Özellikle 2000 yılında F Tipleri açıldığında Almanya'daki
Sol'un Türkiye'deki direnişe büyük destek verdiğini belirtti.
Ama şu anda da direnişin devam ettiğini vurguladı.
Bunun üzerine sözü AEC'nin temsilcisi söz aldı.
Gösterilen kurgunun Türkiye'deki Kuyu Tipleriyle ilgili
olduğunu belirtildi.
S,R,Y Tip'lerinin ABD'den ithal edildiğini ve buna
benzeri hapishaneler Avrupa'nın, hatta dünyanın her yerinde bulunduğunu
anlattı.
Ancak diğer yerlerde buna karşı direnilmiyor.
Türkiye'deki tutsaklar canları pahasına direniyor.
Ve direndikleri için onları desteklememizi hak ediyorlar.
Türkiye'deki iktidarın derdinin asıl olarak devrimcilerin
beyinlerini ele geçirmek, iradelerini kırmak ve teslim almak olduğunu
vurguladı.
Onlar devrimci oldukları için hapishanede, düşman olarak
algılanıyorlar.
Bunun da kabul edilebilir bir yanı olmadığını ve müebbet
hapis cezasının da başlı başına ele alınması gerektiği vurgulandı.
Ancak şu anda Kuyu Tiplerine bırakın müebbet cezası
almayı, daha hüküm bile almayanlar, tutuklu statüsünde bulunan tutsakların dahi
oralara koyulduğu vurgulandı.
Birçok insanın, "niye açlık grevi yapıyorsunuz,
böylelikle kendinize zarar veriyorsunuz. Sanki devletin umurunda mı" gibi
sorular yönelttiğini belirti.
Evet umurumda. Çünkü açlık grevi Türkiye faşizmi için
değil, SİZİN için, duyarlı halk için yapılıyor. Kamuoyunu harekete geçirmek
için yapılıyor.
Kaldı ki, Kuyu Tipinde bulundukları koşular altında,
açlık grevi yapmaktan başka ne seçenekleri var? Evet, canları pahasına
direniyorlar. Ama Kuyu Tipinde yaşamak da hayat mı?
Orada kalmak ta ölüm. Sadece zamana yayılmış ölümdür.
Şu andaki taleplerin "F Tipine geri getirilmek
olduğunu. Çünkü F Tiplerinde mimari olarak tecrit olsa da, Büyük Direniş ‘in
kazanımları ile tecrit işlevsiz kılındığını. Ve mimari olarak da mesela
havalandırmanın hücre ile bitişik olduğu için, tutsakların en azından güneş ve
hava alabildikleri belirtildi.
"Tutsakların başına bir şey geleceğinden korkan
idarenin her gün doktor gönderdiğini, ama açlık grevi yapan tutsakların hiç bir
tedaviyi kabul etmedikleri vurgulandı.
Ancak mesela Ufuk Keskin gibi doktor gözetimi altında
kalması gereken ağır hasta tutsaklara tedavi uygulanmıyor. Mesela bazen, onun
için hayati önem taşıyan insülin iğnesini bile vermedikleri belirtildi.
AEC'nin temsilcisi, Süresiz
Açlık Grevleri size umutsuzluk değil, umut vermeli.
Çünkü her şart altında direnile bilindiğini gösteriyor.
Açlık grevleri güçsüzlük içinde bir güçlülüktür.
Ve unutulmamalıdır ki, "savaşan kazanabilir.
Savaşmayan zaten kaybetmiştir".
Bunu soran kişi, etkinlik bittikten sonra, bu gösterimin
ona umut verdiğini, motivasyonunu arttırdığını söyledi.