
Melike Şahin, CHP’li Ataşehir Belediyesinde çalışmaktayken
işyeri temsilcisi olduğu DİSK’in Sendikal faaliyetleri gerekçe gösterilerek işten
atılmıştı. İşten atıldığı andan itibaren ise Melike ‘İşim, Ekmeğim Onurumdur’ diyerek direnişi seçmiştir. Melike,
devrimci politikaların ve ideolojik önderliğin öncülüğün de, DİSK önlüğü ile
ilk olarak meydana çıkmış ve direnmiştir. DİSK ise direniş ilk başladığı anda birçok
şubesi ile Melike’yi ziyaret etmiş ve ziyaret etmekle kalmıştır. Direnişin ilerleyen
günlerde ise DİSK direnişi ziyaret dahi etmeyip direniş alanına dahi uğramaz
olmuştur.
Melike’nin direnişi başladığında DİSK’in, CHP ile arasında belediyeler
özelin de bir çelişkisi vardı. Bundan kaynaklı direnişi CHP’ye karşı bir tehdit
olarak göstermek istemiştir. CHP’li patronları ile DİSK yöneticileri çelişkilerini
çözdükten sonra ise ilk sırtlarını döndükleri Direnen Melike Şahin olmuştur. Yani
aynılar aynı kalmaya, ayrılar ayrı kalmaya devam etmiştir. Melike işyeri
temsilcisi olarak faaliyet yürüttüğü Sendikasının kendisine destek olması ve
direnişini güçlendirmesi için son ana kadar DİSK yöneticileri ile ideolojik
mücadele vermiştir. Şube yöneticilerden
genel merkez yöneticilerine kadar birçok yer ve kişi ile direnişine destek
olmaları için görüşmüştür. Fakat DİSK işyeri temsilcisi için baştan aşağı
örgütlü bir tavır almış ve direnişe dair hiçbir şey yapmamıştır. Patronlara
karşı alması gereken örgütlü tutumu devrimci politikaları ve ideolojik önderliği
sahiplenen Melike Şahin’e karşı almıştır. DİSK direnişi bir patron tavrı ile
görmezden gelip tecrit ederek yalnızlaştırıp, yok etmek istemiştir.
Bir işçi sınıfı sendikasının yapması gereken üyesi olsun
olmasın, patronlara karşı direnen herkesin ve her kesimin direnişinin yanında
yer alıp işçi sınıfının çıkarlarını kollamak ve korumaktır. Fakat DİSK’in başında olan patron
sendikacıları bırakalım direnişe destek olmayı patronlar ile el ele kol kola
açılışlarda boy vermişlerdir. Melike, Ataşehir belediye başkanı Battal
İlgezdi’nin bizzat talimatı ile işten atılmışken, Arzu Çerkezoğlu bu süreçte
Battal ile kol kola Cafe açılışlarında boy boy fotoğraflar vermiştir. Bunun
üzerine Melike ise DİSK’in önlüğünü çıkarıp bir kenara atıp, umudun kırmızısına
bürünüp alana ‘İşimi Geri İstiyorum’ önlüğü ile çıkmaya başlamıştır. Patron
sendikacısı olan DİSK yöneticilerini ise direnişinin altında ezip teşhir
etmiştir. Yine aynı süreç içinde DİSK’in 16. kongresi gerçekleşmiş ve CHP genel
başkanından, milletvekillerine, belediye başkanlarına kadar tüm CHP’liler
protokol bölümünde ağırlanmış ve CHP’lilere kongrede konuşmalar yaptırtıp
nutuklar atmalarına izin verilmiştir. CHP’nin kapısı önünde 2 yıl’ın yaklaşık 1
yılını açlık grevinde geçiren Mahir Kılıç gerçekliğine ve Melike Şahin
gerçekliğine rağmen DİSK, CHP’yi onur konuğu kabul etmiştir. Bu tavrı ile DİSK
patron sendikacısı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Onur konukları ise
onursuzluklarının abidesi olarak tarihe not olarak düşülmüştür.
