzun
dört bir yanını ilk olarak hapishanelerle ikinci olarak maden kazı alanları ile
doldurdular.
Maden
kazı alanlarında Anadolu’yu emperyalistlere satıyorlar.
Bu
ihanetlerine karşı çıkabilecek herkesi hapishanelere dolduruyorlar.
6 Şubat depreminde 1,5 milyon kişi evsiz kaldı. 160
bini aşkın bina yıkıldı. Bunların yerine yenilerini halen yapmadılar. Ama
Anadolu’nun her yanına zulüm ve işkence merkezi yaptılar.
Devrimcileri
hapishanelere doldurup teslimiyet dayatanlar, günümüzün Yezitleridir.
Kerbela’da direndiğimiz
gibi, bugün kuyu tipi hapishanelerde de direniyoruz.
Hüseyin ve yoldaşları
susuzluğa ve zalimlerin kıyıcılığına direndiler.
Kuyu tipi hapishanelerde
devrimciler, yüzlerce gün süren açlığa ve faşizmin imha politikalarına
direniyorlar.
Aynı amaç için
direniyorlar.
Yezidin düzeni sömürü ve zulüm düzeniydi. Bu
düzene karşı kimsenin sesi çıkmasın, herkes biat etsin istedi. Hüseyin biat
etmedi,
“Ve
bir gün duyarsınız ki
Yezid
ayırmıştır başımı bedenimden
Bilesiniz
ki
O
baş biatsızdır”
dedi.
Bugün faşizm ülkemizi
emperyalist tekellere satıyor. 80 milyon halkı emperyalizmin askeri haline
getirmek istiyor. Karşı çıkanları hapishanelere doldurup, pişman etmek istiyor.
Devrimciler diyor ki;
“Anadolu’yu
sevmek cesaret ister,
Adım başında yoksulluk,
Adım başında
keder
Ve kelepçe
adım başında…” Arif Damar
Anadolu’yu
sevme cesaretine sahibiz. Halkımızı seviyoruz, halkımızın yoksulluğunu
biliyoruz, yaşadıklarını biliyoruz, bunları yaşatanları da. Bu nedenle
cesaretle yürümeye devam edeceğiz.
Alevilik demek direniş
demektir.
Onun için devrimcilere
yapılan saldırıların karşısında olmalıyız.
Faşizm işkence, katliam
ve hapishanelerle halkı baskı altına alıyor, korkutmak ve sindirmek istiyor.
Faşizm, direnme hakkını
bu 3 saldırı aracıyla gasp ederek hüküm sürmek istiyor.
80 yaşındaki
TAYAD’lıları gözaltına alarak, ev hapsi cezası vererek kuyu tipi direnişi halka
taşınmasın, duyurulmasın istiyorlar. 80 yaşındaki TAYAD’lımız direniyor.
“Direnme hakkı” yasalarla verilmez… Yasalar, direnme
hakkını sadece tanır… Ya da tanımaz…
Direnme hakkı yasaların, devletlerin verdiği ya da aldığı
bir hak değildir… Direnme hakkı “var olma” hakkıdır… Var olma hakkımızı
savunmak için direneceğiz. Var olma hakkımızın kullanımını faşizmin icazetine
bırakmıyoruz, bırakmayacağız.
Bunun için;
Türkiye
’de Kuyu Tipi Hapishanelerin Kapatılması için;
2-)
Mithat Öztürk; 13 Şubat 2025 Tarihinde başladığı süresiz açlık grevinin 131.
Gününde!
3-) Ali
Hasan Akgül; 18 Şubat 2025 Tarihinde Başladığı Süresiz Açlık Grevinin 126.
Gününde!
4-) Grup
Yorum Üyesi Ali Aracı; 18 Şubat 2025 Tarihinde başladığı Süresiz Açlık Grevinin
126. Gününde!
5-)
Ayberk Demirdöğen; 11 Mart 2025 Tarihinde Başladığı Süresiz Açlık Grevinin 105.
Gününde
6-) Fikret
Akar; 31 Mart 2025 Tarihinde Başladığı Süresiz Açlık Grevinin 85. Gününde
7-) Ümit
Çobanoğlu; 29 Mayıs 2025 Tarihinde başladığı Süresiz Açlık Grevinin 26. Gününde
Meşruluğun doğal sonucu DİRENME
HAKKI;
Direnme hakkının doğal
sonucu da ÖRGÜTLENMEKTİR!
ÖRGÜTLENMEK HAKTIR,
ZORUNLULUKTUR!
NEDEN?
FAŞİZMİN ZORU ONDAN DAHA
BÜYÜK BİR ZORLA YENİLEBİLİR!FAŞİZMİ YENECEK OLAN ZOR, DEVRİMCİLİKTİR, MEŞRULUK
VE DİRENME HAKKIYLA ÖRGÜTLENMEKTİR! ÖRGÜTLÜ DİRENİŞTİR!