Yunanistan'da Günlük Olarak Çıkan Bağımsız (Efsyn) Gazetesinde Günay Dağ İle İlgili Çıkan Haberin Çevirisini Yayınlıyoruz
Yunanistan’da İltica Hakkı için Süresiz Açlık Grevinde
Olan Günay Dağ’a Destek Açıklamaları Günlük Gazetede Yayınlandı
30'dan Fazla Hukuk Örgütü Günay Dağ’ın Yanında Yer Aldı
HAKLAR
09.07.25 12:36
Kurumları, iltica makamlarını, örgütleri ve yargı
mercilerini açlık grevcisini kurtarmak için acilen harekete geçmeye
çağırıyorlar.
12 Mayıs’tan bu yana açlık grevinde olan Türk “devrimci
avukat” Günay Dağ’a destek amacıyla, Yunanistan’da uluslararası koruma
statüsünün yeniden tanınması için 30 hukuk örgütü ortak bir açıklama yaptı.
Günay Dağ’ın da vurguladığı gibi, Türkiye’ye iade edilmesi durumunda işkence,
kötü muamele ve hapis tehdidiyle doğrudan karşı karşıya.
Dağ’ın iltica hakkı, uluslararası koruma statüsünün geri
çekilmesinin ardından kaldırıldı. Bu geri çekme kararı, 20 Mart 2025 tarihinde
kendisine bildirildi. Gerekçe olarak 17 Şubat 2025 tarihli gizli bir belge
gösterildi. Ancak bu belgenin içeriği ne Dağ’a ne de avukatlarına açıklanmadı.
Buna rağmen, Dağ’ın ülke için tehdit oluşturduğu ileri sürüldü.
Dağ, yasal itiraz yollarının reddedilmesi ve şeffaflık
eksikliği üzerine açlık grevine başladı ve iltica hakkı yeniden tanınana,
hukuksuz karar iptal edilene kadar grevine devam edeceğini açıkladı.
Hatırlatmak gerekir ki, geçen hafta Dağ’ın hukuka aykırı
karara karşı yaptığı itirazın yeniden incelendiği Temyiz Kurulu binası önünde
dayanışmacılar toplandı.
Alternatif Avukatlar Girişimi ve diğer 30 hukuk örgütü,
ilgili yasal kurumları, iltica makamlarını, insan hakları örgütlerini ve yargı
organlarını bu davaya acilen müdahale etmeye çağırıyor.
Avukatlık örgütlerinin ortak açıklamasında şu ifadeler
yer aldı:
Günay Dağ’ın koruma statüsünün keyfi biçimde iptal edilmesi
"geri alınmalı, güvenliğinin, onurunun ve hukukun üstünlüğünün
korunabilmesi için tüm yasal ve oturum hakları geri verilmelidir."
Günay Dağ Davasına İlişkin Açıklamanın Tam Metni:
Günay Dağ, Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatı ve Çağdaş
Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi olarak, şu anda uluslararası düzeyde tanınan
iltica ve koruma hakkı açısından ciddi bir tehdit altındadır. Davası, temel
hukuk ilkeleri ve uluslararası yükümlülüklerin açık şekilde ihlal edilmesi
nedeniyle hukuk kurumlarının ve insan hakları kuruluşlarının acil dikkatini
gerektirmektedir.
Dağ, 2020 yılında Türkiye’deki yasal mesleki faaliyetlerinin
kriminalize edilmesinin ardından ülkesini terk etmek zorunda kalmış ve
Yunanistan’da siyasi sığınma talebinde bulunmuştur. Siyasi kovuşturmaya, yargı
tacizine ve politik olarak Siyasi müvekkilleri savunduğu için hapis cezalarına
maruz kalmıştır. Bu durum, hem hukuk mesleğinin bağımsızlığına hem de hukukun
üstünlüğü çerçevesindeki temel haklarına açık bir saldırıdır.
Dağ’ın Türkiye’yi terk etmesinin başlıca nedenlerinden biri,
İçişleri Bakanlığı’nın yalnızca politik olarak cezalandırılan müvekkilleri
savundukları gerekçesiyle avukatları “aranan teröristler” olarak damgalama
uygulamasıdır. Bu, bir avukatın mesleki yükümlülüklerini yerine getirmesi
nedeniyle doğrudan cezalandırılması anlamına gelir ve Birleşmiş Milletler’in
“Avukatların Rolüne Dair Temel İlkeleri”nin 18. Maddesi’ni açıkça ihlal eder.
