Zehra Kurtay Paris’te Oturum Hakkı İçin Süresiz Açlık Grevine Başladı
Fransa’da
yaşayan devrimci Zehra Kurtay, insan onuru ve yaşam hakkı için bedenini siper
etti. 3 Temmuz 2025 tarihinde oturum hakkı talebiyle başlattığı süresiz açlık
grevi, sadece kişisel bir adalet arayışı değil; aynı zamanda emperyalist göç
politikalarına karşı halkçı ve devrimci bir başkaldırıdır. “Onurumuz için
direnişteyiz! Susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz! Özgürlüğümüz ve kan can pahasına
kazandığımız haklarımız için bedenimizi siper ettik!” diyerek duyurduğu eylemi,
tüm emekçi halklara açık bir çağrıdır.
Zehra Kurtay’a
dönük uygulanan baskılar, Fransa’daki “hukuk” sisteminin ne denli sınıfsal ve
ideolojik olduğunu bir kez daha ortaya koydu. İllegal bir şekilde kendisine ya
da avukatına bilgi dahi verilmeden iltica başvurusu iptal edildi. Ardından
gözaltına alınıp kampa götürüldü, mahkemeye çıkarıldı. Türkiye’ye iade edilmek
ile tehdit edildi. Ancak halkın ve yoldaşlarının güçlü sahiplenmesiyle şartlı
tahliye edildi.
Ancak bu
mücadele burada da bitmedi. Mahkeme, Türkiye’ye sınır dışı edilme kararını ve
adli kontrol uygulamalarını geri çekse de, Fransa devleti bu hukuki zaferi
tanımayarak, Kurtay’a “ülkeyi terk etme” yönünde yeni bir tehdit dayattı. Bu,
doğrudan doğruya emperyalist baskı düzeninin, devrimcilere yönelik sindirme ve
tasfiye politikalarının sonucudur. Bu adaletsizliğe karşı bedenini siper eden
Zehra Kurtay, oturum hakkını alana dek süresiz açlık grevine başladığını ilan
etti.
Bu sadece
bireysel bir hak mücadelesi değildir. Bu direniş, kapitalist-emperyalist
sistemin göçmenler üzerindeki baskı politikalarına, devrimcilere yönelik sınır
dışı tehditlerine, kimliksizleştirme çabalarına karşı bir cephedir. Bugün
Avrupa’nın dört bir yanında devrimciler kriminalize ediliyor, göçmenler
ötekileştiriliyor. Zehra Kurtay’ın başlattığı direniş bu sürece doğrudan bir
cevaptır.
Fransa’daki
ilerici ve göçmen çevreler Zehra’nın eylemine sahip çıkıyor. İnsan hakları
örgütlerinden, devrimci ve demokratik kitle örgütlerine kadar birçok kurum
dayanışma çağrısı yaptı. Bu dayanışmanın büyütülmesi, yalnız Zehra için değil;
sınır tanımayan halk mücadelesi için de önemlidir.
Bugün
emperyalist düzenin çizdiği sınırlara karşı direnmek, her zamankinden daha
yaşamsaldır. Zehra’nın eylemi, bedenin hakikat ve adalet uğruna bir silah gibi
kullanıldığı tarihsel direnişlerin bir devamıdır.
Unutulmasın:
Onurumuzu, özgürlüğümüzü, kimliğimizi sınır kapılarında bırakmayacağız. Bu
direniş, halkların enternasyonal mücadelesinin parçasıdır ve zaferle
sonuçlanana dek sürecektir.
FRANSA
DİRENİŞLER MECLİSİ