Articles by "devrimci işçi haraketi"

1 mayıs FOSEM Fransa Gebze Hacıahmet Isparta Maraş Mektuplarımızla Tecriti Kıralım Muharrem Karataş Polonya Sevgi Erdoğan Vefa Evi TAYAD Tokat UTMP Zürich adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya açıklamalar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa bağcılar belgesel belçika beykoz beşiktaş boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler galatasaray gazi gençlik gerilla giresun grup yorum gözaltı gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere istanbul isveç isviçre italya izmir işçi meclisi kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba kültür sanat kütahya küçükçekmece kınık kıraç lubnan malatya maltepe mardin mersin munzur muğla nurtepe okmeydanı ortaköy piknik radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler taksim tavır dergisi tekirdağ tiyatro trabzon tuzla türkiye videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi çanakkale çayan çayan mahallesi çağlayan çekmece çerkezköy ömürtepe örnektepe İngiltere İsviçre şiir şiirler şişli
devrimci işçi haraketi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


YARGITAY'IN ONADI CEZA HUKUKİ DEĞİL AYTEN ÖZTÜRK NEZDİNDE İŞKENCEYE KARŞI DİRENEN, İŞKENCECİLERİ TEŞHİR EDİP, İŞKENCE MERKEZLERİNİ AÇIĞA ÇIKARAN

TÜM HALKADIR!


İŞKENCEYE NASIL DİRENİLECEĞİNİ ÖSTEREN AYTEN ÖZTÜRK ONURUMUZDUR!

2018 yılında Lübnan'dan kaçırılarak özel bir jetle ülkeye getirilen Ayten Öztürk, 6 ay boyunca gizli bir işkence merkezinde türlü işkencelerle karşı karşıya kalmıştır.

İşkenceyi bir yönetme ve sonuç alma politikası olarak belirleyenler Ayten Öztürk'ün direnişi ile siyasi olarak yenilmiştir. Ve bunun sonucu olarak 6 ayın sonunda Ayten Öztürk'ü "sana bir daha güneşi dahi göstermeyeceğiz" tehdidi ile bırakmışlardır.

Bugün Yargıtay adına onaylanan ceza aslında Ayten Öztürk nezdinde işkence saldırısına direnen, işkence suçuna karşı adalet diyen herkese yönelik bir EMPERYALİST saldırıdır.

Tüm bu saldırılara karşı direnecek, Ayten Öztürk'ü 6 ayın sonunda o işkencehaneden çıkardıysak, gömülmek istenen beton mezarlardanda çıkaracağız.

Tüm İşçilere, Emekçi Halkımıza Çağrımızdır;

AYTEN ÖZTÜRK BİR BARİKATTIR!
BU BARİKATI GÜÇLENDİRMEK İÇİN AYTEN ÖZTÜRK'Ü GÖMMEK İSTEDİKLERİ İÇİN BETON MEZARLARDA YALNIZ BIRAKMAYALIM!
HER YERDE, HER ZAMAN, HER YOL VE YÖNTEMLE
TÜM DÜNYAYA İNSANLIK ONURUNUN İŞKENCEYİ NASIL YENDİĞİNİ GÖSTEREN AYTEN ÖZTÜRK İSMİNİ DUYURALIM!

AYTEN ÖZTÜRK ONURUMUZDUR!
ONURUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!



Devrimci İşçi Hareketi, 6 Şubat komplosu ile tutuklanan 61 devrimci, demokrat için adalet ve özgürlük talebini yineleyerek afiş yayınladı.

DİH’in yayınladığı afişte “Adalet İstiyoruz, Alacağız!” vurgusu ile şu slogan yer almaktadır:

AKP Faşizmi Komplolarla, İftiracı Tanıkların Yalan Beyanları ile 61 Devrimciyi Tutukladı!

AKP Faşizminin Komplolarına Teslim Olmayacağız!

Çünkü Haklı ve Meşru Olan Biziz!

 


İzmir Devrimci İşçi Hareketi emekçileri, İstanbul Şişli Belediye işçisi Turan Aktaş’ın direnişinin sesi olmak ve talebinin kabul edilmesi için duvar gazetesi çalışmaları yaptı.