Bu madde, avukatların müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilmesini yasaklamaktadır.
2022 yılında iltica başvurusu kabul edildi ve kendisine üç
yıllık oturum izni dâhil olmak üzere uluslararası koruma statüsü verildi. Ancak
bu resmi koruma tanınmasına rağmen, Dağ’ın hakları fiilen kısıtlanmaya devam
etti. İltica verilmesinden sonraki üç yıl boyunca kendisine oturum kartı ve
pasaport verilmedi; bu da onun serbest dolaşım ve yerleşim hakkını kullanmasını
fiilen imkânsız hâle getirdi.
Bu kısıtlamanın gerekçesi olarak, 2020 yılında İtalya
devleti tarafından alınmış bir idari karar öne sürüldü — bu karar, Schengen
bölgesine giriş yasağı getiriyordu. Oysa Bay Dağ, hayatında hiç İtalya’ya
gitmemiştir ve İtalyan makamları tarafından hiçbir yargı ya da idari sürece
tabi tutulmamıştır. Bu önlem için herhangi bir yasal ya da fiili dayanağın
bulunmaması, onu açıkça keyfi ve hukuka aykırı kılmaktadır.
Bay Dağ, bu kısıtlamayı kaldırmak amacıyla tüm yasal yolları
tükettikten sonra, 27 Ocak 2025 tarihinde Yunanistan Göç ve İltica Bakanlığı
önünde barışçıl bir oturma eylemi başlatmıştır. Talebi, uluslararası ve Yunan
iltica hukuku tarafından garanti altına alınmış olan oturum kartı ve
pasaportunun verilmesiydi.
20 Mart 2025 tarihinde, kendisine iltica statüsünün geri
alınması sürecinin başlatıldığı sürpriz bir şekilde bildirildi. Bu karar, onun
“ulusal güvenlik tehdidi” oluşturduğu yönündeki temelsiz bir iddiaya
dayandırıldı. Bu iddia, yalnızca 27 Şubat 2025 tarihli “gizli bir belgeye”
dayalıydı; bu belgenin içeriği kendisine veya avukatlarına açıklanmadı. Bu
iddiayı destekleyen hiçbir maddi kanıt, gerçek açıklama ya da hukuki gerekçe
sunulmadı.
Ayrıca, genellikle ciddi sonuçları nedeniyle birkaç yıl
süren inceleme süreci, bir aydan kısa bir sürede tamamlandı ve Bay Dağ’ın
uluslararası koruma statüsünün geri alınması 28 Nisan 2025 tarihinde
kesinleştirilerek kendisine bildirildi. Suçlamaların içeriğinin kendisine
sunulmaması veya itiraz sürecine anlamlı bir şekilde katılmasına izin
verilmemesi, Bay Dağ’ın etkili başvuru hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Bu
hak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13. maddesi ve Avrupa Birliği Temel
Haklar Şartı’nın 47. maddesiyle güvence altına alınmıştır.
Bu bağlamda, Avrupa Adalet Divanı’nın 2022 tarihli ad hoc
(özel) C-159/21 sayılı kararını hatırlatmak isteriz. Bu karar, üye devletlerin
yetkili makamlarına yol gösterici niteliktedir ve mültecilerin, ulusal güvenlik
gerekçesiyle gizli olarak sınıflandırılmış ve mülteci statülerinin geri
alınmasının temelini oluşturan bilgilere erişim hakkına sahip olmaları ve bu
bilgilere ilişkin görüşlerini ifade edebilmeleri gerektiğini teyit etmektedir.
Hukuki başvuru yollarının reddedilmesine ve şeffaflık
eksikliğine yanıt olarak, Bay Dağ 12 Mayıs 2025’te açlık grevine başladı. Açlık
grevine, sığınma hakkı geri verilene ve yasa dışı karar iptal edilene kadar
devam edeceğini belirtti.
