8 MART 1857'DE KATLEDİLEN 129 İŞÇİNİN DİRENİŞ BAYRAĞI BİZİM ELLERİMİZDE!
SELAM OLSUN DİRENEN,
HAKLARI İÇİN, ADALET İÇİN, GELECEĞİ İÇİN MÜCADELE EDEN KADINLARIMIZA!
EMEKÇİ
KADINLARIMIZIN VE FAŞİZME KARŞI SABO OLAN KADIN YOLDAŞLARIMIZIN DÜNYA EMEKÇİ
KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!
8 Mart 1857'de Amerika'nın New York kentinde bir tekstil
fabrikasında haklarını aramak için greve çıkar işçiler. Yaklaşık 40 bin işçi
haklarını istemektedir. Egemenler, her dönem olduğu gibi hak taleplerini kanla
bastırmak ister. Katliamla, korkuyla sindirmek ister. Fabrikada olan işçiler
çıkan yangında dışarıya çıkarılmaz, 120'si kadın olmak üzere 129 işçi can
verir. Cenazeleri on binlerin sırtında sonsuzluğa uğurlanır.
Bu grev ve katliam tüm dünyada yankı bulur.
1910'da 2.Enternasyonal Toplantısında Alman sosyalist Clara
Zetkin'in önerisiyle 8 Mart "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" ilan edilir.
8 Mart alın teri ve hakkı için direnen kadınların acı dolu
çığlığıyla yanan bir meşaledir.
8 Mart diri diri yakılan çoğu kadın 129 işçinin kanıdır.
8 Mart kapitalizmin azgın sömürüsü altında ezilen,
aşağılanan, hor görülen kadının gücüdür.
Bu güçle asırlardır mücadele ediyor kadınlarımız. Bu güçle sahip çıkıyor vatanına. Kurtuluş Savaşı'nda Kara Fatma, henüz bir yıllık evli olduğu eşiyle Millî Mücadele'ye katılan Gördesli Makbule, ağanın zulmüne karşı dağları mesken eyleyen Gizemli Kadın Efe, Dersim'de Kürt halkının yiğit kadını Zarife'dir.
İşte biz bu tarihten öğrendik. Kadını, kadınlığı düzenin
çizdiği sınırlar içerisinde görmedik. Sınırları, olmazları yıktık geçtik.
"Erkek egemen topluma karşı" değil, emperyalizmin
azgın sömürüsüne, faşizmin baskı ve saldırılarına karşı kadın-erkek yan yana
mücadelede yerimizi aldık.
Emperyalizme karşı bağımsızlık, faşizme karşı demokrasi,
kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesinde birleştik.
Bayrampaşa Hapishanesi'nde diri diri yakılan 6 kadın
yoldaşımızın kömür topuna dönmüş bedenleriyle ant içtik.
Kadın-erkek yüzlerce şehidimizin her birinin yarattığı,
büyüttüğü değerlerle daha da güçlendik.
On dört yıl illegalitede Sabo, kuşatmalarda Sibel Yalçın,
altı ay işkencede Ayten olduk.
Vatana sevdalı Harika’ larımız, fedaya kilitli Pınar 'larımızla
teslim olmadık, yenilmedik, bitmedik, tükenmedik.
İnsan onurumuz için, geleceğimiz için, hakkımız olan ne
varsa söküp almak için evde, okulda, işyerinde, sokakta, dağda, barikatta...Her
cephede yeni savaş mevzileri yarattık.
Giyinecekse, bizim gösterdiğimiz gibi, modaya uygun olanı giyinmeli; kaşı, gözü, burnu, yüzü...bizim estetik standartlarımıza uygun olmalıdır. Bunun için modayı, kozmetik ve estetik sektörlerini yakından takip etmelidir.
Ahlak,
gelenek- görenek, direnmek...Bunlar artık de-mo-de! Çağ değişti, değişikliklere
ayak uydurmak lazım. İsteyen pekala oturduğu yerden, bir telefon üzerinden de
büyük paralar kazanabilir. Yeter ki biraz "cesur" olsun...
Biz diyoruz ki;
Emperyalizm
mutlak sömürü, mutlak ahlaksızlık ve değersizleşmedir.
Evinde
mutfağa hapsedilen, çocuğuyla kocasıyla ilgilenmek alıp alabileceği en büyük
sorumluluk olarak gösterilen kadın, tıpkı erkekler gibi toplumun yarısını
oluşturur. Sömürüden, zulümden, açlıktan, yoksulluktan ve adaletsizlikten
payına düşeni alır. Acıdan payına düşeni alır.
Kadın,
yüzyıllardır kendisine vurulan zincirleri ne zaman kırıp atarsa, o zaman özgürleşebilir.
Kadın,
insanlık onuru için, geleceği için, insanca bir yaşam için, çocuklarına ve
kendisinden sonra gelecek olanlara adil, özgür ve bağımsız bir ülke bırakmak
için mücadele saflarında yerini aldığında özgürleşecektir.
Kadının
asıl gücünün, zekasının ve yaratıcılığının ortaya çıkacağı zemin budur.
Emperyalizm,
kadınlara rol model olarak Kim Kardashian’ları, Angelina Jolie'leri gösteriyor.
