Açlığımızın 10. günü
Bugün 12 Temmuz,
12 Temmuz Katliamının yıldönümü... 24 yıl önce bugün önder
kadrolarımız katledildi. Buradan, direniş çadırımızdan Niyazi Dayımızı, Komutan
İbrahim Abimizi ve Onların nezdinde kahramanca şehit düşen yoldaşlarımızı
selamlıyorum.
Devrimciliği tanımaya başladığım yıllarda duymuş olduğum bu
katliam, Beni devrimci olmam konusunda bir adım daha atmamı sağlamıştı ve bugün
şehitlerimizi direnişimizle selamlıyoruz. Onlardan öğrendiklerimizle halkımızın
kavgasında yol almaya devam ediyoruz.
Bugün oldukça heyecanlıyız.
Bugün, direniş çadırımızın olduğu sokakta bir yürüyüş
gerçekleştireceğiz. Çadırımızı açtığımız günden bu yana hep yanımızda olan genç
arkadaşlarımızın önerisiydi bu... beraber organize ettiğimiz, kolektif bir
şekilde örgütlediğimiz bu yürüyüş, bizler için çok önemli.
Tam ortasına yerleştiğimiz mahallemizde olacak çünkü.
Günümüz, yürüyüşümüzü yeniden yeniden gözden geçirdiğimiz,
eksiklerimizi tamamladığımız bir şekilde geçti.
Saatimiz yaklaşmaya başladığında da epey bir kalabalık
olduğunu farkettik ve olanca coşkumuzla yürüyüşümüzü yaptık.
Güzel, coşkulu ve etkili bir yürüyüş oldu. Sesimizi geniş
kesimlere ulaştırdığımızı düşünüyoruz.
Yabancı dostlarımız var artık ve çoğunluğu da yaşlı...
eylemden eyleme koşan, ihtiyacı olanın yanında yer alan, haklar ve özgürlükler
mücadelesini bırakmayan bir grup bu. Coşkulu ve neşeliler... ilk günden beri
hep yanımızdalar. Sevgileri ve şefkatleriyle bize güç ve moral taşıyorlar. Bu
grupla ilişkimiz güçlenmeye devam ediyor. Sürekli bir öneri ve yeni kanallarla
geliyorlar.
Eylem sonrası uzun zaman yanımızda kaldı bu grup. Onlarla
sürecimizi yeniden konuştuk ve tartıştık. Beyinleri öyle dinamik ki... uzaktan
gelen sevdiklerimizle de tanıştılar ve geç saate kadar çadırımızın önünü daha
da politikleştirdiler.
Bugün bir kez daha anladım ki, biz çok ama çok haklıyız...
Mahir'in Ada'sı, Kızıldere'nin Kerpiç Evi dediğimiz bu küçücük çadır, bir umut
ışığı oluyor çevremize ve sesimizin ulaştığı her yere.
Yoksul ve yoksun bıraktırılmış bu yığınlar bizden güç
alıyorlar, ne yapmaları gerektiğini görüyorlar. Bu en diptekiler içinde
geçirdiğimiz 10 gün, bize bu emperyalistlerin yüzünü bir kez daha gösterdi. O
kadar çaresiz bıraktırılmış insanın arasında biz, bu haydutlara meydan
okuyoruz. Paris'in ortasında kurduğumuz bu çadırla bir adalet savaşı veriyoruz.