İmzacı kurumlardan birçoğu, daha önce de Türkiye hükümeti
tarafından ÇHD (Çağdaş Hukukçular Derneği) ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının
hedef alınmasını kamuoyuna açık bir şekilde kınamıştır — bu durum, Bay Dağ’ın
davasıyla doğrudan ilişkili olan daha geniş bir baskı modelidir. Avrupa
Parlamentosu da, Türkiye’nin adil yargılanma hakkını sistematik olarak ihlal
etmesini, özellikle Kavala v. Türkiye (2019, AİHM) davası kapsamında,
kınamıştır. Bu durum yalnızca süreçteki usulsüzlükler nedeniyle değil, aynı zamanda
Bay Dağ’ın güvenliği açısından ciddi bir risk taşıması nedeniyle de son derece
endişe vericidir. Geri alınma kararı uygulanırsa, Türkiye’ye iade edilme riski
vardır. Türkiye'de, ilk sığınma başvurusunun gerekçesini oluşturan nedenlerle
kovuşturulma ve uzun süreli hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır.
Aynı hukuk bürosundan, politik olarak benzer suçlamalarla
yargılanan dokuz meslektaşının, adil olmayan yargılamalar sonucu sekiz yılı
aşkın süredir hapiste oldukları dikkate değer bir durumdur.
Sığınma hakkını aramak ve bu haktan faydalanmak,
uluslararası insan hakları hukukunun temel taşlarından biridir. Bu hak, 1951
tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi ve 1967
Protokolü tarafından korunmaktadır. Bu hakkın, gizli tutulan kanıtlara
dayanarak, adil bir yargılama süreci olmadan ve iddialara yanıt verme imkânı
tanınmadan geri alınması, uluslararası ve Avrupa hukuk normlarının ciddi bir
ihlalidir.
İlgili yasal kurumları, sığınma makamlarını, insan hakları
örgütlerini ve yargı mercilerini bu davaya derhal müdahale etmeye çağırıyoruz.
Günay Dağ’ın koruma statüsünün keyfi şekilde geri alınması iptal edilmelidir ve
güvenliğinin, onurunun ve hukuk devletinin korunması için tüm yasal ve oturum
hakları iade edilmelidir.
İmzalayanlar:
Atina Alternatif Avukatlar Girişimi (Yunanistan)
Arap Avukatlar Derneği (Birleşik Krallık)
Amerikan Hukukçular Birliği (AAJ)
Portekiz Demokrat Hukukçular Derneği (Portekiz)
Özgürlük İçin Avukatlar Derneği (ÖHD)
Sosyal Avukatlar Derneği (VSAN) (Hollanda)
Avrupalı Demokrat Avukatlar – Avocats Européens Démocrates
(AED)
Demokrasi Üzerine Araştırma ve Geliştirme Merkezi (CRED)
(İtalya)
Avrupa Barolar ve Hukuk Dernekleri Konseyi (CCBE)
Kıbrıs Demokrat Avukatlar Derneği
Savunma Sınır Tanımaz – Dayanışmacı Avukatlar (DSF AS),
Fransa
Bangladeş Demokrat Avukatlar Derneği
Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları İçin Avrupa Hukukçular
Derneği (ELDH)
Avrupa Ceza Avukatları Derneği (ECBA)
Evelyn Dürmayer, Uluslararası Demokrat Avukatlar Birliği’nin
Birleşmiş Milletler Viyana Daimî Temsilcisi, Avusturya
Alman Barolar Birliği (Deutscher Anwaltverein, Almanya)
Greater Manchester Göçmen Yardım Birimi (Birleşik Krallık)
Haldane Sosyalist Avukatlar Derneği (Birleşik Krallık)
Hindistan Avukatlar Birliği
Bordeaux Barosu İnsan Hakları Enstitüsü, Fransa
Brüksel Barosu İnsan Hakları Enstitüsü, Belçika
Uluslararası Demokrat Avukatlar Birliği (IADL)
Uluslararası Rus Avukatlar Derneği
Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü
(IBAHRI)
İtalyan Demokrat Hukukçular Derneği
Midilli Hukuk Merkezi (Yunanistan)
Ulusal Demokrat Avukatlar Derneği (Güney Afrika)
Ulusal Avukatlar Birliği Uluslararası Komitesi (ABD)
Ulusal HalkAvukatları Birliği (Filipinler)
New York Şehri Barosu (ABD)
Çağdaş Hukukçular Derneği (Türkiye)
Cumhuriyetçi Avukatlar Derneği (RAV), Almanya
İrlanda Sosyalist Avukatlar Derneği
İsviçre Demokrat Avukatlar Derneği (İsviçre)
Barselona Barosu Savunma Komisyonu