Etkinlik asıl olarak eski bir Guantanamo tutsağı olan
Mansoor Adayfi'nin yaşadıklarının anlatımı ile ilgiliydi.
Kendisi 15 yıl Guantanamo'da kalmış ve yaşadığı insanlık
dışı koşulları ve işkenceleri paylaştı.
Anlattıkları çok çarpıcıydı.
Kendisini "warlords"lardan, yani savaş ağalarından
birisinin CİA satmasıyla başlamış Guantanamo'daki çilekeş hayatı.
Orada kalan en küçük tutsak 3 aylıkmış. Babasıyla birlikte
Guantanamo'ya kaçırmışlar.
En yaşlısı ise 105 yaşında. Mansoor Adayfi, "bu görüntü
gözümün önünden hiç gitmiyor. Ağzında dişleri yok, gözleri neredeyse görmüyor,
doğru düzgün yürüyemiyor ve ona böylesi eziyet ediyorlar".
Anlattıkları çok çarpıcı, bir o kadar da ilginç idi.
Çünkü belli bir noktadan sonra, onlarda da bu zulme dur
demek için, "AÇLIK GREVİ" direnişine gitmişler.
Gandi, İrlanda'lılar, Bobby Sands...'leri kendilerine örnek
almışlar.
Buradan da görülüyor ki, direnişler sadece mevcut sorunları
çözmüyor.
Geleceğe de ışık tutuyor.
Sonra AEC Fransa panele katılıp, Kuyu tipi hapishaneleri ile
ilgili konuştu.
Kuyu Tipini ve buna karşı verilen mücadeleyi, süresiz açlık
grevini anlattı.
Aynı şekilde uluslararası dayanışmanın ve sahiplenmenin
önemini vurguladı.
Kendisi iki kere İtalya'daki etkinliklere online katılmıştı.
Bunların arasında Roma'da vardı.
Roma'daki arkadaşlara, "şu anda zafer kazanan
tutsakların, bunları arasında Fikret'de var, zaferini kendi zaferiniz olarak da
görebilirsiniz.
Bu zaferde sizin de payınız var" dedi.
Tutsakların direnişini böylesine etkili bir şekilde
desteklemiş olmaktan duydukları mutluluktan, coşkulu bir alkış ile karşılık
verdiler.