DİH emekçileri, 18 Mart’ta yaptıkları çalışmada Onur Mahallesi, Göztepe, Üçyol ve Buca’da, üzerinde “CHP İşçi Düşmanlığından Vazgeç, Mahkeme Kararları Uygulansın, Turan Aktaş İşe Geri Alınsın!” taleplerinin yazılı olduğu duvar gazetelerinden toplam 10 adet asıldı.


AKP faşizminin 6 Şubat Çağlayan eylemi sonrası komplolar ile tutukladığı Direnişler Meclisi emekçisi Merve Demirel için Devrimci İşçi Hareketi (DİH) ‘serbest bırakılsın’ çağrısı yapan afiş yayınladı.

DİH’in 12 Mart’ta paylaştığı afişte yapılan çağrı şu şekildedir:

AKP Faşizmi Merve Demirel’i Komplo ile Tutukladı!

Merve Demirel Serbest Bırakılsın!

Devrimcilik Yapmak Suç Değildir, Adalet İstemek Suç Değildir!

Asıl Suçlu Adaletsiz Bu Düzenin Sahibi Emperyalizm Sürdürücüsü AKP Faşizmi, Koruyucusu Hâkimleri, Savcıları, Katil Polisleridir!

 İstanbul Büyükşehir Belediyesi İsper işçisi olan Tülay Çal, haksız baskı ve mobbing saldırısına karşı 2023’ün Kasım ayında direnişe başlamıştı. Bu süre içinde “İşimi Geri İstiyorum!” sloganı ile birçok emekçi ve devrimci kamuoyu ile direnişini sürdürdü.

Kendi şahsi Twitter (X) hesabından açıklamada bulunan T. Çal, 13 Şubat günü “dayanışmayla kazandım” vurgusuyla işbaşı yaptığını açıkladı.


Tülay Çal’ın açıklaması şu şekildedir: 


“İnandık, ısrar ettik, mücadele ettik ve sonunda kazandık!

Baskı ve mobbinge sessiz kalmadığım için hakkımda tutulan asılsız tutanaklarla işten atıldım. Haklı olduğumu biliyordum. Bunun için direndim. Dayanışmayla kazandım.

Uzun görüşmelerin ardından bugün işbaşı yaptım.”

Ayrıca, aralarında Halkın Gücü TV olmak üzere birçok devrimci kurum ve direnişçilere de teşekkürlerini ileten Çal şu sözlerle açıklamasını sonlandırdı:

“Bu süreçte yanımda olan, birlikte mücadele ettiğimiz, desteklerini sunan tüm dostlarıma, arkadaşlarıma, yol arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.” 



Devrimci İşçi Hareketi, 25 Ocak’ta; işi, emeği ve onuru için direnen işçilerin haklı taleplerini ve seslerini duyurmak amacıyla videolu çağrı yayınlandı.

Yapılan çağrı bir video slayt ile anlatılarak; İBB Sosyal Tesis İşçisi Tülay Çal'ın işçi düşmanı CHP'ye karşı direnişini konu edinmektedir.

Videoda, 23 Ocak'ta, Ekrem İmamoğlu'na dilekçe vermek isterken korumalar tarafından engellendiği, akan trafiğe rağmen caddeye doğru sürüklendiği ve bilinçli olarak yere düşürüldüğüne değinilmektedir. Korumaların bu düşmanca saldırılarının ise Ekrem İmamoğlu'nun gözlerinin önünde olduğunun da altı çizilmiştir.

Çünkü bilineceği üzere E. İmamoğlu önceden yapmış olduğu bir konuşmasında "hak yemedim, yemem" söyleminde bulunmuştur ve bu yaşananlar da söylemlerinin demagojiden ibaret olduğunu kanıtlamaktadır.

