8 Temmuz günü, Uzunköprü-Halkalı seferini yapan yolcu treni,
Tekirdağ'ın Muratlı ile Çorlu ilçeleri arasındaki Sarılar Mahallesi mevkiinde
ray altında meydana gelen göçük nedeniyle raydan çıktı. Trenin beş vagonu
devrildi, 24 yolcu hayatını kaybetti, 341 yolcu ise yaralandı. Kazadan hemen
sonra RTÜK yayın yasağı getirirken, ikisi makinist olmak üzere 6 kişi gözaltına
alındı. Kazayla ilgili Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan,
"Rayların bakımı Nisan ayında yapıldı. Aşırı yağıştan menfez ile raylar
arasında meydana gelen boşluk, suyun altında kaldığı için makinistler
tarafından ilk bakışta görülememiş. Boşluk sonucu 5 vagon devrildi."
derken, Tekirdağ Valisi Mehmet Ceylan da benzer şekilde kazanın hava muhalefeti
nedeniyle meydana geldiğini ifade etti.
Olay Nasıl
Gerçekleşti?
İnşaat Mühendisleri Odası (EMO) ve Elektrik Mühendisleri Odası'nın
(İMO) açıklamalarına göre; demiryolu hattı dere yatağını kestiği için, derenin
akışını sağlamak amacıyla bu kesimde bir menfez inşa edilmiş ve menfezin üst
kısmı doldurularak demiryolu hattının geçişi sağlanmıştı. Fakat yapılan bu
dolgu, yetersiz ve güçsüzdü. Aynı zamanda bakımı yapılmadığı için, yoğun
yağışın ardından demiryolu hattının iki kenarında da su göllenmeleri oluştu ve
menfezler bu suyu boşaltım işlevini yerine getiremedi. Ardından menfezin
üstündeki dolgu zemin boşaldı ve rayların altından kaydı. Rayların çökmesiyle
de vagonlar raydan çıkarak devrildi.
Kaza mı, Katliam
mı?
-Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı verilerine göre
2003-2016 döneminde 20 milyar doların üzerinde demiryolu yatırımı yapıldı. Daha
önceden TCDD, demiryolllarının bakım ve onarımını kendi personelleriyle
yaparken; bu yatırımlarla birlikte demiryolu hatlarının altyapısı tamamen
firmaların insafına bırakıldı. Firmalar, daha fazla kâr elde edebilmek için, ek
maliyet olarak gördükleri malzemeden çaldılar. Yol bekçileri uygulmamasını
"maliyet" gerekçesiyle kaldırdılar. Bakım, denetim işlerini,
"eleman yetersizliği" gerekçesiyle kıstılar (TMMOB açıklaması, 9
Temmuz). Bunun sonucu olarak da, 2016-2017 yıllarında demiryollarında 112
ölümcül kaza meydana geldi ve 149 kişi hayatını kaybetti (soL, 9 Temmuz).
-Meteoroloji Mühendisleri Odası'nın olay sonrası yaptığı
açıklamaya göre; bölgeye en yakın ölçüm istasyonlarından biri olan Çorlu
Meteoroloji İstasyonu'nun analizleri, bölgede meydana gelen yağışların 7 yılda
bir görüldüğünü ortaya koyuyordu. Yani milyonda görülen bir yağış değildi
yaşanan.
-TMMOB'un açıklamasına göre; demiryolu altyapı yenileme
çalışmaları, teknik gerekliliklere uygun olarak gerçekleştirilmedi. Olayın
gerçekleştiği yerdeki menfez kesiti ve menfezin üzerine yapılan dolgu çok
yetersizdi.
-TCDD'nin 2016 yılı istatistiklerine göre; ülkemizde yaklaşık 90
kilometre uzunluğunda toplam 25 bin 616 köprü ve menfez vardır. Bunların yüzde
88'i, 50 yılın üzerinde; yüzde 21'i ise 101 yılın üzerinde. Kazanın yaşandığı
hat ise 150 yıllık. Yani sürekli bakım ve kontrol gerektiriyor. Buna rağmen
hattın düzenli bakım ve kontrolü yapılmadı. Hat bekçileri aracılığıyla günlük
olarak yapılması gereken kontrol, elektronik yöntemlerle haftada iki gün ile
sınırlandı.
Tüm bunlara baktığımız zaman görüyoruz ki; ülkemizde daha fazla
kâr uğruna yapılan gerçekleşen tüm ölümlerde olduğu gibi, Çorlu'da yaşanan da
çok açık bir katliamdır. TCDD'nin milyar dolarlık özelleştirme ihalelerinin
sonucu olarak; yüz yıllık demiryollarının bakımı, kontrolü yapılmamıştır.
Menfez üzerinde dayanıksız dolgu yapılmıştır. Yağış analizlerine bakılmamıştır.
Tüm bunların sonucu olarak, katliam geliyorum demiştir. Fakat AKP, bu katliam
ile ilgili yine "yoğun yağış", "hava muhalefeti",
"fıtrat" demekten vazgeçmemiştir.
Tıpkı bundan 18 yıl önce, 22 Temmuz 2004'te 41 kişinin öldüğü
Sakarya-Pamukova'daki tren kazasının ardından, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım'ın istifa çağrılarına karşı "Ben
çok rahatım. O direksiyonu ben kullanmıyorum ki kardeşim" dediği gibi;
bugün de Tayyip Erdoğan da, AKP'nin bakanları, valileri de "çok
rahat" görünmektedirler. O kadar "rahatlar" ki; Tayyip Erdoğan,
24 insanımızın katledilmesinin ertesi gününde, sarayında şaşalı bir başkanlık
töreni düzenleyebiliyor. Ama katledilen insanlarımızın ahı, onların her zaman
üzerlerinde olacak. Halk, tüm bu katliamların gerçek sorumlularından er ya da
geç hesap soracak...
Sonuç olarak;
Çorlu'da yaşanan, çok açık bir katliamdır. Devlet, 24 insanımızı
göz göre göre katletmiş, 341 insanımızı da yaralamıştır. Ölen 24 kişinin
ailelerine, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Acılarını da, öfkelerini de paylaşıyoruz.
Çorlu katliamı için adalet istiyoruz, gerçek sorumlularının cezalandırılmasını
istiyoruz...
HALKIN MÜHENDİS
MİMARLARI