1 mayıs FOSEM Fransa Gebze Hacıahmet Isparta Maraş Mektuplarımızla Tecriti Kıralım Muharrem Karataş Polonya Sevgi Erdoğan Vefa Evi TAYAD Tokat UTMP Zürich adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya açıklamalar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa bağcılar belgesel belçika beykoz beşiktaş boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler galatasaray gazi gençlik gerilla giresun grup yorum gözaltı gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere istanbul isveç isviçre italya izmir işçi meclisi kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba kültür sanat kütahya küçükçekmece kınık kıraç lubnan malatya maltepe mardin mersin munzur muğla nurtepe okmeydanı ortaköy piknik radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler taksim tavır dergisi tekirdağ tiyatro trabzon tuzla türkiye videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi çanakkale çayan çayan mahallesi çağlayan çekmece çerkezköy ömürtepe örnektepe İngiltere İsviçre şiir şiirler şişli

Fransa’da Yayın Yapan Basta Gazetesi Zehra Kurtay İle Röportaj Yaptı


Fransa’da yayın yapan Basta gazetesi Zehra Kurtay ile röportaj yaptı. Geçmişi ve şuan Fransa’da yaşadığı hukuksuzlukları soran gazeteci Emma Bougerol’un röportajının çevirisini sizler ile paylaşıyoruz.

Ülkesinde tehdit altında olan, Fransa’ya sığınan bir Türk gazeteci sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya

Zehra Kurtay, Türkiye’de devrimci sol bir gazeteci ve aktivistti. 18 yıldır Fransa’da mülteci olarak yaşayan Kurtay, artık bir “Fransız topraklarını terk etme yükümlülüğü” (OQTF) altında. Bugün bile, ülkesine geri dönmesi onun için ciddi bir tehlike anlamına geliyor.

“Ülkemi çok özlüyorum. Orada yaşamayı çok isterdim. On sekiz yıldır ayağımı basmadım oraya. Annemi on sekiz yıldır görmedim. Kısa bir süre önce hayatını kaybetti, cenazesine bile katılamadım.”

Zehra Kurtay’ın bakışları boşluğa dalıyor. Fransa’ya giden yolu; tek yön, engellerle dolu bir yolculuktu.

“Türkiye’ye dönersem beni bekleyen şey işkence, hapis, belki de ömür boyu mahkûmiyet.”

Her zamanki güler yüzlü haliyle tanınan eski gazeteci bu kez endişeye yenik düşüyor. 53 yaşındaki kadın, Fransa’yı terk etme yükümlülüğü (OQTF) prosedürüyle karşı karşıya ve ülkesine sınır dışı edilme korkusuyla yaşıyor. Sosyalist, antifaşist ve devrimci bir aktivist olan Kurtay, yaklaşık yirmi yıl önce terk ettiği ülkesine adım atarsa hayatını kaybedebileceğini biliyor — o zamanlar şimdiki muhafazakâr ve otoriter Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakandı.

Haziran sıcağında, Val-de-Marne’de bir Türk restoranının arka kısmında, büyük bir camın önünde otururken Zehra Kurtay hikâyesini anlatıyor. Aktivist hayalleri, gazetecilik kariyeri ve Türkiye’deki hapis yıllarının ardından gelen sürgün hayatı; bu solcu kadının yaşamı, hem Türkiye’deki baskının hem de Fransa’da göçmenlere yönelik muamelenin bir özeti gibi. Aynı zamanda böylesi zorluklarla yüzleşmek için gereken cesaretin de bir örneği.

“En büyük hayalim devrimci olmaktı”

“Ben faşizmle yönetilen bir ülkeden geliyorum,” diye başlıyor Türkiye rejimi muhalifi. Lise yıllarında arkadaşlarıyla yaptığı sohbetlerde solcu fikirlerle tanışır. “Ülkemizin tarihi katliamların tarihidir,” diye anlatıyor — Ermeni Soykırımı ve Kürtlere karşı yürütülen savaş başta olmak üzere. “İktidar halkımızı katliamlarla bölüyor. Ben bunları sorguluyordum. Yoksulluğu sorguluyordum. Kimsenin fikirleri yüzünden öldürülmediği, toplumsal eşitsizliklerin olmadığı bir ülke hayal ediyordum.”