DİH'in yayınlamış olduğu video kurguyu aşağıdaki bağlantı adresi üzerinden izleyebilirsiniz:


HALKIN GÜCÜ KOMİTELERİ, HALKIN ÖZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ, SARSILMAZ GÜCÜDÜR

 

DİH'liler olarak 29 Mart 2023 günü Nurtepe Mahallesi'nde 45 adet Halkın Gücü Komiteleri'nde birleşme çağrısı yapan bildirilerden mahalle halkına ulaştırdık. Yapılan çalışmada Hatay ilinde kurulan Halkın Gücü Komiteleri Çadır Kenti'nden ve Halkın sağlıkçılarının bölgedeki çalışmalarından ve kendi imkanları ile ürettikleri Uyuz İlacı'ndan bahsedildi. Yaratıcılığında, tekellerin çarkına sokulacak olan çomağında gücü Halkın Gücü Komitelerinden geleceği anlatıldı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü dolayısıyla Nurtepe'de bulunan tekstil atölyelerinde çalışan kadın işçileri ziyaret ettik. Ziyaretimizde kadınlara karanfil ve işçi meclislerinde örgütlenme çağrısında bulunan bildirilerde verdik. İşçi Meclisi Emekçileri ve Ölüm Orucu Gazisi Sibel Balaç'ın da katıldığı çalışmada 3 atölye ziyaret edildi.








Yayınlarımız gerçeğin sesidir. Kitaplarımızda, dergilerimizde gerçeği yazar halkımıza gerçeğin sesini ulaştırırız. Bu bakış açısıyla DİH'liler 20-21 Şubat tarihinde Nurtepe'de 14 adet kitab’ı halka ulaştırdı. Maden işçilerinin direniş ve zaferini ve örgütlenme haklarına sahip çıkışlarının konu alındığı BU TOPRAKLAR BİZİM romanı halk tarafından ilgi ile karşılandı. Dağıtım sırasında depremde can hıraş görev almaya çalışan maden işçileri üzerine de devletin çaresizliği ve halk düşmanlığı da anlatıldı. Geçtiğimiz hafta içi de yapılan kitap dağıtımında DİH'liler toplamda 75 adet kitabı halka ulaştırdı.


 

ONURSUZ ARAMA ŞEREFSİZLİKTİR!

ONURSUZ ARAMA SALDIRISI İLE TESLİM ALMAYA ÇALIŞMAK ŞEREFSİZLİKTİR!

 

Hapishaneye girişlerde tutsaklara yönelik onursuz aramaya bir yenisi daha eklendi. Devrimci Gamze Eroğlu Hendek Açık Hapishanesi girişinde onursuz aramaya karşı çıktığı için tutanak tutulmuş, iyi halli olma durumu ve tahliyesi gasp edilmiştir. Giriş ve çıkışların denetimsiz olduğu açık hapishanelerde yapılan bu uygulama teslim alma saldırısıdır. Bunu devrimci tutsaklara yapmalarının bir diğer yanı ise açık hapishanelerin elinde tuttuğu "KAPALI HAPİSHANEYE GÖNDERME" şantajıdır. Hiçbir güç hiçbir dayatma onurumuzu zedeleyemez, devrimci kişiliğimize halel getiremez. Onursuzluğu kabul ettiremez.

 

Fabrikalarda, atölyelerde, inşaat şantiyelerinde olduğu gibi hapishanelerde de "ıslah etme" saldırıları direnişe çarpacak, direnişin barikatını aşamayacaktır.

 

Devrimci Gamze Eroğlu Serbest Bırakılsın!

ONURSUZ ARAMA ŞEREFSİZLİKTİR!

 

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ

02.02.2023

Devrimci İşçi Hareketi:

DEVRİMCİ HASTA TUTSAK ALİ OSMAN KÖSE SERBEST BIRAKILSIN!

HASTA TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

Hapishanelerde 1606 hasta tutsak var. Tedavileri, sağlığa ulaşım hakkı tecritin bilinçli bir politikası olarak gasp ediliyor. Tutsaklar hapishanelerde katledilmek isteniyor. DİH'liler de tutsaklara yönelik bu saldırıları teşhir etmek ve Devrimci Hasta Tutsak Ali Osman Köse'nin serbest bırakılması için Mecidiyeköy, Şişli ve Bomonti'de 2 Şubat 2023 günü 25 afet pullama çalışması yaptı.

 


 

38 yıllık Tutsaklığının 21 yılını ağır tecrit altında geçiren Devrimci hasta tutsak Ali Osman Köse ideolojik olarak teslim alınamadığı için tedavisi engellenerek Faşist AKP iktidarı tarafından katledilmek isteniyor. Devrimci Hasta Tutsak Ali Osman Köse'nin serbest bırakılıp tedavisinin bağımsız hekimlerce yapılması için İzmir Devrimci İşçi Hareketi tarafından Buca'da 21 Şubat tarihinde duvar gazetesi çalışması yapıldı.

