Destek açlık grevinde olan Nezif Eski’nin 48. günü.
Her zamanki gibi, bugün de çadırımızı düzenleyip
temizleyerek güne başladık. Bu rutin, direnişimizin disiplinini ve
kararlılığını yansıtıyor.
Bugün Fransa’nın doğusundan misafirlerimiz vardı. Yüzlerce
kilometre yol katedip, faşizmin tüm baskılarına rağmen bizi ziyaret ederek
onurlandırdılar. “Faşizmin baskısı” diyoruz, çünkü Türkiye’ye döndüklerinde
Avrupa’daki demokratik faaliyetlere katıldıkları, devrimcilere sahip çıktıkları
için AKP iktidarının kolluk kuvvetleri tarafından gözaltına alınmış, türlü
yıldırma yöntemleriyle sorgulanmışlar. Devrimcilerin örgütlediği etkinliklerde
neden bulunduklarını sormak, fotoğrafları gösterip “Her şeyden haberimiz var”
diyerek gözdağı vermek dışında bir şey yapamamışlar.
Sohbetimizde, faşizmin devrimcileri yenemediği için korku
siyasetini devreye soktuğunu konuştuk. Onlara, tüm bu çabaların çaresizlikten
ibaret olduğunu, hiçbir suç işlemediklerini, insan olmanın gereği olarak
haklarına sahip çıktıklarını ve bu nedenle kimsenin korkuya teslim olmaması
gerektiğini bir kez daha hatırlattık.
Çadırın emekçileri ve dostları olan İngiliz ve Fransız
arkadaşlarımız bugün de yanımızdaydı.
Mahkemeye katılım ve çalışma için yaptıkları hazırlıkları paylaştılar. Şilili
bir dostumuz ise mahkeme için tam 600 adet el ilanı bastırıp getirdi;
aralarında paylaşarak dağıtmak üzere ayrıldılar. Bu dayanışma, direnişimizin
uluslararası boyutunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Bugün direnişin emektar ablalarından biri, 18 yaş altı
oturumsuz çocuklar için düzenlenen bir etkinliğe katılarak direnişimizi
anlattı; sesimizi yeni kitlelere ulaştırdı.
Direnişimizin başından beri yanımızda olan diğer
kolektiflerden dostlarımız da bugün bizi ziyaret etti. Onlarla da mahkemeye
güçlü bir katılım sağlamak üzere planlamalar yaptık.
Ve bir direnişten diğerine… Ankara Kurtuluş Parkı’ndan
direnişte olan arkadaşlarımız ile
yaptığımız telefon görüşmesi, aramızdaki mesafeleri anlamsız kıldığı
gibi haklılığımıza olan inancımızı da daha da güçlendirdi.
.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)