O yaşlarda aklındaki tek şey üniversiteye gitmekti — sol hareketin kalbinin attığı yere. “En büyük hayalim devrimci olmaktı,” diyerek gülümsüyor. Fransız dili eğitimi alırken fakültedeki aktivistlerle tanışır. “Le Combat” (Mücadele) adlı bir medya kuruluşunda gönüllü gazetecilerle yolları kesişir. Fransızca öğretmeni olmayı planlarken, kendisini bu gazetecilerin arasında bulur. 1994 yılında profesyonel gazeteci statüsü alır. Aynı yıl haber takibi yaptığı arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alınır ve hapse atılır. Bu ilk tutuklanmasıdır; ama son olmayacaktır.

“F tipi” hapishanelere karşı açlık grevi

İstanbul’a taşındıktan sonra Gazi Mahallesi’nde “Gazi’nin Sesi” adlı bir medya organının kuruluşuna katılır. 1998’de sol görüşlü “Kurtuluş” gazetesinin genel yayın yönetmeni olur. Göreve başladıktan kısa süre sonra, gazete ofisi polis tarafından basılır. “Çok şiddetliydi. Hepimiz kan içindeydik,” diyor. Ertesi yıl yine bir baskın olur; bu kez gözaltına alınıp yeniden hapse atılır.

Ümraniye Cezaevi’nde, çok sayıda siyasi tutukluyla büyük bir koğuşu paylaşır. “Kalabalıktık, ama birlikteydik; bu da yalnızlığı kırıyordu,” diyor. Ancak iktidar yeni bir cezaevi reformu planlamaktadır: Koğuşlar kaldırılacak, “F tipi” küçük hücreler getirilecektir.

“Bir yıl boyunca, nasıl ortak bir mücadele hattı kurarız diye tartıştık,” diye anlatıyor. Açlık grevi kararı alınır. Zehra Kurtay ilk gruptadır. 2000 yılında yemek yemeyi tamamen bırakır.

Zorla beslenme: kalıcı sakatlık

Açlık grevinin 60. gününde, polis ve asker hücreye girer. Aynı anda birçok cezaevine baskın yapılmıştır. “Bu, siyasi tutukluları zorla alıp yeni F tipi cezaevlerine koymak için yapılan hükümet saldırısıydı.” Direniş başlar. “Bu bir katliamdı.” Sadece Ümraniye’de 5 tutuklu öldürülür. Tüm Türkiye’de 30 mahpus hayatını kaybeder.

Kurtay ve arkadaşları açlık grevine devam eder. 181. günde hastaneye kaldırılır ve zorla beslenir. Uluslararası hukukta ağır şekilde kınanan bu yöntem kalıcı sağlık sorunlarına neden olur. Zehra Kurtay’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 600 kişi bu süreçte engelli hâle gelir.

“Zorla besledikten sonra, adeta bir bebek gibiydim. Yürüyemiyordum, altıma bez bağlıyordum…”

Sinir sisteminde kalıcı hasarlar oluşur. Tek başına yürüyemez. Ciddi sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakılır. Ancak bu, çilenin sonu değildir.

“Dört yıl sonra doktorlar ‘iyileştim’ diyerek beni yeniden hapse atmak istediler. Ama iyileşmemiştim; hâlâ engelliydim.”

Annesi ve kardeşleri onu yurtdışına kaçırmak zorunda kalır. Sahte bir pasaport ayarlanır, Fransa’ya uçuş ayarlanır. 2007’de Fransa’ya gelir ve mülteci statüsü alır.

Fransa’da da hapis: “Burada bile!”