 

Devrimci İşçi Hareketi



 

Katliamlara Dur Demek İçin İşçi Meclislerinde Birleşelim, Örgütlenelim, Kazanalım!

İSİG verilerine göre; Eylül ayı içerisinde 177 işçi katledildi. Bu kaza değil, tesadüf değil, basit bir önlem eksikliği ya da kader değildir. Düpedüz katliamdır.

Ülkemizde işçi katliamlarının ulaştığı durum her geçen ay daha da kötüye gitmektedir. 2016 yılında ilan edilen OHAL ile beraber hızla budanmaya başlanan işçi hakları bugüne geldiğimizde artık kuş kadar kalmıştır. Patronlar için ilan edildiği bizzat Tayyip Erdoğan tarafından itiraf edilen OHAL uygulamaları, burjuvazinin iş yerlerinde, fabrikalarda ve tarım arazilerinde keyfince davranıp işçileri istediği kadar çalıştırmaya, istediği işi yaptırmaya ve istediği kadar maaş vermeye kadar götürmüştür.

Tabi ki bu serbestlik, işçi katliamlarının da önünü alabildiğine açmış, bugünkü katliam tablosuyla sonuçlanmıştır. Bir ay içerisinde 177 işçinin, bir başka veriye göre ise 2020’nin ilk 9 ayında en az 1493 işçinin katledildiği gerçeğiyle karşılaşıyoruz.

İşçiler bunca değeri üretirken, yanı başında birlikte çalıştığı arkadaşının yandığını, paramparça olduğunu veya metrelerce yükseklikten düşerek can verdiğine tanık oluyor. Ancak örgütlü olmayan işçiler bu katliamlara sadece tanıklık ediyor.

İş yerlerinde örgütlü olmayan işçiler bu katliamlara sessiz kalıyor. Çünkü hakkını aradığı zaman işten atılma korkusu yaşıyor. İşten atılma korkusu günümüzde ne yazık ki arkadaşının ölümüne sessiz kalma noktasına kadar getiriyor işçiyi. Bir ölüme sessiz kalmak insanlığımıza, kendimize yabancılaşmaktır. Sessiz kalmak katliama ortak olmaktır.

Susmamak için, iş katliamlarında ölen arkadaşlarımızın evlatlarının yüzlerine bakabilmek için, kendi ailelerimizin bizim ölümümüze ağlamaması için iş yerlerimizde örgütlenmeliyiz.

Unutmayalım patronlar bir avuç, biz ise milyonlarız! Biz üretiyoruz, biz var ediyoruz. Biz örgütlenirsek, bizim önümüzde hiçbir patron duramayacak. Emeğimizin karşılığını bize vermek zorunda kalacaklar. Adına “kaza” dedikleri katliamlarda ölmeyeceğiz.

İşte bunun için, insanca yaşamak için İŞÇİ Meclislerinde örgütlenelim. İşçi Meclisleri, bizlerin öz örgütlülük güçlerimiz olsun. İş yerlerimizden başlayarak İşçi Meclislerini büyütelim ve patronların karşısına çıkalım. Birleşirsek kazanırız! Kazanmak için İşçi Meclislerinde birleşelim!

Devrimci İşçi Hareketi

Ağırlaştırılmış Tecrit Hücresinin, Faşizmin Teslim Alamadığı Devrimci İradenin Kanlı, Canlı Örneği Ali Osman Köseye Dair Dev-Genç Açıklaması

63 yaşında ömrünün 37 yılını hapishanelerde geçiren Ali Osman Köse 21 yıldır tecrit hücrelerinde tutuluyor. Tecrit hücrelerinin insani yaşam koşullarında olmadığı. Ölüm demek olduğunu Didem Akman direnişiyle duyurmuştu. Günün 23 saatini 10 metrekarelik bir hücrede sadece 1 saat havalandırmaya çıkarmak işkencedir. Faşizmin devrimcilere yönelik tecrit uygulamasının amacı devrimciliğin tasfiyesidir. Bu saldırı politikasına karşıda en iyi cevabı 37 yıllık tutsaklık yaşamında faşizme karşı bir adım bile geri adım atmamış Ali Osman Köse'dir.