Melike ise patron
sendikacılığını kendisi gibi direnen Türkan Albayrak ile birlikte 16. Kongre de
eylem yaparak teşhir etmiştir. Bir yandan Patron sendikacılığına karşı
ideolojik mücadele veren Melike diğer yandan kendisini işinden eden patronların
işyerlerinin önünde, evlerinin önünde direnmiştir. Kendisi gibi direnen başka
emekçiler ile dayanışma içinde olmuştur. Tüm halka el ilanları ile açıklamaları
ile CHP’nin gerçek yüzünü teşhir etmiştir. Korona bahanesi ile halkın en temel
haklarının gasp edildiği süreçte, astım hastası olmasına rağmen direniş
meydanından geri çekilmemiştir. Melike tam 209 gün boyunca ısrar ve kararlılık
ile direndi. Direndikçe güçlendi, güçlendikçe ise umut oldu halka ve zaferi
kucakladı.
Direnmek insanın onura ve umuda kestiği haldir. ‘Yaşamın bir
diğer adı ise direnmektir’ derler. Evet öyledir. Yaşamak direnmektir, onuruna
sahip çıkarak, haksızlığa boyun eğmeyerek,
insan olduğunun bilincinde olarak direnmektir yaşamak. Yaşam içi boş
sözcüklerin toplamı değildir. Yaşamak insanın insana yaraşır bir şekilde
yaşaması ile ancak anlam bulabilir. Bu şekilde yaşamak ise emeğine sahip çıkmak
ile haksızlığa boyun eğmemek ile mümkündür. Bunun için onur ve direnmek sözcüğü
bir biri ile kardeştir. İkisi aynı anda, aynı yerde bir aradadır. Her ikisinin
bir arada olduğu yer ise direniş meydanları, kavga alanlarıdır. İkisini bir
arada tek bir vücutta görmek istiyorum diyen varsa her hangi bir direniş
alanına bakması yeterlidir. O alanda, meydan da halklığından aldığı güç ile direnenler
insanlık onurun yaşam bulmuş halidir. Yüksel direnişçileri, Bakırköy
direnişçileri,Düzce Direnişçisi Alev Şahin, Sarıyer direnişçisi Türkan
Albayrak, Ataşehir direnişçileri, Grup Yorum, Halkın avukatları ve Özgür
tutsaklar yürüyen bir onur abidesidir. Onuruna sahip çıkıp kırmızı önlüğü ile
kavga meydanlarına dolanlar gelecek güzel günlerin müjdecisi ve zaferlerimiz
ise muştusudur. Melike Şahin, Türkan Albayrak ve Mahir Kılıç büyük zaferimizin
muştusudurlar.
Direnen her kes ise muhakkak ama muhakkak zafer kazanır.
Direnme Kararı almak ise zaten başlı başına zaferi ilan etmektir. Çünkü ; insan
onuru ile birlikte vardır ve direnişçinin direnerek sahiplediği şey ise
onurudur. İşine dönmesi, haklarını alması bundan sonra gelen bir durumdur.
İstediğini alma konusunda ise süreç uzun sürebilir, kısa sürebilir, direnişin
yol ve yöntemi değişebilir süreç içinde ama esas olan direnme kararının arkasında
sarsılmaz bir inanç ile durmaktır. Bazen hiç umut yok denilen anda zafer
kazanılır, bazen ise çok kısa süreçte zaferler kazanılır. Bu konu başlı başına
ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte kısacası, direnişin öncülüğünü yapan önderlikten,
direnişin kime karşı hangi yöntemler ile hangi süreçte, hangi koşullarda
sürdüğüne kadar bir çok etken bu süreci belirler. Bizim gibi sürekli faşizmle
yönetilen ülkelerde ise direniş süreci en genelde uzun sürer. Bundan dolayıdır
ki muhalefet partilerine karşı süren direnişler dahi uzun sürmektedir. Mahir
Kılıç tam 2 yıl, Melike 1 yıla yakın bir süre direnmiştir. Fakat kazanan direnenler olmuştur. Yani
belirleyici unsur direnmektir.
İşçiler, Emekçiler, Açlığa Yoksulluğa mahkûm edilen
halkımız;
Direnişlerimiz ve zaferlerimiz direnme çağrımızdır.
Bedenlerimizi ateşe vermek, intihar etmek,
kaderimize isyan edip susmak hiç biri ama hiç birisi çözüm değil. Çözüm
direnmektir. Bize reva görüleni ret ederek, hakkımız olanı isteyerek
direnmektir doğru olan. Kurtuluşumuzun yolu direnmekten geçmektedir. Tüm
halkımızı doğru devrimci önderlik altında direnmeye çağırıyor ve Melike
Şahin’in zaferini kutluyoruz.
Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer!
Melike Şahin Direndi ve Kazandı!
Zaferimizi Halklarımıza Direnme Çağrımızdır!