Zehra Kurtay’ın Fransız emperyalizmine karşı oturum hakkı talebiyle başlatmış olduğu açlık grevi direnişi 175.gününde.
Nezif Eski ise süresiz açlık grevi direnişinin 60.gününde direniş çadırının 175.günü pratikte çok işin örgütlenmesi, çadır emekçilerinin ziyareti, haftanın programlanması ve telefon görüşmeleri ile geçti.
Çadır emekçilerinden iki Fransız dün düzenlenen iki eylemin değerlendirilmesini yapmak için bilhassa çadıra gelmişlerdi, gelen bu iki kadın ile uzun süre sohbet edildi.
İki eylemin onlara kattığı moral- motivasyonu ve inancı kendi cümleleri ile ifade ettiler. Bu açlık grevi direnişinin kendilerini ne kadar politize ettiğini ve ne kadar çok şey öğrettiğini ifade ettiler.
Fransa soluna hiç bir şekilde güvenlerinin kalmadığını, kendilerini hiç bir yere ait hissetmediklerini ve bu direniş çadırıyla birlikte umutlarının yeniden yeşerdiğini söylediler.
Kurulan direniş çadırı aynı zamanda sokaklarda yaşayanların sorunlarıyla da ilgilenmeye devam ettiği için, bugün iki bağımlının arasında yaşanan sorun çadır emekçileri tarafından çözüldü.
Yılbaşı hazırlıkları da çadırın gündeminde idi. Çadıda yapılacak kutlama için bir komite oluşturuldu öneriler toplandı, davetliler listesi hazırlandı.
Türkiye faşizminin uyguladığı devlet terörü ile yıkılan ve yakılan tahrip edilen İstanbul İdil Kültür Merkezi’ni yeniden düzenlemeye çalışanlardan direnişler meclisi emekçisi Mehmet Tunçay direniş çadırını aradı yapılan telefon görüşmesinin ana vurgusu günümüzün genç devrimcilerinin 19 Aralık’ın ve Büyük Direnişin devrimcileştirdiği gençler 19 Aralık’ta çok öldük ama çok “doğduk”oldu. Mehmet Tuncay’a bu temelde bir konuşma yapan Zehra Kurtay daha sonra İstanbul’dan gelen aramalara cevap verdi.
Direniş çadırının bir komşusunun yardım isteği üzerine komşu evi ikinci kez düzenlendi ve bu komşunun doğum günü olması nedeniyle komşuya çiçek hediye edildi.
Gün boyu gelen gidenin çok olduğu direniş çadırı akşamın ilerleyen saatlerinde sakinledi.