Ali Osman Köse şu anda hasta bir tutsaktır. Sağlık durumu normal düzeyde olan bir insanı bile tecrit günü gün öldürürken hasta bir tutsağın böyle ağır koşullarda yaşaması mümkün değildir. Bu yüzden Ali Osman Köse'ye şu an yaşatılan tecrit daha ağır bir işkencedir. Bu işkence suçunu işleyenler hiçbir zaman tarih ve halk önünde bunu hesabını veremeyecekler. Ne Ali Osman Köse ne de biz faşizmden af dilemiyoruz, hakkı olan tahliyeyi istiyoruz.

Ve de bu hakkı söke söke alacağız. Eğer serbest bırakılmazsa Ali Osman Köse'ye gelecek her şey için faşizm hesap verecektir. Adalet Bakanlığı tahliye etmeyerek ölümünü amaçlıyor.

Tarihimiz göstermiştir ki bir kez bile hasta tutsaklarımızı faşizmin insafına bırakmadık. Bugün de tıpkı Güler Zere gibi Ali Osman Köse'yi de zulmün elinden alacağız.

Hasta Tutsaklara Özgürlük!

Ali Osman Köse Onurumuzdur!

Dev-Genç


Turan Aktaş:
“Bugün 279 günüm her zaman olduğu gibi Şişli Belediyesi’nin karşısındaki eylem alanındayım. Bugün diğer iki arkadaşı görüşmeye çağırdılar, pazarlık yapıyorlar akılları sıra beni yalnızlaştırmaya çalışıyorlar ne yaparlarsa yapsınlar işimi aşımı onurumu pazarlık meselesi yapmayacağım.
Yılmadan usanmadan direnişime devam. İşimi aşımı alıncaya kadar buradayım. Sözde işçi meclisini önlüğünü giyiyorum diye yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Zafer direnen emekçinin olacak”



Ali Osman Köse on yıllardır faşizmin tecrit hücrelerinde tutulan bir devrimcidir. Tek kişilik hücrelerde, 5-6 adımlık tecrit hücrelerinin sağlıksız koşullarında ömrünü geçirmiştir. Bu koşullarda da bir özgür tutsak olarak faşizme karşı direnmenin onurlu duruşunu sergilemiştir.
Ali Osman Köse emperyalizme ve faşizme karşı verdiği mücadelede gözaltına alınmış, işkenceler görmüş, faşizmin saldırı koşullarda direnerek yaşamını sürdürmüş, hapishanelerde direnen bir özgür tutsak olarak da devrimci yaşamını sürdürmektedir. Bu koşullarda faşizmin saldırılarının bir sonucu olarak sayısız hastalığa yakalanmıştır. Ve şuan da Ali Osman Köse'nin hapishanede kalarak yaşamını sürdürebileceği bir sağlık durumu kalmamıştır. Sayısız sağlık sorunu yaşayan Ali Osman Köse derhal serbest bırakılmalı ve tedavisini hapishane dışındaki sağlıklı koşullarda olmalıdır.
Devrimcilik Yapmak Suç Değil, Görevdir!
Hasta Tutsak Ali Osman Köse Serbest Bırakılsın!
Devrimci İşçi Hareketi




1-      Kendinizi tanıtır mısınız?
Ben, Türkan Albayrak. Düzceliyim. 26 yıldır çalışan bir işçiyim.

2-      Sakarya Hendek’te Havai fişek fabrikasında patlama meydana geldi ve siz sonrasında oraya gittiniz. Neden hemen gitmek istediniz ve neler gördünüz?

Hendek’teki fabrikadaki patlamayı ve ölen işçiler olduğunu basından öğrendiğim. O anda orada olmayı, oradaki işçiler için bir şeyler yapmayı istedim. Zira ekmek parası için sabahın körün de kalkıp işe gideriz. Akşam da evimize dönmeyi sabırsızlıkla bekleriz. Coşkunlar havai fişek fabrikasında çalışanlar artık evlerine dönemeyecekti. Bu duygular ile harekete geçtim ve Sakarya/Hendek’e gitmeye karar verdim.
İşçilere nasıl ulaşabilirim diye düşündüm. Öncelikli olarak fabrikanın bulunduğu köye gittik. Yol boyunca jandarma arabaları vardı. Patlamadan önce halkla hiçbir ilişkisi olmayan devlet birden bire burada ki halka sahip çıkar görünmeye çalmaktaydı.  Fabrikanın yakına yaklaşamadık. Köy’de çalışan işçileri buluruz diye kahvehaneye girdik.  Köylüler çok misafirperver bir şekilde bizi karşıladılar ve hemen sohbete başladık.