Sayısız sosyal medya fenomeniyle durmaksızın ahlaksızlığı ve yozlaştırmayı
derinleştiriyor. Kadınları özellikle makyaj ve giyim kuşam düşkünü, kendini
gösterebileceği tek meziyeti ucube bir güzellik olan birer robota dönüştürmek
istiyor. Kapitalizm kadının aklıyla ve duygularıyla alay ediyor.
Oysa, tüm dünya halklarının ve Anadolu halkının örnek alacağı
nice yiğit kadın vardır.
Bakalım
tarihimize...Önder yoldaşlarımızdan Sabo, 14 yıl illegalite koşullarında, asıl
adı ve kimliği dahi çok az kişi tarafından bilinirken yaşamıştır. 83 operasyonu
sonrası dışarıda kalan az sayıda kadrodan biridir ve o koşullarda illerde tek
tek bulunan kadro ve taraftarla umudu büyütmek için tek başına örgüt olmuştur.
Devrimci yaşamı boyunca nerede ezilen, hor görülen bir kadın
görse duruma müdahale etmiş, ev işlerinin sadece kadın işi olarak görüldüğünü fark
ettiğinde kendi yoldaşlarını da eleştirip devrimci bir kültür yaratmaya
çalışmıştır. Devrimci bir kadın olarak yaşamış ve bir savaşçı olarak şehit
düşmüştür. Saba’dan sonra gelen nice cüretli kadın yoldaşımız da "Sabonun
kızları" olarak anılmaya devam etmiştir.
Esma
Polat, eşiyle birlikte gözaltına alınmış, ahlaksız polisler iradesini kırmak
için şubede Esma'ya tecavüz etmişlerdir. "Kadının onuru işkencede teslim
olmamasındadır." diyen Esma Polat, tecavüz işkencesi dahil her türlü
işkenceye direnmiş ve katil polislerin ahlaksızlıklarını teşhir etmiştir.
Ayten
Öztürk, 2018'de kaçırılarak Ankara'da bulunan MİT çiftliğine getirilmiş, burada
6 ay boyunca sayısız işkence görmüş, vücudunda açılan 898 yaraya karşın adı
dahil düşmana tek kelime bilgi vermemiştir.
Harika Kızılkaya
ve Pınar Birkoç..."Her şey değişti. Devir eskisi gibi değil. Bu koşullarda
devrimcilik yapılmaz." denilen; "Hiçbir şey için ölmeye değmez."
denilen koşullarda fedayı kuşanıp Kızıldere'den bu yana ideolojimizden ve
teslim alınmazlığımızdan milim sapmadığımızı göstermişlerdir.
Harika Kızılkıya halkın adalet özlemini bir nebze olsun
giderebilmek için ülke topraklarına geri dönerken düşmanla karşılaştığı ilk
noktada eylemini başlatmış, yanındaki üç yoldaşıyla birlikte şehit düşmüştür.
Pınar
Birkoç, "her şeyi devrimcilikte öğrendim" dediği ve defalarca kez
gözaltına alınıp tutuklandığı devrimci yaşamı boyunca halkımızın tertemiz, saf
duygularıyla mücadele etmiş, "feda olmadan hesap sorulmaz" diyerek
bir halk savaşçısı olarak şehit düşmüştür.
İŞTE BU
TARİH BİZİM! VATANA SEVDALI BU YÜREK BİZİM!
YÜREKLERİMİZİN
SESİNİ DUYUYOR MUSUNUZ? ÖYLEYSE YÜREKLERİNİZİ YÜREKLERİMİZİN YANINA KATIN!
BİRLİKTE ATSIN, BİRLİKTE VURSUNLAR CANIMIZA-ALIN TERİMİZE KASTEDENLERİ!
ANALARIMIZ,
KARDEŞLERİMİZ, ABLALARIMIZ!
Biz
sizden farklı değiliz. Sizden doğduk, sizinle büyüdük, emeği ilk sizden
öğrendik.
Geleceğimizi
kurma mücadelesinde erkek yoldaşlarımızın omuz başında yerimizi aldık. Bu
saflarda öğrenemeyeceğimiz hiçbir meziyetin, çözemeyeceğimiz hiçbir sorunun
olmadığını gördük. Kendimize güvendik, gücümüzü örgütlülüğümüzden aldık.
BAĞRINDAN
NİCE KARA FATMALARI, SABOLARI, AYTENLERİ, HARİKALARI, PINARLARI ÇIKARAN ANADOLU
KADININA ÇAĞRIMIZDIR:
BULUNDUĞUMUZ
HER YERDE SORUNLARIMIMIZI ÇÖZMEK İÇİN KOMİTELER KURALIM.
ADALETSİZLİĞE
KARŞI DİRENELİM. BİR DÖVİZ, BİR SES, BİR YUMRUKLA ADALETSİZLİĞİN KAPILARINA
DAYANALIM.
YOKSULLUĞA
KARŞI BİRLEŞELİM.
EVLADI
UYUŞTURUCUYLA ZEHİRLENEN, ÇETELERLE YOZLAŞTIRILAN ANALAR OLARAK ÖRGÜTLENELİM.
KADIN
OLMADAN DEVRİM OLMAZ,
DEVRİM
OLMADAN KADIN KURTULMAZ!
TÜM KADINLARIMIZI EMPERYALİZME VE FAŞİZME KARŞI DEVRİMCİ
MÜCADELEDE YERİNİ ALMAYA ÇAĞIRIYOR,
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ. BU
MAHALLE BİZİM- GAZİ