Bu Konumuz, Aleviliğin Esaslarının Tartışılması Kadar Önemli
Bir Konudur!
Kerbela’nın ‘’Bilim Yolunu Takip Ediniz’’ İlkesi ve Bugünkü
Adalet Mücadelemizdeki Yeri Anlaşılmadan, Aleviliği Anlamak Mümkün Değildir. O
Nedenle Tüm Halkımızı Bu Haftaki Programımıza Özel Önem Vermeye Çağırıyoruz.
Yine 13 Temmuz 2025 Günü, Yani Önümüzdeki Pazar Günü, Saat 14:00’de Am
Stadtpark 68, 51373 Leverkusen Adresinde Aynı Anlayışla Yapacağımız Kerbela
Anmasına da Tüm Halkımızın Katılmasının Önemine Dikkat Çekiyoruz!
– Kerbela 1400 yıl önceki sömürücülerin temsilcisi Zalim
Yezid’e Kaşı Bir İsyandır!
– Zalim Yezid’e asla boyun eğmemiş olan İmam Hüseyin’in
önderlik etmek için yola çıktığı Kufe İsyanının yenilgisini öğrendiği anda
Yezid’e Biat etmektense fedalarla direnme kararı almasının yarattığı bir
direniş destanıdır Kerbela!
– Alevilerin en kutsal önderleri olan Hz. Ali ve Hacı
Bektaş-ı Veli, Alevilere bilim yolunu takip etmelerini emretmiştir. Bu,
Alevilerden de öteye tüm insanlığın rehber edinmesi gereken bir ilkedir.
– Bilim Yolunu Takip Etmek: Bilim tarihin hangi kesitinde
nereye gelmişse teknikten, felsefeye, toplumsal yapıdan hedeflerimize,
İnancımızdan, ideolojik-kültürel ve siyasal tutumunuza kadar o aşamadaki
bilimsel kriterlere göre bütün bunları yeniden değerlendirmek demektir. Ve Yine
tarihi de bu bilimsel yaklaşımın ışığında yeniden ele almalısınız demektir.
– O halde Bilimin bugün geldiği aşamada, başta Aleviliğin
kendini tarifini, toplumsal hedefini, örgütlenme biçimlerini ve mücadele
tarzlarını nasıl ele almamız gerekir? Ahlakından eğitimine ve kişilik
özelliklerine kadar her şeyini bugünkü bilimsel bakış açısı ile
değerlendirerek, eksik ve yanlışlarını nasıl düzeltebiliriz? bunların gereğini
yerine getirmek yerine, tarihteki sözleri, yaklaşımları ve hatta hurafeleri
tekrarlamak şeriatçılığın Aleviliğe taşınmasından başka bir şey değildir.
– O halde Alevilerin kendi ezeli olarak ortaya koyduğu Kal-u
Bela’ dan son on bin yıla kadar insanlığın yaşadığı İlkel Komünal Toplum
sürecinde Alevilik hangi felsefi-ahkaki-kültürel değerleri esas almıştır.
Sınıflı ve sömürücü toplumlar sürecinde bu değerleri nasıl yaşatmış ve günümüze
kadar getirebilmiştir. Ve bu on bin yıllık süreçte sömürücü ve zalimlere karşı
kalkıştığı sayısız isyan hareketleri ve direnişler içinde bunları nasıl
derinleştirerek daha mükemmel hale getirmeye çalışmıştır? Sadece Feodal Osmanlı
İmparatorluğuna karşı örgütlediği 450 isyandan hangi dersleri çıkarmış ve nasıl
daha ileri kavrayışlara ulaşmıştır. Tarihin belli bir aşamasında yani 900’ lü
yıllarda yeniden formüle ettiği Menzilinin adı olan Rıza Şehrinin bugünkü
bilimsel değerlendirmesi nasıl olmalıdır?
Kırklar Meclisi ve Cem örgütlenmelerinin çağdaş biçimleri
nelerdir?
– Bunları kavramak esas olmakla beraber bütün bu süreçlerde
yani kölecilikte, feodalizmde ve kapitalist-emperyalist sistemde Aleviliği
yozlaştırmak, sömürücü ve zalimlere karşı eşitlik-adalet ve özgürlüğün sözcüsü
olma gerçeğini yok ederek kendi sistemine angaje etmek için yapılan asimilasyon
uygulamalarının sonuçları, kalıntıları ve Aleviliğin aslını yok etmekte nasıl
etkili olduğu da hassasiyetle ele alınmak zorundadır.
– Bu çerçevede, Aleviliğin özünü net verileriyle ortaya
koyarken, boş tartışmalardan uzak durmak, halkımızın aklını karıştırmak için
ortaya atılan sözde teorilere itibar etmemek zorundayız.
– Ve en nihayet, Alevi halkımızın, ‘’Her Devrin Bir Yezidi
Varsa Her Yezid’in de Bir Hüseyin’i Vardır’’ özdeyişinde ifade ettiği,
günümüzün Yezid’i kimler, Hüseyin’i kimlerdir, sorularının da bilimsel
cevaplarını vermek, Hüseyni duruşun ne olduğunu akıllara kazımak zorundayız. Ve
bugün Hüseyni duruşu kimler temsil etmektedir, ve bunun yanında bu devrin
Yezid’i kimlerdir ve ne yapmaktadırlar sorularına da hiçbir tereddüte yol
açmayacak kadar net cevaplar vermek zorundayız? Ancak ondan sonra kimler İmam Hüseyin’in
Safında Kimler Yezidin Safında net olarak ortaya çıkarabilir ve hem
düşmanlarımızı hem de sahtekarları daha iyi tanıma olanağı bulabiliriz.