3-      Bölge halkı fabrika ve yaşanan patlama ile ilgili ne söylüyor?
Kahvedekiler dertlerini anlatacak birisini bekliyor gibiydiler. Bizi görünce sevindiler ve anlatmaya başladılar. Daha önce fabrikada çalışmış bir işçi bu kazanın beklendiğini söyleyerek söze başladı. İş güvenliğine uyulmadığını, gelen denetimcilerin göstermelik olarak gelip para aldıktan sonra hiçbir sorun yokmuş gibi gittiklerini söyledi.  Fabrika kurulalı 12 yıl olduğunu ve böyle patlamaların sürekli olduğunu, fakat diğer patlamaların küçük çaplı olduğunu, tek tek işçilerin öldüğünü ve yaralandığını ama bunun çok gündeme gelmediğini sözlerine ekledi. Çalışma koşullarının zorluğundan oradaki işten ayrıldığını ve başka bir fabrika da işe başladığını belirtti.  O gün patlama sonrası çekilen resim ve videoları bizi verdi. Bunlar sosyal medya da yayınlanmamış olanlardı. Resimleri görünce vahşetin resmini ve boyutunu görmüş olduk. Parçalanmış bendeleri, ağaçlara aslı kalan bağırsakları, kopmuş ayakları ve kanalar içinde kalan yerleri ve vücutları gördük… Burada ki işçiler ölü sayısı 7 kişi ama bizce daha fazla dediler. Yaşanılan patlamanın boyutun yüksek olduğunu, ölü sayısının da bu şekilde yüksek olacağını düşündüklerini söylediler. Orada bulunan evlerin dahi hasar aldığını bahsettiler. Bizlerde gözlerimizle evlerin hasarlar aldığını gördük… Patlamanın yaşandığı fabrika da çalışan işçilerin adreslerini sorduk ve kahveden ayrıldık. Gittiğimiz evlerde ise kimseyi bulmadık… Bir kapı’da ise çalışan işçiye ulaşamadık ama bizi gören başka bir kadın çıktı kapıya.  Oda hemen olan biteni anlatmaya başladı. Fabrika da daha önce 8 gün çalışmış işten ayrılmasını kendi yorumu ile ‘‘bizi saniyeler ile yarıştırıyorlardı dayanamadım işten ayrıldım’’ şeklinde ifade etti.  Patlamanın sonucu olarak her yerin sallandığını anlattı. MÜSİAD’ın düzenlediği akşam yemeğinden haberi olduğunu söyledi. ‘’Utanmadan birde akşam yemeği yiyorlar’ ‘ şeklinde tepki gösterdi. ‘’Kesinlikle bu fabrikayı bura da istemiyoruz. Sabah vali kayamamam geldi bize 10.000 lira para verelim susun’’diyorlar. ‘’Bizim para ile ağzımızı kapatacaklar ve bu fabrikayı buradan kaldırmayacaklar’’ dedi.

4-      Katliam da ölen işçi sayısı ve kayıpların daha fazla olduğu söyleniyor, bu konuda ne söylemek istersiniz?
Halk ölen işçilerin sayısının çok daha fazla olduğunu söylüyor. Benim gözlemim ise bu fabrika da eğer işçi vardıysa burada ölen insan sayısı daha fazladır. Çünkü böylesi devasal bir patlama sonucu sağ kurtulmak neredeyse imkansız gibidir. Ki yaralı sayısına ve kayıp sayısına bakınca sayının artacağı ise çok açıktır. Burada kayıp işçi sayısının 50 olduğundan bahsediliyor. Bu işçilerden henüz bir haber alınamadı. Bir fabrikanın işçisine ulaşmak devlet açısından bu kadar zor olmasa gerek. Adresleri belli, telefon numaraları bellidir.  ‘Bir işçi bizim annemizin babamızın telefon numarasını dahi alıp sisteme kaydettiler. İsterlerse kayıpların ailesi yanında olup olmadığına çok rahat ulaşabilirler’ diyor. Aslında bu kadar kolay olan bir şey kayıplara ulaşma ama henüz bu konuda bir açıklama yoktur.