İlk olarak İstanbul’dan tanıdığı ailelerin yanında kalır. Kültürel merkezlerde sosyalleşmeye başlar. “Yeni bir yaşam kuruyordum; tedavi randevuları, fizik tedavi… Hâlâ yardımla yürüyebiliyordum.”

Ama sadece 5 ay sonra, gözaltına alınır. “Burada bile!” diye gülüyor.

Polis onu “çok önemli biri” sanır. 2008 ve 2012’de, Türkiye ve AB tarafından “terörist” ilan edilen gruplarla bağlantılı olduğu iddiasıyla soruşturma açılır. Oysa kendi ifadesiyle, yalnızca “yasal ve kültürel faaliyetleri olan bir merkeze” gitmiştir. “Hiçbir yasa dışı gösteriye bile katılmadım!”

Yine de 5 yıl hapis cezası alır. Fleury-Mérogis Cezaevi’nde küçük bir hücrede kalır. “9 metrekarelik bir hücredeydim. Çok zor, çok kirli bir yerdi.”

Türkiye’deki siyasi tutsaklık geçmişi ona burada hayatta kalmak için güç verir. “Kendime hep ‘Türkiye’de olsaydım ne yapardım?’ diye sordum. Ve ona göre davrandım.”

Türkiye rejiminin kara listesinde

Serbest bırakıldığında, üç ayda bir karakola gidip ikametini bildirmek zorundadır. Kültürel merkezlerle tüm bağlantısı da kesilmiştir.

Neredeyse 10 yıl sonra, mülteci statüsü geri alınır. Ama Kurtay vazgeçmez. 2019’da Ofpra ve Paris’teki Strasbourg-Saint-Denis çevresinde masalar açıp dilekçe toplar.

Bugün ise Türkiye İçişleri Bakanlığı’nın “terörist arananlar listesi”ndedir. Dört kategoriden gri listede yer alır. Yakalanması için 2 milyon Türk Lirası (yaklaşık 44.000 Euro) ödül konmuştur.

Avukatı Eliot Sourty, bu listede “etkisiz hâle getirilenler” (çoğu ölü) kategorisinin de olduğunu hatırlatıyor.

“Zehra’nın tehlikede olduğu çok açık.”

“Solun bir parçası olmanın gücünü fark ettim”

Yanında oturan Sevil Sevimli, hem dostu hem de çevirmeni olur. Sevil de benzer bir hikâyeye sahiptir: 2012’de Türkiye’ye öğrenci değişimiyle gittiğinde tutuklanır, “terör örgütü üyeliği”yle suçlanır. Fransa’ya döndüğünde politik tutuklularla ilgilenmeye başlar, Zehra’ya ilk mektubunu gönderir. Cezaevinden çıkınca tanışırlar, dostlukları başlar.

Zehra 26 Mayıs’ta gözaltına alınarak Oissel’deki geri gönderme merkezine konur. Haberi alan Sevil, Lyon’dan Paris’e trenle koşar. Almanya’daki destekçiler de hemen yola çıkar.

“Ertesi sabah, valilik önünde 20 kişilik bir eylem yaptık,” diyor.

Zehra, destek telefonlarıyla yeniden güç bulur. “Bedenimin her hücresinde bu sevgiyi hissettim.”

Geri gönderme merkezindeki diğer kadınların, onun sahip olduğu destek ağına sahip olmadığını fark eder.

“Barınma belgesi bazılarında günlerce sürüyordu; bense bir saatte getirtiyordum. Solun bir parçası olmanın, örgütlü olmanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bu durumda insan kendini hiç gibi hissediyor ama ben güçlü hissettim.”

“Ne olursa olsun mücadeleye devam edeceğim. Başarırsam, başkalarına da güç verebilirim.”

Zehra Kurtay’ın OQTF’ye ve sınır dışı kararına karşı açtığı dava 18 Haziran Çarşamba günü Melun İdare Mahkemesi’nde görülecek. Destekçileri saat 09:30’da mahkeme binası önünde toplanacak.





Etiketler: ,
[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.