5-      Katliam sonrası MÜSİAD patron ile dayanışma yemeği düzenledi ve AKP’nin tüm yetkilileri patronu arayarak geçmiş olsun dedi. Bu konuda halkın tepkisi nedir, ne söylemek istersiniz?
Halk bu yemeği duymuş ve oldukça tepkiliydi. Neyin yemeğini yiyor diyorlar. Fabrikanın sahibi olan Sakarya Müsiad başkanı Yaşar Coşkun’a kinliler.  Nasıl kinli olmasınlar insanların cenazelerine dahi saygıları yoktur. Bir yanda işçilerin aileleri acılar yaşarken diğer yanda akşam yemeğinde bir avuç asalak buluşuyor. Tabi bu onların doğasına uygun bir davranıştır. Onların karı için 100 işçi, bin işçi ölmüş önemli değil. Önemli olan karlarının devam etmesidir. 
Akşam dönüş yolunda tepeye kurulmuş olan saray gibi bir yerin önünden geçtik. O tepeden bölgede olan patlama ve yarattığı sonuçlar çok açık bir şekilde görünüyor.  MÜSİAD akşam yemeğini burada düzenlemiş. O yüksek tepeden kurbanlarının ölümünü seyretmişler. Yani aslında işçileri kar için öldürüp ardından ise ölümlerini bir akşam yemeğinde seyretmişler gibi bir şey oldu.



6-İşçilere neler anlattınız ve yaşanan katliam ile ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben hendek’e çok yakın olan Düzce’de büyüdüm. Ben büyürken tütün ekerek geçimlerini sağlayan Hendek’liler katilleri olacak olan bir fabrikaya mahkum olmuş durumdalar. Tütün ekemiyorlar. Tarımdan para kazanamıyorlar. Bunun içinde bu fabrikada işçi olarak çalışmak zorunda kalıyorlar. Tarlaların ortasına fabrika yapılmasına iş imkanı sağlayacak diye izin vermek zorunda kalmışlar. Soma’daki işçiler nasıl maden ocağında çalışmak zorunda kalmışlarsa,  Hendek’te ki işçilerde burada çalışmak zorunda kalmışlar. Açlık ve yoksulluk onları ölümü göze alarak çalışmak zorunda bırakmış. Sonuçta sürekli bir patlama olduğunu, bir güvenlik önlemi olmadığını söylüyorlar ama çalışmak dışında ise bir çaremiz yok diye düşünüyorlar.

7-Gerçek sorumlular her zaman ki gibi yine aklanmak isteniyor. AKP ilk andan itibaren patrona geçmiş olsun dileklerini yolladı ve patronu koruyan kollayan açıklamalar da bulundular. Sanki sorumlu Yaşar Coşkun değilmiş gibi bir durum yaratmaya çalışıyorlar. Bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

AKP hükümeti geldiği günden bu zamana kadar patronları açık açık korumuştur. Torunlarda Soma’da olanlar tekrarlanıyor. Burada ama değişik olan bir şey var. 4 işçinin öldüğü söylenen bir yere hiçbir zaman üç bakan birlikte gitmemişti. Halktan öylesine korkuyorlar ki katliamın üzerini örtmek için çabucak harekete geçtiler. O fabrikanın köylerin tam ortasına kurulması zaten bir suçtur. Bu ayrıcalık ancak devletin koruması ile elde edilebilir. Fabrika köylere 600 metre kadar uzaklıkta sadece… Kar hırsı öyle gözlerini bürümüş ki tüm her şeyi hiçe sayıyorlar. Durum böyle iken elbette AKP’nin patronu cezalandıracağı veya gerçek sorumluları yargılayacağını bekleyemeyiz. Devletin ilk andan itibaren orada olması aslında bir yanda patronu da aklama çabasıdır. AKP tekellerin partisidir ve görevi ise bu asalakların çıkarlarını korumaktır. Bunun için bu gün Soma katliamının sorumluları dışarıda geziyor ama Somalı ailelerin avukatları hapishanelerde. Burada AKP’nin tavrı Soma’daki tavrı ile aynıdır. Burada madencileri yerde tekmelediler ama ölülerin ardından akşam yemeği düzenlediler. İkisi de aynı şeydir.

6- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Eğer bu katliamların hesabı sorulmazsa yeni katliamlar yaşanmaya devam edecek. Çünkü artık kapitalizminin ilk döneminde ki gibi insanların hiçbir hakkının olmadığı bir süreç yaşanıyor. İşçiler yakılıyor, öldürülüyor ama hesap soran hiç bir merci yoktur. Üzeri örtülerek geçiliyor.  Onlar örgütlü olduğu için hemen organize oluyorlar. Bizimde artık örgütlenerek hesap sormamız gerekir. Örgütlenerek mücadele etmek ve katliamları örgütlü gücümüz ile durdurmak gerekir.


3 Temmuz günü Sakarya’nın Hendek ilçesi Yukarıçalıklar Köyü’nde bulunan Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda yaşanan patlama sonrasında 5 Temmuz günü Devrimci İşçi Hareketi olarak katliamın yaşandığı bölgeye gittik. Köy halkı ve daha önce orada çalışmış olan işçi ile yaptığımız sohbetlerde köy halkı yaşanan patlamadan kaynaklı evlerinin hasar aldığını söylerken fabrikayı ne olursa olsun köylerinde istemediklerini de belirttiler. Köye gelen vali evi hasar gören kişilere 10’ar bin lira verileceğini söylemiş. Halkın canı 10 bin lira… Daha önce orada çalışmış bir işçi, patlayıcı ve yanıcı maddelerle üretim yapılan bir fabrika olmasına rağmen kesinlikle böyle durumlarda kullanılması gereken sığınakların, kaçış tünellerinin olmadığını, fabrikanın evlere 500-600 metre yakınlıkta olduğunu belirtti. Yine aynı işçi, işçilerin hiçbir eğitimden geçirilmeden iş başı yaptırıldığını, kesinlikle yanıcı maddelerle çalışanların giymesi gereken yanmaz kıyafetlerin işçilere verilmediğini zaten bu durumunda katliam sonrası çekilen görüntülerde yaralı işçilerin kıyafetlerine bakıldığı zaman net bir şekilde görülebileceğini söyledi. Köy halkı, MÜSİAD’ın bölge başkanı olan fabrika sahibi Yaşar Coşkun için daha cenazeler bulunmadan, yanmış parçalanmış bedenler köy topraklarında aranırken verilen yemekten kaynaklı öfkeliydi. Halk bu yaşanan katliam sonrası vali ve kaymakamın sık sık köylerine geldiğini evlerine çok yakın mesafede olan fabrikayı kesinlikle köylerinde istemediklerini söylediler. Halkın öfkesini bastırmak için AKP iktidarı kolluk kuvvetleriyle halka baskı yapıyor. Gittiğimiz zaman köyde olmayan jandarma araçları 30-40 dakika sonra köye 3 araçla gelerek halkı terörize etmeye çalıştı.
Yine patronların kar hırsı ile işçinin güvenliğinin hiçe sayılması sonucu ölen biz olduk. Tıpkı Soma’da olduğu gibi AKP yandaşı patronlar elini kolunu sallayarak zenginliklerine zenginlik eklemeye devam ediyorlar. Bu düzenin böyle gelmiş olsa da böyle gitmeyeceğini göstermek bizlerin elinde. Birlikte olursak Devrimci İşçi Hareketi’nde, İşçi Meclisleri’nde, Halk Meclisleri’nde örgütlenirsek evimize ekmek götürmek için gittiğimiz iş yerlerimiz mezarlarımız olmaz!
Devrimci İşçi Hareketi


CHP’li belediyelerin işçi düşmanlığı devam ediyor 6 Kasım 2019 yılında işten atılan Turan Aktaş Şişli belediyesi önünde direnişe başlamıştı. Korana virüs nedeniyle direnişe ara veren, Turan Aktaş 23 Temmuz Salı günü Şişli İşçi meclisinin öncülüğünde tekrar direnişe başlayacaktır. tüm halkımızı ve basını açıklamamıza davet ediyoruz.
Yer: Şişli Belediye Başkanlığı Önü
Tarih: 23 Temmuz Salı 2020
Saat: 13:30

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.